Mustafa Yürekli: ‘İslam Medeniyetinin 7 sütunu..’

Mustafa Yürekli: ‘İslam Medeniyetinin 7 sütunu..’
Mekke Fethi’nden sonra Resûlüllah (s.a.v.) Kâ'be-i Muazzama’nın içinde namaz kılmak istediyse de Kâ'be anahtarını taşıyan Osman bin Talhâ bin Abdüddâr anahtarı vermek istemedi. Hz. Ali, Osman'­ın kolunu tuttu ve Kabe’nin anahtarı elinden çekip aldı.

Kâ'be'nin kapı­sını Resûlüllah'a (s.a.v.) açtı.  Resûlüllah (s.a.v.) Kâ'be'nin içindeki putları kı­rıp namaz kıldıktan sonra dışarı çıktı. Amcası Hz. Abbâs (r.a.) anah­tarın kendisine verilmesini talep etti. Bu sırada Nisa Suresi,’nin 58. âyeti indi:   “Allah, size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında Allah adına mahkeme kurduğunuz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size böylece ne güzel öğüt veriyor. Doğrusu, Allah işiten ve görendir.” Hz.Peygamber (s.a.v.) anahtarı Hz. Ali'ye uzattı ve: «Emâneti ehline (Osman bin Talha'ya) teslim et!» diye buyurdu. Hz.Ali (r.a.) anahtarı vermek istemedi. Hz.Peygam­ber (s.a.v.) Hz.Aliden anahtarı alıp bizzat kendileri anahtarı Osman bin Talha'ya teslîm ettiler: «Al, ebediyyen sizde kalsın. Onu sizden zâlim olandan başka kimse almaz.» buyurdular. Osman da bu âlicenaplık karşısında huzurda iken kelime-i şehâdet getirmekten, Müslüman olmaktan baş­ka yol bulamadı.   

Mekke’nin fethiyle İslam devleti ilan edilmiş oluyordu. Çünkü Arabistan’a dağılmış kabileler, Hz.Muhammed’in (s.a.v.) peygamber olup olmadığı konusunda Kureyş’in kararını bekliyordu. Mekke’nin fethiyle Kureyş Hz.Peygamber’i (s.a.v.) kabul etmiş oldu. Sonra da kabileler akın akın gelip Müslüman oldular.  Sözkonusu Nisa Suresi’nin 58. ayetinde, medeniyetin 3 sütunu sayılmaktadır: Emanet, ehliyet ve adalet. İslam medeniyeti tarihine bakıldığında, 4 sütunla daha güçlendirildiği görülür: Hikmet, eğitim, hizmet ve barış.. Tarihçiler, İslam medeniyetinin 7 sütun üzerine yükseldiğinde ittifak etmişlerdir.  

1.EMANET: Allahu Teala yaratıcı olduğundan varlıklar dünyasının sahibidir. Alem, el Melik (c.c.) sıfatını mütecellidir, yani tasarrufuna teslim olmuştur. İnsanın da bedeni başta olmak üzere sahip olduğu her şey Allah’ın emanetidir ve insan onunla imtihan edilmektedir. Bu imtihan sırrı yüzünden insan, emin, yani güvenilir olmak zorundadır.  

2.HİKMET: Kur’an-ı Kerim’de “İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle davet et.” (Nahl, 16/125) buyrulur. “Hikmet: ilim ve onunla ameldir. Her ikisini cem edemeyene hakim denmez.” (Elmalılı Hamdi Yazır) Hikmet, “peygamberlik” ile birlikte anılır. O Allah elçileri, kitapla birlikte hikmet de almıştır; hikmet “nakil, akıl ve ilham arasında denge” kurup Allah’ın rızasına uygun hareket etmektir, hikmet usuldür, yöntemdir. Bediüzzaman “Gerçek hikmet, felsefede değil nübüvvettedir. Çünkü nübüvvet mektebinde ilimle amel birlikte okutulur. Ve bu mektepte eşyanın hikmeti, doğrudan doğruya, o eşyanın yaratıcısından öğrenilir. Tahmine, faraziyeye, şahsî ve indî görüşlere gerek kalmaz.” demektedir.

