TYB Genel Başkan Yardımcısı Kala: Aytmatov insan olma davasının en büyük savunucusudur
Programa Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi’nin yanı sıra Kırgız Cumhuriyeti Büyükelçisi Kubanıçbek Ömüraliyev, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Ali Odabaş, Kültür ve Turizm Bakan Danışmanı Hakan Tanrıöver ve Anadolu Mektebi Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sami Güçlü ve Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Muhammet Enes Kala iştirak etti. Programda, Almanya ve Yunanistan’dan gelen öğrencilerin yanı sıra, Ordu, Sinop ve Van'dan gelen öğretmen ve öğrenciler de yer aldı.
Programa katılan Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi, Almanya’dan ve Yunanistan’dan gelen öğrencileri dinlemekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek şunları dile getirdi: "Gençlik başka bir şey. Gençlik bizim geleceğimiz. Gençlik bizim her şeyimiz. Bazen yer yer bu gençliği ihmal ettiğimiz, unuttuğumuz vaki olsa da geleceğimiz gençlerdedir. Acaba bugünkü yöneticiler rahmetli Aytmatov'un külliyatını okudular mı? Okumuş olsalardı 'bugünkü davranışlarını sergilemede ısrarcı olurlar mıydı acaba?' sorusu bence oldukça önemli. Aslında tarihten ders alınsa tarih tekerrür eder mi? Hepimizin sıklıkla kullandığı bu ifadeyi bugün bütün dünya konuşuyor. Rahmet, Bozkırın Bilgesi Cengiz Aytmatov, yıllar önce dile getirdiği hususlar; kadın, aile, tarım, gıda, savaş kavramları bugün hala flaş yapıyor ve bizim gündemimizi meşgul ediyorsa burada bir eksiklik var demektir. Bunun tekrar etmemesi gerekirdi. Tekrar etmemesinin en önemli yolu da sizin gibi gençlerin yönetim kademelerine hızla kazandırılmanızdır. FETÖ maalesef, uzunca bir süre ülkenin bu gençlerini gerek içeride gerekse dışarıda, çok fena kullandı. Sütün kaymağı denilebilecek bu gençlere kancayı attı ve onlar kendi ülkelerine, kendi ideallerine değil, ne idiği belirsiz bir meczubun peşine takıldılar. Birilerinin adeta kulu ve kölesi oldular. Hâlbuki biz sadece Allah'a kulluk eder ve onun Resulünün yolunda ilerlemeyi kendine ilke edinmiş bir milletiz.”
Kırgızistan'ın Ankara Büyükelçisi Kubanıçbek Ömüraliyev de programda, dünya edebiyatında büyük yeri olan Cengiz Aytmatov’un eserlerindeki felsefenin güncelliğini koruduğunu belirtip, Aytmatov'un kültürel mirasını yaymanın, korumanın ve geliştirmenin asıl görevleri olduğunu vurguladı. Büyükelçi Ömüraliyev, bu tür faaliyetler sayesinde gençlerin edebi eserlere ilgisini artıracaklarına ve onları edebiyat ve kültür sahasında derinleştirebileceklerine inancının tam olduğunu ifade etti.
Anadolu Mektebi Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sami Güçlü, bu toplantının kendileri açısından çok kıymetli olduğunu ifade ederek, Türkçe'nin konuşulduğu yerlerin, Anadolu Mektebinin hedef bölgeleri olduğunu dile getirdi. Hedefi Avrupa’daki Türkçe konuşan gençleri de içecek şekilde genişlettiklerini ifade eden Prof. Dr. Güçlü, Avrupa'daki üçüncü ve dördüncü nesil Türk çocuklarının artık Türkçeyi okuyamadığına, hatta bazı ülkelerdeki okul müfredatlarının çocukların asimile olacağı şekilde hazırlandığına dikkati çeken Güçlü, bu konuya bir çözüm bulunması gerektiğini kaydetti.
Prof. Dr. Güçlü’nün konuşmasının ardından program çerçevesinde Almanya’dan ve Yunanistan’dan gelen Türk öğrenciler tarafından, Cengiz Aytmatov'un eserlerinden hareketle ele alınan konuların ve karakterlerin detaylı şekilde anlatıldığı bir panel düzenlendi. Panel değerlendirme konuşmasıyla devam etti.
