''Sezai Karakoç ve Diriliş Nesli Örnekliği''
Muş Alparslan üniversitesi öğretim görevlisi Burhan Taşkaya'nın konuşmacı olduğu ''Sezai Karakoç ve Diriliş Nesli Örnekliği'' konulu seminer Tatvan Özgür-Der'de gerçekleştirildi.
Burhan Taşkaya, konuşmasında şu hususlara değindi:
Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde 1933 yılında doğan Sezai Karakoç, ortaokul ve liseyi başka şehirlerde parasız yatılı olarak yoksulluk içinde tamamlamıştır. İlk defa lise yıllarında Necip Fazıl Kısakürek'in Büyük Doğu dergisiyle tanışan Karakoç, bu mecmuanın yayımlanmış tüm sayılarını okuyor ve Büyük Doğu fikriyatından oldukça etkileniyor.
Bu bağlamda üniversiteyi de İstanbul'da okumak ve Büyük Doğu Cemiyeti ile çalışmak arzusunu taşıyor. Ülkenin kurtuluş yolunun da Büyük Doğu Cemiyeti'nden geçtiğini düşünüyor.
Lise yıllarında bir çok dergi ile tanışan Sezai Karakoç, bu yıllarda dergicilik alışkanlığı da ediniyor. Bu yıllarda Necip Fazıl Kısakürek ile de mektuplaşan Sezai Karakoç özellikle şiirleriyle dikkat çekmeyi başarıyor.
1950 yılında Ankara Siyasal Bilimler Fakültesine yerleşen Sezai Karakoç, bu yıllarını aktif bir şekilde değerlendiriyor ve birçok şiirini de yine bu yıllarda neşrediyor.
Sezai Karakoç'un ismiyle müşahhas olan Diriliş Dergisi 1960 yılında ilk defa yayımlanıyor iki sayı çıkarıldıktan sonra 1960 askeri darbesiyle yayın hayatına ara veren dergi, tüm askeri darbelerle kapanan dergi aralıklarla yayımlanmaya devam ediyor.
329 sayı olarak yayımlanan dergi, neredeyse sadece Sezai Karakoç'un emekleriyle çıkarılmış oluyor.
Üniversiteden mezun olduktan sonra Maliye Bakanlığında göreve başlayan Sezai Karakoç, kontrolörlük, müşavirlik, müfettişlik gibi görevlerde bulunuyor. 1965 yılında da yazım faaliyetlerine daha fazla vakit ayırabilmek amacıyla memurluktan ayrılıyor. Bu dönemde kimi maddi sıkıntılar yaşayan Sezai Karakoç, tekrar memurluğa başlasa da 1973 yılında geri dönmemek üzere resmi görevinden tekrar ayrılıyor.
Bir dönem Mehmet Şevket Eygi'nin yönettiği İstanbul gazetesinde yazılar yazan Sezai Karakoç, yazım hayatına sürekli bir şekilde devam etmiş oluyor.
Hayatı boyunca sıkıntılar çeken Sezai Karakoç, mizaç olarak sessiz ve sakin bir şahsiyete sahip olmakla birlikte hayatı boyunca medyadan, gösterişten, şaşaadan uzakta bir hayat idame ediyor. Öyle ki şiirlerinin ortalığı kasıp kavurduğu zamanlarda dahi kendisinin simasını bilenler neredeyse yok denilecek kadar az olmuştur.
2006 yılında Kültür bakanlığının Düşünce ve Sanat ödülüne layık görülen, 2011 yılında da Cumhurbaşkanlığı tarafından yılın Kültür ve Sanat adamı seçilen Sezai Karakoç, ödülünü almaya dahi gitmeyerek karakterini, mizacını bir kez daha herkese göstermiştir.
1940'lı yıllardan bu yana dünyayı takip eden Sezai Karakoç, dünyanın bir kriz yaşadığını iddia ediyor ve bu krizin de bir medeniyet krizi olduğunu ifade ediyor. Bu metafizik bunalımın kaynağının da maddecilik olduğunu belirtiyor.
İslam milletinin, medeniyetinin de bir kriz dönemi ve gerileme dönemi içerisinde olduğunu belirten Sezai Karakoç bu durumun sebeplerine bir kaç madde ile şöyle sıralıyor;
1- Müslümanlar, yanlış bir kader anlayışına sahip ve bu yanlış kader anlayışı müslümanları çağın gerisinde kalmaya zorluyor.
2- Kendine yabancılaşma ve batılılaşma çabaları. Sezai Karakoç'a göre müslüman kimlik yeniden tanımlanmalıdır zira müslüman aydınlar, batılılardan besleniyor ve bir aşağılık psikolojisi içinde kıvranıyorlar ve dolayısıyla bu batıya öykünmeci aydınlar bir kimlik ve kişilik krizi oluşturdu. Bu durumdan bir an önce kurtulmak ve İslami kimliği inşa etmek gerekiyor.
3- İslami medeniyet krizinin tarihsel nedenleri de var. Örneğin Hz Osman'ın şehadeti ve sonrasında müslümanlar arasında yaşanan mezhep çatışmaları... Ayrıca müslüman coğrafyanın Haçlılar ve Moğollar vasıtasıyla işgallere uğraması müslümanların hem birikimini hem de enerjisini yok etmiştir.
4- Milliyetçilik anlayışı. Sezai Karakoç'a göre milliyetçilik bu asrın vebasıdır.
5- Medeniyetimizin gerileme sebeplerinden birini de dış sebeplere bağlıyor Sezai Karakoç örneğin; coğrafi keşiflerle beraber müslümanların elinde tuttuğu ipek yolu gibi önemli yolların önemi kayboldu ve müslüman coğrafya, ekonomik olarak geri kaldı.
Sezai Karakoç'un kendi tanımlamasıyla Diriliş fikriyatı; Öznesi İslam olan, inanç, düşünce, ruh ve duyarlılığın yeniden yorumlanarak yapılandırılmasını hedefleyen bir medeniyet tezidir. Diriliş, varoluşun gerçek anlamına ve amacına dönüştür.
Düşünce ahlak ve ruh devrimidir. Merkezinde inanç ve metafiziğin olduğu, çevresinde ise sanat, edebiyat, ticaret gibi evrensel umdelerin yer aldığı ve yeniden yorumlandığı, ilahi bir bakış açısıyla ele alındığı bir bakış açısıdır.
Bir ruhtur Diriliş, aşkla dirilir ve bir sevgi devrimidir.
Medeniyetin yeniden doğma çabasıdır Diriliş.
Seminer, soru cevap faslının ardından sona erdi.
www.haksozhaber.net
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.