1924 İngiliz raporlarında Türkiye
-
Orijinalini 44 sayfadan oluşmasının haricinde; Türkiye hakkında tutulmuş son detaylı rapor olduğu da belirtilmiş.
Ali Satan'in derlediği; "İngiliz yıllık raporlarında Türkiye 1924" isimli kitap, içerdiği bilgilerin kaynağı olarak; Londra'da bulunan İngiltere devlet arşivi/Public Record Office'de bulunan İngiliz Dışişleri Bakanlığı belgeleri arasında (FO 371/E 3338/3338/44) numarası ile yer alan ve araştırmacılara açık olan raporları göstermektedir. Rapor, 1 Haziran 1925 tarihinde İstanbul'daki İngiltere Komiseri R.C.Lindsay tarafından Londra'da Dışişleri Bakanı Sir Austen Chamberlain'e gönderilmiş.
Orijinalini 44 sayfadan oluşmasının haricinde; Türkiye hakkında tutulmuş son detaylı rapor olduğu da belirtilmiş. Çoğumuzun; kaybolmuş tarihimizin silinmiş satır aralarından öğrendiklerimizin dışında farklı bir durum anlatmasa da farklı bir bakış açısından, tarihimizin bu mühim günlerine tanıklık etmek ; şaşırtıcı olduğu kadar üzücü de .. 1924 senesini tarihimizin unutulmaz bir yılı yapan en mühim olayı; Halifeliğin kaldırılmasıdır. Rapor, bu olay karşısında "laik zafer" sözünü kullanmakta..
Laik düşüncede olanlarda; halifeliğin ülkemiz açısından hiçbir faydalı tarafının kalmadığı inancının yaygın olduğunu belirten rapor; bu kararın alınmasında payları olanların kaçının gerçekten vicdanen kabul ettiğinin bir sır olarak kalacağını da yazarak aslında herkesin çok da gönüllü olarak katkı sağlamadıklarını özetliyor. Dikkat çeken pek çok noktanın yanı sıra; Rusya'nın herhangi bir ani saldırısı karşısında,Türkiye'ye Büyük Britanya hariç kimsenin destek vermeyeceğinin açık olduğunun; ve bu durumda da Türkiye'nin Büyük Britanya'ya ters düşecek birşey yapamayacağının ve savaş riskini göze alamayacağının da gayet net ifade edilmiş olması... Bu raporları okuyunca Gazi ile İngiltere arasındaki dedikodular daha bir dikkat çekici hâl alıyor sanki ..
159 Milyon TL basılmış olmasına rağmen, piyasada dolaşan sadece 120 Milyon TL olması ve bu durumda kayboldugu anlasilan 40 Milyon TL'nin de raporlara not düşecek kadar önemli bulunması da enteresandır..
Ülkemizde 1924 'te yaşanan olayların rapor edilirken alt başlıklar halinde derinleştirilmesi ilişkilerin aslında nekadar samimi olduğunu da ispatlar nitelikte ...
İç meseleler alt başlığında; cumhurbaşkanının tüm kadrolara nasıl hükmettiği açıkça belirtilmiştir. Misallendirmek gerekirse; "Şubat ayının başlarında İstanbul'daki gazete editörleri Cumhurbaşkanı ile buluşmak ve meseleleri kendisiyle müzakere etmek için davet edildiler.(1Şubat 1924) Sadece İslami ve tutucu "Tevhid-i Efkâr) gazetesinden Velid Bey kabul edilmedi. Dört saat süren tartışmalar sonucunda olan bitenle ilgili pek anahaber sızdı. Sonradan orada olan bazı kişilerden öğrenildigine göre Gazi' nın Kıyafetten bahsederkenki tarzı had safhada nefret içermekte idi."
......
"Türkiye'nin her yanından gelen Kolordu komutanları ve diğer komutanlar İzmir'de, Kurtuluş Savaşı'nın askerî derslerinin yorumlandığı ve belletildigi bir "SAVAŞ OYUNUNA" katıldılar.( Utkan Kocatepe Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi) Yine behiç kimse, subayların bir araya getirilmesindeki sebebin bu olduğuna inanmadı. - Ailenizde yaşadığınız bir ihaneti sizden başka herkesin bilip de; kimsenin ses çıkarmaması gibi iğrenç bir duruma düşürülmek bu olsa gerek!)
Kitapta, tekrar vurgulamak yerinde olacak, Ingilizlerin rapor ettiğim ic meseleler bahsinde geçen ve dikkatimiceken bazı hususları nokta değiştirmeden sizlere siralayacağım.
