Sait Özdemir: Hazır Mıyız?

Sait Özdemir: Hazır Mıyız?
Bastırılmış duyguların kimseye faydası yoktur. Ne hissettiğinizi hissetmek için biraz zaman ayırın. Ya da ne hissettiğinizi yazmayı tercih ediyorsanız, yazmak terapötik ve katartik bir deneyim olabilir.

“Hazır Olmak” mutlu yaşamanın, hayat amacına ve hedeflerine ulaşmanın tek sırrı bu.

Bir Rus atasözü der ki, “Şans, hazırlıklı olarak bir fırsatla karşılaşmaktır.”

Özünde iki kelime ve çok basit. Hazır olmak.

Hepimizin hayatı iniş ve çıkışlarla dolu. Hayatta herkes kendi zorluklarıyla yüzleşmek zorundadır. Zorlukların nasıl üstesinden gelineceğini öğrenmek, hayatınızın kontrolünü elinizde tutmanıza ve baskı altında sakin kalmanıza yardımcı olacaktır.

Peki, neye mi hazır olmak?

Bir anda varlıklı bir insanken sabah kalktığımızda sıfırı tüketmiş olmaya ne kadar hazırız.

Yaşamın karşımıza çıkartacağı kötü sürprizleri önceden bilme ve engelleme şansımız olmasa da bu tür durumlarla karşılaştığımızda vereceğimiz tepkileri ve kötü olayların kişiliğimizde bırakacağı izleri kontrol edebiliriz belki.

Hayata hazır olmak, akşam işten geldiğimizde bizden bir çift güzel söz bekleyen eşimize hazır olmak. Tüm gün bize hasret kalan, sıcak bir kucak bekleyen evladımıza hazır olmak.

Çıkacağımız yola, atacağımız adıma, alacağımız nefese hazır olmak.

Belki de en önemlisi son nefesimizi vermeden, hayatta hayata bırakacağımız her şeye hazır olmak.

Hazır olduğumuzda günlük hayatın bizi bilinçsiz bir şekilde oradan oraya sürükleyen karmaşasından uzak, yolunu kaybetmiş gemiler gibi savrulmaktansa, henüz yola çıkmadan rotasını belirlemiş, olası her duruma hazırlıklı kaptanlar gibi hissedeceğiz.

Hayatta karşılaştığımız tüm zorlukların sebebi elbette kendimiz olamayız. Kendimizi ne kadar iyi tanısak ne kadar doğru adımlar atsak da hayat her zaman bize istediğimizi vermez ve sandığımızdan çok daha fazla zorluk karşımıza çıkabilir. Tüm zorluklara rağmen hayata “mutlu” bir şekilde devam edebilmekse asıl amacımız olmalıdır. Unutmayınız ki siz her ne yaşıyorsanız, onu yaşayan başkaları da var. Yalnız değilsin. Duygularınızı dile getirin ve hayatınızın tüm ortamlarında endişelerinizi dile getirin. Herkes sosyal medyada göründüğü kadar mutlu değil. Duygularınızı maskeleyerek, onları yok edemezsiniz. Aksine, duygular hapsolmuş enerji haline gelir ve hatta görmezden gelindiğinde sağlık üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Bastırılmış duyguların kimseye faydası yoktur. Ne hissettiğinizi hissetmek için biraz zaman ayırın. Ya da ne hissettiğinizi yazmayı tercih ediyorsanız, yazmak terapötik ve katartik bir deneyim olabilir.

Duygularınızı hissettiğinizde ve paylaştığınızda, durumunuzu yeni bir ışık altında da görebilirsiniz. Bu alıştırma, yeni çözümler bulmanızı ve eldeki tüm zorlukların üstesinden gelmenizi sağlayabilir. En kötü his bile hiçbir şey hissetmiyor olmaktan iyidir.

Hayatımızda sorunlar ortaya çıktığında, sorunların getirdiği rahatsızlık ve mutsuzluğu gidermek için çözümler bulmanın bir yolu olarak içe odaklanmak doğaldır. Bununla birlikte, bir sorun veya durum üzerinde ne kadar çok düşünürseniz, o kadar mutsuz ve stresli hissedeceksiniz ve muhtemelen bir çözüm bulamayacaksınız. Aşırı düşünmenin problem çözme yeteneğinize müdahale ettiği, motivasyonunuzu azalttığı ve üzüntü duygularını sürdürdüğü veya kötüleştirdiği unutmayınız.

İşte bütün mesele hazır olmakta

yazının devamı..

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.