Mustafa Yürekli: İslam ırkçılığı lanetliyor

Mustafa Yürekli: İslam ırkçılığı lanetliyor
Dünya sistemini oluşturan ulus devletlerin etno seküler ideolojisi olarak ulusçuluk ya da ırkçılık ile bir asırdır savaşıyoruz.

Milli şairimiz Mehmet Akif, şu dizelerle İslam’ın özünü ve ruhunu çok iyi anlatmıştır:


"Hani milliyetin, İslam idi... Kavmiyet ne?
Sarılıp, sımsıkı dursaydına milliyetine..

Arabın Türke, Lazın Çerkeze Yahut Kürde;
Acemin Çinli’ye rüçhanı mı varmış? Nerde?

Müslümanlıkta "Anasır mı olurmuş? Ne gezer,
Fikr-i kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber."

Irkçılık, insanlığı felakete götüren en büyük hastalıklardan birisidir. Tarih, ırkçılık hastalığının kanlı örnekleriyle doludur. Dolayısıyla yüce dinimiz İslam, ‘kandaşlığa düşkünlük’ demek olan ırkçılığı en keskin ve şiddetli vurgularla reddetmiş, onu lanetlemiştir.

Dünya sistemini oluşturan ulus devletlerin etno seküler ideolojisi olarak ulusçuluk ya da  ırkçılık ile bir asırdır savaşıyoruz. Osmanlı İslam devletini yıkıp Darülislam’ı ulus devletlere parçalayarak Batı işgaline açan ırkçılık ya da ulusçuluk, millet olarak can düşmanımızdır.

*****

Irk, biyolojik bir gerçektir. İnsan ise, biyolojik, psikolojik ve sosyal varlıktır. İnsan ruhu bu üç unsurdan birine indirgenemez. Davranışlarının gerisindeki tutum ise bağlanma/iman ile açıklanır.

Irkçılık, kurucu kesinlik olarak biyoloik gerçekliği kabul etmek; dolayısıyla hakikat olarak da kandaşlığı savunmaktır. Kişinin, kendi soyunu, kabilesini, ulusunu ve ırkını diğer ırklardan üstün görmesi, diğerlerine ise hakir bakması hali olarak ırkçılık insan için geçersiz bir sosyal bilinç biçimidir.

Tarih boyunca ırkçılık, bireyler ve toplumlar arasında uçup, kibir, haset, kıskançlık, düşmanlık ve kin gibi kötü duyguları yeşertirmiştir. Milli birlik ve beraberliği, din kardeşliğini, sosyal dayanışmayı ve kaynaşmayı bozar.

Cahiliye ideolojisi olarak ırkçılık, tarih boyunca, bireyler, kabileler ve toplumlar arasında fitne, fesat ve tefrikanın çıkmasına, emniyetin yıkılmasına, toplum huzurunun ve barışının bozulmasına; terör, anarşi, kargaşa ve hatta iç savaşların çıkmasına sebep olmaktadır.

Cahiliye demek, gücü yeten yetene bir dünya demektir; bu yüzden birlik-beraberlik, emniyet, iç huzur ve barışın bozulmasının tabii sonucu olarak hem ekonomik gelişme ve maddi kalkınma durmakta, hem de siyasi yapı çatlayıp çökmektedir. Ekonomisi çöken, maddeten ve manen zayıflayan ve gerileyen bir toplum, diğer toplumların hákimiyetine girer, hürriyet ve bağımsızlığını kaybederek sömürge durumuna düşebilir.

Kısaca; ırkçılık, İslam milletinin inkırazına ve yok olmasına sebep olan bir hastalıktır. Dünya güçleri bugün ümmeti, sürekli kontrol ettiği, kışkırttığı ve maşa olarak kullandığı Türkçülük, Arapçılık ve Persçilikle parçalamakta, ezmekte, sömürmekte, zalimce yönetmektedir. 

*****

Irkçılığın panzehiri, Allah sevgisidir, peygamber sevgisidir ve insan sevgisidir. Tevhit ruhunu ikame eden ideal, ilay-ı kelimetullah davası  sevgide saklıdır. Gerçek manada Allah ve Peygamber sevgisi, din kardeşliği ile birlik ve beraberlik ruhu, ancak böyle evrensel bir sevgiyle kalplere nakşedilebilir.

Irkçılığı millilikle karıştırmamak gerekir. Çünkü, milli duygulara sahip olmak ile ırkçılık birbirinden farklı şeylerdir. Milli duygulara sahip olmak, hiçbir zaman ırkçılık olarak değerlendirilemez. Olgun bir Müslüman vatanını, milletini, kutsal değerlerini ve içinde bulunduğu toplumu sever ve sevmelidir.

Vatan sevgisi, İslam dininde fıtri bulunmuştur. Çünkü, tabiatta canlılar da kendi ördükleri yuvalarını severler. Sevgili Peygamberimiz sallahu alyhi vesellem, vatan sevgisini iman hakikatlerinden biri  olarak görmüş, "Vatan sevgisi imandandır" buyurmuştur.

