'Süleyman Şah Saygı Karakolu eski yerinde faaliyete geçecek..'
TBMM
Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Genel Kurulunda, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, tasarıların hazırlanmasında, Meclis gündemine getirilmesinde emeği geçen Maliye Bakanı Naci Ağbal ve ekibine, Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmelere katkı sağlayan bakanlara ve milletvekillerine teşekkür etti.
Kılıçdaroğlu'nun Süleyman Şah Saygı Karakoluna ilişkin iddialarını anımsatan Yıldırım, "Şunun bilinmesini istiyoruz ki tarihi haklarımız konusunda çok hassasız. Süleyman Şah Saygı Karakolu'nun yeri Türkiye'nin mülküdür, orada Türkiye'nin bayrağı dalgalanacaktır. Kısa vadede güvenlik sebebiyle burası boşaltılmış. Suriye'deki işler yoluna girdikten sonra aynen orada bu Süleyman Şah Saygı Karakolu tekrar faaliyete geçecektir." dedi.
"Bizim için İsrail'in başkenti Tel Aviv"
Kudüs'te şu anda İsrail'in birçok devlet kuruluşunun yer aldığını anlatan Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Biz, Kudüs'ü asla ve asla İsrail'in başkenti olarak tanımadık. İsrail ile Filistin arasında çözüm oluncaya kadar da tanımayacağız, bu nettir. Efendim neden Tel Aviv, İsrail'in başkenti olarak yazılmamış, internet sitesinde. Elimde anlaşmalar var, 1996 yılında merhum Demirel İsrail'e resmi ziyaretinde 6 adet anlaşma yapmış, 6'sını da Kudüs'te yapmış, Kudüs'te imzalamıştır. Bunları yaptı diye Türkiye, Sayın Demirel Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak mı tanımış? Elbette değil. İki şeyi birbirine karıştırmamamız lazım; bizim büyükelçiliğimiz Tel Aviv'dedir. Bizim için İsrail'in başkenti Tel Aviv'dir. Ama bu konuda İsrail ile uluslararası camia arasında bir mutabakat yoktur. Onlar Kudüs diye iddia ediyor, biz de Kudüs'ü kabul etmiyoruz, olay bundan ibarettir. Ama bizim Kudüs'te büyükelçiliğimiz var. Kimin büyükelçiliği? Filistin devletinin büyükelçiliği. Başka milletlerin orada Filistin büyükelçiliği yok."
"Cumhurbaşkanımız ile Trump arasında görüşme olmadı"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Filistin meselesi ve ABD yönetiminin aldığı kararla ilgili değerlendirmelerinde, ABD Başkanı Donald Trump'ın bütün liderleri aradığı halde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aramadığını söylediğine dikkati çeken Binali Yıldırım, "Doğru. Cumhurbaşkanımız ile Trump arasında görüşme olmadı. Çünkü Cumhurbaşkanımızın düşüncesi bellidir, görüşü bellidir. Olsa olsa Trump bunu bildiği için aramaya dahi cesaret edememiştir." dedi.
Başbakan Yıldırım, 13 Aralık Çarşamba günü de İslam İşbirliği Zirvesinin Türkiye'nin ev sahipliğinde toplanacağını hatırlatarak, çok sayıda devlet ve hükümet başkanının toplantıda bir araya geleceğini aktardı.
Yıldırım, "Mesele çok ciddidir. Bölge barışını değil, aynı zamanda küresel barışı da tehdit etmektedir. Burada uluslararası toplumun ve İslam ülkelerinin yapması gereken tek şey bir ve beraber hareket edilmesidir. Bilinmelidir ki yıllardır barış için bedel ödeyen Filistin halkı bu haksız, hukuksuz, kibirli karar karşısında asla yalnız değildir. Yüce Meclisimiz bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiş ve bütün parti gruplarının yayınladıkları ortak bildiriyle Filistin halkının yanında olduğunu dünyaya ilan etmişlerdir. Bilinmelidir ki bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye, Filistin'in Filistin halkının yanında olmaya devam edecektir." diye konuştu.
"Sarraf davası tamamen siyasi bir dava"
ABD'deki Rıza Sarraf'la ilgili davada, "Türkiye'de yapılan bazı ticaretlerin ABD'nin menfaatlerine zarar verdiği" şeklinde bir iddianın bulunduğunu belirten Yıldırım, "Bu dava ne yazık ki hukuki dayanaktan yoksun, tamamen siyasi bir dava." ifadesini kullandı.
Davanın duruşmalarının canlı yayınlandığını, FETÖ'cülerin kendilerini seferber ettiğini, tanıklar arasında FETÖ'cü firari polis bulunduğunu kaydeden Başbakan Yıldırım, "Bu dava, FETÖ'nün Amerika Birleşik Devletleri'nde, 15 Temmuz'da Türkiye'de yapamadığını Amerikan yargısını kullanarak yapmaya çalıştığı işten başka bir şey değil." diye konuştu.
