Sedef romatizmasında asıl şikayet topuk ağrısı

Sedef romatizmasında asıl şikayet topuk ağrısı
Sedef hastalarının beşte birini etkileyen Psöriatik artrit (sedef romatizması), vücuttaki tüm eklemleri etkileyebilen bir romatizma çeşidi.

Beş sedef hastasından biri sedef romatizmasıyla da mücadele ediyor

- Sedef romatizmasında asıl şikayet topuk ağrısı

- Beş sedef hastasından biri sedef romatizmasıyla da mücadele ediyor

- Eklemde ağrı ve şişlik belirtileri sedef romatizmasının habercisi olabilir

 

Sedef hastalarının beşte birini etkileyen Psöriatik artrit (sedef romatizması), vücuttaki tüm eklemleri etkileyebilen bir romatizma çeşidi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Türkiye Romatoloji Derneği üyesi ve Hacettepe Romatoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Umut Kalyoncu, 28 Eylül Psöriatik Artrit Farkındalık Günü kapsamında hastalık hakkında dikkat çekici bilgiler paylaştı.
 
Psöriatik artrit veya diğer adıyla sedef romatizması, sedef hastalarında görülebilen bir romatizma çeşidi. Sedef hastalarının yaklaşık beşte birini etkileyen hastalığın her yaştan kişide ortaya çıkabilme ihtimali olsa da 40-50 yaşlarındaki hastalarda daha sık görülüyor. Psöriatik artrit hastalığının başlıca nedeni ise bağışıklık sisteminin uygunsuz çalışması. Kalıtsal bir tarafı da olduğu düşünülen sedef romatizmasında, hastaların üçte birinin aile üyeleri ve yakın akrabalarında sedef ve/veya sedef romatizması olduğu biliniyor.


Sedef romatizmasında asıl şikayet topuk ağrısı

Sedef hastalığı ülkemizde yüzde 1-2 arasında bir yaygınlıkta görülüyor. Buradan yola çıkarak Psöriatik artrit sıklığının yüzde 0,2-0,4 arasında olduğunun varsayılabileceğini bildiren Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Türkiye Romatoloji Derneği üyesi ve Hacettepe Romatoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Umut Kalyoncu, hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi: “El küçük eklemleri, el bileği, omuz, ayak parmakları, ayak bileği, diz, kalça, omurga; diğer bir deyişle vücuttaki tüm eklemleri etkileyebilen Psöriatik artrit hastalığında eklemlerin yanı sıra tendonların kemiğe yapıştığı alanlarda da iltihaplanma olabilmektedir. En büyük tendonlardan biri olan aşil tendon sıklıkla etkilenmektedir ve hastalıkta asıl şikayet topuk ağrısıdır.”

Sabahları daha belirgin olan eklemde ağrı ve şişlik, sedef romatizmasının en önemli belirtileri
Prof. Dr. Umut Kalyoncu hastalığın belirtilerini ise şöyle özetledi: “Hem kol hem de bacak eklemleri sedef romatizmasından etkilenebilmektedir. Etkilenen eklemlerde ağrının yanı sıra şişlik de olabilmektedir. Topuk ağrısı önemli bir şikayettir. Bazen el veya ayak parmağının biri şişebilir. Bazı hastalarda ise bel ve sırt ağrısının eşlik ettiği omurga tutulumu olabilir. Omurga tutulumunda hastalar sabah kalktıklarında belde tutulma ve harekete başlamakta güçlükten yakınırlar. Sabahları daha belirgin olmak üzere eklemde ağrı ve şişlik en tipik özellikleridir. Ayrıca halsizlik ve yorgunluk da sıklıkla eşlik etmektedir.”


Her eklem tutulması Psöriatik artrit değil

Psöriatik artrit hemen her zaman sedef hastalarında saptanıyor. Ancak Prof. Dr. Umut Kalyoncu, dikkat edilmesi gereken bir noktanın yüzde 10'luk bir hasta grubunda deri bulguları ortaya çıkmadan önce eklem bulgularının görülebilmesi olduğunu belirtti: “Sedef hastalığı ve sedef romatizmasını aynı hastalığın parçaları olarak değerlendirmek gerekmektedir. Her eklem tutulması Psöriatik artrit değildir. Özellikle sabahları eklemlerde tutukluk olması ve eklemde şişlik bulunması ayırt etmede önemlidir. Ancak her durumda eklem şikayetlerinin konu hakkında uzman bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.”

