Siyonizm çöküyor mu?

Siyonizm çöküyor mu?
Amerikan İdeolojisi adlı kitab'ın yazarı Andrew levine, Siyonizm'in dünyada bir düşüşte olduğunu ve her geçen gün güç kaybettiğini yazdı. Levine,...



Amerikan İdeolojisi adlı kitab'ın yazarı Andrew levine, Siyonizm'in dünyada bir düşüşte olduğunu ve her geçen gün güç kaybettiğini yazdı. Levine, Wall Street'i İşgal Et hareketinin bir sonraki aşamasının AIPAC'i İşgal Et şekline dönüşeceğini kaydederek, "Siyonizmin dünyanın emeğini sömürmesi artık her kesimden insanı rahatsız ediyor ve siyonizm yaptıklarına artık kılıf uydduramayacak kadar açıkta kaldı. Siyonizm her zamankinden çok daha zayıf ve çöküşü kaçınılmaz" dedi.

İnsanların kendilerini sömüren gerçek güç odaklarını tanımak konusunda giderek daha çok bilinçlendiğini kaydeden Levine, küresel sömrü sisteminin kalbi olan Wall Street'in işgalinden sonra insanların buranın asıl kurucusu olan Siyonizm'i de hedef almaya başlayacaklarını belirtti. Amerika'nın İsrail'e koşulsuz desteğinin artık Amerikalılarca sorgulanmaya başladığını da ifade eden Levine, "Bugün vicdan sahibi olan herkes Amerika'nın İsrail'in kürsel çapta gerçekleştirdiği operasyonlara koşulsuz destek vermesini sorguluyor ve biliyorlar ki amerika'nın bu koşılsuz desteği kendilerinden alınan vergilerin Siyonist lobilere akıtıllmasıyla sağlanıyor" şeklinde konuştu.

Toplumun yüzde birlik kesiminin yüzde 99'u sömürmesi üzerine kurulu olan sistemin bir çöküşte olduğuna dikkat çeken Levine, "ister demokrat ister cumhuriyetçi olsun, seçilen her ABD başkanının Amerikalılardan önce siyonistlerin çıkarlarını gözetmesi artık insanların canına tak etti. Onlarca yıldan beri Amerikan zihniyeti ve devlet aygıtları siyonizm tarafından şekillendi ve bugün Wall Street'in işgalini isteyen on binlerce insan tam da artık bu zihniyeti hedef alıyor. Kısa bir süre sonra AIPAC'in işgal edildiğini görürsek şaşırmayalım" dedi.

Euro Bölgesi tepetaklak

Euro Bölgesi'nde başlayan kriz teler teker avrupa'da başbakanların istifasıyla daha da derinleşirken merak edilen soru bu krizin sona erip ermeyeceği. Yunanistan, İrlanda, Potekiz, İtalya ve İspanya'da hükümetler düştü. AB ülkeleri kendilerini kurtarmaları için Çin, hindistan, Brezilya ve Rusya'ya heyetler gönderip yardım çağrısında bulunuyor. Son olarak Euro bölgesi'ndeki kriz Almanya ve İngiltere'yi birbirine düşürdü.

Almanya Başbakanı Angela Markel'in İngiltere'nin vergi sisteminde AB müktesebatının dışına çıkacağını duyurmasından sonra yaptığı açıklama iki ülkenin Başbakanlarının birbirlerine düşmesine neden oldu. İngiltere Başbakanı David Cameron'un "Almanya İngiltere'yi yönetmeye kalkışmasın" şeklindeki açıklamasından sonra Markel, İngiliz lidere rest çekti. Daha sonra İngiltere'de görüşen iki lider, anlaşma sağlandığını duyursa da, aslında ekonomisi bıçak sırtında olan ingiltere'nin almanya'nın dayattığı koşulları kabul etttiği şeklinde yorumlandı. İngiliz Başbakan, "Almanya bize yardım ederse biz de AB'ye yardım ederiz" şeklinde konuştu.

