'Rıza Sarraf davası siyasi bir davadır..'

'Rıza Sarraf davası siyasi bir davadır..'
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, ABD'de tutuklu yargılanan iş adamı Rıza Sarraf ile ilgili, "Buradan çok net bir şekilde söylüyorum; bu dava siyasi bir davadır, hukuksal hiçbir dayanağı yoktur." dedi.

ADIYAMAN

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ABD'de tutuklu yargılanan iş adamı Rıza Sarraf ile ilgili, "Son günlerde ABD’de devam eden bir dava da bizim ana gündemlerimizden biri haline ağırlıklı şekilde gelmeye başladı. O da nedir? O da şu Rıza Zarraf üzerinden yürütülen soruşturma ve açılan dava. Buradan çok net bir şekilde söylüyorum; bu dava siyasi bir davadır, hukuksal hiçbir altyapısı ve dayanağı yoktur. FETÖ terör örgütünün 17-25 Aralık sürecinde Türkiye’de yapmak isteyip de başaramadığı, başarısız hukuk darbesi girişiminin ABD üzerinden Türkiye'ye karşı yürütülmesinden başka bir şey değildir." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Cumhuriyet Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Adıyaman Merkez İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, siyasi partiler için kongrelerin birer yenilenme, hesap verme ve geleceğe dair planları paylaşma yeri olduğunu söyledi. 

AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana kongrelerini büyük bir olgunluk içinde gerçekleştirdiğini belirten Bozdağ, bu özelliğinin demokrasiye verdiği önemin göstergesi olduğunu, diğer partiler gibi AK Parti kongrelerinde kavgaların yeri olmadığını kaydetti. 

"Doğu-batı ayrımı yok"

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, yatırımların doğu-batı ayrımı yapılmaksızın hayata geçirildiğini, Edirne'de ne hizmet varsa Adıyaman'da da benzer hizmetleri hayata geçirdiklerini ifade ederek, yılan hikayesine dönen tüm projeleri teker teker hayata geçirdiklerini söyledi.

Bozdağ, "Dış güçlerin biçtiği kıyafetleri bu millete ve devlete giydirmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Milletimizin duası, Allah'ın desteği olduktan sonra bu kadrolar menzile ulaşacaktır ama bu kadroyu yolundan çevirmek için de çok oyunlar çevirenler oldu." dedi.

"DEAŞ terör örgütü, uluslararası bir proje, bir terör örgütüdür"

Söz konusu grupların hala vazgeçmediğini ancak "Ak kadrolar"ın da yolundan vazgeçmeyeceğine dikkati çeken Bozdağ, şunları dile getirdi:

"Bize operasyonlar bitmiyor. Türkiye, bugün 10 civarında terör örgütüyle eş zamanlı mücadele eden dünyada tek ülkedir. Başka hiçbir ülke bu kadar farklı terör örgütüyle aynı zamanda mücadele etmemektedir. Bunların arkasındaki güçlerle de Türkiye, aynı şekilde mücadele etmektedir. Bundan sonra da hem bu terör örgütleriyle hem de bunları besleyen ve bunların yularını ellerinde tutan ülkeler ve güçlerle kararlı şekilde mücadeleye devam edeceğiz. 

DEAŞ terör örgütü, uluslararası bir proje, bir terör örgütüdür. Bölgedeki hesapları tutturmak için oluşturulmuş bir terör örgütüdür. Hem DEAŞ terör örgütüne hem de bu projenin bir parçası olarak PKK’dan doğdurulan YPG/PYD terör örgütlerine karşı da mücadelemiz kararlı bir şekilde devam edecek. Bakın, geçenlerde ne oldu. DEAŞ’ı Rakka’dan temizlemek maksadıyla ABD, PYD/YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri üzerinden bir operasyon yaptı. Türkiye, her defasında şunu söyledi: 'Yanlış yapıyorsunuz. Bu, PYD/YPG/PKK terör örgütünün ta kendisidir. Bir terör örgütüyle mücadele ederken başka terör örgütüyle dayanışmayı meşru devletler yapmaz, yapamaz. Bu, doğru değildir, vahim bir hatadır, yanlıştır. Bundan dönün.' dedik ama dönmediler, iş birliği yaptılar."

"Terör örgütüyle samimi mücadele eden tek ülke Türkiye'dir"

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, teröristlere verilen silahların bugün belki taktiksel açıdan netice verebileceğini ancak asla silahı verenin de bölgenin de diğer kesimlerin de faydasına olmayacağını vurguladı.