"Cumhuriyet rejiminin korunması için sadece Hilafet'le değil, eski Türk Devleti'nın dokusuna bugüne dek içinden çıkılmaz şekilde nakşedilmiş olan dinî okullar, şeriat mahkemeleri ve dinî vakıflar gibi dinî kurumlarda da etkili ve kalıcı biçimde ilgilenilmesi gerektiği onerilmekteydi. Anayasa üzerinde çalışmakta olan Parlamento Komisyonu Halifenin kendisinden şahsen hic bahsedilmese de, Halife ve ailesinin Milli Meclis'te bulunma yetkilerini elinden alan bir rapor hazırladı."
(Bizim hiçbir kaynagimizda geçmeyen bir husus;) Halifenin mahiyeti kaşla goz arasında Dolmabahçe'den Çankaya' getirildi.
Gerceklesmek üzere olanlari ne oylama nede bunlara muhalefet etme kabiliyetinden uzAk olan Tevhid-i Efkâr'ın editörleri Velid Bey, Rauf Bey ile Avrupa gezisi için Türkiye'yi terkettiler.
(1 Mart'ta Cumhurbaşkanı'nın meclis konuşmasında delegelerin kendilerini yönlendirecegi beklentisi boşa çıkmıştı, raporlarda da Gazi 'nin bu suyuyla ilgili su not tutulmuş; "
Şurası aşikardı: Kendisini bütünüyle arka planda tutmayı ve tahrik ya da teşvik etmenin gerçekten elzem olmadığı durumlarda gösterişli bir biçimde kiskirtmada bulsunmaktan uzak durmayı tercih ediyordu.
Dört yasa tasarısı hazırlanmıştı. En büyük öneme sahip olan birinci siradakiHalife ile ilgiliydi ve orjinal halinde Halife'nın görevden alınması ve Halifelik makamının lağvedilmesi şartı öne surulmekteydi.
Tartışmalarla su sonuca varıldı; " Halife'nın fonksiyonu esasen Hükümet ve Cumhuriyet'in anlamı ve yan anlamlarına dahil edilerek lağvedilmiştir."( Kanundaki hali ise; " Halife hâl edilmiştir. Hilafet, Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç olduğundan Hilafet makami mülgadır." Yani; Cumhuriyet mana ve içerik olarak hilafeti de barındırdığı için; hilafet eskimiş bir kanundur. Tabi burada hilafetin ve cumhuriyetin ayrı ayrı manalarını yazarak aslında içerik olarak aynı olmadıklarını, dolayısıyla bu iddianın tamamen bir kandırmaca olduğunu açıklamaya gerek yok. Aradaki büyük mana farkını bilmeyen yoktur. Rapor konuyla alakalı şöyle devam ediyor; "Halife ve prensler ileprenseslerin belli bir zumresinin ilelebet Türkiye'de ikamet etmekten men edilmeleri ongorulmekteydi. 2 Mart'takı toplantıda Parti hu zümreye genişletti ve böylece sürgüne gönderilecek insan sayısı da hatırı sayılır şekilde arttı. Hamileliğin kaldırılması ve içeriği tartışmasında farklı tasarilar hazırlandı, birincisi; Şer'iye Vekaletini lağvetmek de, onun yerine cami v.b. Merkezlere tayinleri düzenleyecek ikinci derecede bir makam koymaktadır. İkincisinde, eğitimle ilgili tüm kurumları Milli Egitim Vekaletine bağlamakta, böylece Evkaf Vekaletini elinden eğitimle ilgili tüm otoriteyi almakta ve tamamen laik bir kontrol sistemi kurmaktaydı. Dördüncü tasarı ordunun politikadan ayrılması ile ilgiliydi.
