Okullar Açılırken
Peyami Safa yıllar önce şunları yazmış: “Victor Hugo: ’Bir okul açan bin hapishane kapatır’ demiş. Bizde okullar çoğaldıkça hapishanelere ihtiyaç artıyor. Çünkü manevi temeller üstünde yükselen bir terbiye sistemimiz yok. Yalnız bilgi vermekle ahlaki itiyatlar kazandırılamayacağını düşünmüyoruz. Bütün yükü maarifin zaten çökmüş omuzlarına da yüklemeyelim. Memleketin manevi havasını tazelemek lazım. Pencereleri ardına kadar açalım. Zehirleniyoruz. Kendimizi kaybetmek üzereyiz.” (Peyami Safa, Tercüman, 4 Eylül 1959)
Okullar açılırken yine bir yığın tartışmalar yaşıyoruz. Gördüğümüz kadarıyla bu tartışmalar meselelerin özüne, temeline inerek değil taraflı ve yüzeysel bir zeminde yapılıyor. Bir örnek verecek olursak ,”cihat” kavramının ders kitaplarına girmesi konusu. Karşı çıkanlar o kadar abartıyorlar ki: Sanki ölüm- kalım meselesi.
Oysa cihat, insanın kendi benliğindeki yanlışlarla ve vatanı ve çeşitli değerler için mücadele etmesi, savaşmasıdır. Allah korusun memleketimizin işgale uğraması tehlikesine karşı yetiştirdiğimiz nesillere bunun için savaşmak gerektiği bilinci verilmesin mi? Ayrıca Daeş, İşid, El-Kaide vb. örgütlerin cihat kavramını istismar etmeleri ve yanlış anlamalarının önüne geçilmesi için de bu kavramın doğrusunun öğretilmesi gerekmez mi?
Eğitim- öğretim üzerine yazan, düşünen, kafa yoran yazarlar ve bilim adamlarının görüşlerinden yola çıkarak diyebiliriz ki: İlköğretimde inanç, ahlak ve karakter eğitimi, ortaöğretimde yani liselerde akıl ve düşünmeyi geliştirici eğitim, Üniversitelerde ise ihtisas yani araştırma eğitimine ağırlık verilmelidir. Bunların üzerinde kısaca durmaya çalışalım.
Yaşadığımız toplumda işlenen cinayetleri, yapılan kötülükleri, anarşi ve terör olaylarını haberlerde izliyoruz. Öyle ki, gazeteler ve diğer haber kaynakları annesini öldürenler, babasını öldürenler, oğlunu, kızını öldürenlerin haberleriyle dolu. Onun için çocuğa ilk verilmesi gereken manevi eğitimdir. Yani çocuğa Allah korkusu, sevgi, saygı, doğruluk, yardımlaşma vb. konuların kalıcı bir şekilde öğretilmesidir. Tabiî ki bu eğitim medreselerin son dönemlerindeki gibi ruhsuz ve yanlışlarla dolu bir eğitim olmamalıdır.
Ortaöğretimde düşünce eğitimine ağırlık verilmesi gerektiğini belirttik. Öğrenci çok okumalı, okuduğu ve öğrendiği her şey üzerine düşünmeli, peşin hükümlerden uzak durmalı, herkesçe doğru sayılan konuları bile eleştirebilmelidir. Herhangi bir fikre veya şahsa körü körüne bağlanmanın yanlışlığı üzerinde ısrarla durulmalıdır.
Üniversitelerde ise tamamen araştırma üzerine yoğunlaşılmalı, hiçbir konu tabu olmamalıdır. Üniversite hocaları ideolojik yaklaşımlara göre değil yaptıkları araştırmalara göre görevlerinde yükselmeli devlet bunlara maddi ve manevi her türlü desteği vermelidir. Ülkemizde yeni buluşların yapılabilmesi için her şey yapılmalıdır. Almanya’yı örnek olarak verecek olursak, Almanya’nın yeterli miktarda doğal kaynakları olmamasına rağmen( Petrol, doğalgaz vb) ürettiği arabalarla ve diğer teknolojik araçlarla dünyanın en güçlü ekonomilerden birine sahip. Bizimde en yeni buluşlar yaparak yeni ürünler yapmamız ve Dünya’ya da pazarlamamız gerekir. Bu konularda da başlatılmış çalışmalar vardır. Ancak bu sayede ayakta kalabiliriz ve diğer ülkelerle yarışabiliriz.
Nizamettin Yıldız
Ulu Kanal
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.