"Paralel Yapı" firarda

"Paralel Yapı" firarda
 Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturmalarında haklarında yakalama kararı bulunan Fetullah Gülen dahil birçok isim yurtdışında kaçak olarak...

 

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturmalarında haklarında yakalama kararı bulunan Fetullah Gülen dahil birçok isim yurtdışında kaçak olarak bulunuyor.

 

ANKARA (AA) - "Fetullahçı Terör Örgütü" soruşturmalarında haklarında yakalama kararı bulunan Fetullah Gülen dahil birçok isim yurtdışında bulunuyor.

 

"Paralel Yapı" ile ilgili doğrudan ve dolaylı sürdürülen soruşturmalarda haklarında mahkeme kararı çıkarılan isimlerin birçoğu firarda. Son olarak hakkında "örgüt kurma" iddiasıyla tutuklanma amacıyla yakalama kararı çıkarılan eski savcı Muammer Akkaş'a da ulaşılamıyor.

 

Çeşitli davalardan haklarında yakalama kararı çıkarılması nedeniyle yurtdışına kaçan şüphelilere eklenen eski savcılardan Zekeriya Öz ve Celal Kara'dan sonra Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) finans desteği sağladığı iddiasıyla hakkında "yokluğunda tutuklama" kararı verilen Koza İpek Holding Yönetim Kurulu Hamdi Akın İpek de yurtdışında bulunuyor.

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ'ye yönelik soruşturma kapsamında, söz konusu örgüte finans desteği sağladığı ve örgütün propagandasını yaptığı gerekçesiyle Koza İpek Holding'in çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 23 şirketinde, Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğinin aldığı karar doğrultusunda 1 Eylül'de başlatılan bir arama gerçekleştirildi.

 

Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği de FETÖ'ye finans desteği sağladığı iddiasıyla yürütülen soruşturmada, yurtdışında olduğu tespit edilen Koza İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın İpek hakkında 2 Eylül'de "yokluğunda tutuklama" kararı verdi.

 

"FETÖ yöneticisi, terörizmin finansmanı, zimmet, terör örgütünün propagandasını yapmak" suçlamaları yöneltilen İpek'in, operasyondan iki gün önce 30 Ağustos günü, uçakla İngiltere'ye gittiği belirlendi. İpek'in özel uçağının aynı gün saat 17.06'da dönüş yaparak Esenboğa Havaalanı'ndaki hangarda yerini aldığı tespit edildi.

 

Gülen, 1999'dan bu yana ABD'de

 

"Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması" (FETÖ/PDY) olarak iddianamelerde yer alan örgütün bir numaralı ismi ve hakkında yakalama kararı bulunan Fetullah Gülen, 1999 yılından beri Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunuyor. 

 

Gülen hakkında ''Paralel Devlet Yapılanması'' (PDY) soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "İftira sonucu mağdurun hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırıma uğramasına neden olma", "Cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından yakalama kararı çıkarılmasını talep etmiş, İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği de başsavcılığın talebi üzerine Gülen hakkında yakalama kararı çıkarmıştı.

 

Gülen hakkında çıkarılması muhtemel "kırmızı bülten"e ilişkin hukuki süreç devam ediyor.

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, "yasa dışı dinleme, casusluk, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, resmi belgede sahtecilik, terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" iddiasıyla yürütülen soruşturmada da Fetullah Gülen 1 numaralı şüpheli olarak yer aldı. Fezlekede PDY'nin yanı sıra FETÖ tanımlaması da kullanıldı.

 

Eski polis Emre Uslu da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca, ''silahlı terör örgütüne üye olmak'', ''casusluk'' ve ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından başlatılan soruşturmada şüpheli olarak yer aldı. Bu soruşturma kapsamında 24 Şubat tarihinde Fetullah Gülen ile hakkında yakalama kararı çıkarılan Uslu da uzun süredir ABD'de yaşamını sürdürüyor.

 

Böcekçi polisler de firarda

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisine "böcek" olarak adlandırılan dinleme cihazı konulmasıyla ilgili "Başbakan'ı siyasi casusluk amacıyla dinlemek, kamu görevlisinin özel hayatının gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaları kaydetmek" suçlamaları yöneltilen 5 kişi de yurtdışına kaçmıştı.

