'Sürecin onlara rağmen hedefine ulaşacağına inanıyoruz'

'Sürecin onlara rağmen hedefine ulaşacağına inanıyoruz'
 Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugüne kadar onlara rağmen bu süreç ilerlemişse, onlara rağmen nihai hedefe ulaşabileceğine inanıyoruz" dedi.GAZİANTEP...


 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugüne kadar onlara rağmen bu süreç ilerlemişse, onlara rağmen nihai hedefe ulaşabileceğine inanıyoruz" dedi.

GAZİANTEP (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Demokrasi Meydanı'ndaki toplu açılış töreninde Gazianteplilere hitap etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazianteplilerin, Suriye'deki çatışmalardan kaçarak Türkiye'ye sığınanların yanında olduğunu ifade ederek, "Türkiye'de bazı siyasiler sıkılmadan utanmadan 300 bine yakın insanı katleden bir katil Esed'i gidip ziyaret edebiliyorsa ülkemizde hala nelerin olduğunu iyi düşünmemiz lazım, kimlerin olduğunu iyi düşünmemiz lazım. Unutmayın zulme rıza zulümdür. Zulmün, zalimlerin yanında yer alanlar onlar da zalimdir" değerlendirmesinde bulundu.

Mazlumların ve mağdurların yanında yer aldıklarına ve bunu sürdüreceklerine dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Çünkü bizim ecdadımız tarih boyunca, hep zalimlerin karşısında durdu, mazlumların yanında yer aldı ve o ecdadın torunları olarak bizler de aynen mazlumların yanında durmaya devam edeceğiz. Bir gün şartlar değişecek, o kardeşleriniz size sığındığında, onları bağrınıza basarak nasıl ensar görevini yerine getirdiyseniz inşallah şart değiştiğinde unutmayın, onlar Suriye'den size farklı seslenecekler. 'Bizim Türk kardeşlerimiz bizi yalnız koymadılar, onlar bizi yalnız bırakmadılar. Onlar bizimle beraber oldular, kapılarını açtılar, çorbasını paylaştılar' diyecekler. Seninle iftihar ediyorum Gaziantep. Rabbim sizlerden razı olsun.

Ben Esmaları selamlıyorum, Esmaların yanında duranları selamlıyorum. Çünkü onlar da mazlumdu. Onlar da ne yazık ki zalimlerin attıkları bombalarla, toplardan çıkan mermilerle şehit oldular. Gönlünüzde ne muradınız varsa Rabbim hepsine kavuşmayı nasip etsin. Ama yetmez, ilgili bakanlıklarımızla, ilgili kurumlarımızla, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımızla bir araya gelerek daha sistemli, daha düzenli, daha bilinçli hizmetler ortaya koymalıyız. Bize yakışan budur. Ben sizlerin bunu da başaracağınıza, hayata geçireceğinize inanıyorum."

"Bizi bu makama millet gönderdi"

Gazianteplilerle geçen yılın mart ve ağustos aylarında unutulmaz mitinglerle bir araya geldiğini hatırlatan Erdoğan, Gaziantep halkına "10 Ağustos seçimlerinde yüzde 60'ın üzerinde bir oy oranıyla bu kardeşinize sahip çıktınız, cumhurbaşkanlığı makamına layık gördünüz. Sizlere teşekkür ediyorum, her birinize şükranlarımı sunuyorum" sözleriyle teşekkür etti.

Bu sevgi, ilgi ve destek olduğu sürece kimsenin kendisini millete, memlekete hizmet yolundan alıkoyamayacağını vurgulayan Erdoğan, "Şimdi muhalefet partileri çıkmış 'Cumhurbaşkanı'nın meydanlarda ne işi var' diyorlar. Bunlar herhalde, Çankaya'da oturup imza atan cumhurbaşkanlarına alışmışlar, onlar öyle devam etsin istiyorlar. Kusura bakmasınlar, Sayın Gül'ü tenzih ederim, ama ne dedik biz 'Biz, yan gelip yatan, oturup seyreden bir cumhurbaşkanı olmayacağız' dedik. 'Biz farklı bircumhurbaşkanı olacağız' dedik. Çünkü bizi bu makama millet bizzat kendisi gönderdi" diye konuştu.

"Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı 'milletin evi' olarak tanımladık"

Çalışmalarına devam edeceklerini, durmayacaklarını belirten Erdoğan, "Beyler konuşmamızdan rahatsız oluyorlar. Eğer bu muhalefet benim sözlerimden rahatsız oluyorsa doğru yoldayız demektir. Onlar alkışladığı gün o zaman ben kendimi check etmem lazım, bir sıkıntı var demektir" ifadesini kullandı.

Böyle bir anlayışın olamayacağına dikkati çeken Erdoğan, "Davet edersin davete gelmezler, milletin makamına, evine gelmezler. Milletin evini 'kaçak saray' olarak tanımlarlar. Onlar öyle tanımlaya dursun, biz şu anda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı 'milletin evi' olarak tanımladık. Bir-iki sene sonra orası 'Cumhurbaşkanlığı Sarayı' değil 'Cumhurbaşkanlığı külliyesi' olarak hizmet verecek. Çünkü artık orada Cumhurbaşkanlığı makamı, bir kongre merkezi, bir büyük cami, çok amaçlı toplantı ve sergi salonlarıyla beraber yine onun yanında Türkiye'nin en büyük kütüphanesini kuruyoruz. 5 milyon cilt kitap alacak bir kütüphane, Cumhurbaşkanlığı kütüphanesi. Buralar 24 saat halkımıza açık. Çünkü buralar milletin evi ve Cumhurbaşkanlığı külliyesi" diye konuştu.

42 kalemde yatırım yapıldı

Erdoğan, toplamda 42 kalemde eser ve hizmeti Gaziantep'e kazandırdıklarını bildirdi.

Milli Eğitim, Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar, Kültür ve Turizm, Gıda, Tarım ve Hayvancılık ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının hizmetleriyle ilgili açılışlar yapılacağını açıklayan Erdoğan, ilave olarak TOKİ, Vergi Dairesi Hizmet binası, Büyükşehir Belediyesince inşa edilecek toplam 76 trilyon lira yatırım bedeli olan projelerinin olduğunu da anlattı.

Erdoğan, açılacak hizmetlerin hayırlı olmasını diledi ve emeği geçenlere teşekkürlerini iletti.

"Mültecileri deniz ortasında ölüme terk ediyorlar"

Türkiye'nin çok önemli bir dönemden geçtiğini vurgulayan Erdoğan, "Çevremiz adeta ateş çemberi. Suriye de kendi halkına zulmeden bir zalim, ülkenin yıkımı, yüzbinlerce insanın ölümü, milyonlarca insanın perişanlığı pahasına koltuğunda oturmaya devam ediyor. Türkiye'den de birileri gidiyor bunları tebrik ediyor. Irak'ta bir yandan DAİŞ tehdidi diğer yandan mezhep fanatizmi, öteki taraftan etnik hırsla ülkeyi adeta paramparça etmiş durumda" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, Ukrayna ve Kırım'daki sorunlara da değinerek, kendi çevrelerinde böyle bir tabloyu asla istemediklerinin altını çizdi.

Tarihi, kültürel ve sosyal olarak çok güçlü bağları olan ülker ve orada yaşayanlarla barış, huzur ve güven içinde bir gelecek arzu ettiklerini bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Komşularımız bu durumdayken bize rahat, konfor içinde yaşamak yakışmaz. Onların dertleriyle dertlenmek, sıkıntılarının çözümü için elimizi uzatmak zorundayız. Gerekiyorsa ekmeğimizi paylaşacağız, bölüşeceğiz ama mutlaka kardeşlerimizin, dostlarımızın, komşularımızın yanında olacağız. Ülkemizi bu ateşin içine çekmek isteyenlere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Ama hiçbir kardeşimizi de bu ateşin içinde kendi haline terk edemeyiz. Türkiye bu ikisini bir arada yapabildiği için büyük devlettir.

Bizden çok daha zengin, çok daha fazla imkanları olan Batılı ülkeler, bölgedeki savaşlardan, huzursuzluklardan kaçıp, güvenli yer arayan mültecileri deniz ortasında ölüme terk ediyorlar. Biz bugüne kadar ölümden, sefaletten kaçan hiç kimseye kapımızı kapatmadık. Koskoca Avrupa'da ne kadar mülteci var biliyor musunuz? 200 bin. Türkiye'de ne kadar var? 2 milyon. Farkı görebiliyor musunuz? Avrupa'nın tamamında 200 bin, bizde ise 10 katı, 2 milyon. Hani bunlar çok zengindi? Bunların çok paraları vardı. Mesele insanlık."