İngiliz ekonomisi, son dönemlerde son 25 yılın en kötü seviyelerine inmiş durumda. Enerji fiyatlarının dramatik bir biçimde yükseldiği ingiltere'de sosyal huzursuzluk da ayyuka çıkmış durumda. İngiliz Avam kamarası ise İngiltere'nin AB'de kalmaya devam edip etmeyeceğine yendien karar verilmesi için referanduma gidilmesi gerektiğini savunuyor. Ancak derin bir krizde olan ingiliz ekonomisinin Almanya'yı karşısına alacak böyle bir kararla tamamen çökme noktasına geleceği ve dolayısıyla da ingiltere'nin böyle bir yola başvurmayacağı ifade ediliyor. Euro Bölgesi'ndeki krizin çözülmesi için bağımsız uzmanların önerdiği çözüm ise, Ekonomisi iyi olan ülkelerin enflasyon yükselişine izin vererek ekonomisi kötü olan ülkelerin rekabet gücünün böylece arttırılması şeklinde. Ancak, ekonomik durumu iyi olan ülkelerden almanya'nın böyle bir çözüme yanaşmaya niyeti yok.

Slavoj Zizek: Kapitalizm kılık değiştiriyor

Slovenyalı filozof Slavoj Zizek, kürsel ekonomik ve siyasal krizi değerlendirdi. Zizek, Kapitalizmin kılık değiştirerek yoluna devam etmek istediğini kaydederek, "Çin'in yükselişinde gördüğümüz şey Kapitalizm'in Asyalı değerlerle yeniden üretilmeye çalışıldığıdır. Oysa dünya şu anda gerçek bir alternatife ihtiyaç duymaktadır. Bu alternatif Batılı kapitalizmin Asya kapitalizmine dönüşmesi değil, kapitalizmin dışında bambaşka bir alternatif olmalıdır. Kapitalizm ile demokrasi arasındaki evlilik artık bitmiştir" dedi.

Ortadoğu'dan Londra sokaklarına, oradan Amerikan şehirlerine kadar yayılan isyan hareketleri kürsel sisteme bir başkaldırı olarak yorumlanırken, hem kapitalizmi hem de sosyalizmi eleştiren Slovenyalı düşünür Slavoj Zizek, kürsel sistemin meşruiyetini tamamen kaybettiğini söyledi. Zizek, "sistem, kendi geçerliliğini, meşruiyetini kaybetti. Şimdi yeni bir alan açılıyor. Bu yeni alanı ne ile dolduracağız? Bana göre, insanalr bugün gerçek bir alternatif istiyorlar. Siz, tek alternatifin anglo-saxon kapitalizmi ya da Çin-Singapor kapitalizmi olduğu bir yerde yaşamak ister miydiniz?" dedi.

Zizek, şöyle konuştu: "İddia ediyorum ki eğer bir şey yapmasak yavaş yavaş yeni bir tür otoriter rejimlere doğru kayacağız. Burada gördüğüm şey, Çin'de olanlar da göz önünde bulundurulduğunda tarihsel önemde ciddi bir değişimin yaşandığıdır. Şimdiye kadar hep şu iddia edilirdi: Kapitalizm eninde sonunda demokrasiyi doğurur. Bu doğru değil. Korkarım ki dünya gerçek bir alternatif isterken yavaş yavaş bu kez de Asya türü bir kapitalizme geçiş yapılacak. Böyle bir şey olursa kapitalizm yeni bir zafer daha kazanmış olacak. Bu yeni kapitalizm Batı'nın eskimiş dinamiklerine taze bir kan gibi sunulmuş olacak. Ben kapitalizmin demokrasiyi eninde sonunda doğurduğu tezine katılmıyorum. Kapitalizm ile demokrasi arasındaki evlilik bitmiştir."