Silahları verenlerin eninde sonunda ortaya çıkacağını ve verenleri de vuracağına dikkati çeken Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şimdiye kadar vurdu mu, vurdu. Bundan sonra da vurur mu, vurur. Peki bu DEAŞ'lı teröristler nereye gitti şimdi? Dünyanın hangi ülkesinde veya neresinde terör eylemleri yapacaklar? Koalisyonu oluşturan ülkeler bu güvenli geçişe ne diyorlar? Bu güne kadar dedikleri bir şey yok. Çok net söylüyorum, DEAŞ terör örgütüyle ne ABD ne de koalisyon güçlerinin samimi bir mücadelesi vardır. Bu terör örgütüyle samimi mücadele eden dünyada tek ülke Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. 

Çok net, ortaya çıkan gerçekler onu açık şekilde göstermektedir. Bu bölgedeki terör, Türkiye, Suriye ve Irak, İran gibi bölge ülkelerindeki dizayn çalışmalarına destek ve altyapı oluşturmak için bilerek beslenmekte, bilerek desteklenmektedir. Allah’ın izniyle onlar hangi hesabı yaparlarsa yapsınlar netice alamayacaklar ve bu hesaplar bir bir bozulacaktır. Hem biz bozacağız hem de Rabbim bunların izin vermeyecektir."

"Hukuksal hiçbir altyapısı ve dayanağı yoktur"

Bu gelişmelerin ikili ilişkilere verdiği zararlara değinen Bozdağ, şöyle devam etti:

"Son günlerde ABD’de devam eden bir davada bizim ana gündemlerimizden biri haline ağırlıklı şekilde gelmeye başladı. O da nedir? O da şu; Rıza Zarraf üzerinden yürütülen soruşturma ve açılan dava. Buradan çok net bir şekilde söylüyorum; bu dava siyasi bir davadır, hukuksal hiçbir altyapısı ve dayanağı yoktur. FETÖ terör örgütünün 17-25 Aralık sürecinde Türkiye’de yapmak isteyip de başaramadığı, başarısız hukuk darbesi girişiminin ABD üzerinden Türkiye'ye karşı yürütülmesinden başka bir şey değildir. Buradan bazı soruları soruyorum, halkımızın da bu soruları sormasını ve ABD yetkililerinin de bu soruları yanıtlamasını bekliyorum. Dosyada kullandığınız sözde deliller, nerede, ne zaman nasıl ve kimden elde ettiniz? Türkiye'den adli yardımlaşma talep edip de Türkiye'den aldığın belgeler mi, yoksa başka yerlerden başka şekillerde elde ettiğiniz kağıt parçaları, dijital veriler, oluşturulmuş deliller mi? Dosyadaki sözde bu delillerin aslı mı var, yoksa kopya mı veya oluşturulmuş sahte deliller mi? Bunun da üzerinde durulması lazım. Dosyadaki raporlar ve diğer evrakta kimlerin imzası var? Bunların adları, unvanları nedir? Bunları açıklayın. 'Rapor var' diyorlar o zaman bu raporları açıklayın, tüm dünya görsün. Raporun altında kimin imzası var? Bunların doğru olup olmadığını nereden anlamış? FBI ajanının evinde, bu sizin elinizdeki uydurma sahte delillerin, oluşturulmuş şeylerin aslı mı var, yoksa o mu uydurdu, yoksa ona uyduran birileri mi verdi? Neyle mukayese etti de bunların doğruluğuna karar verdi? Elinde doğru olan bir şey mi var ki onunla mukayese etti, 'bu doğrudur' diye teyit etti, bilirkişiye mi gönderdi? Yok böyle bir şey. Dosyadaki sözde delilin aslı FBI ajanında var da onla karşılaştırarak mı doğruluğuna karar verdi? Yoksa kendi işkembesinden atarak mı karar verdi? FBI ajanına kim bu delili verdi, kim doğrulattı, kim buna 'böyle bir rapor ver' diye talimat verdi."

"Türkiye'nin 1 yılda kullandığı brüt yabancı fon 178 milyar avro"

Bozdağ, AB'nin 2018 bütçesinde Türkiye için öngörülen fonlarında 105 milyon avro kesintiye gidilmesini kararlaştırdığını anımsattı. 

