Vefa Yürekli: Atina'da tarihçiler ne iş yapar?
Yunanistan, 1914 yazında patlak veren Birinci Dünya Savaşı’na 1917’de, tam üç yıllık yoğun ve çalkantılı bir süreç sonunda dâhil oldu. Bu “gecikmenin” temel nedeni, Venizelos’un savaşta İtilaf Devletleri’nin yanında yer alma girişimlerine karşılık Kral Konstantin’in tarafsızlık politikasını tercih etmesiydi.
Yunanistan, yüz yıl önce Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki yanlış politikaları nedeniyle büyük bir trajedi yaşadı. Yunan devlet adamları karşılarına çıkan aynı problemi yine çözmekte zorlanıyor ve o tarihi büyük trajedi sanki yinelenecek! Bu yüzden bir asır önce olup bitenlere yakından bakmak gerekiyor.
Yunanistan, 1914 yazında patlak veren Birinci Dünya Savaşı’na 1917’de, tam üç yıllık yoğun ve çalkantılı bir süreç sonunda dâhil oldu. Bu “gecikmenin” temel nedeni, Venizelos’un savaşta İtilaf Devletleri’nin yanında yer alma girişimlerine karşılık Kral Konstantin’in tarafsızlık politikasını tercih etmesiydi. Yunan devletinin zirvesindeki bu anlaşmazlık, “milli” bir politika oluşturulmasına da engel oldu.
İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı topraklarını içeren vaatleriyle iştahı kabaran Venizelos, 1915 Mart’ında, Çanakkale Savaşı sürecinde Yunanistan’ın savaşa girmesi amacıyla Kral’a bir muhtıra verdi fakat kral geri adım atmadı; dolayısıyla Venizelos istifa etmek zorunda kaldı. Daha sonra seçimle tekrar görevini devralan başbakan Venizelos, Kral Konstantin’in tahtı oğluna devretmesiyle savaşa girdi..
Yunanistan’ın katılması, Birinci Dünya Savaşı’nın seyrine çok büyük bir etkisi olmadı ama İtilaf Devletleri’nin dümen suyuna girip İzmir, Batı Anadolu ve Doğu Trakya’yı işgale koyulması, dolayısıyla Venizelos hükümetinin Osmanlı topraklarını işgal etmek için yaptığı harcamalar, içinde bulundukları mali sıkıntıları daha da arttırdı. Ülke, ekonomik bakımdan zaten o günlerde zor bir dönemden geçerken, hükümetin bu dünya savaşına girme hamlesi, mali problemleri tamamen içinden çıkılmaz bir hale soktu.
1920 yılında Kral Aleksandr’ın ölümüyle Konstantin tahtı geri aldı. Bu tahtın el değiştirmesi nedeniyle İtilaf Devletleri tarafından desteklenen Venizelos hükümeti iktidardan düştü. Dolayısıyla İtilaf Devletleri Yunanistan’a verdikleri desteği kesmeye başladılar. Hatta İngiliz hükümeti, silah, mühimmat ve cephanelerin Yunanistan’a ihracını yasakladı. Bu olaydan sonra İngiltere’nin teklifi doğrultusunda İtilaf Devletleri, Türk-Yunan Savaşı’nda tarafsızlıklarını ilan ettiler.
Olayların üstünden tam yüz yıl geçti. Fakat Atina için şartlar yüz yıl öncesine göre daha iyi durumda değil. Ekonomik olarak darboğazda olan ülkede gün geçmiyor ki halk hükümeti poretesto etmek için yeni bir eyleme girişmesin. Avrupa’nın kangrenli parmağı Yunanistan’ın en büyük ticari kaynaklarından biri ise turizm ve Türkiye’nin bu kaynaktaki payı büyük. Muhtemel bir savaş pozisyonunda bunu yitireceği de aşikar.
Tarih tekerrür etmeyebilir mi? Yüz sene önce Londra ve Paris’in etkisine girip İtilaf Devletleri safında savaşa katılan ve sonucunda desteklerini çekmesiyle büyük bir hezimete uğrayan Atina’nın uyguladığı bu yanlış dış politikadan çıkarması gereken dersler var.
Adaların silahlandırılması, karasularının 12 mile çıkarılma girişimi ve çeşitli devletlerle usulsüz anlaşmalar yapmaları savaş ilanından başka bir şey değildir.
Nitekim Türkiye’nin gerek dış işleri bakanlığı düzeyinde gerekse savunma bakanlığı düzeyinde yaptığı uyarılar gün geçtikçe ciddileşmektedir. Bugün benzer teşviklerle maşa konumuna düşürülmeye çalışılan Yunanistan için tarih tekerrür etmemeli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.