Sedat Yılmaz: Nitelikli büyüme ve kalkınma eğitimle sağlanır!

Sedat Yılmaz: Nitelikli büyüme ve kalkınma eğitimle sağlanır!
Küresel daralmanın iyice ağırlığını hissettirdiği günümüzde nitelikli büyüme ve kalkınmada finansın önemine dikkat çekerken kalkınma ve büyümenin aynı şeyler olup olmadığı yolunda da çıkarımlar yapmak zorundayız.

Sedat Yılmaz: Nitelikli büyüme ve kalkınma eğitimle sağlanır!

Küresel daralmanın iyice ağırlığını hissettirdiği günümüzde nitelikli büyüme ve kalkınmada finansın önemine dikkat çekerken kalkınma ve büyümenin aynı şeyler olup olmadığı yolunda da çıkarımlar yapmak zorundayız.

Ekonomik büyüme ile kalkınma aynı şey mi, yoksa farklı gelişmeler mi, öncelikle bunun bilinmesi gerekiyor. Küresel darlıktan büyüme ile mi, yoksa kalkınmayla mı daha çabuk kurtulma şansı olur? Büyüme ve kalkınmada başta finans olmak üzere kıt kaynaklar ekonomik olarak nasıl kullanılır?

Birkaç gündür yazmaya çalıştığım büyüme, kalkınma ve finans ilişkisini anekdotlarla daha da açmak istiyorum.

Büyüme; üretimde hacim artışı… Kalkınma ise; üretimde hacim artışıyla birlikte mal ve hizmetlerin toplumun ekonomik hayat standardını yükseltmesi şeklinde ifade ediliyor. İşin özeti bu…

***

Tanımı biraz daha genişleteyim…

Ekonomik büyüme; bir ülkenin elindeki kaynakların miktarını artırması, kaliteleştirmesi, iyileştirmesi, daha yüksek üretim seviyelerine çıkarması. Büyümede aynı zamanda üretim faktörlerinin kişi başına reel milli geliri artırması gerektiğini de unutmamamız gerekiyor.

Ekonomik kalkınma ise bir ekonomide üretim hacminin artmasının yanında toplumun refah payının ve hayat standardının yükselmesi demek. Yani kalkınmayla ekonomik ve sosyal yapı değişikliği oluyor. Sosyal sorunlar çözülüyor. Bu arada nüfus artışı, doğal kaynaklar, sermaye birikimi ve teknolojik gelişmelerin, kalkınmanın temel taşları olduğunu da hatırlatmakta fayda var.

Kalkınmanın asıl hedefi; insanların daha iyi yaşamalarını sağlamak için ekonomik imkanların yükseltilmesi. Hatta İngilizce tercümelerine baktığımızda büyümeye ‘economic growth’ denirken kalkınmaya ise ‘economic development’ ifadesi kullanılıyor ve her iki gelişme birbirinden farklı tutulmaya çalışılıyor.

***

Bu arada büyümenin göstergesi olan milli gelirden bahsetmeden olmaz. Evet milli gelir artışı ekonomik büyüme açısından önemli bir gösterge. Bir yıl içinde ülkenin ekonomik faaliyetlerle elde ettiği parasal değerinin toplumunu ifade ediyor. Tabii milli gelir aynı zamanda bir ülkenin refah seviyesine de ışık tutar. Ekonomi literatüründe buna Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) deniyor.

Bir de milli gelirde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) var… O da GSMH’ye ülke içindeki yabancıların gelirleriyle mal ve hizmet üretimlerinin eklenerek hesaplanmasıyla bulunur.

Söz konusu tanımlar çerçevesinde büyüme; o ülkenin, şehrin veya işletmenin ekonomisiyle ilgili sayısal, nicel verilerindeki artış. Bahsettiğim milli gelir sayısal bir gösterge. Bilinmesi gereken milli gelir gibi ekonomide artan sayısal, rakamsal artışlar kalkınmayı ortaya koymaz. Çünkü kalkınma yapısal bir artışı, yükselişi ve genişlemeyi ifade eder.

***

Birkaç gündür gerçek ekonomiden bahsediyoruz ya, işte reel bir kalkınmadan bahsetmek için de her alanda finans ve teknoloji de dahil okur/yazarlığın artması, eğitilmiş ve uzmanlaşmış işgücünün nüfusta yaygın hale gelmesi, tüm nüfusun sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması, kültürel zenginlik ve çevre bilincinin oluşması ve işsizlik rakamlarının yüzde 1’ler seviyesine inmesi kalkınmanın bir göstergesi. Kalkınmanın beşeri sermayesi iyi eğitilmiş, alanında uzmanlaşmış, bilgi ve birikim sahibi insan gücü.

Büyümenin ötesinde eğitim ile kalkınma arasında da sıkı bir bağ var. Beşeri sermaye olmadan kalkınmanın olması ihtimal dışı. Eğitim ve kültür alanında gelişme sağlanamadığı takdirde gelir seviyelerindeki artışlar veya ülkenin her yerine açılan orta ve küçük ölçekli sanayi kuruluşlarının yaygınlaşması belki büyümeyi sağlar ancak kalkınmayı oluşturamaz.

Dolayısıyla büyüme, eğitim ve kalkınma arasında sıkılaştırılmış bir planlama yapılıp muasır medeniyetler seviyesine öylece yürünmeli.

***

Ülkemizin zafiyeti en fazla eğitim alanında. Yıllık yüksek büyümeleri yakaladık belki ama eğitim ve kültürel anlamda ve yetişmiş insan sermayesi konusunda büyüme kadar gelişme gösteremedik, istenilen kalkınmayı elde edemedik. Binaenaleyh, gerçek kalkınmanın temelde eğitimli insan unsuruna ve insan verimliliğine bağlı olduğunu anlayamadık. Açıkçası, nitelikli ve kaliteli büyüme ve kalkınmanın eğitimle, yetişmiş insan sermayesiyle gerçekleşeceğini henüz kavrayamadık. Olay bu…

Kur’an-ı Kerim’de Alak Suresi’nin ilk âyetlerinde insanoğluna ilk emir olarak “Oku! Seni yaratan Rabbinin adıyla oku!” deniyor. Tabii ki okumaktan maksat; ilim, eğitim, hikmet ve hayatın gerçeklerini daha yakından görebilmek… İnsanın kendini ve Rabbini tanıması, yaşama gayesini bilmesi ve hayata ona göre hazırlanması; ekonomik, sosyal hatta psikolojik kalkınmayı da beraberinde getirecek. Maamafih, büyüme olmadan kalkınma olmaz ama her büyüme kalkınma değil, onu da iyi bilmek gerekir.

Büyüme ile kalkınma arasında bir kavram kargaşası yaşanmaz ve söz konusu durum ekonomik politikalara yansıtılırsa işte o zaman muasır medeniyetler seviyesini yakalar, hatta üzerine çıkabiliriz.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.