"Mesele sayı değildir, mesele bu irfana sahip olmaktır"

Erdoğan, mültecilere hizmete devam ettiklerini belirterek, Suruç'ta yeni bir kamp açtıklarına da kaydederek, "Bunlar Kürt'tür demedik, bunlar Arap'tır demedik gönlümüzü açtık çünkü biz yaratılanı yaradandan ötürü seven bir medeniyetin mensuplarıyız. Kapımızı kapayamayız. Bunu çok daha paramız olduğu, imkanımız olduğu için değil vicdanımız, ahlakımız, tarihimiz, kültürümüz, inancımız böyle gerektirdiği için yaptık" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, bundan sonra da gelenlere kapıları asla kapatmayacaklarını söyleyerek, "Mesele sayı değildir, mesele bu irfana sahip olmaktır, bu idrake sahip olmaktır. İnanın bugün burada sizlerin şu kucak açtığı misafirlerimiz, sizin bu alicenaplığınızı bir efsane gibi nesiller boyunca anlatacaktır. Gaziantepliler bize sahip çıktı, Hataylılar bizi bağrına bastı, Şanlıurfalılar bize kucağını açtı, bunu söyleyecekler. Kadirşinaslıklarını gösterecekler, bu duygu parayla ölçülmez. Bu hissiyatı oluşturmak ancak gönülle kalple yürekle mümkündür" diye konuştu.

"Önemli bir dönüm noktasına ulaştık"

Son olarak Çözüm Süreci adıyla nihai aşamaya getirdiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Analar ağlamasın diye çıktığımız bu yolda önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Şunu bütün samimiyetimle ifade etmek isterim ki biz sadece ve sadece milletimiz için, milletimizin kardeşliği, geleceği için bu süreci başlattık. Sabırla bugüne kadar yürüttük. Söz verdiler, tutmadılar. Söz verdiler, tersini yaptılar. Söz verdiler, hiç öyle bir şey yokmuş gibi davrandılar. Provoke ettiler, 6-7 Ekim'de vatandaşı sokağa döktüler, vatandaşımızın dükkanlarını yaktılar, araçlarını yaktılar, kamunun araçlarını yaktılar, belediyenin araçlarıyla kanallar açtılar, sabote ettiler, tahrik ettiler, tahkir ettiler. İnanın bütün bunlara hep sabrettik. Niye sabrettik? Ülkemiz bu bunalımı yaşamasın. 'Bunu da atlatacağız' dedik. İnanın bunlara farklı muamele de yapılabilirdi ama yapmadık."

Dertlerinin ülkeye huzuru, refahı getirmek, bunu tahkim etmek, başarmak olduğunu belirten Erdoğan, "Yeri geldi kan kustuk, baldıran zehri içtik, kızılcık şerbeti içtik, yola böyle devam ettik. Boğazımıza düğümlenenleri yuttuk. Neden? Çünkü bu işin sonunda ülkemizin ve milletimizin kadim bir meselesinin çözümü vardı. Bugüne kadar pek çok yöntemin denendiği bu süreç içerisinde, kanın, acının, gözyaşının sel olup aktığı bir meseleyi demokrasi içinde, insan hakları temelinde, hak ve özgürlükler ekseninde çözme imkanı yakalamıştık" değerlendirmesinde bulundu.

"En büyük pay milletimize aittir"

Hem bölgedeki hem de kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına ülkenin her köşesindeki insanların kedilerine inandığını, güvendiğini ve desteklediğini vurgulayan Erdoğan, "Süreç bugüne kadar sağ salim geldiyse bunda en büyük pay, tüm tahriklere rağmen sağduyusunu, vakarını, izanını, irfanını kaybetmeyen milletimize aittir" ifadelerini kullandı.

Şimdi sürecin yeni bir aşamasına geldiklerini anlatan Erdoğan, Gaziantep'in bu noktada dik durduğunu, oyunlara gelmediğini, tam aksine oyun bozduğunu söyledi.

Kendilerinin yine sabrettiğini, beklediğini, takip ettiğini kaydeden Erdoğan, "Bugüne kadar onlara rağmen bu süreç ilerlediyse, şimdi de onlara rağmen bu sürecin nihai hedefine ulaşabileceğine inanıyoruz. Onlara kalsa Türkiye bugün yeniden kanın ve gözyaşının hakim olduğu bir yere dönüşecekti. Milletimiz buna izin vermedi, en başta bölge halkı buna izin vermedi. İnanıyorum ki bu aşamada da yine milletimiz, bölge halkı meseleye sahip çıkacak ve gereğinin yapılmasını sağlayacaktır" şeklinde konuştu.

