Öztrak: Her an seçim olacakmış gibi sahadayız

Öztrak: Her an seçim olacakmış gibi sahadayız
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, "Genel Başkanımızın talimatlarıyla her an seçim olacakmış gibi sahadayız. Milletimizin dertlerine derman olacak politikaları üretiyoruz. Milletimiz umutsuzluğa kapılmasın." dedi.

Öztrak: Her an seçim olacakmış gibi sahadayız

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak, "Genel Başkanımızın talimatlarıyla her an seçim olacakmış gibi sahadayız. Milletimizin dertlerine derman olacak politikaları üretiyoruz. Milletimiz umutsuzluğa kapılmasın." dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, toplantı sürerken yaptığı açıklamada, AK Parti'nin iş başına gelmesinin üzerinden 17 yıl geçtiğini, bu 17 yılın sonunda Türkiye'de adaletin de kalkınmanın da kalmadığını ileri sürdü.

AK Parti tarafından iktidara gelindiğinde "Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla (3Y) mücadele edeceğiz" denildiğini hatırlatan Öztrak, 17 yılın sonunda "Mücadele edeceğiz" denilen her alanda Türkiye'nin geriye gittiğini savundu.

"AK Parti iş başındadır ancak Anayasa'yla, devleti devlet yapan adaletle ve hukukun üstünlüğüyle, halkımızın iradesiyle, muhalefetle, ülkemizin sanayicisiyle, iş adamıyla, esnafıyla kavgalıdır. AK Parti iş başındadır ancak bugün kendi yol arkadaşlarıyla bile kavgalıdır." diyen Öztrak, Türkiye'nin kavga etmediği tek bir komşusunun dahi kalmadığını, ülkenin her alanda sıkıştığını savundu.

Öztrak, bu sıkışıklığın özellikle ekonomi ve dış politikada dikkati çektiğini ifade ederek, Türkiye'nin Orta Doğu bataklığına saplanıp kaldığını, Avrupa Birliği üyeliğinin de dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmenin de uzak bir hayal haline geldiğini öne sürdü.

Borca batırılan ekonomide yaşanan ağır sıkıntıların, sarayın emperyal güçler karşısında bağımsız karar almasını engellediğini savunan Öztrak, "Saray, Washington ve Moskova arasında pinpon topuna dönmüş durumda. Mehmetçiklerimiz ülkemizin şan ve şerefini korumak için canını dişine takmış sahada mücadele ediyor, şehit oluyor." diye konuştu.

"Trump mektup göndermeye cüret edebildi"

Öztrak, ABD Başkanı Donald Trump'ın hakaret dolu mektup yazıp, teröristlerin mektubunu Türkiye'nin arşivlerine girmek üzere göndermeye cüret edebildiğini söyleyerek, şöyle konuştu:

"ABD Temsilciler Meclisinin hiçbir şekilde kabul edilemeyecek yasa tasarılarından sonra ABD'ye gitme konusunda Erdoğan, 'Soru işareti var, daha karar vermedim.' diyor ama ABD Başkanı çıkıyor, 'Erdoğan Beyaz Saray'a gelmek istiyor.' diyor. Trump'ın açıklamalarından gördüğümüz şu, Beyaz Saray'a gitmek isteyen Erdoğan. Merak ediyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı'nın bu kağıt parçasıyla, Beyaz Saray'a koşa koşa gitmek istemesinin arkasındaki neden nedir? Kendileri bunu milletimize derhal açıklamak zorundadır. Bu kadar hakaret taşa yapılsa taş ortasından çatlar ama Anayasa'ya göre Türkiye Cumhuriyeti'nin şan ve şerefini korumakla yükümlü olan ve cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden Erdoğan, her nasılsa bu kadar hakareti sindirebilmektedir."

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) bugün açıkladığı enflasyon rakamlarını da eleştiren Öztrak, "Sokaktaki enflasyon ile TÜİK'in enflasyonu arasında ciddi bir fark var. Damadın arkadaşının başında olduğu TÜİK'e çağrıda bulunuyoruz, bu fiyatları nereden topluyorsunuz, şunların adreslerini verin. Sadece siz değil, milletimiz de bu ucuz fiyatlardan istifade etsin." ifadelerini kullandı.

