16 Nisan'a kadar koşalım, 'evet'leri yükseltelim
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik:
- "Bakanlarımızın, arkadaşlarımızın buluşmasına izin vermeyenler PKK terör örgütünün o ülkelerde rahatlıkla toplantı yapmasına müsaade ediyor. Dolayısıyla 15 Temmuz'da olduğu gibi PKK'ya, FETÖ'ye ve diğerlerine karşı mücadelemizi de taçlandıracak bir dönüm noktası olacaktır 16 Nisan"
- "(Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi) Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet... Bunu güçlendirmek için bu değişikliği istiyoruz"
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Bakanlarımızın, arkadaşlarımızın buluşmasına izin vermeyenler PKK terör örgütünün o ülkelerde rahatlıkla toplantı yapmasına müsaade ediyor. Dolayısıyla 15 Temmuz'da olduğu gibi PKK'ya, FETÖ'ye ve diğerlerine karşı mücadelemizi de taçlandıracak bir dönüm noktası olacaktır 16 Nisan." dedi.
Çelik, Adana'nın Ceyhan ilçesinde düzenlenen açık hava toplantısında, önce ses sisteminde sorun olması dolayısıyla mikrofonu bırakıp meydanda bekleyenlerin arasına girdi. Vatandaşlarla fotoğraf çektiren Çelik, yaklaşık 10 dakika sonra seçim otobüsünün ses sisteminin ayarlanması üzerine kürsüye yeniden çıktı.
Çelik, yaptığı konuşmada, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi gecesinde vatandaşların gösterdiği kuvvet kudretlerinin yanı sıra Türkiye'de koalisyon olması halinde darbe girişiminin engellenmesinde çok zorlanmış olacaklarını belirtti.
Koalisyon olması halinde Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında çatlaklar olması halinde büyük sıkıntılar çekebileceklerini anlatan Çelik, şunları söyledi:
"Türkiye'nin koalisyonları geride bırakan bir sisteme kavuşması fevkalede önemlidir. Koalisyonların geride bırakılması çok önemlidir. Geçmişte koalisyonların Türkiye'nin siyasi enerjisini içeride tükettirmesinden dolayı Türkiye yerinde saydı. İnşallah 16 Nisan'dan sonra sandıklardan çıkacak 'evet'ler sayesinde geçeceğimiz yeni sistemde artık koalisyon dönemini ebediyyen geride bırakıyoruz."
Çelik, yeni sistemde hükümet kurulması için en az yüzde 50 oy alınması gerektiği için bu durumun daha çok vatandaşın bir araya gelmesiyle ortaya çıkabileceğini, yeni sistemde milletin hükümeti inşa etme sürecindeki payının arttığını kaydetti.
CHP'nin her zaman rejim değişikliği söylemini dile getirdiğini ifade eden Çelik, CHP'nin hava sıcaklığı değişse bile buna rejim değişikliği dediğini aktardı.
Çelik, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat'ın ve FETÖ'nün darbe girişiminin bir rejim değişikliği olduğunu vurguladı.
Rejim değişikliği demenin egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir ilkesinin ortadan kaldırılması olduğunu ifade eden Çelik, "27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat egemenliği milletten çalmıştır. Peki tüm bu rejim değişiklikleri olurken bunları destekleylen parti kimdi? CHP'ydi. Dolayısıyla rejim değişikliğinden en son bahsedecek olanlar onlardır." dedi.
Celik, ilk defa bir seçimde Türkiye'nin dışında dünyanın "hayır" kampanyası yaptığını belirterek, "Bakanlarımızın, arkadaşlarımızın buluşmasına izin vermeyenler PKK terör örgütünün o ülkelerde rahatlıkla toplantı yapmasına müsaade ediyor. Dolayısıyla 15 Temmuz'da olduğu gibi PKK'ya, FETÖ'ye ve diğerlerine karşı mücadelemizi de taçlandıracak bir dönüm noktası olacaktır 16 Nisan." diye konuştu.
