'Yaklaşılan isim bir örgütü işaret ediyor'

'Yaklaşılan isim bir örgütü işaret ediyor'
 Başbakan Davutoğlu Ankara'daki terör saldırısını düzenleyen iki 'canlı bomba' ile ilgili "Bir isme çok yaklaşıldı. Yaklaşılan isim bir örgütü...

 

Başbakan Davutoğlu Ankara'daki terör saldırısını düzenleyen iki 'canlı bomba' ile ilgili "Bir isme çok yaklaşıldı. Yaklaşılan isim bir örgütü işaret ediyor" dedi.

 

ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nden katıldığı NTV canlı yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

 

Ankara'da meydana gelen terör saldırısıyla ilgili yeni bilgilere yönelik soru üzerine, birçok ilde cenaze hazırlıkları olduğunu hatırlatan Davutoğlu, "Bu hazırlıklar vesilesiyle de bütün ailelere, yakınlara taziyelerimi iletmek istiyorum" diye konuştu.

 

Davutoğlu, "Türkiye'ye dönük bir saldırıdır, çünkü Türkiye etrafındaki bütün bu ateş çemberi içinde istikrarını, itibarını koruyan bir ülke" değerlendirmesinde bulunarak, "Türkiye itibarını koruyan, yükselen bir ülke imajını sürdürüyor. Önümüzdeki ay G20'ye dönem başkanlığı yapacağız. Böyle bir kritik coğrafyada Türkiye'nin bu yükselen itibarı bazıları için tehdit unsuru gibi görülmüş olabilir, görüldüğü yerleri de biz biliyoruz" ifadesini kullandı.

 

Bu saldırının Türkiye'yi Suriye yapmayacağını ifade eden Davutoğlu, bu saldırının aynen 11 Eylül'de New York'ta olduğu gibi ya da daha sonra Londra'da, Madrid'de, Paris'te olduğu gibi gelişmiş bir ülkeye, demokratik bir ülkeye yapılan bir saldırı mahiyetinde olduğunu söyledi.

 

Davutoğlu, Türkiye'de demokrasiyi daha da kökleştirecek bir seçimin arifesinde bu saldırının yapılmasının seçim sonuçlarını etkileme çabası kadar Türkiye'de seçime bir şekilde gölge düşürme çabasının da sonucu olduğunu belirtti.

 

Davutoğlu, bir gazetecinin “Ankara’da yaşanan bombalama olayına baktığımızda daha öncesinde Diyarbakır’da yaşanmış patlama var. Sonrasında Suruç’ta benzer bir düzenek hatta bazı yorumcular, ‘ikiz saldırılar’ diyorlar. Sonrasında Ankara’da yaşanan saldırı” şeklindeki sözleri üzerine, “Şimdi bunu bazı hususları daha soruşturma sürdüğü için kayıtlı olarak söylüyorum, detaya girmeden söylüyorum, bazı genel istihbaratlar var, bu istihbaratlarla ilgili özellikle DEAŞ’ın PKK’nın Kuzey Irak’ta bazı timleri, ‘ölümsüzler’ adı verdikleri timleri hazırladıklarını, DHKP/C’nin Kandil’de eğitilen birtakım militanları olduğunu biliyoruz. Birçok istihbarat elimizde, noktasal olarak bu istihbaratların, yani bu tür tehditlerin nerelerde olacağı ve nerede gündeme geleceği konusunda” diye konuştu.

 

Başbakan Davutoğlu, "Miting meydanı, Sıhhiye. Sıhhiye’nin etrafından tedbir alınıyor fakat Sıhhiye’ye gelecek gruplar ayrıca Gar’ın önünde toplanıyor. Orada 7-8 bin kişi toplandı, orada da bir miting alanı tedbiri alınması gerekiyor. Ya orayı miting alanı ilan etmek lazım, parçası olarak görmek lazım ya da grupların orada da toplanmaması lazım" dedi.