3.EĞİTİM: İslâm; doğumdan ölüme kadar hayatın ne şekilde yaşanacağını, davranışların nasıl olacağını, iç ve dış dünyamızın ne şekilde bir yapıya kavuşturulacağını tespit etmiştir. Madden ve mânen sağlıklı bir fert, sağlıklı bir aile ve sağlıklı bir toplumun yolu İslâmın emrettiği, İlahi İradeye teslimiyet şeklinde bir hayat tarzını yaşamakla mümkün olabilecektir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) "Bir işe besmele ile başlanılmaz sonunda da Elhamdülillah denmezse o işte hayır olmaz" buyurmuştur. Çünkü besmele çekerek kul ile Allah arasındaki gerçek Rububiyet ubudiyet alâkası kurulmuş olur:  Yemek yemeğe, abdest almaya ve hayırlı işe başlarken besmele çekmek sünnettir. Haram olan bir şeyi yapmaya başlarken besmele çekmek haramdır. Müslümanlar haramlardan ve Allah’a isyandan kaçınır. Kesin olarak haram olan bir şeyi işlerken besmele çeken kâfir olur. Böyle takva eğitimi alan Müslümanlar, ahlak ve hukuk içinde, yani Allaha itaatte salih kullar haline gelme çabası gösterirler. 

4.EHLİYET: Liyakat, bir işe ehil olmak, bir işe layık olmak demektir. İşe hakkını vermek becerisinin yanında güvenilir olmaktır da: “Çünkü onlar, gerek Allah’ın, gerek Hz. Peygamber’in ve gerekse insanların kendilerine verdiği emânetleri en güzel şekilde koruyan, verdikleri sözü en güzel biçimde yerine getiren dosdoğru müminlerdir.” (Mearic Suresi, Ayet: 32.) Allah Rasûlü (s.a.v.), “İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır.” (Buhârî, İlim, 2.) buyurmuştur. İşin ehline verilmemesi, hiç şüphesiz toplum bünyesinde nerede ise kıyamete denk ciddi sonuçlar meydana getirir ya da toplumu kıyamete benzer bir kargaşaya götürür. Çünkü ehil olmayanların, verilen görevi, Kitap ve Sünnet gibi dinî esaslara dayanmadan, kişisel arzu ve istekleriyle yapmaya kalkmalarıdır. Bir işte ehil insanların görevlendirilmesi o işin önemini ve o işe verilen ehemmiyetin derecesini gösterir. Efendimiz (s.a.v.) Medine’ye hicreti sırasında yanına en sadık dost olarak Hz.Ebû Bekir’i (r.a.) alırken de, Habeşistan’a gönderdiği heyetin başına Cafer b. Ebi Tâlib’i (r.a.) seçerken de, Medine’ye ilk mürşid olarak Hazreti Mus’ab b. Umeyr’i (r.a.) gönderirken de, hicret ederken yatağına Hazreti Ali’yi (r.a.) bırakırken de, Mekke’de kalıp istihbarat yapmak üzere Hazreti Abbas’ı (r.a.) bırakırken de, hep isabet etmiştir. Efendimiz şöyle buyuruyor; “Emanete riayet edilmezse, zekat zorla verilirse, ilim, dine hizmet için değil de, para ve makam için öğrenilirse, kişi, hanımının meşru olmayan arzusunu yapmaya çalışırsa, ana babasına isyan ederse, fâsık ve ehil olmayanlar işbaşına getirilirse, kötülüğünden korkup zalime hürmet edilirse, gayrı meşru ilişkiler, çalgılı içkili yerler çoğalırsa, yeni nesil, önceki âlimleri kötülerse, o zaman çeşitli belaya maruz kalırlar.” [Bezzar]

5.ADALET: Adalet, Allah'ın Kitabına, Resulüllah'ın sünnetine uygun olan hükümlerle hükmetmektir.   Şahısların düşünce ve görüşüyle meydana gelen hükümlerle değildir, yargılamalar. Hz.Büreyde'nin (r.a.) rivayet ettiği hadîs şöyledir: «Hâkimler üçtür: Biri cennette, ikisi ateştedir. Cennette olan, hakkı bilip onunla hükmeden adamdır. Hakkı bilip, hü­kümde hakkı tecavüz eden ise ateştedir.» (İbnu Mâce - Ebû Dâvud - Neseî - Tirmizî – Hâkim)  

İslam Medeniyetinin 7 sütunu - Mustafa Yürekli

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.