- "16 Nisan'a kadar koşalım, 'evet'leri yükseltelim"
Bakan Çelik, AK Parti'nin vatandaşın iradesine dayalı hükümetler kurduğunu ve bu sayede Türkiye'nin gelişip büyüdüğünü dile getirdi.
16 Nisan'da, "evet" oylarıyla yürürlüğe girecek düzenleme sayesinde vatandaşın hükümetlerin kurulmasındaki gücünün artacağını belirten Çelik, "28 gün kaldı, daha çok koşacağız, daha çok gayret edeceğiz. En çok da ben koşacağım ve gayret edeceğim. Sizden bu sözü aldım." ifadesini kullandı.
Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"16 Nisan'a kadar koşalım, 'evet'leri yükseltelim, 'evet' ile Türk bayrağının yan yana gelmesini herkese doğru anlatalım. Bayrak demek vatan demektir. Biz de bu 'evet'leri parti için istemiyoruz, vatan ve ülke için istiyoruz. Bize, 'Siz bunu gücünüzü arttırmak için istiyorsunuz.' diyorlar. Şu anda Cumhurbaşkanımız AK Parti kadrolarından çıkmıştır, AK Parti'nin kurucu genel başkanıdır. Başbakan, AK Parti'nin genel başkanıdır. Bütün hükümet üyeleri AK Parti milletvekilidir. Mecliste çoğunluğumuz var. Eğer biz bunu sadece güç için isteseydik, o zaman bizim bu sistemin değişmesini hiç istemememiz lazımdı. Çünkü bu sistemde yürütmenin de yasamanın da gücü bizde. Demek ki biz gücün dışında bir şey peşinde koşuyoruz. Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet... Bunu güçlendirmek için bu değişikliği istiyoruz."
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik: (1)
- "(Almanya'nın terör örgütü PKK'nın mitingine izin vermesi) Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarının vatandaşlarımızla buluşmasına izin verilmeyen Almanya'da, terör örgütünün toplantı yapmasına nasıl izin verilebiliyor? Bu çifte standart, bu Türkiye karşıtlığı nedir? Onun adını açık şekilde koymamız lazım"
- "Eğilmek yok, bu şer şebekelerine karşı, bu terör odaklarına karşı eğilmek yok. Bakın 15 Temmuz'dan sonra da en güçlü şekilde bu terör örgütleriyle mücadele ediyoruz"
- "FETÖ'ye karşı yapılan bu operasyonlardan sonra, bu iradesini ve ruhunu Mehmetçik olmaktan çıkarmış başka yerlere bağlamış, Mehmetçik'e düşman ama onunla aynı üniformayı giyen bu odaklar temizlendikten sonra ordumuz daha da güçlendi, PKK'ya karşı da FETÖ'ye karşı da DEAŞ terör örgütüne karşı da en üstün mücadeleyi vermeye devam ediyor"
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzkereci Ömer Çelik, Almanya'nın Frankfurt kentinde terör örgütü PKK yandaşlarının miting yapmasına ilişkin, "Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarının vatandaşlarımızla buluşmasına izin verilmeyen Almanya'da, terör örgütünün toplantı yapmasına nasıl izin verilebiliyor? Bu çifte standart, bu Türkiye karşıtlığı nedir? Onun adını açık şekilde koymamız lazım." dedi.