 

“DEAŞ’ı birinci öncelik olarak aldık”

 

“Şimdi buradaki saldırıda da bu üç örgütte bizim için anında potansiyel bir suç odağı olarak görülüyor ve en büyük, ilk andan itibaren olayın oluş yöntemi ve baktığımızda genel trendine DEAŞ’ı birinci öncelik olarak aldık ve araştırılıyor” diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

 

“Ama bir taraftan da bir dönemdir dediğim gibi kendilerine ‘ölümsüzler’ adı verilen birtakım timlerin PKK tarafından böyle eylemleri yapmak üzere Türkiye’ye gönderildiğini, bunların bazılarının takip edildiğini biliyoruz. Bunlar bizim elimizdeki bilgilerle mahfuz. DHKP/C’nin daha önce yaptığı çok eylem var. Şu ana kadar yürütülen soruşturmanın detayını veremem. Gelen istihbaratlar var.”

 

'Bir isme çok yaklaşıldı'

 

Davutoğlu, Ankara'daki terör saldırısına ilişkin, "İki canlı bombanın, nasıl o meydana gelmiş, bombayı nasıl taşımış olabilecekleriyle ilgili bir tespite ulaşıldı. Bir isme çok yaklaşıldı. Yaklaşılan isim bir örgütü işaret ediyor" dedi.

 

"İzlediklerinizde 'önlem alınabilirdi' duygusu var mı?" diye sorulan Başbakan Davutoğlu, "İlk anda sorduğum, söylediğim şey, bundan sonra rutin güvenlik tedbiri olmayacak. Çünkü rutin olduğu, şu şekilde davranıldığı bilindiğinde terörist ona göre ayarlanıyor" dedi.

 

"Zaaftan bahsetmek mümkün değil"

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bir hafta içinde İstanbul'da ve Ankara'da eğer engellenmemiş olsa, benzer belki sayısal anlamda demiyorum, farklı olaylar olabilirdi. Onlar engellendi. Engellenen birçok başka olay var. Bu anlamda genel bir zaaftan bahsetmek mümkün değil" dedi.

 

"Ankara'da eylemin olduğu gün, KCK 'eylemsizlik kararı' açıkladı. Bu bir tesadüf mü? Buna bakışınız nedir?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Böyle bir zamanlama örtüşmesi de tabii dikkate şayan. Ama her ne suretle olursa olsun, nihayetinde bizim şu anda yapmamız gereken bir; teröre karşı bir ortak bilinci harekete geçirmek toplumda, bu anlamda yaralarımızı sarmak. İki; bunun arkasında kim olursa olsun mutlak suretle bunu ortaya çıkarıp hukuka, adalete teslim etmek veya eğer yurt dışında veya daha önceki örneklerde olduğu gibi Suruç olayında bir mihrak tespit edilir, ona gerekli caydırıcı mukabelede bulunmak ve 1 Kasım seçimlerine ülkenin suhuletle gitmesini sağlamak" dedi.

 

"İlk tepki gösteren ülkelerden biri olduk"

 

"Türkiye'nin IŞİD gerçeğiyle yüzleşmekle geç kaldığı, art arda gelen terör eylemlerinde bunun da önemli bir faktör olduğu yönünde yorumlar var. Buna ne demek istersiniz?" sorusu üzerine Davutoğlu, bunun son derece yanlış ve saptırmaya dönük bir kanaat olduğunu, bunu, Türkiye'ye dönük algı operasyonunun bir parçası olarak gördüğünü kaydetti. Davutoğlu, bunu Türkiye'de kim savunursa savunsun, uluslararası algı operasyonunun parçası olacağını vurguladı.

 

Ahmet Davutoğlu, "Bu konuda Türkiye hiçbir zaman ne yanlış bir kanaate sahip oldu ne herhangi bir şekilde DEAŞ'a müsamaha gösterdi ne de DEAŞ'a mukavele konusunda geç kaldı. O bu anlamda bütün ülkeler, zaten uluslararası alanda bunları sürekli konuşuyoruz; DEAŞ tehdidi ilk çıktığı andan itibaren ilk tepki gösteren ülkelerden biri biz olduk" diye konuştu.