Peygamberimiz sallahu alyhi vesellem, Hicret sırasında Mekke’yi terk ederken, "Allah’a yemin ederim ki, sen yeryüzünün en hayırlı ve Allah katında en sevimli yerisin. Eğer kavmim tarafından çıkarılmamış olsaydım, senden ayrılmazdım!" buyurarak kendi vatanına duyduğu sevginin derinliğini belirtmiştir. Hz.Peygamber sallahu alyhi vesellemin bu sözlerinden anlıyoruz ki, vatanını ve milletini sevmek kesinlikle ırkçılık değildir.

*****

Yüce dinimizin kavmiyetçiliği ve ırkçılığı yasaklayan ayet ve hadislerinden birkaçını siz okurlarımın dikkatine sunmak istiyorum:

"İnsanlar başlangıçta tevhit inancında birleşen tek bir milletten, inanç toplum olan ümmetten başka (bir şey) değildi. Sonra görüş ayrılığına düştüler, dinlerini bozdular." (Yûnus Suresi, Ayet: 19)

"Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan, ondan da eşini var eden ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının." (Nisa, Ayet: 1)

"Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da Allah’ın kudretinin delillerindendir. Şüphesiz, bunda bilenler için elbette ibretler vardır." (Rum, Ayet: 22)  "Ey insanlar, doğrusu, biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi, sırf birbirinizle tanışmanız ve iletişim kurmanız için büyük büyük toplumlara, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır." (Huccurat, Ayet:13)

İnsanların inanç bakımından tek ümmet, aynı inancı paylaşan topluluk olmaları iki şekilde anlaşılmıştır:

a) Allah’ın insanlara verdiği akıl, onu şaşırtan başka faktörler devreye girmediği takdirde insanı Allah’ın varlık ve birliği inancına götürür. Bu bakımdan bütün insanlar potansiyel olarak tevhid inancını paylaşabilecek kabiliyette yaratılmışlardır, ancak aklın doğru işletilmesini engelleyen iç ve dış faktörler devreye girmiş ve insanlar Tanrı inancı konusunda farklılaşmışlardır.

b) Allah’ın yarattığı ilk insan ve ilk topluluk tevhid inancını paylaşmaktaydı, sonra birçok iç ve dış etki onların bir kısmını bu inançtan saptırdı, ihtilâfa düşürdü. Dünya imtihan dünyası olduğu, Allah insanların inanç ve amellerinin sonucunu âhirette açıklamayı, ödül ve cezayı da orada vermeyi murat ettiği, ezelde böyle dilediği için bu ihtilâf devam edecek, müminlerin yanında inkârcılar da olacaktır.

Bu ayetlerde insanlık bir aile olarak kabul edilmektedir. Allah tarafından yaratılmış, fıtraten insan olmak itibarıyla aralarında hiçbir farkın yoktur. Irk, renk, dil farkının, üstünlük-aşağılık sebebi olmadığı, yaratılış itibarıyla insanların aralarında bir farkın bulunmadığı belirtilmektedir.

*****

Sevgili Peygamberimiz sallahu alyhi vesellem ise ırkçılık konusunda şöyle buyurmaktadır:

"Ey insanlar! İyi biliniz ki muhakkak Rabbiniz birdir ve babanız da birdir. Bakınız, iyi kulak veriniz, ne Arap’ın Acem’e, ne Acem’in Arap’a, ne beyazın siyaha, ne de siyahın beyaza takva dışında herhangi bir üstünlüğü yoktur."



"Kim ki, asabiyet (ırkçılık) iddiasında bulunursa bizden değildir, ırkçılık uğrunda savaşan bizden değildir ve ırkçılık uğrunda ölen bizden değildir."

*****

Çağımızda küreselleşme adı altında emperyalizm, dünya çapında ulusal kimlikleri dayatmaktadır. Etnik kimlik politikasıyla yurt savunması, emperyalizme küresel direnişi kırmakta ve etkisiz hale getirmektedir.

İnsanlığı bu küresel oyundan kurtarabilecek tek dünya görüşü tevhit, tek din (medeniyet, sosyal sistem) İslam’dır. BMGK üyesi ülkelerde, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin’de görülen ve yükselişe geçen İslamofobinin gerekçesi de İslam’ın teklif ettiği vahdet ruhu olan sevgidir.

İslam, her çağda insanlığın tek kurtuluş yoludur.. İslam milleti içinde Türk birliği politikası, Arap birliği politikası fitne ve fesat mıdır sorusu gündemdedir. Müslüman Türkler, ilk defa birlik sağlamayacaklar; tarihte büyük İslam devletini yönetmiştir. Dolayısıyla Türk birliğini İslam birliğinin alt birimi ve bu ideale hizmet görmek gerekir. Türk birliğinin ruhu İslam olursa, İslam milletine de dinamizm katacaktır inşallah..

yazının devamı..

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.