Sedat Yılmaz: Ateş olmayan yerden duman çıkar mı?

Sedat Yılmaz: Ateş olmayan yerden duman çıkar mı?
"Rize İkizdere taş ocağı" olayı aldı başını gidiyor… Olay; iletişimsizlik, medya körlüğü ve özellikle "Ben yaptım, oldu" mantığıyla yürütülen işlerin nasıl içinden çıkılmaz bir hâl alabildiğine dair en iyi örnek…

"Rize İkizdere taş ocağı" olayı aldı başını gidiyor… Olay; iletişimsizlik, medya körlüğü ve özellikle "Ben yaptım, oldu" mantığıyla yürütülen işlerin nasıl içinden çıkılmaz bir hâl alabildiğine dair en iyi örnek…

15-20 gün önce ortaya çıkan İkizdere heyulası; sosyal medyanın bulandırmasıyla başlayan vatandaş – jandarma – polis nümayişi derken yabancı basın Deutsche Welle, BBC, Sputnik ile yerel medya, bazı baro temsilcileri, bazı sivil toplum kuruluşları ve muhalif siyasi partilerin dahliyle tam anlamıyla hükümet ve devlet düşmanlığına kadar uzanan bir olaya dönüştü.

Böyle bir nümayiş hem de iktidardaki AK Parti’nin yüzde 70 – 80 oy aldığı Rize’de gerçekleşti. Demek ki sosyal medyanın gücüyle “fitne, fesat ve fücur” ateş olmayan yerden dahi duman çıkarabiliyormuş!

***

Ama işlerini yaparken sosyal medyanın gücünü göremeyen, hissedemeyen veya önemsemeyen bakanlık, kurum ve kuruluşlar maalesef böyle tuzaklara düşmekten kendilerini kurtaramıyorlar.

Geçmişte de misalleri oldukça fazla zaten!..

Medya departmanlarını hâlâ günün şartlarına göre üretemeyen eski kafalı insanlarla dolduranların sonu, böyle küçük bir olayda bile karaya oturmalarıyla sonuçlanabiliyor.

“Fotoğraf, video çek, yazılı metin hazırla, gazetelere, TV’lere servis yap… Medyada çıkan haberler hoşunuza gitmezse, tekzip yollarını ara…”

Öncelikle hatırlatayım!.. Artık bu ameliyeler bakanlık, kurum veya kuruluşlarda yapılması gereken bir “press” işlemi olmaktan çıktı ve işin küçücük bir parçası haline geldi.

***

Bugün sosyal medyanın gelişmesiyle “kurumsal iletişimcilik” psikolojik, sosyolojik hatta politik bir hal aldı. Siz herhangi bir iş yapmadan önce onun alt yapısını, kamuoyu tepkisini ve olayın nereye gideceğini hesaplayacak iyi bir PR sistemi kuramazsanız, hem halkı üzer, kırarsınız hem de vatandaştaki itibarınızı kaybedersiniz.

Tekrar İkizdere taş ocağı olayına gelelim…

Türkiye’nin Karadeniz’de Rize merkezli lojistik liman oluşturma ve ekonomiyi büyütme adına attığı adım ve yapılan çalışmalar fevkalade. Düşünebiliyor musunuz, bir kere Doğu Karadeniz ticaretini tamamen elinizin altına alabileceğiniz ve Anadolu’yu, ona bağlı hinterlandı Karadeniz’e bağlayacak bir lojistik merkezin temelini atıyorsunuz…

Tabii ki, limanın yapılması noktasında denizi doldurmak için size taş lazım. Taş da denize dayanıklı sert ve kaliteli olmalı… ÇED raporuyla bölgede belirlenmiş 10 ocakta inceleme yapıyorsunuz ve bir ocağın liman için en elverişli olduğunu tespit ediyorsunuz…

***

Buraya kadar tamam… İşi de ihale yoluyla bölgeyi en iyi tanıyan bir şirkete veriyorsunuz. Eyvallah…

Ama sonrası, sosyal, psikolojik ve politik açıdan hiç de hoşa gitmeyen olayları gündeme getiriyor. Zirâ bölge halkına hiçbir bilgilendirme yapılmadan, habersizce, ‘vatandaşı kaale almadan’ iş makinelerinizi ocak havalesine yıkıyor, çalışmaya başlıyorsunuz.

Öncelikle Türkiye ekonomisine fayda sağlayacak bu kadar önemli bir lojistik limanın kurulmasının yurt dışı mihraklar tarafından istenmeyeceğini politik olarak iyi hesap etmek ve ona göre her alanda bir yol haritası oluşturmak gerekmez miydi?

Nitekim, bakanlık veya söz konusu şirketin yaptığı bu stratejik hatayı iyi değerlendiren muhalif kesimler önce sosyal medya, ardından yabancı basın aracılığıyla “Türkiye’nin doğa, ağaç katili” olduğunu dünyaya yayarak işi engellemeye çabaladı…

***

Neticede, vatandaş jandarma ve polisle karşı karşıya getirildi. Baro, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin tazyikiyle iş tamamen siyasi ve ideolojik alana kaydırıldı. Al sana yüksek bir nümayiş ve tepki!

Türkiye ekonomisine büyük katkı sağlayacak Rize İyidere lojistik limanı, halk gözünde küçük düşürülerek oy devşiricilerin elinde koz oldu.

Haydi, şimdi işin içinden çık çıkabilirsen!

Karadeniz Otoyolu’nu yapmışsın… Rize – Artvin Havalimanı tamam… Anadolu’yu Karadeniz’e açan Ovit Dağı Tüneli’ni bitirmişsin… Geriye kalmış Rize İyidere Lojistik Limanı… Orada on para etmez bir hata yüzünden baltayı taşa vurmuşsun… Çayı geçmişken İkizdere’de boğulmuşsun…

Arkadaş! Hiç kimse İkizdere’den taş çıkaran şirkete yüklenmiyor… Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iktidara yükleniyor, devleti kötülüyor…

İkizdere olayı üzerine bir videosunda, “Susayım dedim ama artık patladım! Bundan böyle yapılan bu büyük işler doğru anlatılsın, vatandaşa düzgün açıklansın…” diyen Abdurrahman Uzun’a ağzına sağlık, diyorum.

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.