Suriye konusu
Suriye'deki gelişmelere de değinen Binali Yıldırım, geçen yıl sonunda Halep'te ilan edilmesi sağlanan ateşkesi ülke çapına yaymak için Astana'da üçlü bir iş birliği süreci başlattıklarını hatırlatarak, Astana kararlarının etkisiyle alanda şiddetin azaldığını ve siyasi çözüm sürecinin çalışmaya başladığı anlattı.
Yıldırım, nihai çözümün, teröre bulaşmamış bütün unsurların içinde olacağı, toprak bütünlüğü ve siyasi birliği sağlanmış bir Suriye Devleti'nin yeniden inşası olduğunun altını çizdi.
Irak'ın huzur, refah ve istikrarının Türkiye için hayati olduğuna işaret eden Başbakan Yıldırım, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin, Irak'ın siyasi birliği ve bütünlüğüne meydan okuyan gayrimeşru referandum girişimi karşısında Irak Hükümeti'nin yanında olduklarını hatırlatarak, bunu yaparken asla Kürtleri hedef almadıklarını söyledi.
Sorunların kısa sürede Irak Anayasası çerçevesinde çözüme kavuşmasını istediklerini kaydeden Yıldırım, "DEAŞ ve PKK, Irak ve Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit ediyor. Bu çerçevede, Irak ve Suriye'de nüfuz alanını genişletmeye çalışan PKK, PYD, YPG terör örgütlerinin bölgeden tamamen sökülüp atılması için iş birliğimiz ve dayanışmamız devam edecektir. Bu sırada, Irak Hükümeti'nin, mevcut sınır kapısını tam kontrol altına almak suretiyle ekonomik ilişkilerimize ivme kazandırmak için önümüzdeki günlerde Gaziantep'te geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirilecek." şeklinde konuştu.
"Terör örgütü katılımlar bitme noktasına gelmiştir"
2017 yılının terörle 35 yıllık mücadelede en etkin, sonuç alıcı bir mücadelenin yılı olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bu başarıda siyasi kararlılığın sonucu olarak güvenlik, istihbarat birimlerimizin tam bir uyum içinde çalışmasının büyük etkisi vardır. Vatandaşlarımız da bu süreçte güçlü bir iradeyle terörün ve terör örgütünün tam karşısında yer almıştır. Terör örgütü ağır darbe almış ve teröre katılımlar bitme noktasına gelmiştir. Yurt içinde çaresiz kalan bölücü terör örgütü varlığını sınır ötesine taşımaya çalışmaktadır. Ancak şu bilinmelidir ki terör ister içeride ister dışarıda olsun; mutlaka yok edilecek, vatandaşımızın can ve mal güvenliği mutlak suretle sağlanacaktır. Terörle milletimiz arasında asla ve asla bir bağ kalmayacaktır."
Ege adaları konusu
Başbakan Yıldırım, "Ege ne bir Yunan gölüdür, ne bir Türk gölüdür. Ege, Türkiye'nin ve Yunanistan'ın arasında sorun alanı değil, ilişkilerini daha geliştirmesi için önemli bir denizdir. Onun için Türkiye'nin hak ve menfaatlerinin, en ufak bir halel gelmemesi için ne gerekiyorsa yaparız. Türkiye kuru gürültülere pabuç bırakacak bir ülke değildir. Bunu herkesin bilmesi lazım." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti:
"Yunanistan, soydaşlarımızın hakları Lozan'da net olarak belirlenmesine rağmen, bunları uygulamaktan kaçınıyor, Türk kelimesinin kullanılmasına bile izin vermiyor, kimliklerini ifade etmesine izin vermiyor, müftülerinin seçilmesine izin vermiyor. Peki göz göre göre bir anlaşmayı uygulamayan ülkeye, hem de evinde 'Bunun değişmesi lazım gelir' demenin neresi yanlış? İşte milli duruş budur."
"Enflasyon da düşecek, büyüme de devam edecek"
2018'in 2017'den daha güzel olacağını belirten Yıldırım, "Hiç merak etmeyin. Enflasyon da düşecek, büyüme de devam edecek, üretim, istihdam, yatırım ve ihracatta da yine artış devam edecek. Bu sene ihracatta bütün yılların rekorunu kırarsak şaşmayın" şeklinde konuştu.
Yıldırım, "Aralık ayı hariç, 155 milyar, yıllık bazda bir ihracat rakamına ulaşmış durumdayız. Son 15 yılın en yüksek ihracat değerine bu yıl sonu itibarıyla ulaşmayı hedefliyoruz." dedi.
Muhabir: Kadir Karakuş, Yıldız Aktaş, Alper Atalay, Hüseyin Gazi Kaykı, Alp Özden
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.