Mustafa Yürekli: Kırk Kare: 5. Dünya 5'ten büyüktür
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Eyl 2014’te, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitap etti. Konuşmasında Birleşmiş Milletler'in etkisizleşmesine vurgu yaptı. Erdoğan, "Daha fazla mazlum insan hayatını kaybetmeden, BM sorunlara ağırlığını koymalıdır. Altını çizerek ifade etmeliyim, dünya 5’ten büyüktür" dedi.
Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin, ABD, Rusya, İngiltere, Çin, ve Fransa’nın BM’yi etkisiz hale getirdiğini söyledi. Bunun kabul edilemez olduğunu ifade etti.
"Tüm kararlar bir ülkenin iki dudağı arasında" diyen Erdoğan, Filistin'de sadece birkaç gün içinde iki binden fazla masum insan katledilirken BM'nin çözüm üretemediğini söyledi. Erdoğan, "Daha hızlı ve etkili karar mekanizmaları kurulmadır. BM çok daha cesur olmalıdır." ifadesini kullandı.
"Çocuklar ölürken kimse masum değil"
Erdoğan konuşmasının başında dünyada, geniş bir coğrafyanın derin krizler içinde olduğunu söyledi. 69. dönem BM Genel Kurulu'nun 1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'nın 100. yıl dönümünde gerçekleştirildiğini dile getiren Erdoğan, "Birinci Dünya Savaşı'na sahne olan coğrafyanın, aradan geçen bir asırlık süreye rağmen, istikrar, huzur, barış ve refahtan halen yoksun olduğunu üzülerek müşahede ediyoruz. Irak'tan Suriye'ye, Filistin'den Yemen'e, Mısır'dan Libya'ya, Afganistan'dan Ukrayna'ya kadar, geniş bir coğrafya, derin krizler içinde insanlığın vicdanını yaralayan görüntülere sahne oluyor" ifadelerini kullandı.
"Bu manzara insan onuruna yaraşır bir manzara değil. Ortalıkta BM’yi ilgilendiren bir sorun var demektir. Burada bir kez daha vurgulamak isterim. Çocukların öldüğü ve öldürüldüğü bir dünyada kimse masum değildir. Kimsenin can güvenliği yoktur, hiç kimse sürdürülebir refah içinde olamaz. Sadece geçen yıl 5 yaşın altında 6 milyon 300 bin çocuk hayatını kaybetti. Suriye'deki savaşta, 17 bin çocuk hayatını kaybetti, 375 bin çocuk yaralandı, 19 bin çocuk en az bir organını kaybetti. Bu yıl içinde, Filistin'in sadece Gazze Şeridi'nde, en modern ve ölüm saçan silahların doğrudan hedefi olarak 490 çocuk katledildi, 3 bin çocuk yaralandı" diye konuştu.
"Sessiz kalanlar insanlık suçuna ortak oluyor"
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Irak'ta, Suriye'de işlenen cinayetlere, Mısır'da demokrasinin katledilmesine itiraz edenler, yine bir takım haksız ve asılsız ithamlara maruz kalıyor, anında teröre destek vermekle itham ediliyorlar. Basın özgürlüğü yok diye bazı ülkeleri kıyasıya eleştirenlerin, Filistin'de öldürülen 16 gazeteciyi görmezden gelmesi, medya mensuplarına yapılan baskıyı duymazdan gelmesi küresel vicdanın dikkatlerinden kaçmıyor. Çok açık söylüyorum; çocukların öldürülmesine, masum kadınların alçakça katledilmesine, halkın oylarıyla gelmiş iktidarların silah ve tanklarla darbe yoluyla devrilmesine seyirci kalanlar, sessiz kalanlar, tepkisiz kalanlar, bu insanlık suçuna alenen ortak olmaktadır."
"Çifte standart teröre oksijen sağlıyor"
"Daha da önemlisi, modern dünya tarafından sergilenen bu çifte standart, çok geniş halk yığınları nezdinde ciddi bir güvensizlik oluşturmaktadır. Şu anda çatısı altında bulunduğumuz Birleşmiş Milletler'e, uluslararası kurum ve kuruluşlara karşı vicdanlarda oluşan güvensizlik duygusu, adalet duygusunu zedelemekte, milyonlarca insanı umutsuzluğa sevk etmektedir. Bugün karşı karşıya kaldığımız uluslararası terörün en temel beslenme kaynaklarından biri de işte bu güvensizlik duygusudur. Mazlumlara yönelik çifte standart, çocukların katledilmesine karşı sergilenen kayıtsızlık, tüm dünyada teröre oksijen sağlamaktadır. Birleşmiş Milletler'den ve uluslararası kurumlardan umutlarını kesen kitleler, çaresizlik ve umutsuzluk içinde terörün tuzağına düşüyorlar."
Erdoğan, konuşmasında terör ile İslam kavramının yan yana getirilmesini de eleştirerek, "Din adına terör kavramını hiçbir şekilde onaylamıyor, böyle bir tanımlamanın en başta dinlere yönelik büyük bir saygısızlık olduğuna inanıyoruz. Barış anlamına gelen İslam kavramının terör ile yan yana kullanılmasına da şiddetle karşı çıkıyoruz. İslam ile terörün yan yana kullanılması inciticidir. Aynı şekilde kendi insanlık dışı eylemlerine İslami etiketini yakıştıranlar da başta İslam dini olmak üzere tüm dinlere ve insanlığa karşı çok büyük saygısızlık içindedir" dedi.
