Sudani: Kalkınma Yolu Projesi, Irak ve Türkiye üzerinden Doğu ile Avrupa'yı birbirine bağlamak anlamına geliyor
Ankara
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, AA'ya yaptığı açıklamada, Irak'ın Doğu ile Batı arasında tarihi ticaret güzergahı olma misyonunun Kalkınma Yolu Projesi'yle canlanacağını belirterek, "Kalkınma Yolu Projesi, Irak ve Türkiye toprakları üzerinden Doğu ile Avrupa'yı birbirine bağlamak anlamına geliyor." dedi.
Sudani, Irak'ın başkenti Bağdat'ta AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Iraklı lider, Türkiye-Irak ilişkilerinde son dönemde ön plana çıkan Kalkınma Yolu Projesi ve bölgesel etkileri, terör örgütü PKK'yla mücadelede iki ülke arasındaki ortak vizyon, Irak'ın gereken ilgiyi görmeyen ancak büyük bir potansiyel vadeden doğaz gaz zenginlikleriyle ilgili planları ve Türk şirketlerinin rolü, ikili ticaretin artırılması çabaları ve Irak petrolünün Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ulaşması gibi konularda değerlendirmede bulundu.
Kalkınma Yolu Projesi, küresel ölçekte ilgi çeken bir girişim haline geldi. Projenin bölgesel kalkınma ve barış açısından katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelinen nokta hakkında bilgi verir misiniz?
Her şeyden önce tarihi açıdan asırlar boyunca Doğu ile Batı arasındaki ticarette, Irak'ın rolüne bakmamız gerekiyor. Yüzyıllar boyunca, tarih öncesi asırlardan beri desem abartmış olmam, Mezopotamya, çeşitli ticari kafilelerce ticaret yapmak için tercih edilen bir güzergah olmuştur. Kafileler Mezopotamya'nın kent ve kasabalarından geçerek bu güzergahı kullanmıştır. Kalkınma Yolu, temelde bu tarihi misyonun restorasyonu olup, (Basra'daki) Faw Limanı'nı Türkiye sınırına bağlamaktır. Bu proje, mevcut piyasa dengeleri ve uluslararası ticaret hareketlerine göre, Irak ve Türkiye toprakları üzerinden Doğu ile Avrupa'ya birbirine bağlıyor.
Bu bölge çatışma ve gerilim nedeniyle dalgalanmaları da yaşıyor. Bu da ortak çıkar ve menfaatleri kapsayacak projelere odaklanma çabasını gerekli kılıyor. Kalkınma Yolu, yolun her bir tarafında yol üzerindeki ticareti güçlendirecek yeni sanayi kentleri kurulmasına olanak sağlayacak. Bu yılın sonlarında Faw Limanı'nın ilk rıhtımlarının açılışını yapacağız ve Kalkınma Yolu koridoru üzerinden ilk ürün akışı başlayacak. Tüm ekonomik göstergeler ve fizibilite çalışmaları bu koridorun mevcut rotalar arasında en uygun maliyetli ve en hızlı koridor olduğuna işaret ediyor. Projenin bir alternatif olduğunu iddia etmiyoruz, ancak bölgesel ve uluslararası ticaretin gerçekten de Kalkınma Yolu'na ihtiyacı var. Bu proje, örtüşen çıkarları ve ekonomik sürdürülebilirlik faktörlerini birbirine bağlıyor ve güçlendiriyor.
Terör örgütü PKK'nın Irak'ın kuzeyindeki varlığıyla mücadelede iki ülke nasıl bir işbirliği yürütüyor?
PKK'nın 80'li yıllardan beri burada varlık gösterdiği ve hangi koşullarda var olduğu malum, tıpkı bunun neden olduğu gerginlik ve çatışmanın nedenlerinin bilinmesi gibi. Bu konunun köklü bir şekilde çözülmesi konusunda yeterince çaba gösterilmedi. Biz PKK ya da herhangi bir tarafa yönelik tutarlı ilkeler çerçevesinde yaklaşıyoruz. PKK unsurlarının varlığı, bireysel mülteciler adı altında ortaya çıkmaya başladı. Bizim anayasamız, Irak topraklarının komşu ülkeleri hedef alacak her bir silahlı gruba alan olmasını yasaklıyor. Bu yüzden de milli güvenlik açısından Irak Ulusal Güvenlik Konseyi'nde çıkardığımız kararla PKK'ya bağlı tüm yapıları yasaklı olarak ilan ettik. Bunun yanında Mahmur Kampı konusunda düzenleyici önlemler aldık, kamp sakinleri ile ilgili isim, kayıt ve tüm bilgileri yeniden güncelledik. Bu tutumu, bir tek Türkiye'ye yönelik değil herhangi bir komşu ülkeyi hedef alacak tüm örgütlere uygulayacağız. Eskiden beri gelen problemlerin büyümesine izin vermenin kimsenin faydasına olmayacağını kabul etmemiz önemli. Bölgenin güvenliğini tehdit eden silahlı grupların faaliyetlerine izin vermek kimsenin çıkarına değildir. Bölgenin siyasi, ekonomik ve diğer sorunları aşması için istikrara ihtiyacı var.