Seymour Hersh: Rapor bilimsel değil politik

ABD, İngiltere ve Kanada öncülüğünde Batılı devletler İran'a karşı bir dizi yeni yaptırım kararı almaya hazırlanırken, Politzer ödüllü araştırmacı gazeteci Seymour Hersh, İran'ın nükleer programıyla ilgili koparılan gürültüyü inceleme altına aldı. UluslarArası Atom enerjisi Kurumu (UAEK)'in İsrail lobilerinin etkisiyle hazırladığı raporun açıklanmasından sonra İsrail ve ABD tarafından İran'a saldırı stratejilerinin gündeme getirilmesi hersh'e göre, Irak'ın işgalinden önce yürütülen propagandaların aynısı.

The New Yorker'daki İran ve UAEK adlı son makalesinde Hersh, yayımlanan son raporun bilimsel değil politik olduğunu kaydetti. Hersh, "UAEK raporu iyice incelendiğinde aslında hiçbirşeyin bulunmadığı görülür. Evet, hiçbirşey. İran'ın nükleer silah ürettiği ya da üreteceği ile ilgili hiçbir somut kanıt yok. Herşey iddialardan ibaret. Irak'ın işgali için yürütülen propaganda bu gün İran için yeniden devreye sokuluyor. Batılı devletler, İsrail'in ürettiği fantezilerin peşinde sürükleniyor ve bu fantezi şimdi de İran'ın bombalanmasını öngörüyor" dedi.

Ancak amerikan ekomosinin içinde bulunduğu krizden dolayı saldırı ihtimalinin oldukça zayıf olduğunu dile getiren Hersh, "Netenyahu, İsrail'de seçmen kaybediyor. Ehud Barak da öyle. Netenyahu, İran'ı saf dışı bırakarak İsrail'in Churchill'i olmayı ve seçimi yeniden kazanmayı hedeflerken, bir zamanlar başbakan olan ve şimdilerde Netenyahu'nun gölgesinde kalan Ehud Barak ise Netenyahu'nun bile sesini bastıracak savaş tamtamlarıyla popülaritesini yükseltmeyi hedefliyor. Ancak, bu macera açıktır ki dünyayı telafisi mümkün olmayan bir felekete sürükleyebilir" şeklind ekonuştu.

Afrika'ya Vatikan çıkarması

Vatİkan ile Evangelistler arasındaki savaş kızışıyor. Vatikan, başta Afrika olmak üzere Latin Amerika'da da Evangelistlere karşı yoğun bir kampanya yürütüyor. Vatikan, bütün imkanlarını kullanarak Afrika'yı adım adım dolaşıyor. Pew Research Center'ın verdiği donelere bakılırsa 1900-2010 tarihleri arasında Afrika'da müslüman nüfus 11 milyondan 234 milyona ulaşırken, aynı dönem içinde, hristiyanların sayısı 7 milyondan 470 milyona ulaştı.

Vatikan ve evangelistlerin yayılmacılığı yalnızca Afrika ve Latin Amerikayla sınırlı değil. Ortadoğu ve Asya'da da önemli ölçüde bir ilerleyiş gözlemleniyor. Özellikle Fas ve Cezayir'in Kabili bölgesinde yerel halk ve merkezi iktidarla sorunlar yaşamasına rağmen evangelistlerin başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Mağrib ve Maşrık ülkeleri Afrika'dan önce evangelistlerin birinci derecede ilgi gösterdikleri bölgelerin başında geliyor. Vatikan farklı dinlere veya inançlara mensup olanları kazanmaya çalışırken evangeslitler katolikleri de etkilemeye çalışıyor.

Son olarak, papa 16'ncı Benedictus, Dinlerarası Diyalog çalışmalarının devam etmesi gerektiğini, çünkü bu diyalog çalışmalarının Müslümanlar başta olmak üzere insanların Hiristiyanlığa dönüşleri için çok iyi bir fırsat olduğunu söylemişti. Almanya gezisinde bu açıklamaları yapan Papa, Hristiyanlık'ın Roma, Yahudi kültürü ve Yunan felsefesinden beslendiğini de sözlerine eklemiş, siyonistelere zeytin dalı uzatmıştı.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.