 

Davanın 13 sanığından dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürü Ali Özdoğan, dönemin Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Güvenlik Sistemleri Büro Amiri Emniyet Amiri Serhat Demir ve dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli Komiser Yardımcısı Enes Çiğci de halen firari durumda bulunuyor.

 

Bir süre firar eden sanıklardan dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdür Yardımcısı Sedat Zavar ve suç tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Teknik Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru İlker Usta ise firari olarak bulundukları Romanya'da yakalanarak, Türkiye'ye getirilmişti.

 

KPSS'de usulsüzlük iddialarına yönelik operasyonda aralarında, Fetullah Gülen'in de bulunduğu 83 kişiden 7'si de yurtdışında.

 

Usulsüzlük iddialarına yönelik soruşturmanın ikinci etabında ise hakkında gözaltı kararı alınan 78 sanıktan 4'ünün yurtdışında bulunduğu, 2'sinin de yurtiçinde firari durumda olduğu öğrenildi.

 

"Usulsüz dinleme" soruşturması kapsamında haklarında iddianame düzenlenen 54 şüpheliden suç tarihinde emniyet müdürleri Zeki Güven, Serkan Sözen, başkomiserler Şükrü Bahşi, Ali Temel, Erhan Ülker, komiser Erhan Solak'a henüz ulaşılamadı.

 

Eski savcılar da yurtdışında

 

Paralel Yapı'nın hararetle savunduğu "17-25 Aralık darbe girişimi"nin aktörleri eski savcılar Zekeriya Öz ileCelal Kara da haklarında tutuklama amaçlı yakalama kararı çıkarılmasından önce yurtdışına kaçtı.

 

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararnamesiyle görevden uzaklaştırılmalarına karar verilen, haklarında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" ile "Cebir, şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" iddialarıyla soruşturma yürütülen eski savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç hakkında 10 Ağustos'ta Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklama amaçlı yakalama kararı çıkarılmıştı.

 

Mahkeme, oy birliğiyle aldığı kararın ardından dosyayla ilgili gizlilik kararı da verdi.

 

Yakalama kararı sonrasında İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne, Öz, Kara ve Yüzgeç'in bulunarak, Bakırköy Adliyesi'ne sevk edilmeleri için gerekli yazı yazıldı.

 

Yapılan araştırma sonrasında eski savcılar Öz ve Kara'nın, yakalama kararı çıkarılmasından önce 10 Ağustos sabaha karşı 10 dakika arayla Gürcistan'a kaçtığı, ardından Ermenistan'a geçtikleri tespit edilmişti.

 

Kırmızı bülten çıkarılması zaman aldığından, bu aşamada herhangi bir gecikmeye yer verilmemesi amacıyla 12 Ağustos'ta Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, yurtdışına kaçan Öz ve Kara için Dışişleri Bakanlığına gönderilmek üzere Adalet Bakanlığına "Difüzyon Mesajı" yazmış, yazıyla Öz ve Kara'nın haklarındaki suçlamalar tanımlanıp, yakalama kararı eklenerek Türkiye'ye iadeleri için girişimlerde bulunulması talep edilmişti.

 

Bir hafta sonra 19 Ağustos günü ise Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, yurtdışına kaçan eski savcılar Zekeriya Öz veCelal Kara hakkında "kırmızı bülten" çıkarılması için Adalet Bakanlığı'na başvurmuştu.

 

Öte yandan, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haklarında "örgüt kurma" iddiasıyla soruşturma yürütülen eski savcı Muammer Akkaş ile eski hakim Süleyman Karaçöl ile ilgili Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince 12 Eylül'de tutuklama amaçlı yakalama kararı çıkarıldı.

 

Kütahya'da gözaltına alınan Karaçöl, çıkarıldığı Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, suçüstü halinin bulunmaması nedeniyle oy çokluğuyla serbest bırakıldı. Muammer Akkaş'a ise henüz ulaşılamadı.

 

Süreç

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, "yasa dışı dinleme, casusluk, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, resmi belgede sahtecilik, terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" iddiasıyla yürütülen soruşturmaya ilişkin bin 758 sayfalık fezleke hazırlandı.

 

Fethullah Gülen'in 1 numaralı şüpheli olarak yer aldığı fezlekede, eski polis Emre Uslu, Gültekin Avcı, eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'ün de aralarında bulunduğu 80 kişi de şüpheli olarak yer aldı.