Sedef hastalarının romatizma ve cilt doktoru tarafından ortak takip edilmesi gerekiyor
Sedef hastalarında eklem ağrısı ve şişliği olduğunda doktorun muayenede bu bulguyu saptaması oldukça önemli. Prof. Dr. Umut Kalyoncu, bu nedenle romatizmal hastalıklarda muayenenin tanısal yöntemlerin başında geldiğini bildirdi: “Bazı durumlarda tanı koymak adına etkilenen eklemin röntgeni, ultrasonografik incelemesi veya manyetik rezonans görüntülemesi yapılabilmektedir. Psöriatik artrit hastalarında romatoid faktör gibi kan tetkikleri genelde negatiftir.Bu hastaların cilt ve romatizma doktoru tarafından ortak takip edilmesi son derece önemlidir. Önemli bir kısım hastada ilk bulgu sedefe bağlı cilt döküntüleri olduğu için hastalar sıklıkla cildiye (dermatoloji) bölümünde takiplerine devam etmektedir. Bu hastalarda eklem şikayetleri geliştiğinde romatizma doktorundan görüş alınması gerekmektedir. Ülkemizde ve dünyada hala dermatoloji-romatoloji arasındaki ilişkinin nasıl olması gerektiğine dair çalışmalar devam etmektedir. Kas iskelet şikayetlerini romatoloji bölümü ve/veya ihtiyaç halinde fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümleri takip etmektedir.”


Tedavi ile eklemdeki iltihaplanmanın kontrol altına alınması mümkün

Hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu ve bu tedavinin tutulan eklemin yeri, ciddiyeti, deri tutulumu, omurga tutulumu gibi birçok faktör hesaba katılarak belirlendiğini söyleyen Prof. Dr. Umut Kalyoncu, ağrı kesiciler dışında iki büyük grup tedavi seçeneği bulunduğundan bahsetti ve şöyle açıkladı: “Özellikle verilen tedavi ile eklemdeki iltihaplanma kontrol altına alınmalıdır. Eklem ve çevre kas dokusunun sağlıklı olması adına günlük egzersizler mutlaka önerilmekte ve hastanın yaşamın içinde kalması sağlanmaya çalışılmalıdır. Birinci tedavi seçeneği sentetik olarak hastalık düzenleyici ilaçlardır. Bu tedavilerin birine veya birkaçına yeterli yanıt alınamadığında biyolojik hastalık düzenleyici ilaçlar veya hedefe yönelik hastalık düzenleyici ilaçların kullanımı gündeme gelmektedir. Şu anda ülkemizde yukarıdaki saydığım gruplar eşliğinde 12 farklı ilaç seçeneği bulunmaktadır. Ancak asıl sorun tanıdaki gecikmelerden kaynaklanmaktadır. Yeterli tedavi edilmeyen bazı olgularda eklem hasarlanması ve etkilenen eklemin istenildiği şekilde kullanılamaması ne yazık ki halen görülebilmektedir.”


“Tedavi seçimleri ve tedavi cevapları üzerinde çalışıyoruz”

Ülkemizde sedef romatizması hastalığının tedavileri üzerine çalışan gruplar olduğunu belirten Prof. Dr. Umut Kalyoncu, konu hakkında şu bilgileri verdi: “2014 yılında Hacettepe Üniversitesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim dalı önderliğinde ülkemizdeki 30 farklı romatoloji merkezinin katılımıyla bir çalışma grubu[1] kurulmuştur. Bu çalışma grubu hastalığın genel özellikleri, hasta üzerindeki olumsuz etkileri, tedavi seçimleri ve tedavi cevapları üzerine çalışmalarına devam etmektedir.”


Kilo vermek, hastalığın bulgu ve şiddetini baskılıyor

Hem ülkemizde hem de dünyada yapılan çalışmalara göre anksiyete ve depresyon sıklığı, sedef romatizması hastalarında artıyor. Hastaların yarısından fazlasını etkileyen yorgunluk da bu ruhsal durum üzerine olumsuz etki yapıyor. Hastalığa yakalanmamak için ise enfeksiyonlardan korunulması ve sigaradan uzak durulması gerekiyor. Sedef romatizması hastalığında şeker ve tansiyon yüksekliğine genele göre daha sık karşılaşılıyor. Diğer romatizmal hastalıklardan farklı şekilde sedef romatizması hastalarında oldukça yüksek oranlarda obezite görülüyor. Özellikle obez hastaların kilo vermesiyle eklem şikayetlerinin gerilemesi veya tamamen ortadan kalkması mümkün olabiliyor.

 

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.