Mustafa Yürekli: Kur’an-ı Kerim’den Berat almak..
Mustafa Yürekli: Kur’an-ı Kerim’den Berat almak..
Berat Kandili, insanlık için kıyamete kadar sürecek olan Kur’an Çağı’nı başlatmasının ve Kur'an-ı Kerim’in şerefine Hz.Muhammet’in (s.a.v.) ümmetine rahmet kapılarının açılmasının kutlanmasıdır.
Allahu Teala, dört büyük melekle, Hz.Mikail (a.s.), Hz.Cebrail (a.s.), Hz.İsrafil (a.s.) ve Hz.Azrail (a.s.) ile her yıl, kameri aylardan Şaban ayının 14'üncü gününü 15'ine bağlayan gece, dünya semasında bir toplantı yapar. Bu toplantıda, gelecek bir yılın önemli, önemsiz bütün işleri görüşülüp karara bağlanılır. İnsanların rızıkları, ecelleri ve diğer durumları tek tek ele alınır, ayrıntılı bir şekilde belirlenir ve kararlar yazılır.
Hz.Mikail (a.s.), ‘Rızıklar’ dosyasını düzenler. Hz.Cebrail (a.s.), ‘savaşlar’ ve deprem, yıldırım, yer çökmesi, heyelan, tusunami, yıldırım düşmesi gibi her türlü ‘doğal afetler’ dosyasını düzenler. Büyük meleklerden biri olan ve dünya semasının sorumlusu Hz.İsrafil (a.s.) da, ‘ameller, işleri’ dosyasını düzenler. İnsanların karşılaşacakları büyük, küçük, her türlü ailevi, sosyal, ekonomik ve siyasal işler, uluslar arası işler, Hz.İsrafil (a.s.)’ın sorumluluğundadır. Ölüm meleği Hz.Azrail (a.s.) ise, ‘ölüm’ ve ‘musibetler’ dosyasını düzenler.
Kur’an-ı Kerim’de, Berat gecesinden "O gecede her hikmetli iş tarafımızdan bir emirle ayrılır...." (Duhan Suresi; Ayet: 4.) ayeti kerimesiyle bahsedilir. Dolayısıyla, kainatın, insanlığın ve hayatın bir yıllık yaratılışının programlandığı bu toplantı, ümmetine bildirilmek üzere, sevgili Peygamber Efendimiz Hz.Muhammet’e (s.a.v.) haber verilmiştir. İslam dini, bu ‘Yaratış Toplantısı’nın gerçekleştiği geceyi, ‘Berat Kandili’ olarak adlandırmış, bu özel vaktin değerlendirilmesi amacıyla Müslümanlar için saygıda derinleşme (takva) ve yüceliş derecelerini tırmanma fırsatına dönüştürmüştür.
KURAN ÇAĞI
Allahu Teala’nın ‘Yaratış Toplantısı’nın en büyüğü ve en önemlisi, hiç şüphesiz, Kur’an-ı Kerim’in Peygamber Efendimiz Hz.Muhammet’le (s.a.v.) insanlığa gönderilme kararının alındığı M.S. 610 yılında yapılan Berat gecesi toplantısıdır. Elmalılı Hamdi Yazır, ‘yedinci semadan dünya semasına, bir cümle olarak, toptan; Levh'ten dünya semasına indirildi ve Hz.Cebrail (a.s.) yazıcı meleklere imla etti, sonra da Peygamber'e yirmi üç senede kısım kısım indiriyordu’ demektedir.
Demek ki, Kur'an-ı Kerim’in ‘İnzal’ adı verilen bir toptan inişi, bir de ‘Tenzil’ kavramıyla karşılan bölümler, parçalar halinde; Peygamber Efendimiz Hz.Muhammet’e (s.a.v.) yirmi üç senede sure sure, ayet ayet inişi vardır. (Hak Dini Kur'an Dili, Elmalılı M.Hamdi Yazır, Feza Gazetecilik, 1996 Cilt. 7 sh. 70)
Kur'an-ı Kerim’in ‘İnzal’i M.S. 610 yılının Berat gecesinde, ‘Tenzil’inin başlaması da aynı yılın Kadir gecesinde gerçekleşmiştir. Kur'an-ı Kerim’deki "Gerçekten biz o Kur'an-ı Kerim’i Kadir gecesi indirdik." (Kadir Suresi; Ayet: 1.) ayeti, M.S. 610 yılında, Hira mağarasında, Hz.Cebrail’in (a.s.) ‘Yaratan Rabbinin adıyla Oku!’ (Alak suresi; Ayet:1.) ayeti kerimesini getirmesiyle başlayan ‘Tenzil’ sürecinin başlangıcından bahsetmektedir.