"Türkiye, insanlığı kucaklayan bir ülke"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Eylül 2019’da BM 74. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Filistin'den Keşmir'e, İslamofobi'den Suriye'deki güvenli bölge çalışmalarına, nükleer silah tartışmalarından İsrail sorununa kadar birçok konuda önemli mesajlar verdi.
Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan ve Genel Kurul toplantısının, dünya ve insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Başkan Erdoğan, artık dünyanın, küresel düzeyde adaletsizliğin yol açtığı pek çok sorunla ve sancıyla yüz yüze olduğunu söyledi. Hz.Mevlana'nın adaleti, "hakları ve ödevleri gerektiği gibi paylaştırarak herkese hakkını vermek" olarak ifade ettiğini dile getiren Erdoğan, bugün dünyada, ne hakların, ne de sorumlulukların gerektiği gibi paylaşıldığının ortada olduğunu kaydetti. Erdoğan, adaletsizliğin, istikrarsızlığı, güç mücadelelerini, krizleri, israfı beraberinde getirdiğini belirtti.
BM'nin İkinci Dünya Savaşı sonrası bu adaletsizliği ortadan kaldırmak amacıyla kurulduğunu anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Oysa bugün uluslararası camia, geleceğini tehdit eden terör, açlık, sefalet, iklim değişikliği gibi sorunlara kalıcı çözüm üretme kabiliyetini giderek yitiriyor. Genel Kurul'un bu yılki temasının 'Yoksulluğun ortadan kaldırılması, kaliteli eğitim, iklim değişikliğiyle mücadele ve kapsayıcılık için çok taraflı çabaların canlandırılması' olarak belirlenmesi elbette isabetlidir. Ancak asıl önemli olan hep birlikte neler yapabileceğimizdir."
Dünyanın bir tarafı yüksek refah seviyesi ve lüks içinde hayatını sürdürürken, diğer tarafta açlığın, sefaletin, cehaletin kol gezmesinin kabul edilemeyeceğinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyanın şanslı bir azınlığı dijital teknolojiyi, robotları, yapay zekayı, obeziteyi tartışırken, 2 milyarı aşkın insanın yoksulluk, 1 milyara yakın insanın açlık sınırının altında yaşıyor olması çok acıdır. Şayet her birimiz güvende değilsek hiçbirimizin güvende olamayacağı gerçeğine sırtımızı dönemeyiz. Bu kürsüden yıllardır insanlığın kaderinin sınırlı sayıdaki ülkenin ihtiyarına bırakılamayacağını söylüyorum. Burada, sizlerin huzurunda tekrar ediyorum, dünya beşten büyüktür. Zihniyetimizi de kurumlarımızı da kurallarımızı da değiştirme zamanı çoktan gelmiştir. Nükleer güç sahibi ülkeler ile buna sahip olmayan ülkeler arasındaki adaletsizlik dahi tek başına, dünyanın dengelerini bozmaya yetiyor. Nükleer silahlara sahip olanların olmayanları özellikle tehdit etmesi, nükleer güce dayalı kitle imha silahlarının tümden yok edilmek yerine, her krizde bir koz olarak ortaya konması, herkes gibi bizi de rahatsız ediyor. Bu güç, ya herkes için yasak, ya herkes için serbest olmalıdır. Gelin, insanlığın tamamının huzurlu geleceği için bu sorunu bir an önce adalet temelinde bir çözüme kavuşturalım."
Dakikada 13 kişinin hava kirliliğinden öldüğü, küresel ısınmanın dünyanın geleceğini tehdit ettiği bir dönemde, bu sorunlara hiçkimsenin bigane kalamayacağını belirten Erdoğan, ilk iş olarak BM’nin potansiyeli ve etkinliğinin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Erdoğan, özellikle Güvenlik Konseyinde, adalete ve hakkaniyete uygun köklü reformların derhal gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin, girişimci ve insani dış politika anlayışıyla, tüm dünyayı ve insanlığı kucaklayan, sorunlara adil çözümler bulmak için çabalayan bir ülke olduğunu dile getiren Erdoğan, "dünyanın en cömert insani yardım yapan ülkesi", "en fazla yerlerinden edilmiş kişiyi kabul eden devleti" unvanlarının boşuna olmadığını söyledi. Ayrıca BM’de yeni karar mekanizmalarına ihtiyaç olduğunu belirtti..
Dünya 5'ten büyüktür, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dillendirdiği bir politik doktrindir. Cümledeki "5" Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri olan beş ülkeye gönderimde bulunmaktadır. Bu beş ülkenin veto hakkı doktrinin temel hedefidir. Başkan Erdoğan, bu beş ülkenin Birleşmiş Milletleri etkisizleştirdiğini savunmaktadır. Erdoğan, ilk kez 2013'te dile getirdiği doktrini New York'ta yapılan 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki konuşmasında da bunu değinmiştir. Doktrin ders kitaplarına kadar girmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.