"Pansuman tedavisi yapılıyor"

"Damat bakan geçtiğimiz hafta 'yılın son çeyreğinde büyümede yüzde 4'lerin görülebileceğini' söyledi. İyi de yılın son çeyreğine ait öncü göstergeler henüz netleşmedi. Peki, damat bunu daha şimdiden nasıl bilebiliyor?" diye soran Öztrak, enflasyonda olduğu gibi diğer verilerin de istenildiği gibi değiştirildiğini ileri sürdü.

İktidarın, ekonomide rakamları makyajlama, herkesi borca batırma, Merkez Bankasının parasına el koyma, Hazine'yi kanunsuz şekilde borçlandırma gibi pansuman tedavisiyle krizi geçiştirmeye çalıştığını savunan Öztrak, TBMM'de görüşülen 2020 bütçesinde kanuni net borçlanma limitlerinde 2019'a göre yüzde 71'lik olağanüstü artış olduğuna dikkati çekti.

Öztrak, Hazine ve Maliye Bakanlığının 2020 için net 140 milyar lira borçlanma yetkisi istediğini kaydederek, 2019 için TBMM'den alınan toplam borçlanma yetkisinin 90 milyar lira olmasına rağmen bunun aşılarak yılın ilk 9 ayında 115 milyar liraya ulaşıldığını söyledi.

İktidarın, kamu bankaları aracılığıyla döviz piyasalarına müdahale ederek günü kurtarmaya çalıştığını ileri süren Öztrak, "Kamu bankaları üzerinden kredi dağıtarak ya da döviz piyasalarına müdahale edilerek bu ekonominin sorunları çözülmez. Çözülmediği gibi bu yükü de bu kamu bankaları daha fazla taşımaz." dedi.

"Dolarizasyona son verilmeli"

Faik Öztrak, bugüne kadar izlenen politikalar sonucunda milletin, şirketlerin, devletin borcunun toplamının gayri safi yurtiçi hasılayı aştığını, bunun bir rekor olduğunu söyledi.

Ekonomik programların başarısını sağlayacak en önemli şeyin "güven" olduğunun altını çizen Öztrak, bunun için Türkiye'nin ekonomi yönetiminin tümden değiştirilmesi gerektiğini savundu.

Türkiye'nin sürdürülebilir büyüme sürecine dönmesi gerektiğini vurgulayan Öztark, "Merkez Bankası bağımsızlığı yeniden sağlanmalıdır. Merkez Bankası üzerindeki saray gölgesi kaldırılmalıdır. Biz, bu konuda çok kısa dönemde bir yasa teklifini TBMM gündemine taşıyacağız." şeklinde konuştu.

Kamuda "dolarizasyona" derhal son verilmesini isteyen Öztrak, eğer bu konuda iktidar bir adım atmazsa CHP'nin bir yasa teklifini çok kısa sürede TBMM'ye sunacağını dile getirdi.

Öztrak, kamu maliyesinde ve borç yönetiminde disiplinin mutlaka sağlanması gerektiğini, mevcut Kamu İhale Kanunu'nun kaldırılarak yerine dünya standartlarında birinci sınıf bir kanunun getirilmesi gerektiğini ifade etti.

"Yeni büyüme stratejisine ihtiyaç var"

Kamuda israfa son verilmesi gerektiğini vurgulayan Öztrak, "İsrafla kapsamlı bir mücadeleye girişilmelidir. İsrafın sembolü olan Beştepe'deki sarayın kapısına kilit vurulmalı, Cumhurbaşkanlığı yeniden Çankaya Köşkü'ne taşınmalıdır. Cumhurbaşkanlığının uçak ve araç filosu küçültülmeli, fazlası satılmalı, elde edilecek gelir öğrencilere yurt kurmak ve burs vermek için kullanılmalıdır." diye konuştu.

Özrak, Sayıştayın uluslararası standartlarda denetim yapmasının önemine işaret ederek, Ekonomik ve Sosyal Konsey'in derhal toplantıya çağrılmasını istedi.

Cumhurbaşkanlığının tarafsızlığı ve yargının bağımsızlığını sağlayacak düzenlemelerin derhal TBMM'ye gelmesi gerektiğini ifade eden Öztrak, bu adımlar atılırsa ekonomi ve toplumun içine düştüğü güvensizlik girdabından çıkmaya başlayacağını savundu.

