Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Şimdi sevgi dilini harekete geçirme zamanı
Şimdi sevgi dilini harekete geçirme zamanı
İçinde bulunduğumuz kaos ortamını fırsata çevirebilirsiniz
Koronavirüsün neden olduğu Covid -19 salgını kapsamında evlere kapandığımızı belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu durumun evde kurulmuş düzenleri de değiştirdiğini ifade ediyor. Evlere kapandığımız bu zamanların aile ilişkilerini pozitif yönde geliştirmek için fırsat olduğunu vurgulayan Tarhan, içinde bulunduğumuz zamanın tam da sevgi dilini harekete geçirme zamanı olduğunu söylüyor.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, içerisinde bulunduğumuz süreçte fizikteki entropi yasası gibi bir kaos düzeni oluştuğuna dikkat çekerek ancak bunun fırsata çevrilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
- Sağlık kuruluşlarına girişlerde maske zorunluluğu getirildi
- SBÜ'den Sağlık Bakanlığına Kovid-19 ile mücadele için 'yüksek doz C vitamini' desteği
- 'Kilo almamak için yemeklerinizi televizyon karşısında değil masada tüketin'
- Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Şimdi sevgi dilini harekete geçirme zamanı
- Virüsün kaynağı yaşlılar değil!
- Psikolojik sağlamlılığımızı koruyalım
- A’dan Z’ye Koronavirüs
- Dünya genelinde Kovid-19'dan hayatını kaybedenlerin sayısı 70 bini aştı
- Türkiye'de Kovid-19'dan iyileşen hasta sayısı 1326'ya ulaştı
- Dünya genelinde yeni tip koronavirüs kaynaklı can kaybı 75 bini aştı
- Yurt genelinde 'evde kal' çağrısına büyük oranda uyuluyor
- Sağlık Bakanı Koca: Son 24 saatte vefat sayısı 76 oldu
“Kriz nasıl fırsata çevrilir” diye kafa yormak gerekir
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir şey kötüye doğru gidip kaos oluşuyor ve kaostan sonra yeni bir düzen ortaya çıkıyor. Bu evrenin gizli kurallarında da vardır. Fizikte kimya da olduğu gibi psikoloji yasalarında da vardır. Biz buna Davranışsal Entropi diyoruz. İçinde bulunduğumuz kaos bir fırsata dönüştürülebilir. Aynı şey ailede de geçerli. Şimdi ailelerde bir travma var. Birden bire alışılmış düzen değişiyor ve birbirleriyle yüzleşmek durumunda kalıyorlar, bir yandan ses tonları yükselmeye başladı evlerde. Bunu bir fırsat bilip eşlerin olayın farkına varıp hemen bu durumu nasıl faydaya, kazanıma dönüştürürüz diye kafa yormaları gerekiyor. Bunun için zihinsel bir çaba gerekiyor. İnsan mevcut duruma zihinsel olarak gayret ederse ilişkilere formüller bulabiliyor” dedi.
Eşler arasındaki huzursuzluk çocuğa da yansıyor
Eşlerin bir aradayken birbirini iğneleyici, laf sokucu davranışlarının çocuklarına da yansıdığını söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Evde kaos oluştuğu için normal olarak herkesin ezberi bozuluyor. Burada doğru ve akıllıca olan davranış ‘aile içerisindeki bu durumu ailemin iyiliği için nasıl iyiye çevirebilirim’ düşünce biçimidir. Eğer kişiler böyle düşünüyorsa formül kolaydır. Daha önce birbirlerinin kusurlarıyla uğraşan, birbirlerine karşı benim dediğim, senin dediğin diyerek ego savaşları yapan eşler kendilerini bir gemide gibi düşünecekler. Makinistle kaptan sürekli birbirinin kuyusunu kazmaya çalışırsa gemi arıza yapar. Gemide olduğumuza göre geminin iyiliği hepimizin şahsi iyiliğinden daha önemli. Ailede bir gemi olduğuna göre ailenin iyiliği için ne yapmam gerek diye düşünmeleri gerekir. Bunu dediği an yapılacak en önemli şey takdir, övgü ve onay sözcüklerinin kullanılmasıdır. Yapılan araştırmalarda aile içindeki iletişim negatif değil, pozitif iletişim olursa hatalar daha iyi düzeldiği görüşmektedir. En önemli şey pozitif iletişim dediğimiz durumdur. Yani pozitif yönleri kuvvetlendiren ilişki, negatifleri düzeltmeye çalışan bir ilişki değil. İkinci önemli nokta aile içindeki yaşantılarda iyi zan esas, kötü zan istisnadır. Aile içerisinde, birinci dereceden yakınlar içinde biri bir şey söyledi, selam vermediyse onu kötü senaryoya dönüştürmememiz gerekiyor. Özellikle çocukların yanında bu ortaya çıkarılırsa onlarda öğrenecekler. Bu durum insanı yalnızlaştırır. O yüzden aile içi ilişkilerde iyi zan esas, kötü zan istisnadır.”