Bu kararın neden verildiğini anlamadıklarını belirten Bozdağ, "Rıza Zarrab dosyasıyla aynı, başka dosyalarla yine aynı. Türkiye'nin ekonomisine zarar vermek istiyorlar. Vatandaş ile hükümeti karşı karşıya getirmek istiyorlar. Türk halkının Recep Tayyip Erdoğan'a olan saygısını azaltmak istiyorlar. Eğer başarabilirlerse yok etmek, 2019'da da iktidardan etmek istiyorlar. Bu parayla, bu fon kesintisiyle Türkiye'yi yola getireceklerini, kendi istedikleri gibi kukla bir devlete dönüştüreceklerini zannediyorlar. O günler geçti. Türkiye'nin 1 yılda kullandığı brüt yabancı fon 178 milyar avro. Mehmet Şimşek bakanımız açıkladı." diye konuştu.

"2019 dönüm noktasıdır"

Türkiye'nin kendi milleti ve devletinin huzuru için tedbir almaya kalkınca her şeyi söylediklerini aktaran Bekir Bozdağ, şu değerlendirmede bulundu:

"Biz milletimizi ve devletimizin hukukunu korumak için alınması gereken tedbirleri almak, çıkarılması gereken kanunları çıkarmak hususunda, ABD'den de AB'den de ve AB ülkelerinden de icazet alacak değiliz, almadık, bundan sonra da almayız. Milletimizin ve devletimizin hukuku neyi gerektiriyorsa bunlar yapılacaktır. 2019 esasında, bu açıdan dönüm noktasıdır. Bütün bu hesaplar 2019 için. Herkes acaba 2019'da Cumhurbaşkanımızı nasıl oradan indiririzin hesabını yapıyor. Yabancı güçler de bunun hesabını yapıyor. İstihbarat ve terör örgütleri de bunun hesabını yapıyor. Dün gördünüz NATO tatbikatı sırasında cumhuriyetimizin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile son Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın resmini, düşman olarak seçtiler ve hedefe koydular. Neden düşmanlık ettiler? Cumhuriyetin ilk yıllarında 7 düvel geldi ama başaramadılar, perişan oldular gittiler. Bu dönemde de 17-25 Aralık, Gezi Parkı olayları ve en son olarak darbe ile bunu başaramadılar."

"FETÖ'nün son kullanma tarihi bitti"

Bozdağ, ABD'de son dönemlerde Türkiye'yi yakından ilgilendiren pek çok hadise yaşandığını, bunun da ilişkilere zarar verdiğini söyledi. 

Türkiye'de darbe girişimine kalkan FETÖ elebaşının ABD'de himaye edildiğini aktaran Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunların her biri Türkiye-ABD ilişkilerine ciddi zarar vermektedir. Suriye'de olanları anlattım, Irak'ta olanları zaten siz biliyorsunuz. Dost ve müttefik dediğimiz ABD'nin, dost ve müttefikliğe uygun davranmasını beklemek Türkiye'nin hakkıdır. ABD'nin de buna uygun davranması ve buna uygun adımlar atması gerekmekte ama maalesef ortaya çıkan tablo, arzu edildiği gibi değildir. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü gerçekleştiren, sürecin yönetimini sağlayan Pensilvanya'daki terörist başına sahip çıkmamalıdır. 250 vatandaşımızın kanında terörist başı Gülen ve onun teröristlerinin eli vardır. 2 bin 194 vatandaşımızın yaralanmasında ve akan kanlarında bunların eli vardır. Tüm bunlar olurken 'Bunları verin, milletin yargısında yargılansınlar' dediğimizde savunulan bir yapı vardır. Çok net söylüyorum, ABD'de bir darbe girişimi olsaydı, 250 ABD vatandaşı ölseydi, bunları yapan terörist başı Adıyaman'da olsaydı, ABD bizden bunu isteseydi ve biz de vermeseydik acaba bizim hakkımızda ne düşünürdü? 11 Eylül'de ABD'ye saldırıyı düzenleyen ve onlarca vatandaşın ölümüne sebep olan Usame Bin Ladin teröristi ne anlam ifade ediyorsa ABD ve halkı için, terörist başı Gülen de Türkiye ve Türk halkı için aynı anlamı ifade ediyor. Bir hesapları var, daha kullanacaklar. Bakın buradan söylüyorum, bu FETÖ'nün son kullanma tarihi Türk halkı açısından bitmiş, onu Türk halkı çöplüğe atmıştır. Artık Türk halkına dönüp bunun üzerinden kim hesap yapıyorsa hesabı asla tutmayacaktır."

Muhabir: Kerem Kocalar

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.