Oyumuzu Kime Verelim?

Bir yanda, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’dan daha fazla kucaklayıcı ve kuşatıcı olmasını bekleyen insanlar ve talepleri, Ak Parti’de siyaset yapanların hantallığı ve çözüm bekleyen sorunlar; diğer yanda, ABD ve müttefikleri ile birlikte, ülkemiz içerisinde ve sınırlarımız boyunca destekledikleri PKK, YPG, DAİŞ, FETÖ ve  DHKP-C gibi birçok terör örgütlerini kullanarak bize diz çöktürmek için mücadele edenler…

Zor bir süreçten geçiyoruz!..

İçerisinde bulunduğumuz kurum, ortak çatımız olan ASİM ve yine basın ile olan ilişkimizden dolayı, geniş bir kitle ile muhatap oluyoruz. Bu yüzden, seçim ve adaylar hakkında görüşlerimiz soruluyor hatta açıklama bekleyenler bile oluyor.

Her dernek, vakıf, cemaat… kendi iç istişarelerini yapacak/yapıyor. Bireyler ve kurumlar, özgür iradesi ile nasıl bir Türkiye istiyorsa, ona göre bir karar verecek ve oylarını kullanacak. Yine kendilerine göre haklı gerekçeleri olup oy kullanmayacak vatandaşlarımız da olacak. Geriye kararsızlar kalıyor; onlar da bu gün yarın kararlarını verecekler.

Gelelim ısrarla görüşümüzü merak eden ve bizden açıklama bekleyen, siyasetçi, STK temsilcilerimiz, takipçi ve okuyucularımıza vereceğimiz cevaba… Öncelikle kısa bir hafıza harmanlaması yapalım.

1980 darbesi, İslami harekete karşı yapılan mücadele, 28 Şubat ve Müslümanlara verilen balans ayarı…

Bunlar olurken ve PKK, DHKP-C, FETÖ gibi terör örgütleri hızla yapılanıp palazlanırken, Ak Parti henüz kurulmamıştı; ama tüm il ve ilçelerde teşkilatları olan siyasi partiler, TBBM’de oldukları halde, terör örgütleri ile değil, irtica kılıfı ile dindar kesim ile mücadele ediyorlardı.

“Biz de Müslümanız!..” dedikleri halde, özellikle Müslümanların giyim tarzına müdahale eden, ibadetlerini kısıtlayan; kamu kurumlarında namaz kılan, eşi başörtülü ve cemaat mensubu memurları fişleyip meslekten ihraç eden, Doğu ve Güneydoğuyu savaş alanına çevirenlere karşı yıllardır üç maymunu oynamayı sürdüren zihniyettir bunlar.

Bu gün gelinen noktada sırtını YPG’ye dayadığını söyleyen, Apo heykelini dikeceğiz diyen, polis tokatlayan, PKK‘nın siyasi yapılanması belediyelere ait iş makinaları ile hendek kazarken, milletin parasını bağdakilere değil, dağdakilere dağıtırken sessiz kalan, ülkemiz üzerinde hesapları olanların ekmeklerine yağ süren zihniyet…

Cezaevindeki zata af talebinde bulunan sözüm ona milliyetçi, muhafazakâr, halkçı ve sosyal demokrat parti temsilcilerini hayret ve ibretle izliyoruz.

Bir siyasi parti düşünün… Sağcı solcu, Türkçü Kürtçü ama ortak özellikleri din düşmanlığı olsun… Yanlarına bir de İslamcı bir parti alsın ve ittifak kursun!

Kime karşı?!..

Erdoğan’a karşı!..

Cumhur ittifakı kuruluyorsa, millet ittifakı neden kurulmasın ki?!..

Kurulsun; ama omurgalı, onurlu ve dürüst olunsun ve dürüstçe mücadele edilsin.

Bu ülkeye ihanet edenleri bir kenara bırakıp Erdoğan’ı hedef göstermek, bedel ödetmeye kalkmak, sonuçları itibariyle kimlere yarar, kimlere zarar verir bunlar aklıselim düşünülsün.

İçimize sinmeyen, hoşumuza gitmeyen bazı sorunlar olabilir; ama pireye kızıp yorgan yakmanın bir anlamı yok!..  Bu gün olduğu gibi, seçimden sonra da doğrularımızı söylemeye devam eder, taleplerimizi iletiriz.  Afganistan, Irak, Suriye gibi kendi içerisinde çatışan bir ülke olmaktansa, ümmete öncülük edecek bir ülkeyi tercih ederiz.

Tüm iç ve dış şer odaklarına karşı mücadele veren ve 15 Temmuz darbe girişimine direnen Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a, ülkemiz üzerinde hesap yapanların oyunlarını bozmak üzere, MHP BBP HUDA PAR ve Milli görüş lideri rahmetli Erbakan’ın oğlu Sayın Fatih Erbakan’ın da destek verdiklerini görüyoruz.

Siyasiler gibi seçmen de tüm gelişmeleri aklıselim okuyor ve kararını veriyor/verecektir de. Yol çoktur; ama aklın ve aklıselimin yolu birdir!.. Ben aklıselim olarak düşünüyorum ve ülkemiz üzerinde hesap yapanların hesabını bozmak üzere hareket edenlerle birlikte olduğumu ilan ediyorum!..

“Ameller niyetlere göredir.” Allah niyet ve akıbetimizi hayr eylesin, ülkemiz üzerinde hesap yapan tuzak kuranları bertaraf etsin!...