Sezai Karakoç'un hatıralarından... Büyük Doğu, Necip Fazıl ve..
“…Öte yandan, 1954 denberi kapalıyken, bu kez günlük gazete olarak faaliyete geçen Büyük Doğu için de elimden gelen hizmeti verebilmek için koşuşturuyordum.
N. Fazı Bey, haftada bir 2/3 sayfa büyüklüğündeki Edebiyat/Sanat bölümünü benim hazırlamamı istemişti. Ayrıca (Bizimkiler) başlığını taşıyan bir fıkra yazıyordum her gün. Burda, günlük gazetelerin eleştirisini yapıyordum. O günün tanınmış gazetelerinin klişeleri de görülen yazıda daha çok başyazıları eleştiriyordum. O zamanlar, her gazetenin tanınmış bir başyazarı vardı. Her gün yazarak olayların değerlendirmelerini yaparlardı. Bu yüzden, sütunumda, sık sık Nadir Nadi, Ahmet Emin Yalman, Falih Rıfkı, Hüseyin Cahid’in yazılarına dokunmaktaydım. Üstad, imza olarak “tahlilci” kelimesini seçmişti: “Çünkü, demişti, senin yazılarında hep bir tahlil var.” Bir yandan edebiyat sayfasını hazırlarken, bir taraftan da fıkramı yazıyordum. Öte yandan, gazetede o anda ne gibi bir eksiklik varsa onu tamamlamaya koşuyordum. Öğle tatilinde ve akşam daireden sonra gazeteye koşuyordum. Gece saat 9’lara kadar ne iş varsa yapmağa çalışıyordum.
Meslekten gazeteci olup bu kez piyasadan Büyük Doğu’ya transfer edilmiş olanlar, benim durumumu bir türlü anlıyamıyorlardı. Gazetede kadrolu personel değildim. Para almadığımı da her halde biliyorlardı. Her gereken işe el atmama da şaşıyorlardı. Onların gözünde belki de bir muammaydım. N. Fazıl Bey’in bir düosu gibi gözüküyordum. Ama çok gençtim. Bir menfaatim de olmadığına göre neden koşturup duruyordum, buna akıl erdiremiyorlardı. Bir insanın ideali için elinden gelen çabayı göstermesi diye bir hadiseden haberleri yok gibiydi…”
(Sezai Karakoç, Hatıralar, Diriliş dergisi, 10 Kasım 1989, Sayı: 69)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.