Sosyal Medya
Sosyal Medya
Çocukluğumuzda birkaç evde bulunan televizyon, ilerleyen süreçlerde her evin olmazsa olmazı oldu. Özellikle dindar kesim ikilem yaşıyordu; içerik, insanları farklı bir yaşam tarzına, farklı bir kültüre ve farklı mecralara çekiyordu.
Bu günümüzde internet ve sosyal medya; çok sayıda insanın, toplumun tüm kesimlerinde kullanılan, artık vazgeçemeyeceğimiz çok geniş bir alan oldu.
TV, gazete, dergi radyo gibi birçok iletişim aracının yerini internet ve sosyal medya aldı. Artık birçoğumuzun Facebook, İnstagram, Twitter gibi hesapları var. Aktif bir şekilde kullandığımızda dünyanın bir ucunda bir işçi, dağda bir çoban, diğer ucunda dev bir sektörün sahibi ile iletişim kurabiliyoruz.
Sosyal hayatta uymamız gereken kurallar, karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü, nezaket, letafet, estetik, hak-hukuk, uyulması gereken ahlak kuralları, dini emirler, haram ve helaller sanal ortamlar içinde geçerlidir ama maalesef öyle olmuyor.
Gelen arkadaşlık teklifi karşısında küçük bir inceleme ile nezaket gösteriyor, kabul ediyorsunuz, ardından bir gruba davet ediliyorsunuz, sonra paylaşımlarda etiketlenmeye başlıyorsunuz.
Sayfalar dolusu gelen metinler, uydurma montaj videolar, şu kadar kişi ile paylaş dayatmaları, ardından teyit almak istiyor, ardından yorum almak istiyor ve tatbiki daha çok beğeni istiyor…
Kendi ideolojik düşünceleri, siyasi tercihleri, parti liderleri, inançları, mezhepleri, cemaatleri, hocaları ve kendi yaşam tarzı ile ters düşenler veya eleştiren karşı çıkanlara yönelik verilen tepkiler…
Hâlbuki karşılıklı nezaket ve anlayış, olduğu gibi kabullenme, dayatmadan uzak, anlamaya yönelik çaba işin seyrini ve sonucunu değiştirecektir ama olmuyor.
Kendi fikirlerine karşı bir şey yazılmışsa mutlaka doğrudan veya dolaylı yoldan ama mutlaka bir cevap verme, laf sokma mecburiyetinde hissediyor kendisini.
Her alanda uzman kesiliyor, ticaret, siyaset, din, fıkhi meseleler, her konu hakkında konuşuyor…
Şahısların yüzlerine söyleyemeyeceğimiz şeyleri, sanal ortamda yazınca ortada ne dostluk ne kardeşlik kalıyor, öfke kin ve intikam duyguları devreye giriyor.
Birde yediği içtiği, giydiği şeyleri paylaşma hastalığı var oda ayrı bir dert…
Karşı tarafa fikir verebilecek, düşündürecek, araştırmaya sevk edecek şeyler ne kadar da az!
Sosyal medyada yazdıklarımızı bir kez daha gözden geçirmemiz gerekmiyor mu?
Ramazan’ın manevi iklimini gerçek manada yaşayamadık, içerisinde bulunduğumuz seçim süreci ve beraberinde getirdiği olumsuzluklar, hepimizi farklı bir mecraya sürükledi, içimizde kabaran siyasi ve mezhebi öfke, önyargılar anlaşmamıza, arınmamıza engel oluyor…
Siyasi hesaplarımız, ticari hesaplarımız, banka hesaplarımız, sosyal medya hesaplarımız kısacası tüm hesaplardan hepimize hesap sorulacak…
İnsanlığın hizmetine sunulmuş böylesi bir teknolojiyi amacına ve adabına uygun kullanabilmemiz dileğiyle…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.