Prof. Dr. Tarhan, depremin travmatik etkisinin geçmesinde sporun önemine değindi
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Küçük kıyamet" olarak tanımladığı depremin toplumda yarattığı travmatik etkinin giderilebilmesi için bir aylık süreye dikkati çekerek, travmanın kronikleşmemesi için spor faaliyetlerinin de yer aldığı normalleşmeye dönülmesi gerektiğini vurguladı.
Bütün Türkiye'yi sarsan Kahramanmaraş merkezli, 11 ili etkileyen depremler, maddi ve manevi zararlarının yanında, depremzedeler ile toplumda psikolojik bir travma da yarattı.
AA muhabiri, spor etkinliklerinin travmanın giderilmesinde yararıyla ilgili Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, psikiyatrist ve nöropsikolog Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile görüştü.
Deprem felaketinin psikolojik olarak hem depremzedeler hem de bütün toplum üzerindeki etkisine değinen Tarhan, "Deprem felaketi aslında küçük kıyamet gibi. 11 ili etkiledi. En uzun fay hattı ve tarihimizde gördüğümüz en büyük doğal afet diyebiliriz. Böyle bir durum toplumda psikolojik olarak travma etkisi yaptı. Bir sosyal travma. Hem bireysel travma hem sosyal travma yaptı. Aynı zamanda bir kültürel travma da yapacak, öyle gözüküyor. Artık hayatımızın bundan sonra depremden önce, depremden sonra gibi değişme ihtimali var." dedi.
Bu depremden sonra birçok şeyi yeniden yapılandırmak gerektiğinin altını çizen Tarhan, "Hayatı, var oluşu... Bu depremle ilgili dersler çıkarılacak. Şu anda depremle ilgili kritik dönem, iki haftadır. Yasın şiddetli yaşandığı dönem 6 haftayı geçerse, zaten patolojik yas kabul ediliyor artık. Böyle komplike yas kabul ediliyor. Üç hafta oldu aşağı yukarı deprem yaşanalı. O nedenle şu anda depremi anlamlandırmak ve buradan çıkaracağımız derslerle ileriye bakmamız gerekiyor." diye konuştu.
"Normalleşmeye geçmek bilimsel olarak da önerilen bir şey"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Türk toplumunun özellikle futbola olan ilgisini hatırlatıp, deprem sonrası ertelenen lig maçlarının 3-4 Mart'ta tekrar başlayacak olmasını değerlendirdi.
Bu zamanın depremden bir ay sonrasına denk geldiğini dile getiren Tarhan, şöyle devam etti:
"Bence o bölge için belki altı haftalık bir süre vardır ama dört hafta sonra başlaması makul bir durum. Çünkü artık iki haftadan sonra normalleşmeye geçmek bilimsel olarak da önerilen bir şey. Toplum olarak, sosyal hayat olarak normalleşmeye geçilmezse, yas, komplike yas haline dönüşür. Yani patolojik yas haline dönüşüyor. O matem reaksiyonu devamlı hayatta yaşatıldığı için yeti yitimine sebep oluyor. Yani insanların iş verimliliğini, sosyalleşmelerini, aile hayatlarını olumsuz etkiliyor. Mesela ilkokul, ortaokullarda eğitime başlanması iki hafta sonra bence isabetli oldu. Yalnız sporun da tabii biraz da eğlence boyutu da olduğu için, bu kadar insan etkilenmişken, 'Nasıl spor yapabileceğiz' gibi bir suçluluk psikolojisi de uyandırıyor haklı olarak insanlarda. Bu nedenle spora başlamadan önce, bu ilk maçlarda, özellikle bir pankartla başsağlığı dilemek gerekir. Bizim kültürümüzde olan, vefat edenlerin arkasında bir Fatiha okutturmak mesela önemli. Bu, maçlarda yapılabilir. Binlerce kişinin onlara dua etmesine vesile olursunuz. Bir de takımlar gelirlerinin bir kısmını bağışlayabilirler. Bu gibi jestlerle normalleşmeye geçiş yapılabilir. Bu nedenle artık daha fazla ertelememek gerekiyor. Yoksa kronikleştiririz travmayı. Hep söylüyoruz ya; travma azaltılmalı, hatırası yaşatılmalı ama mumyalaştırılmamalı. Böyle, olduğu gibi yaşatılmamalı. Hatta o bölge için de geçerli bu dediğimiz. Yani bırakın zincir travmaya maruz kalmış Türkiye'nin geri kalanını, o bölge için de geçerli. İnsanın hayatta kontrol edemeyeceği, gücünün yetmediği, değiştiremediği şeyler vardır. Doğal afet de böyledir. Gücümüzün yetmediği, değiştiremediğimiz ve kontrol edemediğimiz olaylardır. Böyle bir olayı da kabullenip, hayatı devam ettirmemiz gerekiyor. Kabulleneceğiz. Neden, niçin soruları ayrı tabii."