Berat Kandili’nde Kur'an-ı Kerim’in İnzali ve dünya semasında Hz.İsmail’e (a.s.) tesliminin yıl dönümü oluşu nedeniyle de kutsladır. Berat Kandili, insanlık için kıyamete kadar sürecek olan Kur’an Çağı’nı başlatmasının ve Kur'an-ı Kerim’in şerefine Hz.Muhammet’in (s.a.v.) ümmetine rahmet kapılarının açılmasının kutlanmasıdır.
KUR’AN-I KERİM ÇAĞI
Berat Kandili’nde, son hak kitap Kur'an-ı Kerim’i, ailemizin, şehrimizin, üyesi olduğumuz toplumumuzun, İslam milletinin ve insanlığın gündemine taşımanın yollarını aramalıyız:
Kur'an-ı Kerim, daha ‘İnzal’ ve ‘Tenzil’ olunmadan, bugün elimizdeki haliyle mevcuttu; okuduğumuz sureler ve ayetleri yazılıydı. Kur'an-ı Kerim, Allahu Teala’nın ilim, irade ve kudret gibi bütün güzel isimlerinin bir tecelligahı ve öngörüsüydü; bu yüzden daha insanlığa ulaştırılmadan mucize kitaptı.
M.S. 610 Berat gecesinde, Kur'an-ı Kerim Hz.Cebrail'e (a.s.) teslim edildiğinde, Peygamber Efendimiz Hz.Muhammet’in (s.a.v.) yirmi üç senede neler yaşayacağı, sure ve ayetlerin indiriliş gerekçesi olan olaylar, durumlar ve işler Allahu Teala tarafından biliniyordu.
Yedinci yüzyılın başındaki bu olaydan, kıyamete kadar gerçekleşecek tüm olayları ve gelişmeler de yüce Rabbimiz elbette bilmekteydi ve bu bilgiyi belli oranda Kur'an-ı Kerim’e yansıttı.
Berat Kandili’nin bir boyutu, kaza ve kader konusunu oluşturur.
Kur'an-ı Kerim, çölde kaybolmuş bir milleti, derleyip toplayıp büyük bir medeniyetin kurucusu haline getirdi; en büyük ilim, irfan ve hikmet kaynağıydı. Sadece büyük devletlerin sarayında bir elin parmağı kadar kişinin bildiği okuma yazma, Kur'an-ı Kerim’le toplumun en alt katında olanların bile ulaşabileceği bir konuma indirildi; bilgi, yüksek anlayış ve temiz yaşayış (medeniyet) onun mucizesidir. Bilim, felsefe, sanat, kalemin halkın eline geçmesiyle verimli bir döneme girdi, İslam medeniyetinde; akıl, güvenceye alındı, düşünme özgürlüğü, bilim yapma ve iletişim özgürlüğü getirdi.
Yedinci yüzyıldan itibaren, Çin, Hint, Orta Asya, Yunan, Mısır ve Avrupa medeniyetlerinin birikimlerine sahip çıkıp geliştiren İslam toplumlarında, eğitim, öğretim ciddi bir şekilde düzenlendi, ilk üniversiteler, büyük kütüphaneler kuruldu; bugünkülere denk bir işlevde hastaneler kuruldu, matematik, fizik, biyoloji ve kimya temelleri atılıp geliştirildi, tıp ve eczacılıkta dev sıçramalar yapıldı. Avrupa ve dünya, 15. yüzyıla kadar, hastalarına, ahır gibi mekanlarda, yataktan bile yoksun, samanların üzerinde, sihirli kimyasallarla baktı. Kur'an-ı Kerim, insanlığa çağlar atlattı, insanlık onun medeniyet düzeyini sekiz yüzyılda ancak algılamaya, yakalamaya başladı.
Kur’an-ı Kerim, bilginin ve düşüncenin zirvesiydi; insanlığın muhtaç olduğu anlam dünyasının doruğuydu. M.S.750’den 1250’ye kadar süren 500 yıllık dönem, Kur’an-ı Kerim’le gelen medeniyet baharıydı. İki yüz yıllık duraklamadan sonra, Osmanlı’nın öncülüğünde, yine 500 yıl sürecek bir medeniyet hamlesi yaptı, Avrupa’ya karşı.
Kur’an-ı Kerim anlam dünyasında, aşıklar tepesiydi: Büyük alimler, mutasavvıflar yetişti.
TARİH KUR’AN’I TASDİK VE İLAN EDİYOR
Kur'an-ı Kerim öncesi, sayfalar dönemi ve kitaplar dönemi olmak üzere iki devirden oluşuyor.
Hz.Adem (a.s.), Hz.Şit (a.s), Hz.İdris (a.s) ve Hz.İbrahim (a.s.) sayfalar devrinde gönderilmiş peygamberlerdi.