 

'Bunu söylediği zaman mağdur olmak özelliğini kaybeder'

 

Güvenlik Zirvesi bittikten sonra saat 17.00'de bu daveti yapmayı planladığını anlatan Davutoğlu, "Ama o sırada Demirtaş'ın bir açıklaması oldu, doğrudan devletin halkı katlettiğini ifade eden… Beni Başbakan olarak eleştirebilir, AK Parti Genel Başkanı olarak eleştirebilir. Ama bir ülkede halkı tahrik edercesine 'Devlet bu cinayetleri işlemiştir' derse biri, kim hangi vasıfla olursa olsun, bunu söylediği zaman mağdur olma özelliğini kaybeder" dedi.

 

Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin davete 'Hayır" diye karşılık verdiğini anımsatarak, bunun kendi takdiri olduğunu, ancak milletin böyle bir günde masa etrafına gelmeyi reddedenlerin ya da o masa etrafındakileri katil olmakla suçlayanların değerlendirmesini yapacağını söyledi.

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bu teklifi kabul ettiğini ve samimi bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Davutoğlu, diyaloğa açık bir tavır sergilediği için Kılıçdaroğlu'nun tutumunu takdir ettiğini dile getirdi.

 

Ancak iki hususta sükutu hayal yaşadığını belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

"Birincisi, belli bir mahremiyet içinde paylaştığımız konular ki daha kamuoyuyla paylaşmadığımız iki failin erkek olduğu, burada kalsın diyerek söylediğim hususlardı. Çünkü onu söylememiz o anda birilerini tedirgin edebilirdi. O söylememiş olsa ben bu kadar açık bazı şeyleri söylemek durumunda kalmazdım. İstihbarat Daire Başkanımızı da çağırdım. Anamuhalefet Partisi Başkanı olarak her şeyi bilmeye hakkı var diye paylaştık bazı hususları.

 

İkincisi de başbakanlık açıklama metnini kendisine gösterdim. İtiraz edeceğiniz şeyler varsa çıkaralım. 'Hayır' dedi.

 

Ona bir teklifte daha bulundum, 'Ben sizi burada Başbakan olarak ağırladım ama AK Parti Genel Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak diğerleri katılmasa da birlikte bir deklarasyon yapalım' dedim. 'Hayır' dedi. Deklarasyon metni de son derece temel, kısa öz, ortak tavır ortaya koyan bir metin. Bunu reddetti. Ben ona da saygı duydum. Tamam bu burada kalır. Ama esas beni üzen husus terör saldırısı ile ilişkisi olmayan pek çok konuyu orada gündeme getirmiş olmasına rağmen, ben şunu diyebilirdim 'Bunlar bugünkü acıyla ilgili konular değil, bunların yeri burası değil.' Ama beraber olduğumuz için bunları paylaştım. Ama dışarıda öyle bir açıklama yaptı ki yakıştıramadım kendisine.

 

Acının yaşandığı gün siyaset yapma günü değildir. Ben şimdi o konularda ona verdiğim cevapları tek tek söyleyebilirim. Ama bunun yeri de burası değil artık. Bu konuların gündeme getirilmesi de doğru değildi. Dile getirildiği için ben cevap verdim. Orada benim söylediklerimi benden izin almadan kamuoyu ile paylaşması da siyasi nezakete uymayan bir durum. Bir soruşturma yürüyor, o soruşturmayla ilgili bir hususta benden izin almadan…. Eksik aktarılan hususlar var. Bunun doğurduğu bir sürü de spekülasyon oluyor. Sürmekte olan bir soruşturmayla ilgili bilgi veriyorum. Onun kamuoyuyla paylaşılması doğru değil ki…"

 

"Devleti katil ilan etmek, küçük siyasi hesaptır"

 

Bütün iyi niyetlerine rağmen küçük siyasi hesapları görmenin kendisini üzdüğünü belirten Davutoğlu, "Küçük siyasi hesabın bir tanesi, ortada fail belli değilken, Sayın Cumhurbaşkanımızı, beni katil ilan etmek, devleti katil ilan etmek küçük bir siyasi hesaptır seçime dönük. Davetlere hayır demek de küçük bir hesaptır" değerlendirmesinde bulundu.

