Necib Mahfuz ile bütünleşen 'sokak, tekke ve müze'
Necib Mahfuz ile bütünleşen 'sokak, tekke ve müze'
Mısır'ın Nobel ödüllü yazarı ünlü edebiyatçı Necib Mahfuz'a göre "sokak" dünya, ülke ve insanlığın; "tekkeler" ise manevi değerlerin simgesi.
Mısır'ın Nobel ödüllü yazarı ünlü edebiyatçı Necib Mahfuz'un (1911-2006) eserlerinde sokak (zukak) ve tekke (tekiyye) önemli bir yer tutuyor.
Mahfuz'a göre sokak; dünya, ülke ve insanlığı simgeler. Bu nedenledir ki en önemli eserlerinden bazılarına "Celabavi Sokağı'nın Çocukları", "Midak Sokağı" ve "Şeker Sokağı" şeklinde isimler vermiştir.
Tekkeler ise onun için manevi değer ifade eden kurumlardır. Bir televizyon kanalına verdiği mülakatta tekke ile ilgili; "Ben küçükken hiç kimsenin yanına yanaşmadığı bir tekke hatırlıyorum. Büyüyüp eserler kaleme almaya başlayınca, tekkeleri manevi değerlerimizin simgesi olarak algılamamız gerektiği kanaatine vardım." ifadelerini kullanmıştır.
Başkent Kahire'nin El-Ezher bölgesinde dar bir sokakta yer alan Muhammed Ebu Deheb Tekkesi, vefatından 13 yıl sonra geçen temmuz ayında "Necib Mahfuz Müzesi" olarak açıldı. Bir tekke binasının ünlü edebiyatçının müzesi olarak tahsis edilmesi, yazarın yaşamı ve eserleriyle örtüşen isabetli bir tercih olarak algılandı.
Mahfuz'a ayrılan Muhammed Ebu Deheb Tekkesi
El-Ezher Camisi'nin hemen yanındaki Osmanlı dönemi yapılarından biri olan Ebu Deheb Tekkesi, 1703 yılında Memlüklü mimarisine yakın bir tarzda inşa edildi.
O dönemin önemli yapılarından biri olarak kabul Ebu Deheb Tekkesi'ne ait misafirhane ve şifahane gibi hayır işleri için kullanılan yapılar da bulunuyor.
Tekke, Mahfuz'un doğup büyüdüğü, çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği eve ise sadece birkaç yüz metre uzaklıkta bulunuyor.
Mısırlı yazarın "Han Halili" adlı kitabında anlattığı Kabadayılar (Futuvvat), Harafiş Destanı'nda bahsettiği Efendiler (Efendiyye) ve Midak Sokağı'ndaki (Zukak el-Midak) Hamide hep bu bölgedeki şahsiyetler.
İki katlı bir yapıdan oluşan eski tekkenin müzeye çevrildikten sonra içinde açık ve koyu yeşil renklere ağırlık verilmiş olması dikkati çekiyor. Birinci katta küçük bir konferans salonu ve Mahfuz'un eserlerinin yer aldığı bir kütüphane bulunuyor.
İkinci katta ise Mahfuz'un aldığı ödüller, madalyalar, hediyeler, özel eşyaları ve kendi el yazısı ile kaleme aldığı eserlerin orijinal nüshaları sergileniyor.
Mısırlı yazarın farklı dünya dillerine çevrilmiş eserlerinin de sergilendiği müzede, küçük bir sinema salonunun yanı sıra "Sokak", "Kalkış Hayalleri", "Biyografinin Yansımaları", "Tezahürler" ve "Nobel" olarak isimlendirilmiş salonlar bulunuyor.
Başına bela açan kitabı ve bıçaklı saldırı
Mahfuz, Nobel ödülü aldıktan sonra daha fazla dikkat çekmeye başladı ve haliyle eserleri pek çok dile çevrilerek bütün dünyada okunur oldu.
Hayatının sonuna kadar eser vermeye devam eden Mısırlı yazarın kaleme aldığı bir kitap ise tepkilere neden oldu. Mısırlı iki genç, tepkilerini daha da ileri götürerek 1994 yılında ikamet ettiği Kahire'nin Acuze bölgesinde Mahfuz'a bıçaklı saldırıda bulundu.
Ensesinden yaralanan ünlü yazar, iki ay hastanede kaldı. Saldırı, hareket kabiliyetini olumsuz etkilediği için Mahfuz sonraki yıllarda sağ elini normal bir şekilde kullanamadı.
14 Temmuz'da açılan Necip Mahfuz Müzesi'nde ifade edildiğine göre, saldırıyı gerçekleştirenler, yazarın "Sokağımızın Çocukları" kitabındaki fikirlerine karşı çıkan aşırı tutucu fikirlere sahip gençlerdi.
Söz konusu saldırının gerekçesi olarak gösterilen "Sokağımızın Çocukları" adlı tartışmalı kitap, "Allah'ı bir şahsiyet gibi tasvir ettiği" için Mısır'da 2006 yılında yasaklandı.
Necip Mahfuz kimdir?
11 Aralık 1911'de El-Ezher bölgesinin Cemaliye sokağında dünyaya gelen Mahfuz, çocukluk ve gençlik dönemini tarihi Kahire'nin kalbi olarak kabul edilen bu semtte geçirdi.
Üniversitede felsefe okuyan Mahfuz, 17 yaşında iken yazı hayatına başladı. 1940'lı yıllarda kendilerini "Harafiş" olarak isimlendiren bir entelektüel gruba katıldı. Bu grup, her hafta bir kişinin evinde veya kahvehanede toplanır, son gelişmeleri değerlendirir ve edebiyat sohbetleri yapardı.
Mahfuz, yıllar sonra 10 farklı olayı anlattığı bir kitabına bu grubun adını verdi. "Harafiş Destanı" olarak isimlendirdiği kitabını 1977 yılında yayımladı. Harafiş, Osmanlı döneminin son zamanlarına kadar Mısır'da daha çok "garip ve kimsesizler" için kullanılan bir kelimeydi. İktidar ve gücün anlatıldığı kitap, Mısır'da en çok bilinen ve okunan eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Kitapta anlatılan konuların çoğu beyaz perde ve tiyatroya da aktarıldı.
Necib Mahfuz'a 1972'de "Mısır Cumhuriyet Nişanı", 1988'de ise ülkenin en üst nişanı olan "Nil Nişanı" verildi.
1988'de kazandığı Nobel Edebiyat Ödülü ise Mahfuz'un dünyaca tanınmasına ve eserlerinin farklı dillere çevrilmesine vesile oldu.
30 Ağustos 2006'da 95 yaşında hayatını kaybeden Mahfuz, Arap dünyasında eserleri televizyon, tiyatro ve sinemaya en fazla aktarılan yazar olarak biliniyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.