Osmanlı saraylarını süsleyen sedef sanatını bugüne taşıyorlar

Osmanlı saraylarını süsleyen sedef sanatını bugüne taşıyorlar
Sedef kakma ustası Hilmi Emekli, 30 kişilik ekibiyle kurduğu 5 atölyede, Osmanlı sarayı sedef sanat üslup ve motiflerini, geleneksel teknikler kullanarak evlere ve hediyelik eşyalara işliyor.
İstanbul

Sedefkar Hilmi Emekli, imamlık yaptığı dönemde başladığı sedef kakma sanatını 30 yıldır sürdürüyor. Bu sanatı dünyaya taşıma misyonuyla hareket eden Emekli, bu amaçla kurduğu 5 atölyeden biri olan, Kağıthane Belediyesi tarafından restorasyonu yapılan Karakol Koğuşunda, 16 kişiden oluşan sanat ekibiyle çalışıyor.

Tarihi mekanda kurduğu Sedef Atölyesi'ndeki ekiple Osmanlı saraylarındaki sedef sanatının yanı sıra dönemin; mobilya ile gündelik ve süs eşyalarında yer alan motiflerini klasik yapım tarzlarına sadık kalarak günümüze taşımaya başlayan Emekli, ortaya çıkardığı ürünlerle kısa zamanda hem Türkiye'den hem de dünyadan ilgi görmeye başladı.

Emekli'nin kurduğu atölyelerde şimdiye kadar Çamlıca Camisi, Ataşehir Mimar Sinan Camisi, Zonguldak Merkez Camisi, Ankara Ahmet Hamdi Akseki Camisi, şu anda Levent'te yapımı devam etmekte olan Barbaros Hayrettin Paşa Camisi gibi 100'ün üzerinde caminin kapıları, kürsüleri, Kur'an mahfazaları, rahleleri de sedefle süslendi.

Sedef atölyesinin eserleri Katar, Kuveyt, Dubai ve Amerika'da da birçok camiyi süsledi.

"Sedef yüzyıllardır camileri, kutsal yerleri süsledi, artık evleri de süslüyor"

Emekli, atölyeyle ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, "saray sanatı" olarak nitelendirdiği sedef işlemeli mobilya ve süs eşyalarındaki motif, teknik, renk ve tarzın kadim bir kültürel zenginlik olduğunu söyledi.

Bu sanatı canlandırmak için 20 yıldan fazla bir süredir çaba gösterdiğini belirten Emekli, "Sedef sanatı saray mimarlarının şekillendirdiği kadim bir sanat. Üst düzey mimarların çocukluk dönemlerinde uğraşmaları ve ahşabın içinde, mimari gelenekle matematik ve geometri desteğiyle kullanmaları bu sanata müthiş bir değer katmıştır. Yüzyıllarca Osmanlı'da camileri, tekkeleri, kutsal yerleri sedef süslemiştir." diye konuştu.

Sedefin yaklaşık 300 yıldır dini mekanların dışında evde ve gündelik hayat içinde de kullanıldığını anlatan Emekli, bu durumun sedefi, yaşamın sanatsal bir parçası haline getirdiğini ifade etti.

Hilmi Emekli, sedefin bu geniş kullanım alanının 20. yüzyılda biraz azaldığına dikkati çekerek şöyle devam etti:

"Camilerde, Kur'an-ı Kerim muhafazalarında, rahlelerde, mihrapta kullanılan sedef daha sonra mobilyada, silah kabzasında, takunyada ve her türlü ev eşyasında kullanılmaya başlıyor, artık evleri süslüyor. Yakın tarihte İkinci Abdülhamid dönemi ve sonrasında oldukça sıkıntılı bir döneme giriyor çünkü pahalı bir malzeme ve yatırım yapmak zor. Bu yüzden temin etmekten ziyade tamirle uğraşılıyor."

"Ekip olmadan sedef sanatını dünyaya taşımak imkansız"

Sedef sanatının Osmanlı döneminde kalabalık ekiplerle itinayla yapıldığını aktaran Emekli, bu kapsamda "kurumsal bir yapı oluşturduklarını" kaydetti.

Sedef Atölyesi'nde kalabalık bir ekiple çalışmalara aralıksız devam ettiklerini anlatan Emekli, "Birey olarak sedefi gerçek manada tanıtmak zor. Ekip olmadan sedef sanatını dünyaya taşımak imkansız. Bunu yapmak son dönemde bize nasip oldu. Ekip olarak tasarım birimi, mobilya fileto, testereciler, sedefkarlar birlikte hareket ediyoruz. Daha hızlı ve güzel üretimler yapma fırsatımız oluyor. Dünyanın her tarafına kapı ve farklı eşyalar üreten bir kurum haline geldik. Sedef sanatını geleceğe taşımak istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Hilmi Emekli, aynı zamanda camileri sadelik temelli bir güzelliğe kavuşturmak için de sedef sanatını kullandıklarını, Çamlıca Camisi'ndeki bazı sedef çalışmalarını da ekip olarak yaptıklarını belirtti.

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.