Çelik, AK Parti Kadirli İlçe Seçim Bürosu önünde vatandaşlara yaptığı konuşmada, Türkiye'de 2002'ye kadar krizler yaşandığını belirterek bu süreçten sonra petrol bulmamalarına ve herhangi bir ülkeyi sömürmemelerine rağmen ekonomik başarı elde ettiklerini ve bunu milletin istediği kadrolarla gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olmasının ekonomik büyümeyi ve dış dünyada itibarı getirdiğini dile getiren Bakan Çelik, şöyle devam etti:
"Niçin dış dünyada 'hayır' kampanyası yapılıyor? İlk defa dışarıdaki bazı ülkelerin, bu kadar yoğun şekilde Türkiye'nin içindeki bir seçime taraf olduklarını görüyoruz. Niye yapılıyor bunlar? Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarının, vatandaşlarımızla buluşmasına izin verilmeyen Almanya'da, terör örgütünün toplantı yapmasına nasıl izin verilebiliyor? Bu çifte standart, bu Türkiye karşıtlığı nedir? Onun adını açık şekilde koymamız lazım. Türkiye kendi yolunda ilerliyor. Türkiye doğru şekilde yönetiliyor, Türkiye'de sadece sizin sesinize kulak veren, sadece sizin iradenizi hesaba katan, merkeze alan bir iktidar var."
AK Parti iktidarlarının millet iradesinden zerre kadar sapma göstermediğini vurgulayan Çelik, "Türkiye'de organik bir iktidar var, 'Kayıtsız şartsız egemenliğin millete ait olduğu bir düzende ancak milletin seçtiği iktidar, ancak milletin ortaya çıkardığı hükümet şeması vatandaşları yönetir' diyen bir irade var." dedi.
- "Ordumuz daha da güçlendi"
Çelik, 15 Temmuz gecesi FETÖ'ye karşı, "Son nefesimize kadar bu mevzileri terk etmeyeceğiz." dediklerini aktararak şunları kaydetti:
"Eğilmek yok, bu şer şebekelerine karşı, bu terör odaklarına karşı eğilmek yok. Bakın 15 Temmuz'dan sonra da en güçlü şekilde bu terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Bazen Avrupa'da bana soruyorlar, 'Siz ordudan bu kadar FETÖ'cü general ve subayı attınız, peki ordunuz zayıflamadı mı?' Ben de diyorum ki tam terine, bakın FETÖ'nün darbe girişimi püskürtüldükten sonra, o asker üniforması giymiş teröristler, TSK'dan temizlendikten sonra ordumuz El Bab'a girdi, Suriye topraklarına girdi ve oradan bizim ülkemize saldırıda bulunan DEAŞ terör örgütünü sürdü. Sınırlarımızdan uzaklaştırdı. Bu operasyonu yapacak güce sahiptir. FETÖ'ye karşı yapılan bu operasyonlardan sonra, bu iradesini ve ruhunu Mehmetçik olmaktan çıkarmış başka yerlere bağlamış, Mehmetçik'e düşman ama onunla aynı üniformayı giyen bu odaklar temizlendikten sonra ordumuz daha da güçlendi, PKK'ya karşı da FETÖ'ye karşı da DEAŞ terör örgütüne karşı da en üstün mücadeleyi vermeye devam ediyor."
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik: (2)
- "Biz birçok defa sandığa gittik ama ilk defa bu sandığa gidişte gördüğümüz şeyler, ilk defa başımıza gelen şeyler... Neredeyse Türkiye'nin dışında bazı ülkeler, odaklar adeta ana muhalefet partisi gibi bir 'hayır' kampanyasının parçası olmuş durumdalar"
- "Ben CHP'nin herhangi bir düzenlemeye rejim değişikliği demediğini hatırlamıyorum. Çocukluğumdan beri duyarım ne olursa CHP rejim değişikliği der. CHP bunu şunun için söyler her zaman. Milletin faydasına olacak bir iş varsa o işi engellemek için, kriz çıkarmak için CHP rejim değişikliği der"
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Biz birçok defa sandığa gittik ama ilk defa bu sandığa gidişte gördüğümüz şeyler, ilk defa başımıza gelen şeyler... Neredeyse Türkiye'nin dışında bazı ülkeler, odaklar adeta ana muhalefet partisi gibi bir 'hayır' kampanyasının parçası olmuş durumdalar." dedi.
Çelik, AK Parti Kadirli İlçe Seçim Bürosu önünde vatandaşlara yaptığı konuşmada, Avrupa ve dünyanın farklı yerlerinde Türkiye'de sandıktan olumsuz bir sonuç, "hayır" çıksın diye nelerin yapıldığının görüldüğünü belirtti.
