Sait Özdemir: Seçenekler İçinde Seçeneksiz Kalmak.

Sait Özdemir: Seçenekler İçinde Seçeneksiz Kalmak.
Peki, neden bazen seçim yapmakta şaşırtıcı derecede zorlanıyor ve seçim yaptıktan sonra kendimizi yorgun hissediyoruz?

Gençlerde gözlemlediğim en büyük problemlerden birisi de kararsızlık. Karar vermek bir kişinin, tercihleri, tecrübeleri, değerleri, inançlarına, bilgisi, ilgisi, göre seçim yapması demektir. Yetişkin bir insanın bile her gün ortalama 35.000 karar verdiğini biliyor muydunuz?

Yalnızca tek bir soru işareti daha görmek bile kalp atışlarınızı hızlandırıyorsa unutmayınız ki yalnız değilsiniz. Doğru ve sağlıklı karar verebilmemiz ancak kendimizi tanımakla olur. Ne istediğini ne istemediğini bilmek, kriterlerin oluşması burada önemli. Kararsız bireylerin tipik özellikleri gerçekten ne istediklerini bilmezler, kararsızlığın arasında kalmış bir kişinin de doğru kararı vermesi zordur.

Ego tükenmesi olarak da bilinen karar yorgunluğu, kısa bir zaman aralığında çok fazla seçim yaptıktan sonra yeni kararlar vermekte zorlanma, bir süre sonra ise sağlıklı karar verememe olarak tanımlanıyor. Seçeneklerin bol olduğu ve basit bir kahve siparişinin bile yeteri kadar bunaltıcı hale gelebildiği bir dünyada karar vermenin yorgunluğa sebep olması aslında hiç de şaşırtıcı değil.

Ancak yapılan araştırmalar, bazı durumlarda sınırlı seçeneğe sahip olmanın karar verme sürecini çok daha kolay hale getirdiğini ve daha doğru kararlar almamızı sağladığını ortaya koyuyor.

Peki, neden bazen seçim yapmakta şaşırtıcı derecede zorlanıyor ve seçim yaptıktan sonra kendimizi yorgun hissediyoruz?

Journal of Personality and Social Psychology’de yayınlanan ve bu teorinin doğruluğunu test eden bir araştırma, seçim yapmanın otokontrol gerektiren sonraki görevlerde insanların eylemlerini nasıl etkileyebileceğini inceledi. Bu çalışmada bir grup üniversite öğrencisinden farklı ders seçenekleri arasından ders seçimi yapmaları istenirken, diğer öğrencilere ders programları oluşturularak, hazır halde verildi. Çalışmanın bir sonraki bölümündeyse tüm katılımcılardan, dergilerin ve video oyunlarının olduğu bir odada bir matematik problemi çözmeleri istendi. Araştırmacılar bu görev sırasında, öğrencilerin zamanlarını öz disiplin gerektiren bir etkinlik olan ders çalışmaya mı harcayacaklarını, yoksa bu görevi erteleyerek dergi okumayı ve oyun oynamayı mı tercih edeceklerini gözlemledi. Araştırma sonucunda ders seçimi yapan katılımcıların, seçim yapmayan katılımcılara kıyasla matematik problemi üzerine çalışmak için daha az zaman harcadıkları ve otokontrol gerektiren görevi erteledikleri bulundu.

Hepimiz her gün o kadar çok seçenekle baş başa kalıyoruz ki, aralarından seçim yaparken değerlendirdiğimiz sınırsız ihtimaller zihinsel enerjimizi tüketerek yorgun düşmemize neden olabiliyor. Peki bunu nasıl aşabiliriz? Bunu ancak irade gücümüzü etkileyen ve zihinsel enerjimizi tüketen inanç kalıplarını, davranışları ve alışkanlıkları değiştirmekle aşabiliriz.

Peki ne yapalım; Acele karar vermeyin düşünün, çok kişiyle konuş ama az kişiyle düşün. Tek başına karar al, demiş Konfüçyüs. Hızlı karar vermek önemlidir ama doğru karar vermek daha önemlidir.

Almanların bir sözü vardır ‘önemli bir karar almadan önce bir gün yat’.

Bizde bu durumda istihareye yatmak önerilir. Peki istihareye yatmak nedir; İstihareye yatmak, kişinin kendisi hakkında bir durumu merak edip kılacağı namazdır. Bu durum evlilik öncesi olabilir. Kişi bir iş kuracaksa bunun için istiare namazı kılarak kendisi için hayırlı olup olmadığını kolay şekilde öğrenebilir.

yazının devamı..

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.