"Çözüm olmadığını, 40 bin can vererek gördük"

Bunun için annelere, babalara, kardeşlere, ağabeylere ve ablalara büyük görev düştüğünü bildiren Erdoğan, "Çünkü bugüne kadar canı yanan onlar oldu. Öyle mi? İstiyoruz ki bundan sonra bu can artık yanmasın. Gençlerimize, çocuklarımıza büyük görevler düşüyor. Çünkü onların gelecek için hayalleri var, hedefleri var. Bunun için de huzura, güvene, istikrara, refaha ihtiyaç var. Çözüm Süreci, işte bunların hepsinin güvencesini sağlayacak bir kapıdır, imkandır" dedi.

Gaziantep'in Çözüm Süreci'nin bir modeli olduğunu vurgulayan Erdoğan, bölge insanının, tüm çeşitliliğiyle, tüm farklılığıyla Gaziantep'teki gibi yan yana, barış, huzur, sevgi, saygı içinde yaşamasını sağlamak istediklerini dile getirdi.

Gaziantep'in, böyle bir iklimde "dünya çapında marka şehir olabileceğini" ifade ettiğini söyleyen Erdoğan, "Bu işin sonunda ne olacak diyenler varsa gelsinler Gaziantep'e baksınlar. Ne olacağını görsünler. Gaziantep'te huzur var mı? Gaziantep'te dayanışma var mı? Modern bir şehir bilinci var mı" değerlendirmesinde bulundu.

Ülkeyi, milleti çok sevdikleri için bu süreçte ısrarlı olduklarına dikkati çeken Erdoğan, "Yoksa öteki türlüsü çok kolay. Ama çözüm olmadığını, 40 bin can vererek, 100 milyarlarca doları dağlara gömerek gördük" diye konuştu.

"Ne bir eksik, ne bir fazla"

Erdoğan, "Şundan emin olun kardeşlerim, kimsenin kimseye bir şey verdiği yok. Biz 78 milyon insanımızın her birine hangi hakkı, hangi imkanı veriyorsak bölgedeki insanımıza da yılların ihmalini, yanlışlarını telafi ederek aynı şeyleri veriyoruz. Ne bir eksik, ne bir fazla" ifadelerini kullandı.

Alandakilerden Gaziantep'in bu modellik özelliğine sahip çıkmalarını isteyen Erdoğan, Gaziantep sağlam durursa bu meselenin çözümünün iki kat kolaylaşacağını, bir gevşeme, aksi yönde bir kıpırdanma olursa işlerinin iki kat zorlaşacağını bildirdi.

Erdoğan, Gazianteplilere "Ben sizlerin bu kesrette vahdet anlayışını, farklılık içinde birlik olabilme vasfınızı güçlendirerek devam ettireceğinize inanıyorum" diye seslendi.

-"Bir yamalı bohça, bununla bir yere varamıyorsunuz"

Kadim bir medeniyetin mensupları olarak her alanda yüzlerce, binlerce yıllık bir geçmişe, birikime sahip olduklarını anlatan Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti, bizim ilk değil, son devletimiz. Bu devleti gerçekten çok zor şartlarda kurduk. Daha sonra da darbelerle, muhtıralarla, darbe teşebbüsleriyle örülü, zorlu bir yolculuğumuz oldu. Devletimizin yönetim biçimi de işte bu süreçte ihtiyaçlardan ziyade güç dengelerine göre biçimlendi" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin, dünyayla birlikte değiştiğini dile getiren Erdoğan, kedilerine düşen görevin, ülkeyi hep daha ileriye götürmek, millete hep daha iyisini verebilmek olduğunu belirtti.

"İşte bu noktada diyorum ki yeni Türkiye'yi arzuluyor muyuz? Güçlü yeni bir Türkiye'yi hedefliyor muyuz" sorusunu yönelten Erdoğan, şunları kaydetti:

" İşte diyorum ki artık şu andaki mevcut yönetim şekli bize uymuyor. Artık bu gömlek bize dar geliyor. Bu beden, bu gömleğe sığmıyor. Türkiye'nin her alanda hızlanmaya ihtiyacı var. Hızlı karar alacaksınız, hızlı uygulayacaksınız, hızlı netice alacaksınız. Günümüz şartları bunu gerektiriyor. Mevcut sistem buna imkan vermiyor. Öyleyse ne yapmak lazım? İhtiyacımıza uygun, yeni bir yönetim sistemini tartışmamız lazım. Ben de diyorum ki Türkiye'nin ihtiyacını karşılayacak olan sistem, başkanlık sistemidir. Bunu anayasa hazırlıklarında biz o komisyona sunmuştuk ama ne yaptılar? Karşı durdular. Niye? Çünkü biliyorlar ki başkanlık sistemiyle bu ülkede ancak o zamanki iktidar, şu andaki mevcut iktidar yola devam eder."