İster Türkiye'nin içinde, ister dışında "hayır" kampanyası yapanların yaptıkları işin boş olduğunu ve sandıklardan çıkacak "evet"in altında nasıl kalacaklarını en önce Kadirli'de ve Osmaniye'de göreceklerini ifade eden Çelik, "Biz birçok defa sandığa gittik ama ilk defa bu sandığa gidişte gördüğümüz şeyler, ilk defa başımıza gelen şeyler... Neredeyse Türkiye'nin dışında bazı ülkeler, odaklar adeta ana muhalefet partisi gibi bir 'hayır' kampanyasının parçası olmuş durumdalar." diye konuştu.
Aynı zamanda bir işgal girişimi olan 15 Temmuz FETÖ'nün darbe girişiminin öncelikle vatandaşların fedakarlıklarıyla önlendiğini vurgulayan Çelik, bunun yanı sıra devletin yetkili organlarının eşgüdümünün büyük önem taşıdığının altını çizdi.
Çelik, bu süreçte Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hükümet üyelerinin hepsinin tek vücut olduğuna dikkati çekerek, koalisyon hükümeti olmuş olsa darbeye karşı böyle bir başarı kazanılamayacağını kaydetti.
Çelik, 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunanların kendilerini yargılayacağını söylediğini, o dönemde televizyona bağlanıp "Hodri meydan buyursunlar gelsinler kim kimi yargılıyor görelim" dediğini hatırlatarak, "Şimdi de diyorlar ki 'Suikast yapacağız, hükümet üyelerini öldüreceğiz.' Bundan sonra yeniden iş başına geleceğiz. Bak halkımızın arasındayız. Önümüzde demir zırhlar yok kurşun geçirmez camlar yok. Üstümüzde kurşun geçirmez yelek yok. Suikast yapacaksan buyur gel Kadirli'de bekliyoruz seni." dedi.
- Rejim değişikliği
CHP'nin halk oylaması sonucu rejim değişikliği olacağını söylediğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
"Ben CHP'nin herhangi bir düzenlemeye rejim değişikliği demediğini hatırlamıyorum. Çocukluğumdan beri duyarım ne olursa CHP rejim değişikliği der. CHP bunu şunun için söyler her zaman. Milletin faydasına olacak bir iş varsa o işi engellemek için kriz çıkarmak için CHP rejim değişikliği der. Şimdiye kadar hep böyle oldu. Ekmek sıkıntısıdır, su sıkıntısıdır geçim sıkıntısıdır ve onların bildiği tek şey rejim sıkıntısıdır."
Çelik, asıl rejim değişikliğinin cumhuriyetten cumhurun çalınması olduğunu belirtti.
Yeni düzenlemeyle cumhura daha fazla yetki verildiğini ifade eden Çelik, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat'ın ve FETÖ darbe girişiminin bir rejim değişikliği olduğunu belirtti.
Çelik, "27 Mayıs darbesini destekleyen parti kimdi? 12 Eylülü destekleyen parti kimdi? 28 Şubatı en çok destekleyen parti kimdi? Peki neden rejim değişikliğinden bahsediyorlar. Bütün rejim değişikliğini onlar desteklemişler. Rejim değişikliği diyerek aslında dikkatleri başka yere kaydırmak istiyorlar." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ahlaksız şekilde "diktatör" denildiğini aktaran Çelik, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz gecesi tankların, savaş uçaklarının önüne çıkmıştır. Dolayısıyla 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de saklananlar asıl diktatördür. Onları destekleyenler diktatördür. Tanka, savaş uçağına karşı çıkan, ölüme karşı 'Ankara'ya, İstanbul'a uçacağım' diyen Erdoğan'a diktatör demek onu söyleyenlerin diktatörlüğünü işaret etmekten başka bir şey değildir."
(Bitti)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.