Ordunun; Cumhurbaşkanı adına hareket eden en üst rütbedeki subay tarafindan yönetilmesi sart konulmuştu. Bu durumda; bugüne kadar cumhurbaşkanı adına hareket etmekten kaçan; ve ulusalcilarin bağıra bağıra tezahürat ettigi subaylar da Sözde müdafaa ettikleri Cumhuriyet'in manasına aykırı hareket ettiklerini de görmüş olurlar. Bu tasarılar çoğunlukta kabul edildi. Hic vakit kaybetmeden atılan ilk hamle Halife'nın uykusundan uyandırilmak suretiyle sinir disi edilmesiydi. Rapor su noktayı da atlamadan not düşmüş; "ihraç edilme sürecindeki şartların lüzumsuz yere küçük düşürücü bir karakter taşıdığı birçok kisi tarafindan hissedilmişti." Hanedanın surgun edilmesini n on gun sürdüğü ve her seferinde yol için para verilirken. Ne hanedanın ne prensleri ve prenseslerine yurtdışında yaşamaları için tedbir alınmadığı da yazılmış. Raporda dikkat çekici cümleler şöyle devam ediyor:
" Meclisin duvarları icinde atmosfer çok farklıydı. Tezahürat ve alkışlar eşliğinde Osmanlı Hanedanı'nı fırlatıp atan kac milletvekilinin vicdanınin derinlerinde Halife'liğin gerçekten lağvedilmesini onaylanıp onaylamadığı hiçbir zaman bilinemeyecek. Ancak şurası kesin ki, oturumların devam ettigi altı hafta boyunca vekiller, beğenmedikleri hususlarda muhalefet etmenin ne kadar beyhude olacağının bilincinde, memnuniyetsizliklerini başka yollardan dışa vuruyorlarmış gibi davrandılar. "
"Yoluna ne kadar bürokratik engel çıkarsa çıksın kendisi için önemli olan konularda Anayasa dahil, hiçbir şeyin kendisinı durdurmayacagina olan sağlam inancı .."
"Bakanlar olup bitenleri son derece kabul edilmez buluyorlardı, diger yanda vekiller kendi delice ziyaretlerinden korkmaya başlamışlardı."
"Politika izleyen beş altı ay boyunca daha az bir ilgi ve önem sahası olusturmaktaydı. Rüşvet vermek suretiyle Türkiye'ye geri dönen zengin Ermenilerle ilgili hikaye Mart'in başından itibaren basını meşgul etmeye başladı. Bu durum, Ic isleri Bakani Ferid Bey'e siddetle saldirilmasi icin firsat yaratti. Ismet Pasa istifa etmesine izin verdi, yerine Recep Bey'i atadi. (1925'in baslarinda Meclis'i gizli bir oturumunda Komisyon raporu ele alindi, ve Ferid Bey aleyhindeki davanin esasi gozden gecirildi, bilahare tamamiyle temize cikti) Bu vaka hükümete karşı saldırıların temel zeminini oluşturdu. İşin asli basin ciddi muhalefet sergilemekteydi. Şehir sınırında alınan giriş vergidir, Belediye Reisinin faaliyetleri, Vali'nın tavrı, limanın kötü yönetimi, mübadele ile Yunanistan'dan gelen Müslüman'ların iskânı, terk edilmiş mülklerle ilgili kanunun istismar edilmesi ... Bunlar hükümeti hırpalamak için birer sopaydı."
"Batıl ve yanlış inançları kaldırmak yolunda milleti çalışmaya sevketti."
"Gazi, Halk partisinın KUTSAL bir özelliği olduğunu ilan ederek Türkiye'nın bağımsızlığını partiye atfetti. Kendisini dinleyenlere Halk Partisi haricinde baska olusumlarin ulkenin menfaatlerini tehlikeye attigina dair uyardi."
"Yunan ve Ermeni meseleleri gerçeği söylemek gerekirse, inatçı ve merhametsiz yollarla çözüme ulaştırıldı. Ancak nüfus hic olmadığı kadar homojen hale geldi. "
"Demiryolundan soz gelimi on milden uzak olmayan yerlesim bolgelerinde okul, camiyi toplumun merkezi olmaktan çıkarmakta. Askerlik görevi icin çağrılmış sıradan askerin zihnini etkilemek icin fırsat kaçırılmış değil; Türk Ocakları her büyük kasabada teşkilatlanmış durumda. Bunlar, devletin ve bireylerin hayatında Osmanliciliğın ve DİNİN yerine Türkçülüğü ve çağdaşlaşmayı yerleştirmek fikriyle kurulan kulüpler. Bu ilginç kurumların zayıf noktası ise Halk Partisi ile çok yakın işbirliği yapması. "
Kitap, fikrimiz ve inancımızı aynı paralellikte ilerliyor. Uzun ve ilgi çekici kısımların çokluğu sebebiyle parça parça yazacağım. Ancak İngiliz dipnotlariyla zenginleştiğimiz bir gercek ...
Bu kitapla percinlesen en iyi söz,
" Bize kalan aziz borç, asırlık zamanlardan;
Tarihi temizlemek sahte kahramanlardan..."
Şeyma Kısakürek Sönmezocak
seymakisakureksonmezocak@gmail.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.