Türkiye ile Irak arasındaki ticaret hacminin artırılması için taraflar hummalı bir çalışma içinde. Gündeminizde ne tür adımlar var?
Türkiye ile ikili ticaretin hacmini arttırmanın yolu dikey genişleme ile mümkün. Ancak, bunu bir de yatay olarak genişletmek istiyoruz. İşte bu, yeni Kalkınma Yolu Projesiyle gerçekleşebilir. Hedef, iki ülke arasındaki ticaretin yatay olarak gelişmesi, bununla beraber ortak çıkarların oluşması. Deneyimler ve yakın tarih, bir ülkenin komşu ülkelerinden yalıtılmış biçimde gelişiminin, belirsizlik ve muhtemel çatışmalarla dolu olabileceğini ortaya koyuyor. Bu yüzden iki ülke arasındaki ticari hacmin artırılmasına odaklanıyoruz. Böylece Türk kardeşlerimizle uzun vadeli istikrara dayalı ortak çıkarlar gelişir. Ayrıca yardımlaşma ve geleceğe yönelik en önemli yatırımlardan biri olan tarım sektörüne odaklandık. Yakın zamanda bu alanda, Türk şirketlerinin katılımıyla önemli mesafeler kat edeceğimizi göreceğiz.
Irak'ın doğal gaz konusunda güçlü potansiyeli var. Nasıl bir yatırım planınız var?
Doğal gaz yatırımı, Irak için stratejik bir seçenektir. Milli zenginlikler ve kalkınma planlarını en iyi şekilde halkın hizmetine sunmak gerekiyor. Doğal gazın sahada (teknik gereklilik nedeniyle) bu şekilde yakılması durmalı. Bu şekilde olması bir yandan milli serveti heba ediyor diğer yandan da çevreye de zarar veriyor. Doğal gazdan faydalanmak için özel lisanslar çıkardık. Irak'ın gelecek 3 yıl içinde doğal gaz üretiminde kendi kendine yetebilecek bir seviyeye ulaşmasını planlıyoruz. Irak gelecek 5 yıl içinde doğal gaz pazarında önemli konumda yer almayı planlıyor. Bu önemli maddeden elektrik üretiminde kendimize yeter hale geleceğiz. Doğal gaz, petrokimya sanayinde büyük bir öneme sahiptir. Biz de bunu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu sektörde çalışmak isteyen tüm uzman ve köklü şirketlere kapımız açıktır. Ayrıca bölge ülkelerinin şirketlerini de bekliyoruz. Çünkü doğal gaz yatırımıyla birlikte bu şirketler başka alanlarda da yatırım yapacaktır. Bu durumda doğal gazın üretiminin ve yatırımının, Irak'ın kalkınması için alternatif kaynak anlamına geldiğini anlamamız gerekiyor. Doğal gaz alanı ve diğer yatırımlarda da Türk şirketlerini ve başka dost ülke şirketlerini görmek istiyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son Bağdat ziyaretinde iki ülke arasında 26 mutabakat zaptı imzalandı. Irak petrolünün Türkiye üzerinden ihracıyla ilgili durumu da değerlendirdiniz. Mevcut durum hakkında bilgi verir misiniz ve ayrıca Basra petrolünün Türkiye üzerinden Akdeniz’e taşınma imkanı var mı? Bu konu gündeminizde mi?
Irak Kürdistan Bölgesi'nden çıkarılan Irak petrolünün sevkiyatının durdurulması tabi ki Irak için zarardır ve bu kayıp Irak Kürdistan Bölgesi'nin kentlerinin kalkınmasını desteklemek ve Irak ekonomisini güçlendirmek için kaçırılmış bir fırsattır. Bunun çözümü için makbul olan bazı çözümler ve yasal düzenlemeler önerdik. Ancak bunun çözümü yasal prosedürlere bağlıdır. Irak Petrol Bakanlığı'nın bildirisine ve Irak federal genel bütçe yasasına göre, bir varil petrolün çıkarılmasının maliyeti 8 dolardır. Ancak Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Doğal Kaynaklar Bakanlığı, oradaki şirketlerle yaptığı sözleşmede her bir varil petrolün yer altından çıkarılmasının maliyetini 26 dolar olarak belirliyor. Bunun için yeni bir yasa düzenlemesini ya da bu şirketlerle yapılan sözleşmelerde değişiklik yapılmasını önerdik. Şirketlerin çalışmalarını durdurma kararı, federal Irak hükümetinden değil bu şirketlerin bir çözüm beklemesinden kaynaklanmakta. Bu nedenlerde, Irak'ın haklarını ve Irak halkının servetini garanti altına alan yasal bir çözüme ulaşmak için daha fazla çabaya ihtiyaç var. Basra petrolünün, Türkiye limanları üzerinden Akdeniz'e gönderilmesi konusunda ise şu anda çalışılıyor ve ekonomik fizibilite planının oluşturulması büyük önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın ziyareti esnasında, Türkiye ve Irak arasında su konusunda bir mutabakat imzalandı. Taraflar arasında bu alanda nasıl bir işbirliği gelişiyor?
