Yalnızlık Sanki Herkesin Başında

Yalnızlık Sanki Herkesin Başında
Attilâ İlhan da yalnızlıktan bizarmış, Atatürk de… Hz. Ali bazen gidip bir kuyuya haykırırmış. Mevlana, Şems‘in hasretini bitiremedi.

Yalnızlık Sanki Herkesin Başında

 

Attilâ İlhan da yalnızlıktan bizarmış, Atatürk de…

Hz. Ali bazen gidip bir kuyuya haykırırmış.

MevlanaŞems‘in hasretini bitiremedi.

Akif‘in mısralarında yalnızlığına her zaman rastlanılır.

Şairler yalnız, devrimciler yalnız… Galiba en çok onlar yalnız.

Sezai Karakoç nerdeyse bir ömürlük yalnızlıkta.
Said Nursi ömrünün yarısını yalnız geçirdi gibi…

Mücadeceleciler yalnız, devrimciler yalnız, şairler yalnız.

 

İki yaren

Yalnızlıkla hüzün yarendir. Biri oldu mu diğeri de gelir. Ama bir üçüncü yarenleri daha var. Sükût… Yalnızlık hatta uzun, ufuksuz bir sükût gibidir.

Halbuki gönül bunlara düşmandır.

Her yalnızın kalabalığı özlediğini, sosyaller imrendiğini düşünürüm.

AkifMısır‘da Abbas Hilmi Paşa‘nın köşkünün müştemilatında “hatırlı bir yalnız misafirken” acaba yalnızlığını aşmayı istediği bir şey gibi mi görüyor, ondan kurtulmayı mı özlüyor, yoksa onu seviyor muydu?

Şahsen onu sevdiğini hiç sanmıyorum. Yalnızlık sevilir mi?

Sezai Karakoç hakkında bir karar veremiyorum. Onunki öyle bir yalnızlık ki, hem bir yönden, insan öylesi ancak ihtiyarla olur diye düşünüyor, hem de o zorunlu olmasa öyle tahakkümane çekilemez diyor.

 

Yalnızlığın beliriş vakitleri

Hayaller kırıldığında yalnızlık hissedilir. Aşinalar olmadığında, sevgisizlikte, yollar kapandığında, gidilemediğinde, varılamadığında.

Terkedilmişlikte bir de çok yoğun.

Sezai Karakoç‘un bir aşk sükût-u hayalinin yalnızlığı olabilir. Öyle derin sevmiş olabilir ki “dil balıkları”nın şairi, kavuşamamakla, terkedilmişlikle bütün insanlardan ayrılmış olabilir.

Attilâ İlhan yalnızlığını çok güzel benzetmelerle söyler.

Atatürk, nerdeyse, misafir aramaya çıkacaktı yalnızlığı bitirmek için.

Onun ki farklı da bir yalnızlık. Çünkü o yalnızlığını bitirmek istiyordu, onun için insanları sofrasına çağırıyordu. Onun için sabaha doğru, hiç uyumadığı halde, karşılaştığı bir subayı kahvaltıya davet edebiliyordu.

 

Yalnızlığın umumiliği

Aslında her gönül yalnızdır. Her gönül başka bir ülkedir, sınırları belli bir oranda geçilmez bir ülke, sırları olan, dehlizleri, girilemeyen yerleri olan bir ülke…

Sadece şöyle bir fark var: Kimisi farkındadır yalnızlığının, şairler gibi, Akif gibi, Attilâ İlhan gibi…

Kimisi değildir, belki Sezai Karakoç gibi…

Bir de kimisi onu bitirmek ister, Atatürk gibi, kimi onda yaşar Akif gibi…

Sanırım “Allah yalnızlığı sevmeyeni ondan kurtarsın, seveni ona katlanabilir kılsın”demekten başka yapılabilinecek bir şey yok.”

 

Resul Davutoğlu

Ulu Kanal

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.