Hz.Musa’ya (a.s.) Tevrat, Hz.Davut’a (a.s.) Zebur ve Hz.İsa’ya (a.s.) İncil de kitaplar döneminde indirildi. M.Ö.1750 yıllarında, 30 milyonluk dünyaya peygamber gönderilen Hz.İbrahim’den (a.s.) Hz.İsa’ya (a.s.) geçen 18 asırda, üç kitap ve pek çok peygamber gönderildi.
Kur'an-ı Kerim, indirilişinden önceki on sekiz asırlık bu muvakkat dinler dönemindeki olayları ayrıntılı bir şekilde açıklar ve sözkonusu üç kitabı da özleriyle içinde toplar. Kur’an-ı Kerim’den önceki kutsal sayfalar ve kitaplar, ilahi koruma altına alınmadığından zamana karşı dayanıklılık göstermemiştir, Bu dönemin özelliği, insanlığı Kur’an-ı Kerim’e hazırlamaktır.
Yedinci yüz yılın başında inen, 14 asırdır okunan, bugün milyarlarca insanın haberdar olduğu, dünya üniversitelerinin üzerinde inceleme yaptığı Kur'an-ı Kerim’in Allah’ın son kitabı olduğunu tarih de tasdik ve ilan etmiştir: Kur'an-ı Kerim’in gönderilişinden sonra geçen on dört asırda hiçbir peygamber ve kitap görülmemiştir çünkü. Bu gerçeği, Yahudiler ve Hıristiyanlar da görmektedir.
Dolayısıyla günümüz Müslümanları, Kur'an-ı Kerim’in şerefine bağışlanan Berat Kandili’ni iyi idrak etmeli ve onu ailemizin, şehrimizin, üyesi olduğumuz toplumumuzun, İslam milletinin ve insanlığın gündemine taşıma sorumluluklarını yerine getirmelidirler.
Ümmet-i davet durumundaki insanlık, Kadir ve Berat gecelerinde, Ramazan’da medeniyet çekirdeği, hayat kaynağı Kur'an-ı Kerim’i gündemlerine almalıdır..
KUR’AN-I KERİM’DEN BERAT ALMAK
Berat Kandili, Müslümanların, sınırsız af ve merhamet sahibi Yüce Allah'a sığınarak günahlardan ve her türlü sıkıntılarından arınma, ilahi mağfiret, lütuf ve bereketlere erişebilme fırsatını yakalayabilecekleri, muhabbet ırmaklarına girdikleri müstesna zaman dilimlerinden birisidir. Bu gecenin, Müslümanlar tarafından saygı ve coşkuyla kutlanmasının nedeni de budur. İslam alimlerinin ve Allah dostlarının altın fırsat gördükleri ve büyük önem verdikleri Berat Kandili’nin üzerinde durulan ve ittifakla belirlenmiş beş özelliği vardır. :
1) Önemli işlerin seçimi ve ayırımı yapılır: Allahu Teala, dört büyük melekle, Hz.Mikail (a.s.), Hz.Cebrail(a.s.), Hz.İsrafil (a.s.) ve Hz.Azrail (a.s.) ile her yıl Berat gecesi gerçekleştirdiği ‘Yaratış Toplantısı’nda, gelecek yıla kadar kulların rızıkları, ecelleri ve diğer durumları yazılır, ayrıntılı bir şekilde belirlenir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bizlere de şöyle buyurmuştur: "Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde (kandilden sonraki gün) oruç tutunuz. Çünkü o gece güneş batınca Allah-u Teâlâ o andan fecir oluncaya kadar: 'Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. Sıkıntıda olan yok mu, ona kurtuluş vereyim' buyurur." (İbn Mace, İkametü's-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38). Müslümanlar, bu gecede, tüm sıkıntılarını alıp, aşıklar tepesi Kur’an-ı Kerim’de çözümlerini bularak, Berat’larını ellerine alacaktır. Allahu Teala, Berat Kandil’inde, insan sorunlarının getirilmesi halinde Kur’an-ı Kerim’de çözümlerinin bulunmasını teklif ve taahhüt etmektedir.
2) Yardımcı melekler gönderilir: Allahu Teala, bu geceyi, ibadetle, Kur’an-ı Kerim’de araştırmalar yaparak geçirenlere yardımcı olması amacıyla melekler gönderir. Resulûllah (s.a.v.) Efendimiz buyurdular ki: "Her kim bu gece yüz rekat namaz kılarsa Yüce Allah ona yüz melek gönderir. Otuzu ona cenneti müjdeler, otuzu ona cehennem azabından teminat verir. Otuzu da ondan dünya afetlerini savarlar, On'u da ondan şeytanın tuzaklarını, hilelerini savarlar.” (Hak Dini Kur'an Dili, Elmalılı M.Hamdi Yazır, Feza Gazetecilik, 1996 Cilt. 7 sh. 68) Kur’an-ı Kerim, insanlığa, dua, namaz, oruç, kurban ve infakı geliştirip en mükemmel şekilde, güzel ibadetler halinde sunmaktadır; uhrevi ve dünyevi işler kolaylaşır bu ibadetlerde. Dünya afetlerinin ve şeytanın tuzaklarının sıkıntı olmaktan çıkması için aşıklar tepesi Kur’an-ı Kerim’de çözülmesi, meleklerle özel olarak desteklenecektir. Berat gecesinde, sıkıntılarının çözümünü arayacak Müslümanlara Kur’an-ı Kerim açılacak, anlamı özel bir lütuf olarak kalplere indirilecektir. Berat gecesi, Kur’an-ı Kerim, Müslümanlarla konuşacak ve tüm sıkıntılarından kurtaracak..
