Yönetmen Atalay Taşdiken: Sinemanın sorunlarının katlanacağı bir sürece gidiyoruz

Yönetmen Atalay Taşdiken: Sinemanın sorunlarının katlanacağı bir sürece gidiyoruz
Yönetmen Atalay Taşdiken, "Evimize kapandığımız bu süreçten sonra insanların sinemaya gitme alışkanlıkları olumsuz anlamda etkilenecek diye bir endişem var. Umarım yanılırım." dedi.
İstanbul

Yönetmen Atalay Taşdiken, sinemada son dönemde yaşanan sıkıntıya ilişkin, "Birkaç yıldır sinemanın önünde Demokles'in kılıcı gibi duran, çok hızlı bir şekilde yükselen dijital medya platformları vardı. Yine de buna rağmen bildiğimiz konvansiyonel anlamdaki salonda sinema, etkisini düne kadar çok iyi bir şekilde sürdürmüştü. Evimize kapandığımız bu süreçten sonra insanların sinemaya gitme alışkanlıkları olumsuz anlamda etkilenecek diye bir endişem var. Umarım yanılırım." dedi.

Taşdiken ile TÜRSAK Vakfı Başkanı, yapımcı Elif Dağdeviren, tüm dünyada etkisini sürdüren yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) korunmak ve hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında, sinema salonlarının kapanması nedeniyle yaşanan sıkıntıları AA muhabirlerine değerlendirdi.

Karantina günlerinin bir daha yaşanmaması dileğinde bulunan Taşdiken, "Bu sürecin bir örneği yok. Geçmişte bunu yaşamış, bize nasihat edecek, yol gösterecek birileri de yok. Dolayısıyla bu dönemde insan kendi içine de bir yolculuk yapma süreci yaşıyor. Geçmişle, yaptıklarımızla muhasebe... Ne kadar süreceğini bilememek de aslında başka bir travma. Fakat umutlarımız var." diye konuştu.

"Kendi adıma bu dönem rahat bir çalışma süreci oldu"

Taşdiken, yeni filmi "Kar Kırmızı"nın kar hikayesini ele aldığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Biraz sert bir film açıkcası. Bir intikam hikayesi diyebiliriz. Ama sosyolojik arka planında da toplumsal 'erkeklik eleştirisi' yapan bir film. Arthouse ile ticari sinemanın arasında bir yerde. Belki de bu filmin, son 40- 50 yıllık sinemamızda çok farklı bir yeri olacak. Belki başka bir üslupla film çekmek tartışmalarını beraberinde getirecek diye düşünüyorum. Mehmet Usta, Özge Gürel, Ahmet Mümtaz Taylan, Ümit Çırak, Rıza Sönmez, Cemal Toktaş, Nergis Öztürk gibi hoş bir kadrosu var filmin. Sinemalar açıldığında umarım seyirciye filmimizi seyrettireceğiz."

Pandemi kısıtlamaları başlamadan birkaç gün önce Ardahan'dan film çekimi için İstanbul'a döndüğünü söyleyen başarılı yönetmen, "Filmimi bitirdim. Heyecanla döndüm. Ama döndükten 2 gün sonra İstanbul'da berberlerin, kafelerin kapatılması gibi önlemler başlamıştı. Bu süreci, filmin planlarını izlemekle, kurgu hazırlığı yapmakla geçirdim. Bir anlamda belki benim açımdan avantajlı oldu. Kaba kurguyu süreç içerisinde steril bir ortamda sadece bir montajcıyla yaptım. Kendi adıma bu dönem rahat bir çalışma süreci oldu diyebilirim." ifadelerini kullandı.

"Sinemanın sorunlarının katlanacağı bir sürece gidiyoruz"