Panel bitiminde programın değerlendirme konuşmasını gerçekleştiren Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Muhammet Enes Kala, konuşmasında şunları dile getirdi:
“Konuşmama Bozkırın Bilgesi, Çağımızın Manasçısı Cengiz Aytmatov’u rahmetle yâd ederek başlamak istiyorum. Bir kişiyi daha rahmetle analım. Üç yıl önce Ağustos ayında aramızdan ayrılan Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Halûk Dursun hocamıza da rahmet diliyorum. Halûk Hocamız Anadolu Mektebi çatısı altında yaptığı bir konuşmasında mimoza çiçeğinin baharın müjdecisi olduğu gibi Anadolu Mektebi’nin gençlerinin de ülkemiz için edebiyat, kültür ve sanat baharının müjdecisi olduğunu ifade etmişti. Anlaşılan o ki, Anadolu Mektebi Avrupa’ya açılmış, bugün Almanya’dan ve Yunanistan’dan gelen gençlerimiz de Avrupa’da Türkçemizin baharının mimoza çiçekleri olarak aramızda bulunuyorlar. Aytmatov, derdi olan, bu derdi eserlerine nakşeden ve insanlığın sorunlarını gündeme getirip, çözüm için ilhamlar veren bir bilgedir. Russia Islamic World platformuyla İstanbul’da, Moskova’da ve Ankara’da Aytmatov toplantıları icra edildi. Moskova’da tertip edilen toplantıdaki konuşmamda, Cengiz Aytmatov’un tüm dünya insanlarını esasında bir rüyaya davet ettiğini belirtmiş, o rüyada, Aytmatov’un, Kudüs’te doğan bebekle, İsrail’de doğan bebeğin, Suriye’de doğan bebekle, Amerika’da doğan bebeğin, Doğu Türkistan’da doğan bebekle Çin’de doğan bebeğin –Ukrayna’da doğan bebekle Rusya’da doğan bebeğin- aynı sabaha uyanmalarını, huzurla, mutlulukla aynı güneşe bakabilmelerinin görüldüğünü ifade etmiştim. Ankara’daki toplantıda ise Rusya tarafını temsil eden Elena Eshba Hanımefendi ise Aytmatov’un külliyatının dünya barışı için tüm devlet başkanları tarafından okunmasının önemini beyan etmişti. Görünen o ki, geleceğin liderleri olacak gençlerimiz artık onun külliyatını okuyorlar. Bu geleceğimiz adına gerçekten ümit verici. Almanya’dan ve Yunanistan’dan gelen gençlerimiz bize Aytmatov’un eserlerinden hareketle üç konuyu seçip anlattılar. Bunlar çocuk, kadın ve aile temalarıydı. Şunu söylemek gerekiyor, gençlerimizin bu konuları tercih etmeleri gerçekten takdire şayandır. Savaşın mahvettiği bir ortamda büyüyen çocukların trajedisiyle birlikte savaşın getirdiği keder, acı, hüzün ve ayrılıkların çocuğun ruhunda neye tekabül ettiği anlatılır eserlerinde. Ancak bununla birlikte Aytmatov, çocuk kahramanlarında her dem tazelenecek bir umudu da gizler, onları gelecek dünyanın ve dünya barışının umutları olarak görür. Aytmatov, kadına da çok büyük değer verir ve eserlerinde bu konuyu işler. Gençlerimiz bahsetti. Savaş dönemlerinde cepheye giden erkeklerin bıraktığı boşlukta sosyal, ekonomik, kültürel yapının devamının nitelikli özneleri olarak kadınları işaret eder. Güçlü toplum için güçlü kadınların ehemmiyetinin altını çizer. Aşkın ve sevginin masumiyetini, ailenin ise kutsiyetini anlatır. Ailenin hem güçlü toplum hem de savaş sonrası tahrip olmuş toplumun yaralarını sarabilmesi için ne manaya geldiğini çok iyi anlatır. Bunların hepsine gençlerimiz de temas etti. Çağımızın Manasçısı Cengiz Aytmatov, trajedi sanatçısının vermesi gereken ruhun saflaştırılması olan ‘katharsis’i ve hangi durumda olursa olsun yıkılmayan, yıkıldığı yerde yeniden ayağa kalkma direncine ve ruh dinginliğine karşılık gelen ‘ataraksia’yı oldukça nitelikli şekilde eserlerinde verdiği için bir dünya edebiyatçısıdır. Ancak o aynı zamanda ve çok daha önemlisi insan olma davasının savunucusudur, en büyük gayenin ne olduğu sorulduğunda bu soruya cevap olarak bir mülakatında ‘insan olmak, insan olarak kalmak ve insan olarak ölmek’ şeklinde cevap vermişti. O insansızlaştırılan dünyanın günümüzde belki de en fazla ihtiyaç duyacağı edebiyatçılardandır. Biz de onunla aynı duyguları paylaşıyor ve aynı dili konuşuyoruz. Onu bu toprakların bilgesi olarak görüyoruz, gençlerimiz bize ve tüm dünyaya bu hususları anlatmaya devam edecekler. Aytmatov’u bir kez daha hürmetle ve rahmetle anıyor, programda emeği olanlara teşekkür ediyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.