Herkes için açıktır ki, Dicle ve Fırat nehirleri, Irak'ın atar damarıdır. Irak, Irak olmadan önce iki nehrin arasındaki diyar anlamına gelen Mezopotamya olarak biliniyordu. Su dosyası uzun yıllardır Irak ile Türkiye arasındaki en önemli stratejik dosyalardan biri. Geçen yıllarda çok fazla su kıtlığı ve kurak mevsimler yaşadık. Bu durumdan ötürü bazı güney illerimize içme suyu bile temin edemedik. Türk kardeşlerimizin su tüketimi yöntemimiz ile ilgili gözlemleri var. Tarım sulamasında, yeni teknoloji yöntemleri hayata geçirme konusunda önemli mesafe kat ettik. Bu da su kullanımına olumlu yansıyacaktır. Su tüketimi alanındaki deneyim ve tecrübe konusunda Türkiye oldukça başarılıdır. Bu yüzden de suyun yönetiminde yaklaşık on yıl sürecek bu anlaşma, su yönetiminin iyileştirmesi, yeni su projeleri başlatmak ve yeni sulama teknolojileri alanında deneyimleri paylaşmayı kapsıyor. Bu yeni projeler arasında barajlar da var. Irak'ın Dicle ve Fırat nehirlerindeki payı konusunda ortaya çıkabilecek herhangi bir sorunun ne Türkiye ne de bölgenin çıkarına olduğunu daha önce de ifade ettik. Sonuçta bizi hayata bağlayan ortak tek su kaynağı vardır. Bu kaynak da binlerce yıllık Irak uygarlığının temelidir.
Sudani, HaberTürk'den Mehmet Akif Ersoy'un sorularını da yanıtladı.
"İran ve ABD Irak Kalkınma Yolu Projesi'ne nasıl yaklaşıyor? Destekliyorlar mı yoksa karşılar mı?" sorusuna Sudani, şu yanıtı verdi:
"Biliyorsunuz İran komşu bir ülke ve stratejik bir konumda yer alıyor. Çin'in Kuşak ve Yol Projesi ve Rusya, İran ve Azerbaycan arasında kuzey-güney yolu projesi İran'dan geçiyor. Bu projelerin Irak'tan geçmesi de mümkün ve Suriye üzerinden Akdeniz'e ve Suudi Arabistan üzerinden Kızıldeniz'e ulaşması muhtemeldir. Bütün civar ülkelerden Irak Kalkınma Yolu Projesiyle uyum içinde olma ve projede yer alma rağbeti gördük. ABD'ye gelince, onun bu tarz projelere karşı herhangi bir olumsuz tutumu olmadı. Aksine ABD her zaman bu kalkınma projelerini destekledi, hatta Hindistan'dan başlayacak ve BAE, Ürdün ve işgalci İsrail yönetiminin olacağı projeyi de destekliyor. Ama Irak Kalkınma Yolu Projesine de karşı değil."
Sudani, "İbrahim Reisi'nin ölümünden sonra İran’la ilişkileriniz nasıl olacak, ilişkilerde bir şey değişecek mi?" sorusuna, “Şüphesiz İran İslam Cumhuriyeti ile olan ilişkilerimiz çok stratejik ilişkilerdir ve bu hadiseden çok etkilenmez. Evet Reisi büyük bir kayıptı ancak İran'da devamlılığı sağlayacak kurumlar var. Biz şu an Cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Sayın Muhbir'le de görüştük ve kendisi de bize her alanda siyasi stratejik ve ekonomik ilişkilerin devam edeceğini teyit etti." yanıtını verdi.
İsrail'in 7 Ekim'den sonra Gazze'de devam eden saldırılarına da değinen ve katliamların İsrail yönetiminin gerçek yüzünü ortaya çıkardığını ifade eden Sudani, "Biz ayrıca Türkiye'nin tavrını ve ilkesel tutumunu takdir ediyoruz." dedi.
Sudani, "Filistin halkının kaderini Filistin halkı belirleyecek ve devletin nasıl olacağına da Filistin halkı karar verecek. Biz Filistin halkının kararlarının yanında duruyoruz, direnişini ve mücadelesini destekliyoruz." diye konuştu.
"Irak olarak iki devletli çözümden mi yanasınız yoksa sadece Filistin Devleti'ni mi destekliyorsunuz?" sorusuna Sudani, "Bizim İsrail oluşumuyla normalleşme ve onu meşrulaştırmak isteyenleri cezalandıran bir kanunumuz var. Biz de hükümet olarak bu çizgideyiz ve bu kanunun uygulanmasından sorumluyuz." karşılığını verdi.
Kaynak:AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.