Mustafa Yürekli: Kılıçdaroğlu! Siz bir kukla değil misiniz?
Kılıçdaroğlu! Siz bir kukla değil misiniz?
Adnan Kahveci, 5 Şubat 1993 günü, şüpheli ve elim bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Adnan Kahveci, her yıl anılan, milletin gönlünde taht kurmuş değerli bir devlet adamımız.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmasının bir bölümünü çeyrek asır önce kaybettiğimiz Adnan Kahveci’ye ayırdı. Kahveci’nin 12 Eylül darbesi sonrası yurt dışına gidenlerin dönmeleri için büyük çaba harcadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Selda Bağcan’ın Kahveci’yle bir hatırasını anlattı.
Kılıçdaroğlu şöyle dedi: “Selda Bağcan bir röportajında Adnan Kahveci’den şöyle söz eder; ‘İstanbul’da ev tutmuşlar, bizi yemeğe davet ediyorlar karı koca. Kalktık gittik. Eşi demez mi sizi daha önce davet edecektik ama koltuklarımız yoktu, yeni geldi.’ Düşünün Adnan Kahveci gibi adamın evinde koltuk yok. Düzgün insanlar şatafattan hoşlanmazlar.”
Kılıçdaroğlu, iki kadının “mobilya muhabbeti”nden siyaset felsefesi çıkaracak kadar çapsız yazarlarla çalışıyor. Şu konuşma metnine bakar mısınız? Üstelik Kılıçdaroğlu da, okuması için eline verilen metnin niteliğini fark edemeyecek halde: “Düşünün Adnan Kahveci gibi adamın evinde koltuk yok.” diyor.
Kadın, koltuk değişiminden bahsediyor. Kılıçdaroğlu, Kahveci’nin evinde koltuk olmadığı yargısına varıyor; ne dışarı konan koltuğu, ne gelen koltuğu, ne de arada geçen süreyi önemsiyor.. Bekleme gerekçesi olarak ileri sürülen koltuğun olmadığı muhtemelen kısa bir süreye gönderme yapıp ağzındaki baklayı tükürür gibi çıkarıyor: “Düzgün insanlar şatafattan hoşlanmazlar.”
Kılıçdaroğlu’nun derdi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çatmak olduğundan pat diye söyleyiveriyor:“Sarayda oturan kişiye bakın, rahmetli Adnan Kahveci’ye bakın. Bir kibir abidesine bakın bir de gönlü insan sevgisiyle dolu olan bir kişiye bakın.” Erdoğan ile Kahveci’yi karşı karşıya getirince kendisi de Kahveci’nin yanında mı konumlanmış oluyor? Kim nerede?
Saray dediği yer tıpkı Çankaya Köşkü gibi devletin zirvesi: Külliye. Saray’dakini gösterip “kibir abidesi” demenin alemi ne? Kemal Kılıçdaroğlu vakardan, metanetten, cesaretten ve şecaatten ne anlar?
Söz bu noktaya gelince gerçekler konuşulmak zorunda.. Hemen belirteyim, Adnan Kahveci’nin öldüğü 1993 yılı muammalarla dolu bir yıl. Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Turgut Özal, Ahmet Cem Ersever, Madımak olayı, 33 erin şehit olması ilk anda aklıma geliverenler. Belli ki 1993 yılı birilerine göre “temizlik yılı”. Peki ya Adnan Kahveci’nin ölümü? Adnan Kahveci içki içmezdi, arabayı kendi kullanırdı. Bir şekilde tabelanın yeri değişti, Adnan Kahveci yanlış yola sokuldu. Bunlar tam da Turgut Özal’ın ölümünden üç ay önce oldu. Kim diyebilir Adnan Kahveci ve ailesinin bir suikasta kurban gitmediğini? Bu ülkede her üç kişiden biri “Adnan Kahveci olayı bir suikasttı!” diyor. Adnan Kahveci suikastine ilişkin can alıcı soruları sormak gerekmez mi tam bu noktada? Dahası Adnan Kahveci’ye mi tarafsınız suikastçılara mı?
Kemal Kılıçdaroğlu siz Batıcısınız! Bu ülkede padişahları, cumhurbaşkanlarını, başbakanları, bakanları öldüren, darbeler yapıp devlette temizlik yapan o “Karanlık Güç”, kaset komplosuyla Deniz Baykal’ı indirip sizi CHP’nin başına koymadı mı? Adnan Kahveci’nin hatırasını yad edecekler listesinde en son kişi bile olamazsınız. Kahveci’nin ve bu milletin yanında değil tam karşısındasınız..
Pardon! Siz zaten bir kukla değil misiniz? Bu millet, oy atarken, size nişan almıyor. Arkanızdaki güçleri yok etmek için karşınızdaki partiyi çıkarıyor sandıktan..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.