Sait Özdemir: Biraz yavaşlasak mı acaba?
Allah’ım, beni yavaşlat, aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir. Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele. Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak sükûneti ver.
Bu yazı M.Ö 2000 yıl önce Hititlere ait kalıntılar içerisinde bulunan bir duvar yazısına ait, ama sanki bugünün hız ve haz çağında yaşayan insanlara şifa ve teselli olsun diye söylenmiş gibi.
Günümüz insanları olarak bizler hızlanarak her şeyi tamamlayıp bitirebileceğimizi düşündük. Bitirdikçe yenileri karşımıza çıktı, hep yetişmemiz gereken yerler, arayacağımız kişiler ve bitirmemiz gereken işler vardı.
İşler çok zaman yoktu.
Bitmeyen yoğunluk ve yorgunluklarımız vardı.
Malum ya haz ve hız çağındayız bundan maalesef yeni yetişen nesil çocuklarımız da bu hızdan nasibini aldı. Okuldan çıkar çıkmaz anne ve babaları tarafından kurslara, dershanelere ve özel derslere taşınmaya başladı. Plan ve program yapmak için konuştuğum bazı öğrencilere program yapmaya çalıştığımda öğrenciye bana boş zamanlarını söyle dediğimde boş boş bana bakarak hocam boş zamanım yok ki diyorlar. Peki, bana bir gününü anlat dediğimde okuldan sonra dershane, arkasından özel ders için öğretmen eve geliyor, hafta sonu ise yine İngilizce kursu ve dershane dediğinde çocuğa diyeceğim bir söz kalmıyor.
Düşünün böyle bir koşuşturma içinde büyüyen bir çocuk büyüdüğünde hayatın ritmi ona yavaş gelmeye başlıyor. Evde boş kaldığında yapacağı bir şeyler olmayınca sürekli olarak sıkılıyor, yeni bir şeyler yapmaya çalışıyor, yeni bir yere gitmek istiyorlar.
Her şeyin hızı arttığı gibi hızlı yaşamak hızlı tüketmek fast food moda olarak çocuklarımızın hayatımıza girdi. Buna rağmen hiçbir şeyden mutlu ve mesut değiller.
Günümüzde herkes yoğun herkes yorgun. Kimsenin kimseye ayıracak ne vakti ne de eve misafir davet edecek zamanı yok maalesef.
Tüm bu nedenlerden dolayı ruhun dinlenmesi huzur bulması için biraz hızımızı düşürmeli yavaşlamalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.