3) Peygamberimize şefaat yetkisi verilmiştir: Peygamberimiz’e (s.a.v.) şefaat yetkisinin tamamı, bu Berat gecesinde verilmiştir: Şaban'ın 13. gecesi ümmeti hakkında şefaat istemiş, bu şefaatin üçte biri verilmiş; 14. gecesi yine istemiş, üçte biri daha verilmiş; 15. gecesi talep etmiş, bu gece şefaatin tamamı ihsan buyurulmuştur. Bu şefaatten mahrum olanlar Allah'tan, devenin ürküp kaçtığı gibi kaçanlardır. Berat gecesi, Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolunun hak olduğunun da ilanıdır. Aşıklar tepesi, Kur’an-ı Kerim’in etekleri, Resulûllah’ın (s.a.v.) sünnetidir; tırmanış, eteklerden başlar. Kur’an-ı Kerim’e uçarak varabileceğini sananlar, Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolundan çıkarak varmaya uğraşanlar, ayakları yerden kesildikten sonra, şeytanın rüzgarının oyuncağı olduklarını göreceklerdir; yaprak gibi savrulacaklardır. Ehl-i Sünnet ve Cemaat yolu, tek doğru medeniyet kurma (sorunların çözümü) yöntemidir.
4) Bağışlanma ve af gecesidir: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Şaban ayının orta gecesinin ilk vaktinde Cebrail bana geldi; ‘Ya Muhammed, başını semaya kaldır..’dedi. ‘Bu gece nasıl bir gecedir?’ diye sorunca, ‘Bu gece, Allahû Tealâ, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayanlardan, büyük günah işleyenlerin dışında, büyücü, kahin, alkol bağımlısı, faizciliğe ve zinaya düşkün kimseler dışında, hemen herkesi bağışlar. Bu kimseler, tövbe edip yollarından dönünceye kadar, Allahû Tealâ onları bağışlamaz.’ dedi. Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail yine geldi ve şöyle dedi: ‘Ya Muhammed başını kaldır.’ Bir de baktım ki, cennet kapıları açılmış ve girişte melekler bekliyor. Cennetin birinci kapısında, ‘rüku edenlere’ ikinci kapıda ‘secde edenler’e, üçüncü kapıda, ‘dua edenlere’, dördüncü kapıda ‘Allah'ı zikredenler’e, beşinci kapıda, ‘Allah korkusundan ağlayanlar’a ve altıncı kapıda ‘Müslümanlar’a melekler müjde verip kutluyorlardı. Yedinci kapıda ‘Hiçbir dilekte bulunan yok mu ki, kendisine dilediği verilsin?’ diye sesleniyorlardı. Sekizinci kapıda, ‘Günahların bağışlanmasını dileyen yok mu ki, günahları bağışlansın?’ diye sesleniyorlardı. Bunları gördükten sonra, Hz.Cebrail'e ‘Bu kapılar ne zamana kadar açık kalacak?’ diye sordum. Hz.Cebrail bana ‘Gecenin ilkinden, tan yeri ağarıncaya kadar. Ya Muhammed, Allahû Tealâ, bu gece Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi cehennemden azad eder.’ dedi.” (Gunyet'üt Talibin, Abdülkadir Geylani, Sağlam Yayınevi, 1991 Çev. Abdülkadir AKÇİÇEK, sh. 578.) Cennet halkı olan Müslümanlara, sorumlulukları hatırlatılmaktadır bu hadiste.
5) İbadetlerin fazileti çok büyüktür: Böyle önemli ve mübarek bir gecenin feyz ve bereketinden faydalanmak için, akraba ve dostlarımızla tebrikleşmeli, fakir ve yoksullar görüp gözetilmeli, günahlarımıza tövbe ve istiğfar ederek, Rabbimize dua ve niyazda bulunulması gerekir. İbadetlere yoğunlaşmak, kendimizi yaklaşan Ramazan ayına hazırlamak için önemli. Bu geceyi ibadet ederek, Kur'an-ı Kerim okuyarak, dua ve istiğfar ederek ve özel ibadetlerimizle değerlendirelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.