 

Terör konusu esas odak iken onunla alakasız konuları gündeme getirip sonra kamuoyuyla bunu paylaşmasını da Kılıçdaroğlu'nun daveti kabul ederken gösterdiği siyasi nezakete hiç uygun bulmadığını bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

 

"Kılıçdaroğlu bir konuda yanlış bir aktarımda bulundu, onu düzeltmemiz lazım. Ben Kılıçdaroğlu'nun 'Bugün beraber olsaydık bunları daha kolay çözerdik' dediğim hükümet, anayasal zorunluluk hükümeti. Yani koalisyon görüşmeleri esnasında anlaşamadık. O süreç bitti. Bir hükümet kuramadı. Benim sorduğum soru şu Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'na, 'Bütün bu olayları nasıl kenardan seyredersiniz?' 23 Ağustos'ta hükümet kurulamadığı için yeni bir hükümet oluşumuna gidildi. Ben de sizin milletvekillerinize hükümete katılın diye davet gönderdim. Siz ise mahalle baskısı uygulayarak onların hükümete katılmasını engellediniz. Şu anki hükümet AK Parti Hükümeti değildir derken hükümeti sahiplenmediğim için söylemiyorum. Anayasal bir dil olarak söylüyorum. Şu anki hükümet, ülkeyi seçime götürmek üzere kurulan seçim hükümetidir."

 

Başbakan Davutoğlu, burada soruşturma neticesinde bir şey çıktığında bakanlara "Bu nereden çıktı, niye oldu" diye konuşabileceklerini belirterek, "Ama sadece böyle bir günde 'şu bakanlar sorumludur' diyerek, sorumluluğu daha soruşturma ve netice olmadan belli kişilerin üstüne yıkmak da doğru bir üslup değil" değerlendirmesinde bulundu.

 

Davutoğlu, "Olay oluyor, sonra dışarıdan bir gözlemci gibi ağır ithamlarla, 'efendim, zafiyet göstermiş hükümet.' Sayın Bahçeli'ye ithafen söylüyorum, Gelseydi de zafiyeti göstermeseydi hükümet. Katılsaydın Hükümet'e zafiyet göstermeseydin, madem senin katkınla gösterilmeyecekti" dedi.

 

Şırnak'ta yaşanan terörist cenazesinin yerde sürüklenmesi olayıyla ilgili de Davutoğlu, şunları söyledi:

 

"Dün itibarıyla bize İçişleri Bakanımız tarafından aktarılmıştı. Gereğinin hemen yapılması talimatını verdik. Bugün de 2 görevli bu videoyu çektiği, bu davranışı sergilediği için ve bunların da bizim şu ana kadar yürüttüğümüz terör operasyonlarının meşruiyetine ve demokratik niteliğine zarar verdikleri için 2 polis görevinden alındı. Tahkikat devam edecek. Herhangi bir şekilde bunların bilinçli şekilde yapıldığı yönünde bazı bilgiler var."

 

'1 Kasım hesabı yapıyor'

 

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın dün yaptığı konuşmaya işaret eden Davutoğlu, "Sıhhiye'ye gidene kadar tebessümle, şakalaşarak gidiyorlar, o acıyı paylaştığı iddiasında olan kişiler. Sıhhiye'ye geldikten sonra oy istiyor, 1 Kasım hesabı yapıyor" diye konuştu.

 

Davutoğlu, "TBMM'de grubu bulunan bir partinin eş başkanı çıkıp, 'Bu insanları devlet katletmiştir'. Bu devlet kim? Devlet hepimiziz. Böyle bir anonim suçlu üzerinden bir devlet fobisi oluşturmak siyasetçiye yakışır mı" diye sordu.

