Mustafa Yürekli: Erbakan ve Türkeş Büyük Doğucuydu..

Mustafa Yürekli: Erbakan ve Türkeş Büyük Doğucuydu..
"Alparslan Türkeş’in kendisi, Seyyid Ahmed Arvasi ve Agah Oktay Güner, Gün Sazak, Erol Güngör, Muhsin Yazıcıoğlu ve Devlet Bahçeli beyler başta olmak üzere çevresindeki pek çok kişi Büyük Doğu okuyucusuydu, Necip Fazıl Kısakürek’ten besleniyordu.."

Erbakan ve Türkeş Büyük Doğucuydu..

Her şey bitti denildiği anda ayağa kalkıp ana kafilenin başına geçerek tarihi gerçek mecrasına koyma davasının bayrağını yeniden açan rahmetli üstadımız Necip Fazıl Kısakürek, otuz yaşında, 1934 yılında bağlandığı Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî’den alıyordu tüm gücünü.. Cumhuriyet dönemi büyük İslam alimlerinden Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî, (kuddise sırruhu) 1865, Van doğumluydu. Eyüp Sultan’da tekkesi bulunan bir Nakşi şeyhiydi.

Allah ondan razı olsun, Necip Fazıl Kısakürek, 1943 yılında, Kasım ayında Büyük Doğu Dergisi’nin ilk sayısını çıkardığında Abdülhakîm-i Arvâsî’yi ebedi aleme yolcu etti.. Üstadı Arvasi’den devraldığı İslam bayrağını artık tek başına dalgalandıracaktı..

1969 yılında, rahmetli Necmettin Erbakan Konya’dan, rahmetli Alparslan Türkeş Adana’dan milletvekili seçildiklerinde, Allah her ikisinden de razı olsun, 26 yıllık Büyük Doğu okuyucusuydular..

Batının Oyunu

20. yüzyılın başında, 1909’da Sultan Abdülhamit tahttan indirilince, iktidarı ele geçiren İttihat Terakki ve Cumhuriyet Halk Partisi Osmanlı’yı kapatıp Cumhuriyeti ilan etmiş, başkenti İstanbul’dan Ankara’ya taşımıştı..

27 yıllık CHP’nin totaliter tek parti yönetiminde yapılan değişiklikler, vatanın ve devletin sahibi aziz milleti ezmiş, kafasına vurulup ağzından lokması alınır bir toplum haline getirmişti. 1950 sonrasında oynanan oyun ise şuydu: Devletin kurucusu olduğu halde cemaat/azınlık haline getirilmiş, sosyolojik marjinal/çevre siyasal merkez olduğudan siyasal çevreye düşmüş, anayasa/kanun yapacak gücü kalmamış sosyolojik merkez olan ana kafileyi, önce parçalamak ve muhalefetin İslam’la temellendirilmesine son vermekti..

Adalet Partisi’nin başına Süleyman Demirel getirilip liberaller, dindarlar ve milliyetçiler olmak üzere üçe böldükleri ana kafileyi, iç çatışmaya sürüklemeye çalıştılar.. Bunun en çarpıcı fotoğrafı, derin devletin çıkardığı Akıncı – Ülkücü rekabetini Fatih caminde Metin Yüksel’i şehid ederek yoldan çıkarma çabasıdır.

Türkiye’de 1950 – 90 arasında çıkarılan sağ sol kavgası, aslında Türk - Kürt, Sünni –Alevi ve Dindar – Laik cepheleriyle ana kafileyi diri diri parçalama operasyonuydu.. Erbakan, başından itibaren ve Türkeş, 12 Eylül’den sonra, gençliği terörden uzak tuttular. PKK karşısında devletin askeri ve polisi yerine ana kafilenin gençlerini koyabilselerdi vatan bugüne kadar çoktan Yunanistan ve Ermenistan olmuştu. Bugün milletimiz, Anadolu irfanı ve izanı sayesinde tarih yolculuğunu selametle yürütmektedir.

Büyük Doğu Direnişi

Batlı dünya güçleri bugün modern kuşatma, maddi ve manevi baskıya rağmen, “Peygamber, Kuran ve Ümmet” üçlüsünün bütünlüğünü çökertip İslam’ın iflasından söz edemiyorsa bunda tasavvufun Afrika ve Asya’da gösterdiği şanlı direniş vardır..

Türkiye’deki direnişin teşkilatlanmasında Nakşi ekolünün katkısı büyüktür.

Allah razı olsun Necip Fazıl Kısakürek, tasavvuf merkezli yaklaşımıyla Peygamber aleyhisselamın saf, temiz, aydınlık yoluna çağırdı milletimizi.. Böylece Batı ve uşakları karşısında İslami duyarlık ve tarih bilinci sayesinde bir direniş gösterildi.

Rahmetli Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş de tasavvuf ehlinden, hem de Nakşi ekolüne mensuptular. Zaten 1970 öncesinde sağ diye kavramlaştırılan ana kafilenin bayraktarlığını yapan Necip Fazıl Kısakürek’in çevresinde yetişmişlerdi.

Allah hepsinden razı olsun, Mehmet Zahid Kotku, Necmettin Erbakan’ı Milli Nizam Partisi’nin kuruluşunda Eşref Edip ile Necip Fazıl Kısakürek’e göndermişti. Partinin tüzüğünü, Necip Fazıl elleriyle yazmış ve Büyük Doğu’da yayınlamıştı.

Allah hepsinden razı olsun Alparslan Türkeş’in kendisi, Seyyid Ahmed Arvasi ve Agah Oktay Güner, Gün Sazak, Erol Güngör, Muhsin Yazıcıoğlu ve Devlet Bahçeli beyler başta olmak üzere çevresindeki pek çok kişi Büyük Doğu okuyucusuydu, Necip Fazıl Kısakürek’ten besleniyordu..

Necmettin Erbakan’lar, S. Ahmet Arvasi'ler, Başbuğ Türkeşler için ehemmiyetli olan dünya görüşünün, fikrin iktidar olmasıydı. 12 Eylül öncesinde Milli Cephe hükümetlerinde istişareyle birlikte çalıştılar: MHP genel başkanı Alparslan Türkeş, merhum Ahmet Kabaklı Hoca'nın DYP'den milletvekili adayı olmasında aracı olmuş ve seçim konuşmalarını da desteklemişti. Turgut Özal zamanında Ahmed Arvasi Hoca, “Turgut Bey” der başka şey demezmiş.. S. Ahmet Arvasi, okulda ve hayatta binlerce genç yetiştirdi.

Bugün Ahmet Arvasi Bey, hayatta olsaydı kesinkes şu yerel seçimde Cumhur İttifakı’na oyu kullanırdı. Sadece o mu, Alparslan Türkeş de öyle, Gün Sazak da öyle, Erol Güngör de öyle. Buraya Muhsin Yazıcıoğlu gibi birçok başka güzel isim daha yazılabilir.

Onlar Büyük Doğucuydular, onlar köktüler, onlar bedel ödemiş, çile çekmiş Müslümanlardı.. Onların milliyetçiliklerinin özü Müslümanlıktı..

yazının devamı..

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.