Sedat Yılmaz: Aşıya değil "çip" savaşına dikkat!

Sedat Yılmaz: Aşıya değil "çip" savaşına dikkat!
Salgında küresel aşı sorunuyla boğuşuyoruz. Aşı savaşları almış başını gidiyor. Devletler, ilaç şirketleri hatta yeni türeyen kuruluşlar birbirini çiğniyor, yok etmeye çalışıyor.

Salgında küresel aşı sorunuyla boğuşuyoruz. Aşı savaşları almış başını gidiyor. Devletler, ilaç şirketleri hatta yeni türeyen kuruluşlar birbirini çiğniyor, yok etmeye çalışıyor.

Çin’in aşısı Sinovac, Rus Sputnik, Pfizer-Piontech, Astra Zeneca ve bilmen ne kadar aşıyı ve bu alandaki mücadeleyi anlatacak değilim.

Bugün “aşı”dan değil “çip”ten bahsetmeyi düşündüm. Hani pandemi sonrası insanlara “çip” takılacak ve hayat “çip”lerin üzerinde dönecek, diyorlar ya…

Malumunuz, mikro teknoloji boyutları 1 mikron ile 100 mikron arasında değişen elektro mekanik düzenek ve sistemlerle ilgilenir. Mikro teknoloji, nano teknolojinin bir bakıma temeli. Nano teknoloji de maddenin atomik, moleküler ayrıca supramoleküler yani atomik bağ seviyesinde çalışan bir ilim dalı.

Dolayısıyla mikro - nano girift bir saha. Savunmadan uzay sanayiine, haberleşmeden enerjiye ve elektronikten otomobil teknolojisine kadar birçok yerde ihtiyaç duyulan çiplerin üretim merkezi.

***

Pandemi döneminin belki de en dikkat çeken alanlardan biri çip üretimi. Yıllardır otomobil başta olmak üzere birçok sektörde üretime yön veren bu teknoloji, bugünlerde tekelciliğin baskısı altında.

Küresel araba üreticileri ile elektronik şirketleri çip üretimini uhdelerine alıp inhisarın etrafına daha kuvvetli setler çekme eğiliminde. Salgını da bahane ederek üretimi yavaşlatan ünlü otomobil şirketlerinin bu konudaki tazyiki baş döndürürken şüpheleri de celbediyor. Çünkü alan büyük, talep yüksek ve sürekli artıyor.

Boston Consulting Group son raporunda gelecek 10 yılda artan çip talebini karşılamak için en az 3 trilyon dolarlık yatırım yapılması gerektiği belirtiliyor.

ABD’nin Ar-Ge konusunda liderliği tartışılmaz. Ancak Tayvan gibi Doğu Asya ülkelerinin ise iyi bir altyapısı ve vasıflı işgücü var. Çin de boş durmuyor tabii. Çin’in çipte fazla beceresi olmasa da sermaye ve montaj ile küresel tedarike meydan okuyor. Açıkçası ABD planlıyor, proje hazırlıyor ama diğer ülkeler de boş durmuyor.

***

Yarı iletken şirketler dediğimiz kuruluşların son yılların popüler çalışma sahası yapay zekanın yanında otonom araçları geliştirmek adına üst seviye çipler üretmek için büyük gayret peşinde. Söz konusu alanda dahi sektörün yüzde 30’unu aşan bir taleple karşılaşacağı raporlanıyor.

İşin Türkçesi küresel pazar büyük. Dile kolay, bugün en çok ticareti yapılan 4 üründen biri çipler.

ABD bu yaz İntel kanalıyla Avrupa’da üs kurup, dünya hakimiyetini perçinleme arzusunda. Çin de ABD’yi takip ederek eksik doldurma peşinde. Zaten bu iki ülke, dünya çip üretiminin yüzde 25’ini karşılıyor. Asıl üretim ve tedarik merkezi ise yüzde 75’lik kapasiteye sahip Asya. Başı Güney Kore ve Tayvan çekiyor. Güney Kore’nin Samsung’u ve Tayvan merkezli TSMC şirketi, ABD’li İntel ile nefes nefese yarışıyor.

Bu gözde alanda teşvik programları, Ar-Ge ve teknolojide uluslararası işbirliği yapılır mı? Zannetmem… Böyle değerli bir ürünü hiçbir devlet ve şirket paylaşmak istemez ve yerlilikten vazgeçmez, sadece satar. Bir kısım azınlık işin sahibi, diğer çoğunluk ise işin fasoncusu olur.

***

Nitekim, aşı kriziyle birlikte zuhur eden çip krizi, bugün ciddi bir seviye kazandı. Tayvan, G. Kore ve diğer ülkeler kapasitelerini patlatırcasına artan küresel talebi karşılamaya çalışıyor.

Böyle bir sahada at koşturmak kolay değil elbette.

Birincisi kuvvetli sermayeniz olacak, fonlarla destekleneceksiniz… İşin arkasında mutlaka devletin durması olmazsa olmaz. Artan maliyetleri rahatlıkla göğüsleyebileceksiniz… İkincisi Güney Asya’nın oturmuş altyapısı ve vasıflı iş gücü kadar bir seviye kazanacaksınız… Gelişen sektörlere ve değişen hayat şartlara göre inovasyon hızını sınırlamayacak yetenekli iş gücünüzü sürekli yenilemeniz gerekecek. Küresel dalgalanmalara hazır olacaksınız.

Tabii Türkiye de boş durmuyor. 2014 yılında başlayan Aselsan ve Bilkent Üniversitesi ortaklığı sonraki yıllarda çip sahasında önemli gelişmeleri beraberinde getirdi. Türkiye “Tüketen değil, çip üreten ülkeler liginde olacağız” mottosuyla  “hayalden gerçeğe” çizilen rotada bugün oldukça iyi durumda...

2017’de Türkiye’nin ilk büyük ölçekli seri üretim kapasitesine sahip silisyum temelli çip fabrikası için de adımlar atılmıştı. Bugün TÜBİTAK öncülüğündeki Gebze’deki yerli çip üretim üssü 55 mühendisle hem yerli otomobil için hem de savunma ve diğer sektör ihtiyaçları için hâzır ve nâzır…

Ne diyelim, küresel yolculuğa devam…

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.