Reyting listesinde zirveye oturan 'Masumlar Apartmanı' izleyiciyi 'gerçekliğe' davet ediyor

Reyting listesinde zirveye oturan 'Masumlar Apartmanı' izleyiciyi 'gerçekliğe' davet ediyor
Gülseren Budayıcıoğlu'nun "Madalyonun İçi" adlı romanından uyarlanan, TRT 1'in yeni dizisi "Masumlar Apartmanı", sezonun izleyici rekorunu kırdı.

Gerçek bir hayat hikayesini işleyen TRT 1'in yeni dizisi "Masumlar Apartmanı", salı günü yayınlanan 2. bölümün ardından reytinglerde sezonun en iyi sonuçlarını elde etti.

Çekimleri, Beyoğlu'nda gerçekleştirilen dram türündeki dizinin başrollerini, Farah Zeynep Abdullah, Birkan Sokullu, Ezgi Mola ve Merve Dizdar paylaşıyor.

"Her anlamda dizi bizim çok kıymetli"

Dizinin yönetmeni Çağrı Lostuvalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, projenin yaklaşık bir yıl önce ortaya çıktığını söyledi.

Gülseren Budayıcıoğlu'nun "Madalyonun İçi" kitabında yer alan "Çöp Apartmanı" bölümünü, yapımcı Onur Güvenatam'ın dizi yapmak istediğini ifade eden Lostuvalı, yapımın böylece hayata geçtiğini dile getirdi.

Lostuvalı, bu konuyu dert edindiği için Güvenatam'a teşekkür ederek, "Televizyonda, gerçek hikayeler anlatan, büyük entrikaların olmadığı daha basit, yalın ve samimi projelerin peşinden gittiği için kendisini çok seviyorum. Bu hikaye için de buluştuğumuzda, ben seve seve proje içinde olmak istedim." dedi.

 

Hikayenin oldukça samimi olduğunu vurgulayan yönetmen, şunları aktardı:

"Televizyonda, ekran karşısındaki insanlar, izlerken nasıl kendilerinden bir şeyler buluyorsa, biz de sahneleri çekerken konuya çok çok yoğunlaşıyoruz. Gerçekten ağladığımız anlar oldu. Çünkü bu hikayeye, yaşanmışlığa, insanların gerçekten bu acıyı çekmiş olmasına inanıyoruz. Her anlamda, bu dizi bizim için çok kıymetli. En büyük şansımız Deniz Madanoğlu'nun kalemi ve oyuncularımızın esnekliği. Bu işi, bu inanmışlıkla sahiplenmeleri çok kıymetli. Çok teşekkür ederiz ki hepimizi reytinglerle değil, duygusal olarak mutlu eden bir sonuç ortaya çıktı."

Çağrı Lostuvalı, oyuncuların her birinin enerjisinin farklı olduğuna işaret ederek, "Hepimiz biliyoruz ki dizilerde ekip, yönetmen ve oyuncu kadrosunun aynı dili yakalayabilmesi bir süreçtir. Ben yine kendimi bu anlamda da şanslı buluyorum. Biz bu yolu çok hızlı katettik. Çünkü karakterleri iki taraf da sahiplenince, kafa yorunca o dil çok çabuk oluşabiliyor." diye konuştu.

Dizilerde daha gerçek ve yaşanmışlıkları ele alan hikayelerin daha sık yer alması gerektiğine vurgu yapan Lostuvalı, "Televizyonun toplum üzerindeki sorumluluğu çok önemli ve bununla hareket etmek çok kıymetli. Ben de bunun bir parçası olduğum için çok mutluyum." ifadelerini kullandı.

"Gülben karakterinin bana denk gelmesi çok büyük bir şans ve mutluluk"

Dizide "Gülben" karakterini canlandıran Merve Dizdar da senaryonun başarılı olduğunu dile getirerek, "Senaryoyu okuduğunuz zaman, önce şaşırıyor, başka bir şey düşünemiyorsunuz. Deniz Madanoğlu ve ekibi çok iyi yazıyor. Zaten senaryoyu okuduktan sonra, ekstra bir yorumunuz olamıyor." diye konuştu..

Dizdar, Gülben'in yanı sıra dizideki tüm karakterlerin seyircilerin kalbine dokunduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Gülben karakterinin bana denk gelmesi çok büyük bir şans ve büyük bir mutluluk. Daha önce hiç böyle bir karakteri oynamamıştım. Ben kendi karakterimi anlatırken bile etkileniyorum. Sonuçta yaptığımız şey bir oyun. Ama bunu insanlara ne kadar gerçek verirsen, onlar da o kadar empati yaparak, içine alır. Karakterler oynarken bizi de etkiliyor, yani öylesine oynamıyoruz. Bu da sanırım seyirciye yansıyor ve izleyicilerle aramızda bir bağ oluşuyor."

