Mustafa Yürekli: Yitik bilgi adasının boş sahilleri..

Mustafa Yürekli: Yitik bilgi adasının boş sahilleri..
"Hiç kimse bizim yerimize düşünmez! Kimsenin yararına kendi düşüncemizden vaz geçmemeliyiz değil mi? Yitik bilgi adalarını keşif için aydın seferberliği gerekiyor. İslami bilgi ve hikmetin peşine düşmek gerekiyor. İslami ilimleri bugüne taşımak gerekiyor.

Yitik bilgi adasının boş sahilleri..

Cehalet okyanusunda bilgi adası ne kadar büyük olursa, kıyısı da o kadar uzun olur.

Bilme eyleminin güdüleyicisi olarak merakın psikolojik ve sosyolojik boyutları var. Merak, bireyde öğrenme toplumda da sosyalleşme olarak görünüm kazanıyor. Bu yüzden bilgi arttıkça hayret sahili de o kadar uzun olur.

Cehalet okyanusunun tam ortasına bırakılıyor insanoğlu, birkaç kiloluk et parçası olarak.. Fizik büyüme, insan hayatında psiko - sosyal gelişmeyle eşgüdümlü yürümüyor. Büyüyüp olgunlaşmak, yetkinliği göstermiyor herkeste; olgunluk her yerde ve herkeste yetkinlik anlamına gelmiyor hiçbir zaman. Olgunluk, eğitimle, ehliyet (belli bir hazır bulunuş) düzeyine çıkarılabilirse gelişme sağlanmış oluyor. (Bisikleti sürüşe fizik olarak yeterlilik olgunluk oluyor. Bir eğitim sonucunda bisikleti sürmek ise gelişim sağlamak oluyor.)

Bir yandan insanın içinde yaşadığı çağ, medeniyet, toplum, aile belirliyor gelişimi bir yandan da okul, kültür, müfredat, öğretmenler.. Bu yüzden her insanın gelişimi, biraz kaderidir.

Modern zamanlarda dünyaya gelip cehalet denizine düşenler ne kadar acıdır ki hemen yalana ve safsataya sarılıyor. Bilgi teknolojinin - ekonominin emrine girmiş, düşünce de politikanın. Bu yüzden Batı’da insanlar bilgi adasından yoksun. Yaratılışı değil evrimi savunuyorlar. Yaratıcı olmayınca ne evren açıklanabilir ne de hayat.. Tanrı tanımazlık, dinsizlik, pozitivizm, materyalizm, pragmatizm, konformizm ve hedonizm insanın merak duygusunu köreltiyor ve gelişimini engelliyor. Batı'ya değerlerimizi teklif edebiliriz rahatlıkla ama biz bile yoksunuz artık onlardan.

Aydınımız Batıcı! Tanzimat’tan beri Batı taklitçiliğinde kaybediyoruz nesilleri.. Eğitim kurumlarımızı kapattık, kendi kültür ve medeniyetimizden uzakta verdiğimiz eğitimlerle yetişen insanımız zafiyet gösteriyor. Yirmi milyon kilometrelik vatan toprağından Anadolu kaldı elimizde bir. Kaht-ı rical, adam yokluğu nedeniyle Birinci Dünya Savaşı’nı kaybettik, devletimiz kapandı. Batı tarihi kinini hala kusuyor kapımızda. Devlet adamı yetiştiremediğimizden devletler oyununda da, iç politikada da (problemlerin tespiti ve çözümünde de) beş altı kuşak başarısız oldu.. Yirminci yüz yıl boyunca ezildik, sömürüldük.. Sesimiz çıkmadı.

Batı, üretici, yönetici, teknik insanı üretti. Ama bilge, erdemli ve adaletli insandan yoksun. Batının elindeki bilgi, insanının çağdaş dünyada yönünü bulmasına, kendi durumunu belirten birbirine bağlı koşulları kavramasına, olan biteni yargılamak için gerekli açılardan dünyaya bakmasına elverişli değil. Batı insanının elindeki bilgi (internetteki bilgi bombardımanı) düşünmek için yol yordam sağlamıyor maalesef. Batı uygarlığı çöküyor ama gören yok!

Aydın, insanın dünyadaki durumunu anlamasına yarayan bilgi ve düşünce edinme yollarını öğrenmiş kişidir. Batı, aydın yetiştiremiyor, bu nedenle kültürlü insanı bunalımda. Yığınlar, teknik kültürle oyalandığından git gide özgürlüğe kavuşmasını sağlayacak olan kültürden yoksun bırakılıyor, iki asırdır. Avrupa halkları, bilinçlenmek ve özgürleşmek için ihtiyaç duyulan kültürden çok uzak noktada olduklarının da farkında değil.

Batı'dan ithal olduğundan elimizdeki bilgi çerçevelerinin içleri boş.. Dolduramıyoruz kavramların içlerini. Üniversitelerimiz, Avrupa merkezli bilim anlayışıyla beklenen kültür atılımını gerçekleştiremiyor. Batı'dan kuram ithali, kavram kargaşası, yanlış ve boş paradigmalar, algıdaki bulanıklık başımıza gelen felaketleri anlamamıza bile yetmiyor. Batıcılar, darbelerle, muhtıralarla, gerilimlerle ortamı bozuyor. Dünya güçleri ülkemizde bulanık suda rahatça avlanıyor.

Hiç kimse bizim yerimize düşünmez! Kimsenin yararına kendi düşüncemizden vaz geçmemeliyiz değil mi? Yitik bilgi adalarını keşif için aydın seferberliği gerekiyor. İslami bilgi ve hikmetin peşine düşmek gerekiyor. İslami ilimleri bugüne taşımak gerekiyor. İnsanımızın dininin ve medeniyetinin kaynaklarıyla temas kurması kolaylaştırılmalıdır en kısa sürede.

Bilgide, düşüncede ve sanatta diriliş gerçekleşmeden kurtuluş programı yapılamaz. Bu iş aydınların boyunu aştığına göre hangi hükümet olursa olsun ondan halkın kültürü için, milli kültür için eksiksiz bir tasarı hazırlanması istenmelidir. Bu tasarıda beklenen, sadece ilk ve orta öğretim öğretmenlerinin dilekleriyle ya da üniversite öğrenci ve öğretim görevlilerinin dilek ve temennileriyle yapılacak değişiklikler değil, bir de yetişkin ve yaşlıların aynı kültür çabasına katılmalarına yardım edecek geniş bir düzenin kurulmasıdır.

Unutmayalım ki her türlü bilgisizlik, baskının bir sonucudur ve yeni baskıları hazırlar. Ülkemizde iki asırdır süren Batıcı baskı yüzünden eğitim ve kültür hayatımız verimsiz ve yetersiz hale gelmiştir. Batıcıların baskısı, bilgiden uzaklaşan toplumu çürütmüş; birlik, güvenlik, barış ve umut gittikçe aşınır, tükenir hale gelmiştir.

Bilimde, düşüncede ve sanatta atılım yapmadan sadece ekonomik kalkınmada atılım mümkün değildir. Yeni topluma giden yol, yen insandır; doğru, iyi ve güzel ekseninde yaşamadır.

Yitik bilgi adasının boş sahilleri yüzünden yokoluşa giden yıkılış durdurulamamaktadır. Cehalet okyanusunda bilgi adası o kadar büyük olmalıdır ki herkes uzun hayret sahillerinde dolaşmalı, Esmaül Hüsnanın tecellilerine şehadet ederken öğrenmenin ve yenilenmenin heyecanını iliklerinde hissetmelidir..

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.