Adana Valiliğine Açık Mektup-2
Sayın Valim,
Her insan; toplum, çevre, arkadaşları vb. kendi dışındaki dünyanın sevgisini kazanma arayışı içerisinde ve çabasındadır.
Statü; kişinin toplumdaki konumu, bir gruptaki resmi ya da mesleki duruşu ya da kişinin dünyanın gözündeki değeridir. Yani kişi, kendisinden daha çok başkalarının değer yargılarına gereksinim duyar, başkalarının gözüne girmesi gerektiğini bilir.
Hal böyle olunca da, statü sahibi olduğumuzu göstermek için çevreye karşı hava atmak, gövde gösterisinde bulunmak, adımızdan söz ettirmek toplumsal özelliklerimiz arasına girdi.
Ancak bu özelliklerimizi sergilerken çevreyi düşünmeyiz. Komşularımız rahatsız olur mu olmaz mı pek umursamayız. Örneğin;
- Meskun mahalde, yani mahalle arasında, apartmanın önünde düğün ve nişan törenleri yaparız.
- Okulların özellikle kapanış dönemlerinde, düğün törenlerinde ya da resmi açılış vb. günlerde havayi fişek gösterisi düzenleriz.
- Bir yakınımız ölür, arkasından yedisi, kırkı, senei devriyesinde okutacağımız kuran ve mevlütlerde ses düzenini koyarız ilgili daireye, bütün mahalleye dinletiriz.
Havayi fişek gösterileri hariç, bu törenler kırsaldan kente taşıdığımız gelenek ve göreneklerimiz arasındadır. Bunların sürdürülmesinin de gereğine inananlardanım. Bu gelenek ve görenekler bu toplumu birbirine bağlayan harçtır, temel yapı taşıdır.
Ancak gel gör ki, burası Tarsus?un Taşobası Köyü değil. Burası Adana.
Burası ne köye benziyor ne de kente. Burada iki milyon insanı bir alana, bir açık hapishaneye adeta hapsetmişler.
Burası imarsız, plansız, sokaklarına çöp arabaları ve itfaiyenin giremediği, çarpık yapılaşmanın olduğu bir kent.
Burası; trafik gürültüsü, maganda müziği, vb. gürültünün çok yoğun yaşandığı, dolayısıyla da stresin, cinnetin insanların kimyasını bozduğu, onları yiyip bitirdiği köy azmanı bir kent.
Burası; gelir dağılımı farkının Himalaya dağları kadar yüksek olduğu, bazılarının bir eli yağda bir eli bir eli balda yaşarken, bazılarının sokaklarda çöp topladığı, bizzat kendi devletinin dağıttığı kömürlerle zehirlendiği ucube bir kent.
İşte bu kentte yaşayan insanlar çağımızın vebası kabul edilen stresin pençesi ve kıskacı altındadır. Adana?da yaşanan terör, cinayet, yaralama, vb. toplumsal olayların nedenlerinden birisi de strestir, psikososyal problemlerdir.
Sayın Valim,
Kentin insanları bu ahval ve şerait altında yaşarken, sabrının sınırlarını zorlayıp sakin olmaya çalışırken, apartmanınızın hemen önünden ya da mahalleden yükselen ve ne idüğü belirsiz bir gürültü bütün dünyanızı allak bullak ediyor.
Sesi sonuna kadar açılmış bir ses düzeni, türkü ve şarkı söylemeyle uzaktan yakından ilgisi olmayan, avazının çıktığı kadar bağıran bir ses, düğün, nişan sahibinin gül hatırı için oynuyormuş gibi, dans edermiş gibi yapan konuklar.
Kısacası gürültüsü patırtısıyla tam bir pavyon havası. Nerden mi biliyorum? İki kez pavyona gitmişliğim var, oradan biliyorum.
Evinizde hasta mı var, işten gelmiş uyumaya çalışan birileri mi var, üniversite sınavlarına hazırlanan çocuğunuz mu var, hiç mi hiç umurlarında değil.
Bütün bunlar yaşanırken bir de ortaya cenaze sahipleri çıktı. Eskiden ölü sahibinin evinde sessiz sedasız, gayet mütavazi bir şekilde yerine getirilen dini vecibeler son zamanlarda oldukça gösterişli yapılmaya başlandı. Deyim yerindeyse, tam bir reklama ve şova dönüştü.
Yüz metre ötedeki bir apartmanın bir dairesinde okunan bir mevlüt aynıyla benim evin içerisinde. Yine sesler sonuna kadar açılmış, imam avazı çıktığı kadar bağırıyor. Sesi de güzel değilse, mevlüdü de iyi okuyamıyorsa yandığınızın resmidir. Tanrı yardımcınız olsun.
Sayın Valim,
İşte ben bu kahırdan, zulümden ve işkenceden kurtulmak istiyorum? Ben, zaten Adana gibi büyük bir köykentin sıkıntıları içerisinde yaşam savaşını vermeye çalışırken, stres altında günlerimi geçirirken bir de bu gürültüleri hiç mi hiç çekecek takadim kalmadı.
Sizden talebim; bu tür gösterileri yasaklamanız. İnanın bir süre sonra herkes sizin bu kararınızı alkışlayacaktır.
Neden mi?
Çünkü mahalle arasında yapılan törenlerin tamamı kına merasimleridir. Kına evde de yakılabilir. Bizim geleneklerimizde kına evde yakılır ve törene sadece kadınlar ve kızlar, yani bayanlar katılır. Yasaklarsanız, bu törenleri düzenleyecek olanlar bile mutlu olacak, size dua edeceklerdir.
Bizim geleneklerimizde cenaze etkinlikleri rahmetlinin evinde sessiz sedasız yapılır. Törenleri yasaklarsanız, hem cenaze sahipleri hem de Adana halkı memnun olacaktır.
Saygılarımla,
07 Aralık 2011.
Mahmut TEBERİK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.