 

Başbakan Davutoğlu, "Hepimizin bir ilkede buluşması lazım. Birisine 'Gel görüşelim' dersin, 'Hayır' der. Birisi daha görüşmeye gelmeden veya görüştükten sonra yaptığı açıklamayla bütün görüşme, diyalog ortamını yok eder. Sayın Kılıçdaroğlu ile en azından görüştük ama onun da toplantı içindeki alakasız şeyleri dışarıda sırf tabanına ses vermek için veya bir gündem oluşturabilmek için kullanmasını yadırgadım" şeklinde konuştu.

 

"Sandığa gitmekten imtina edilmemeli"

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Her ne suretle olursa olsun kimsenin seçim güvenliği bağlamındaki kaygılar sebebiyle sandığa gitmekten imtina etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Gerekli her türlü tedbir alınacak" dedi.

 

Rusya'nın Suriye'ye fiili olarak müdahalesine ilişkin soru üzerine Davutoğlu, "Suriye rejiminin saldırılarını devam ettirirken bu rejimi meşru kılacak bir tavır geliştirmeyeceklerini" vurguladı. Davutoğlu, "DEAŞ böylesine alçakça, haince, insanlık dışı, barbarca saldırılarını sürdürürken, DEAŞ'ı denklemin içine alacak bir revizyon da söz konusu değil. Ya da 'Suriye'ye yabancı müdahale olmaması gerekir' diyerek, 5 yıl Suriye'de herhangi uluslararası bir güç kullanımını engelledikten sonra kendisi Suriye'ye müdahale eden Rusya'nın tavrını meşru görerek de revizyon olmaz" ifadelerini kullandı.

 

"Suriye sınırları içinde tek bir Türk askeri yok"

 

Suriye sınırları içinde bir tek Türk askerinin olmadığını vurgulayan Davutoğlu, "Ama İran generali var, Rus uçağı var ama İran'la da Rusya'yla da siyasal çözüm için her şeyi konuşuruz" dedi.

 

Rusya'nın İdlip'e ve Halep'e yönelik operasyonlar yaptığını anımsatan Davutoğlu, "İdlip ve Halep'e dönük ılımlı muhalefete operasyon yaptığında arkasında da rejim gelecek korkusuyla tekrar yeni bir mülteci dalgası bize yönelebilir. O zaman da bu güvenli bölge daha da önem taşır" diye konuştu.

 

"Her türlü tedbiri alırız"

 

PYD ile PKK'nın arasındaki irtibatın çok açık bilindiğini aktaran Davutoğlu, "Bunu Amerikalılara da Ruslara da ilgili bütün taraflara da söyledik. Türkiye'ye dönük tek bir tehlike hissedersek gerekli her türlü tedbiri alırız. Kim Türkiye'ye karşı bir faaliyet içine girerse operasyon yaparız. Suriye, Rusya'nın ya da Amerika'nın yada Fransa'nın ya da her hangi bir ülkenin değil, Türkiye'nin sınırı. Bizim kendimizi savunma hakkımız vardır ve bunu kullanmakta da tereddüt etmeyiz. Bu konuda da birçok batı ülkesiyle ortak bir tutum içinde olduğumuz aşikar. Daha önce Kobani olayları esnasında PYD'ye tanınan krediyi PYD kötü kullanmıştır" ifadesini kullandı.

 

Davutoğlu,  "PYD'nin DEAŞ karşısında meşruiyet kazanan bir aktör haline gelmesi kesinlikle kabul edilmez" değerlendirmesinde bulundu.

 

Davutoğlu, Suriye krizinin daha ileri aşamada Türkiye-Rusya ya da NATO-Rusya krizine dönüşmesini arzulamadıklarını belirterek, "Bunun için de son derece dikkatli bir politika takip ediyoruz. Ama bu dikkat, sınırlarımızın ve hava sahamızın ihlal edilmesine müsamaha göstereceğimiz anlamına gelmez. Bu konuda da alınabilecek tedbirler alınmıştır" dedi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.