Futbolun iyileştirici etkisi
Ligin makul bir zamanlamayla başlatıldığını, Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) 3-4 Mart kararının uygun olduğunu anlatan Tarhan, futbolun deprem kaynaklı psikolojik yıkımı iyileştirici etkisini vurgulayarak, "Mesela depremde bir çocuk enkazın altından Fenerbahçe formasıyla çıktı. Sonuçta hayat devam ediyor. Depremi 24 saat yaşayan insanlar var halen. Burada televizyonlar, gece gündüz, devamlı yeni haberler veriyor. Yeni bilgiler var. Suçlu arıyor insanlar. Yargılıyorlar, 'Neden?' diye soruyorlar. Bu durum insanların, 'Dur, düşün, yeniden başla' demeleri için bir fırsattır." değerlendirmesinde bulundu.
Sporun bu tarz afetlerde iyileştirici gücü olup olmadığıyla ilgili Nevzat Tarhan, "Bu tip bir konuda kişi sporun kendisini rahatlatacağını hissederse, normal süreçte sporla ilgilenmesi lazım. Şu anda yakını vefat ettiyse, suçluluk hissediyorsa, biraz daha zaman alabilir. Sekiz haftaya kadar normalleşme için süre vardır. Dört hafta ve sekiz hafta arasında. Ama sekiz hafta sonra o kişinin de artık normalleşmesi lazım. Yani çocuğuna sarılmayı bile kendine yasaklıyor insanlar, 'O toprağın altındayken, ben bunu nasıl yaparım?' düşüncesiyle. Bu durum sekiz haftayı geçmemeli. Spor da aynı şekilde. Dört hafta, kişi çok etkilendiyse sekiz haftaya çıkarırsın bunu. Sekiz haftadan sonra hayat normale dönmeli." açıklamasını yaptı.
Türkiye'deki inanç sisteminin depremi bir ceza olarak değil, ilahi bir ikaz olarak gördüğünü savunan Tarhan, "Hazreti Mevlana'nın bir örneği vardır. Çoban, sürü giderken sürüden bir koyun ayrılırsa, ona taş atar. Taş atmasının sebebi koyunun canını acıtmak, onu yaralamak değildir. Kurtlar kapmasın, sürüden ayrılmasın, yoldan çıkmasın diye yapar. Acaba bu olayın böyle bir ikazı ilahisi var mı? Bu soruyu sorsunlar. Yani Mevlana'nın taş atıp sürüden ayrılan koyuna ikaz vermesi gibi, herkesin bunu bir ilahi uyarı olarak görerek, o şekilde değerlendirmesi, yani bir ceza olarak görünmesi, bizim dinimizin öğretilerinden değildir. Hristiyanlık ceza olarak görür bu olayları, biz uyarı olarak görürüz. Bu şekilde görmek lazım." şeklinde konuştu.
Bu depremle ilgili herkesin kendine göre bir not çıkaracağını anlatan Tarhan, "Depremle birlikte yaşanmaz. Bazıları, 'Depremle birlikte yaşayın.' diyor. Yani her an deprem olacak gibi yaşanmaz. Depremle ilgili tedbirini alırsın, ondan sonra negatife karşı tedbirini alıp, pozitifi hedefleyip, öyle yaşamak önemli. Yani deprem olacak gibi tedbir alıp, olmayacak gibi yaşayacağız. Böyle yapmazsak hayatımız altüst olur. Depresyona gireriz, sağlımız bozulur." görüşünü paylaştı.
Büyük spor kulüplerinin depremzedelere yönelik yardım aktivitelerine de değinen Nevzat Tarhan, "Herkes kendi çapında bir şeyler yaptı. Spor kulüpleri göz önünde olduğu için, daha yüksek fedakarlık bekliyor toplum." diyerek sözlerini tamamladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.