Başbanlık sisteminin, hem yönetim geleneğine hem de günün şartlarına uygun olduğunu dile getiren Erdoğan, "Belediye Başkanlığı görevimden başlayarak, bilhassa da Başbakanlığım döneminde şunu yaşadım. Davul sizin boynunuzda, sorumluluk sizin üzerinizde ama tokmak başkasının elinde. Böyle bir şey olur mu" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1960 Anayasası ile kurulan mevcut sistemin, 1980 Anayasası ile iyice yerleştiğini belirterek,  "Ne kadar tadilat yaparsanız yapın, ne kadar değişiklik yaparsanız yapın, sistemin ruhundaki çarpıklığı düzeltemiyorsunuz. Bir yamalı bohça, bununla bir yere varamıyorsunuz. Birçok anayasa değişikliği yaptık. Pek çok yasayı değiştirdik. Pek çok kurumun yapısını değiştirdik. Ama nafile, olmuyor" görüşünü bildirdi.

Başkanlık sistemi

Başkanlık sisteminin yeni anayasa anlamına geldiğini, yeni anayasanın ise  önceden beri verdikleri bir söz olduğunu belirten Erdoğan, Meclis'teki şartların bunun gerçekleşmesine izin vermediğini söyledi.

Başbakan olduğu dönemde, 2011 seçimlerinden sonra Meclis'te komisyon kurduklarını, milletvekili oranları yüzde 60 olmasına karşın bu komisyonda yüzde 25 ile temsil edildiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Derdimiz üzümü yemekti, bağcıyla işimiz yoktu. Milletçe üzümü yiyelim istedik ama karşı durdular. Yani 320 milletvekili olan o zaman bizim partimiz 3 kişiyle temsil ediliyor, 30 milletvekili olan o da 3 kişiyle temsil ediliyor. Bu kadar fedakarlık yaptık. Bunları dert etmedik. Biz Türkiye'yi yeni anayasasına kavuşturmak için tüm gücümüzle çalıştık. Netice alamadık çünkü diğerlerinin öyle bir derdi, amacı yok. Onlar 'nasıl olur da suçu diğer tarafın üzerine atarak bu işin içinden sıyrılırız' bunun derdine düştüler. Komisyon samimi, dürüst çalışmayınca netice de çıkmadı. Şimdi ne diyoruz, 7 Haziran'da bir seçim var mı? Bu seçimde Türkiye'yi, yeni Türkiye hedeflerini, yeni anayasasına, başkanlık sistemine, çözüm sürecini güçlendirerek kavuşturmak için hazır mıyız? Kardeşlerim, 400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün."

"Buna hazır mısınız" sorusuna kalabalıktan "evet" cevabını alan Erdoğan, "Öyleyse ciddi manada çalışmanız lazım. Bu konuda yapılmış epeyce çalışma var zaten. Seçim sürecinde yapılan tartışmalarla mesele daha da somutlaşacak, daha da netleşecek. Ben buna inanıyorum. Yeni Meclis hemen kolları sıvayıp bu meseleyi gündemine alacak" dedi.

"Başkanlık sistemini alıp öteki tarafa götürecek halimiz yok"