Duyguları paylaşarak kaosu fırsata çevirin
Aile içindeki önemli noktalardan birinin de ‘altın orta nokta’ kuralı olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yani eşlerden biri bir şey istiyor, diğeri başka bir şey istiyorsa, bir adım biri bir adım da diğeri atmalı böylece ‘altın orta noktada’ buluşacaklar. Hep benim kurallarıma uyacaksın dendiği zaman tehditle oluşan bir ilişki ortaya çıkıyor. Altın orta noktada tehditle değil, paylaşmayla olan bir ilişki ortaya çıkar. Ama en güzel paylaşım duyguların paylaşımıdır. Tam da şu an sevgi dillerini harekete geçirme zamanı. Hediyeleşmek bir sevgi dilidir. İlla fiziksel bir hediye değil. Bir bakış, bir tebessüm aile içerisinde çok önemlidir. Bizim kültürümüzde tebessüm sadaka olarak kabul ediliyor. Tebessüm en güzel hediyedir. Diğer bir hediye ise takdir, övgü ve onay sözleridir. Bütün bunları kullanmak için bu süreç bir fırsat” dedi.
Sevgi ve güvenin olduğu ortamlarda çocuklar sağlıklı büyür
Aile sevgi yuvası olursa sevginin olduğu yerde korkunun azalacağını, korkunun azaldığı yerde ise güvenin artacağını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Güvenin olduğu ortamda çocuklar sağlıklı büyüyorlar. Çocuklara yapılacak en güzel yatırım onları en iyi okullarda okutmak değil, iyi bir insan olarak yetişmesini sağlamaktır. Hayatın sonuna geldiğinde ne olmak istiyorsun diye sorunca bir genç önce iyi bir insan olmak istiyorum diyebilmeli. Güçlü olmak, zengin olmak istiyorum dememesi gerekiyor. Bu felsefeyle çocuk yetiştirmek için evin sıcak bir ortam olması önemli. Eşler arasında olması gerektiği gibi çocuklarla olan ilişkilerde de pozitif disiplin olmalı. Negatif disiplin askeridir, emir komuta zinciri şeklinde işler, korku odaklı bir disiplindir. Ama pozitif disiplin sevgi odaklıdır. Çocuğun kusurlarıyla uğraşmak yerine iyi davranışlarını takdir etmek gerekiyor. Çocukla inatlaşınca ters kimlik ortaya çıkıyor, çünkü o yaş itiraz yaşıdır. Çocuk ergenlik döneminde her şeye itiraz edip kendi kimliğini bulmaya çalışıyor. Bu dönemdeki çocukla zıtlaşılırsa kaybeden büyükler oluyor. Böyle durumlarda gençleri karşımıza almak yerine yanımıza alıp birlikte yürümek esastır. Pozitif disiplinde negatif taraflarını düzeltmek yerine pozitif taraflarını güçlendirmek önemli. Bu her dediğini yapmak anlamına gelmiyor. Çocuk yanlış yaptığı zaman da bu yaptığını doğru bulmuyorum bunu bilesin diyecekler. Hayır demeyi öğrenmek gerekiyor. Ailelerin yaptığı en büyük hata çocuğu evin küçük hükümdarı gibi yetiştirmektir” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.