Türkiye'nin yeni bir büyüme stratejisine ihtiyacı olduğunu savunan Öztrak, bu stratejiyi ancak CHP'nin yapabileceğini kaydetti.

"Dört ayaklı strateji öneriyoruz"

Üretmek, kazanmak ve hakça paylaşmak için Türkiye'ye dört ayaklı bir strateji önerdiklerini anlatan Öztrak, bunların "hukuk devletini, katılımcı demokrasiyi yeniden ayağa kaldırmak", "Türkiye'nin uluslararası rekabet gücünü yükseltmek", "büyümenin kapsayıcılığını artırmak", "hem ekonomi hem de çevre politikalarında sürdürülebilirlik konusunda taviz vermemek" olduğunu söyledi.

Öztrak, bu dört ayaklı stratejiyle Türkiye'yi içine düşürüldüğü girdaptan çıkarmayı taahhüt ettiklerini belirterek, "Genel Başkanımızın talimatlarıyla her an seçim olacakmış gibi sahadayız. Milletimizin dertlerine derman olacak politikaları üretiyoruz. Ülkemizi bölgesinde ve tüm dünyada yıldız yapacak projelerimizi hazırlıyoruz. Milletimiz umutsuzluğa kapılmasın. Her sorunun çaresi olduğunu biliyoruz." dedi.

Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, 'CHP'nin Kılıçdaroğlu'nun saldırıya uğradığı olayla ilgili hazırladığı Çubuk Raporu'ndaki iddialarının asılsız olduğu, bununla ilgili düzeltme yapılmazsa hukuku sürecin başlatılacağı' kaydedildi. Buna cevabınız ne olacak?" sorusuna Öztrak, "Gerçekten ilginç. Genel Başkanımıza yumruk atan başta olmak üzere, Çubuk'ta yaşanan olayı daha hala aydınlığa kavuşturamayan İçişleri Bakanlığı, bizim belgelere dayanan raporlarımızı eleştiren bir raporu hazırlayabilmiş. Pes doğrusu." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu'na yumruk atan kişinin AK Parti'den atılıp atılmadığını bilmediklerini ifade eden Öztrak, "Ellerinden geleni artlarına koymasınlar ama önce Çubuk'ta yaşananları tam bir aydınlığa kavuştursunlar." şeklinde konuştu.

"Genel Başkanı saldırıya uğrayan partiyiz"

Öztrak, "CHP İsviçre örgütü tarafından düzenlenen toplantıyı bölücü terör örgütü PKK yandaşları basarak, bir pankart açtı. O pankartta Canan Kaftancıoğlu'nun da ismi geçiyor ve İzmir Büyükşehir Belediyesinde işten çıkarılan bir işçiyle ilgili 'Sözünü tut' ifadesi yer alıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu, "Kimlerin kimlerle iç içe geçtiğini gayet açık görüyoruz. Biz, bu terör örgütleri tarafından partimize yapılan bu saldırıları çok da yadırgamıyoruz. Genel Başkanı terör örgütünün silahlı saldırısına uğrayan tek parti biziz." diye yanıtladı.

Terör nereden gelirse gelsin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, sosyal demokrat bir parti olarak terörün tamamına karşı olduklarının altını çizen Öztrak, "PKK terörüne de IŞİD terörüne de FETÖ terörüne de karşıyız. CHP'nin hiçbir üyesinin, yöneticisinin terör örgütleriyle ilişkisi olmaz, olmamıştır." açıklamasında bulundu.

Öztrak, "HDP'li belediyelere kayyum atanmasına" dair soru üzerine, "CHP hak, hukuk ve adalet diyerek yürümüş olan bir partidir. Biz, tüm partilerin terörle aralarına mesafe koymaları gerektiğine inanırız ama aynı zamanda inandığımız başka bir şey daha var. Biz, milli iradeye inanırız, sonuna kadar sahip çıkarız. Seçimlerden önce savcılıktan temiz kağıdı alanların daha sonra mahkeme kararı olmadan, suçüstü yapılmadan görevden alınmasını kabullenemeyiz." dedi.

"Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç, darbe girişiminin siyasi ayağına ilişkin 'Geçmişte sempati düzeyinde hepimiz bulunduk ama darbeye yol açan, destek veren siyasetçilerin olduğunu düşünmüyorum.' dedi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Öztrak, "Kaç zamandır biz, 'FETÖ'nin siyasi ayağı bir türlü ortaya çıkarılmadı.' diyoruz. Demek geçmişte bu örgüte sempati duyanlar siyasetçiyse bunların vebali yok ama geçmişte bu örgüte sempati duyanlar vatandaşsa bunların günahı çok. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu kabul etmek mümkün değil. FETÖ'nin siyasi ayağı ortaya çıkmalı." yanıtını verdi.

"Seçilmişlere bu şekilde konuşma hakkı yok"

"Arınç, kozmik odaya girilen suikast iddiasıyla ilgili 'Kimseye suikast yapılacak demedim, ben kimseye talimat vermedim, benim dışımda bir olay.' dedi. Bununla ilgili düşünceniz nedir?" sorusunu Öztrak, "Bir ülkenin bakanı, ona suikast yapılacağı iddiaları var, 'Benim ağzımdan böyle bir şey çıkmadı.' diyor. Durdursaydı o zaman. Hatta o dönemin gazetelerini tararsak ben eminim ki 'Bana suikast yapılacaktı.' ifadelerini de bulmamız mümkün olacaktır." diye yanıtladı.

Öztrak, eften püften iddialarla Türkiye'nin ordusunun haremi ismetine girilip gizli bilgilerin çalındığını, bunun sonucunda belli kişilerin hayatını kaybettiğini belirterek, "Bunun bedeli nasıl ödenecektir göreceğiz." diye konuştu.

"İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik eleştirilerinin" hatırlatılması üzerine Öztrak, "Süleyman Soylu atama bir bakan, memur olarak seçilmiş birine, hem de İstanbul'da bugüne kadar alınan en yüksek oyu alarak seçilmiş birine kalkıp bu hakaretleri edecek kadar kendini kaybetmiş vaziyettedir. Soylu, kendini bilecek. Atanmışların seçilmişlere bu şekilde konuşma hakkı yoktur." karşılığını verdi.

Öztrak, "Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun 'kavga edenin partiden ayrılması lazım' değerlendirmesi oldu. Bununla ilgili değerlendirmeniz nedir?" sorusunu yanıtlarken "Son seçimlerde sandıkta yaşanan gelişmeler, bu kurultayın CHP'yi iktidara taşıyacak kurultay olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla kendi içimizde kavga, bizim son isteyeceğimiz şeydir. Sayın Genel Başkanımız da bunu ifade etmiş." şeklinde konuştu.

"Neyi ulusal bir proje olarak göreceğiz"

"CHP'nin hazırladığı yargı reformu paketinde 'İmralı Cezaevi'nin statüsünün değiştirilmesine, TCK'nin 301'inci maddesinin ve kayyum düzenlemesinin kaldırılmasına' yönelik maddelerin olduğu iddia edildi. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?" sorusuna Öztrak, şu cevabı verdi:

"Bunun İmralı'nın açılması ya da kapatılmasıyla hiçbir ilgisi yok ama iktidar İmralı'yı kapatmak isteyip bunu da gerekçe göstermek istiyorsa bunu bilemeyiz. Bu önerinin İmralı'nın kapatılması ya da açılmasıyla ilgili İmralı'nın durumunu etkileyecek bir şeyi yok. Cumhurbaşkanına hakaretin suç olmaktan çıkması... ABD Başkanı Trump'un gönderdiği mektupta hakaret suç olmaktan çıkmadı mı? Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanıdır, dolayısıyla Cumhurbaşkanına hakaretle bir partinin genel başkanına hakaret arasında siyaseten hiçbir farkın olmaması lazım."

"AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İstanbul Boğazı ile ilgili yapılacak düzenlemeye ilişkin 'Bunu ulusal bir proje olarak görmek lazım. Bu amaçla atılmış bir adım. Faydalı olacağını düşünüyorum.' dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Öztrak, "Neyi ulusal bir proje olarak göreceğiz? Bugüne kadar İstanbul Büyükşehir'in elinde olan yetkileri, belediye başkanlığı el değiştirdikten sonra alınıp bir bakanlığa devredilmesini bir ulusal proje olarak mı göreceğiz?" yanıtını verdi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.