Yönetmen Taşdiken, Kovid 19 dolayısıyla evde kalınan sürecin ardından sinemanın olumlu anlamda etkileneceğini düşünmediğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Keşke yanılıyor olsam. Ama zaten birkaç yıldır sinemanın önünde Demokles'in kılıcı gibi duran, çok hızlı bir şekilde yükselen dijital medya platformları vardı. Yine de buna rağmen bildiğimiz konvansiyonel anlamdaki salonda sinema, etkisini düne kadar çok iyi bir şekilde sürdürmüştü. Evimize kapandığımız bu süreçten sonra insanların sinemaya gitme alışkanlıkları olumsuz anlamda etkilenecek diye bir endişem var. Umarım yanılırım. Bugüne kadar yaşanmamış bir sürecin içerisinden geçiyoruz. Belki de sonuçlar sosyolojik olarak çok daha başka türlü olur. İnsanlar bugünleri hatırlamamak için eve kapanıp, geliştirdikleri alışkanlıkları belki serbest kaldıktan sonra hiç yapmayıp, tamamen farklı alanlara yönelebilir veya kendilerini dışarıya atabilir. Sinema da bu süreçten olumlu etkilenir. Umarım böyle olsun. Fakat benim gördüğüm tarafla sinemanın sorunlarının katlanacağı bir sürece gidiyoruz."

Pandemi gibi olağanüstü dönemlerde her zaman sıra dışı çözümler, farklı formüller üretildiğinin altını çizen Taşdiken, "Belki ileride, bugünler içerisinde çok yaratıcı fikirlerin ortaya çıktığını ve bunları evde kaldığımız süreye borçlu olduğumuzu konuşuyor olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

"Düşük bütçeyle film yapan ülkelerin üretimsel gücü zayıflayacak"

TÜRSAK Vakfı Başkanı Yapımcı Elif Dağdeviren ise pandemi dönemiyle birlikte enterasan bir süreç yaşandığını ifade etti.

Evde kaldığı dönemde "16. Çocuk Filmleri Festivali" ve farklı projelerin çalışmalarını online olarak sürdürdüğünün dile getiren Dağdeviren, ayrıca bu dönemde bir online video dergisi hayata geçirmeyi planladığını aktardı.

Elif Dağdeviren, Kovid 19'dan sonra sinema üretimi açısından parlak bir sürecin yaşanamayacağı değerlendirmesinde bulunarak, şunları söyledi:

"Sinema salonlarında da artık sosyal mesafe gibi çözümler olacak. Ama bu, bütçesel olarak kaldırılabilir bir durum olmaktan çıkıyor. Çünkü bir sinema salonuna ne kadar çok insan girerse, tabii ki yapımcının, film sahibinin kazancı yani film üretme gücü de o kadar artıyor. Şu an sinema salonlarını devreden çıkartırsak, film yapımcıları mecburen platformlara ve televizyon kanallarına bağlı hale gelir ve hiçbir televizyon ya da platform, kendi yapımı değilse, izlediğimiz kaliteli içerikleri finanse edebilecek güçte olamaz. ABD bunu bir şekilde çözer diye düşünüyorum. Ama daha düşük bütçeyle film yapan ülkelerin, Türkiye de buna dahil, biraz oyun gücü zayıflayacak demektir, üretimsel açıdan."

"Az üretim yapan bizim gibi yapımcılar için daha zor bir süreç"

Yeni dönemde salgın sebebiyle kalabalık kadrolu filmlerin çok fazla olmayacağı, bu anlamda da arthouse türündeki filmler konusunda bir patlama yaşanabileceğine işaret eden Dağdeviren, "Daha az insan, mekan, daha az ekip, daha az bütçe... Yani bu anlamda oralardan çok yaratıcı ve keyif aldıran işler ortaya çıkacağını düşünüyorum. O zaman sinema salonuna girmeden, televizyon kanalı veya platformun yapacağı ödemeyle yaşayabilir ve yenisini üretebilir. Hatta bütçeli, nitelikli işler de ortaya çıkar." dedi.

Elif Dağdeviren, insanların bu süreçten sonra evde kaldıkları günlerin intikamını almak adına daha fazla sinemaya gidebileceğine de dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sorunları olan butik yapımcılar, ben ve Atalay da onlardan biri, yani az üretim yapan bizim gibi yapımcılar için daha zor bir süreç bu. Bizim gibi yapımcıların da yaratıcılıklarının patlayacağı bir dönem olacağını düşünüyorum. Belki de iyimser bakmamız gerektiğini düşünerek, top bizden yana da dönebilir. Çünkü bizim pratik, az ve öz film yaklaşımımız, pazarlama yeteneğimiz ve gücümüz, önümüzdeki dönem spotları yapımcı olarak bizim üzerimize çevirebilir diye düşünüyorum."

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.