 

Fezlekede "Paralel Devlet Yapılanması" (PDY) ve "Fethullahçı Terör Örgütü" (FETÖ) tanımlamaları ilk kez kullanıldı.

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, "Fetullahçı Terör Örgütü" üyesi oldukları suçlamasıyla 7 kişi hakkında açtığı davanın iddianamesi 9 Nisan'da kabul edildi.

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, söz konusu şüphelilerin "Fetullahçı Terör Örgütü üyesi oldukları" vurgulanarak, "mensup oldukları örgütün devlet içinden pasifize ve tasfiye edilmesini engellemek, devleti paralel yapının mensuplarına mahkum ve muhtaç göstermek, yeni atanan kadroların başarısız olduğunu ispatlamak, hükümetten intikam almak, yeni atanan kamu görevlilerinin suç örgütleri karşısında yeterli mücadele veremeyeceğini ortaya koymak" amacıyla atılı suçları işledikleri kaydedildi.

 

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, sanıklar Seyyit Akşit, Cihan Tümbül, Durak Yiğit, Ömer Aydın, Kadir İnan, İbrahim Şimşek ve Nebil Ark olarak gösterildi. Sanıklardan Akşit, Tümbül, Aydın ve Şimşek'in emniyet mensubu oldukları, Yiğit'in geçen yıl emniyetten ihraç edildiği, Ark'ın Turgut Özal Üniversitesinde kulak burun boğaz uzmanı, İnan'ın ise suç örgütü lideri olduğu belirtildi.

 

Emniyet Genel Müdürlüğü, 1 Temmuz günü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına "Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)" konulu rapor gönderdi.

 

Raporda, örgütün amacının, Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek olduğunun, geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşıldığı belirtildi. Raporda, kamu kurumlarında çalışan örgüt mensuplarının, elde ettikleri bilgileri örgüte aktardığı, toplanan bütün bilgilerin yukarıda birleştirilerek, büyük bir havuz oluşturulduğu kaydedildi. Örgütün hedeflerine ulaşmak için bu havuzdaki bilgi ve belgeleri amaca uygun hale getirerek, hasım cephedeki kişi ve kurumlar aleyhinde kullandığı vurgulanan raporda, "Süreç, önce olayın kendilerine yakın medyaya sızdırılması ve kamuoyu oluşturulması ile başlamaktadır" denildi.

 

Raporda, "FETÖ/PDY"nin cebir, şiddet ve diğer yasal olmayan yöntemler kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek, devlet otoritesini baskı altına almak, zaafa uğratmak, yönlendirmek, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmak ve neticede devlet otoritesini ele geçirmek amacında olduğunun belirlediği kaydedildi.

 

Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca, "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame 24 Temmuz'da mahkemece kabul edildi.

 

İddianamede, örgütün asıl amacının "Türkiye'de devletin bütün anayasal kurumlarını, güvenlik birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek" ve "aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük, etkili bir siyasi ve ekonomik güç haline gelmek" olduğu belirtildi.

 

 İddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın, "devletin ve Cumhuriyet'in varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla kurulmuş, örgütlü yapıya sahip, cebir ve şiddet yöntemlerini kullanan bir terör örgütü" olduğu aktarıldı.

 

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, İzmir merkezli "Paralel Devlet Yapılanması" operasyonunda 13 kişiye ait 14 adreste arama ve el koyma işleminin yapıldığını duyurdu.

 

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 24 Temmuz'da yapılan yazılı açıklamada, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) adıyla bilinen terör örgütüne mensup olduğu iddia edilen kişilerin, "düzenlenen toplantılarda örgüt adına himmet, infak, burs, zekat, bağış, kurban ve benzeri adlar altında, ikna ya da tehdit ve şantaj yoluyla para topladıkları, bu paraları örgüte aktararak örgüte ekonomik kaynak sağladıkları" yönünde ciddi bulgular elde edildiği kaydedildi.

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ'ye yönelik soruşturma kapsamında, söz konusu örgüte finans desteği sağladığı ve örgütün propagandasını yaptığı gerekçesiyle Koza İpek Holding'in çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 23 şirketinde, Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğinin aldığı karar doğrultusunda 1 Eylül'de arama başlatıldı.

 

Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) finans desteği sağladığı iddiasıyla yürütülen soruşturmada, 2 Eylül günü Koza İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın İpek hakkında "yokluğunda tutuklama" kararı verdi.

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.