Yapımın başarısındaki temel nedeninin ekip uyumu olduğuna dikkati çeken Dizdar, "Herkes sette birbirine yardım ediyor ve destek oluyor. Herkes özveriyle çalışıyor ve hikayeye çok inanıyor. Yönetmenlerimiz de çok iyi. Oyuncularımız da sadece işlerinde iyi olduğu için değil, kişilikleri de çok iyi olduğundan iyi bir uyum ortaya çıkıyor." dedi

Dizdar, Ezgi Mola ile abla-kardeşi oynadığı için mutluluğunu dile getirerek, "Benim için bundan ötesi yok. Zaten bizi çok benzetiyorlar. Ona da ayrı mutlu oluyorum. İyi bir iş yaptığımıza inanıyorum. Rakamlarla işim yok. İnsanların hisleri benim için önemli. Bugüne kadar dizi ile alakalı hiçbir kötü bir şey okumadım. Bence asıl kıymetli olan bu nokta." ifadelerini kullandı.

Sette yeni tip koronavirüs tedbirlerine çok sıkı uyulduğuna da dikkati çeken genç oyuncu, "Herkes çok dikkatli. Sürekli maskeler değişiyor, sürekli herkes birbirine kolonya sıkıyor. Bizler de dikkat etmeye çalışıyoruz. Allah korusun, kimseye bir şey olmadan, sağlıklı bir şekilde sezonu bitirelim." temennisinde bulundu.

"Huzurlu bir setimiz var"

Dizide Farah Zeynep Abdullah'ın kardeşi "Ege"yi canlandıran 23 yaşındaki oyuncu Emir Özden de karakterine dair, "Ege karakteri biraz kendi sorumluluklarından kaçan, kendi kafasına göre takılan bir karakter. Bunun yanında ailesini küçük yaşta bir trafik kazasında kaybetmiş. Ege'yi ablası İnci ve dedesi büyütüyor. O yüzden sanırım hayatında biraz sevgi boşluğu yaşıyor ve bu boşluğu doldurmak için başına açtığı dertlerle bir yolculuğu oluyor genel olarak." dedi.

Özden, yönetmenden oyuncu ve teknik ekibe kadar herkesin diziye büyük emek verdiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Huzurlu bir setimiz var. Başarının en büyük sebebi bu galiba. Çevremde kimi tanıyorsam, herkes dizimizi izliyor. Tabii ki çok çaba sarf edilmiş, uğraşılmış, sıkı çalışılmış, güzel ve derin bir hikayeninkarşılığının da bu şekilde beğenilerek verilmesi ve insanların kendinden bir şey bulması çok hoş. Sonuçta yaptığımız işin karşılığının bir yere dokunduğunu hissediyor olmak bizi de mutlu ediyor." 

"İşini gerçekten iyi yapan oyuncularla çalışmak beni çok rahatlatıyor"

Dizide "Neriman" karakterini oynayan Gizem Katmer ise ilk kez bir dizide rol aldığını ve bu anlamda çok heyecanlı olduğunu söyledi.

Karakterinin sıkışan bir hayatın içinde yaşadığını aktaran Katmer, şöyle konuştu:

"Dışarıda özgürlük var ama Neriman pek oraya ulaşamıyor gibi. Evdeki düzene ayak uydurmaya çalışırken aslında bazı şeyler istemese bile Neriman için de bir alışkanlığa, takıntıya dönüşmüş. O yüzden de biraz asosyal ve abisi onun biraz nefes almasını sağlıyor. Okulda başarılı olabilmesi için motivasyon oluyor. Bir taraftan da Safiye ve Gülben ablaları var. Onlarla mücadele ediyor. Derken hayatlarına İnci ve ailesi geldikten sonra başka bir enerji, başka bir hayat oluyor. İnci, onun rol model alabileceği bir kadın belki... İnci ve ailesi ile yollarımız kesiştiğinde aslında daha farklı bir macera olacak."

Katmer, kendisi için özellikle ikinci bölümde zor sahnelerin olduğunu dile getirerek, "İşini gerçekten iyi yapan oyuncularla çalışmak beni çok rahatlatıyor. Merve Dizdar da, Ezgi Mola da ikisi de çok tecrübeli ve onlarla birlikte oynamak beni daha güvende hissettiriyor. O yüzden daha rahat performans sergileyebiliyorum. Yoksa daha zor olurdu." ifadelerine yer verdi.

Dizi hakkında

Her salı TRT 1'de ekranlara gelen dizide ayrıca Alper Saldıran, Uğur Uzuner, Ali Atilla Şendil, Metin Coşkun, Mert Asutay, Açelya Devrim Yılhan, Esra Ruşan, Enes Demirkapı ve Barış Yağcı rol alıyor.

Dedesi ve erkek kardeşiyle yaşayan İnci'nin bir kaza sonucu tanıştığı Han ve ailesiyle yaşadıklarını konu alan yapımda, yaşam, aşk ve aileyle ilgili herkesin sadece kendine sorabildiği sorular anlatılıyor.

Dizinin hikayesi ise özetle şöyle:

"Hayatları takıntılarla dolu olan Safiye ve Gülben iki kız kardeştir. Han ise ablaları ve hasta babasından oluşan ailesini ayakta tutmak için çabalayan bir adamdır. Zamanını iş ve ailesi arasında mekik dokuyarak geçiren Han'ın hayatı İnci ile tanışmasıyla başka bir hal alır. İnci'ye gönlüne kaptıran Han, ilk defa kendi mutluluğunun peşinden koşmaya karar verir. Bu durum ailenin dinamiklerinin değişmesine neden olur."

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.