Meclis'teki İç Güvenlik Paketi görüşmelerine değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Meclis'te nelerin olduğunu görüyorsunuz. Düşünün 312 milletvekiliyle iktidar partisi, karşıda 220 milletvekiliyle muhalefet elinden geleni yapıyor, kavga, gürültü, ön kesiyorlar ve Meclis Başkanvekili bir hanımefendiye nasıl saldırdıklarını görüyorsunuz. Muhalefet yasa çıkarmak için yok. Yasaların çıkmaması için var. Ben yeni anayasa deyince, başkanlık sistemi deyince birileri sanıyor ki bunlar benim tapulu malım olacak. Ondan sonra da ben bunları alıp mezarıma götüreceğim. Yok bunların hepsi bu ülkenin olacak, bu milletin olacak. Mesele bu, bunu yapmaya çalışıyoruz. Hepimiz fani insanlarız. Bu gök kubbede hoş bir seda bırakabilirsek ne mutlu bize. Eninde sonunda hak tecelli edecek, biz de rahmeti rahmana kavuşacağız. Kefenin cebi olmadığı için başkanlık sistemini alıp öteki tarafa götürecek halimiz de yok. Biz ülkemiz için, milletimiz için, istikbalimiz için bunu istiyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "yeni Türkiye, yeni anayasa, başkanlık sistemi" derken 2023 hedeflerini, 2053'ü, 2071'i hayal ettiğini belirterek, "Biz o günleri görmeyeceğiz ama torunlarımız hiç olmazsa o günleri yaşasınlar diye bunu düşünüyorum, hayal ediyorum. Aslında bu konuda geç bile kalındı. Bugüne kadar Türkeş'ten, Erbakan hocamıza, bakın altını çiziyorum, Türkeş, 'başkanlık sistemi' dedi. Şimdi onun izinden gittiğini söyleyenler bunun karşısına dikiliyor" değerlendirmesinde bulundu.

Turgut Özal'dan, Süleyman Demirel'e pek çok liderin başkanlık sistemi arzusunu dile getirdiğini, bunların hep kayıt altında olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Aslında 2002'den beri yapılan her seçim, her referandum, milletimizin bu yöndeki değişim arzusunun bir ifadesidir. Bu meseleyi bugüne kadar geciktirenler ülkemize ve milletimize karşı büyük vebal içindeler. Buradan Gaziantep'ten, Demokrasi Meydanı'ndan tüm Türkiye'ye, tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, gelin Türkiye'nin bu büyük dönüşümüne destek verin. Türkiye'nin yeni anayasasına, başkanlık sistemine kavuşmasına vesile olun. Bunu sağlayacak Meclis'i oluşturun ve tarihi görevinizi yerine getirmiş olun. 12 yıldır Türkiye'nin vesayet zincirlerini birer birer kırmasını sağlayan bu millet, inanıyorum ki yeni Türkiye hedefiyle, yeni anayasa ve başkanlık sistemiyle tüm bunları taçlandıracaktır. Kendi oylarıyla Türkiye'nin ilk Cumhurbaşkanını seçen bu millet, inanıyorum ki bu ülkenin ilk başkanını da uzak olmayan bir gelecekte seçme iradesini gösterecektir."

"Gaziantep başkanını seçmek istiyor mu" diye soran Erdoğan, vatandaşlardan gelen "evet" cevabı üzerine, "Maşallah, 81 vilayetimizin hepsinden de aynı coşkunun, aynı inancın, aynı sesin yükseleceğine inanıyorum" dedi.

"Kadına şiddet, insanlığa ihanettir"

Pazar günün Dünya Kadınlar Günü olduğunu hatırlatan Erdoğan, yarın kadına şiddete karşı koymanın önemli bir sıçrama günü olacağını söyledi.

Bu mücadeleyi de birlikte sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kadına şiddet, insanlığa ihanettir. Bu mücadeleyi hep birlikte tarih boyunca kadınlar verdi, şimdi birlikte veriyoruz, vereceğiz. Veda Hutbesi'nde Allah'ın bir emaneti olarak kadın, sevgili Peygamberimiz tarafından ifade ediliyor. Bu emanete ihanet yok. İki, kadın makamların en yükseğinde. Nedir o? Anne. Bak, erkek, baba makamların en yükseğinde değil. Cennet annenin ayakları altında, babanın değil. Anneciğimin ayaklarının altını öperdim, O ayağını çekerdi. Çektiğinde 'anacığım' derdim, 'cennetin kokusunu bana çok mu görüyorsun.' Ağlardı. Onun için kim ne derse desin. İnşallah el ele omuz omuza aydınlık yarınlara da beraber yürüyeceğiz. Günümüz hayırlı olsun, geleceğimiz aydınlık olsun inşallah."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve diğer protokol üyeleriyle kurdele keserek temsili toplu açılışları gerçekleştirdi.

Daha sonra eşi Emine Erdoğan ile miting alanındaki çocuklara oyuncak ve satranç takımı dağıtan Erdoğan, sevgi gösterisinde bulunanlara el sallayarak karşılık verdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.