Mustafa Yürekli: Bayrak Sevgisi

Mustafa Yürekli: Bayrak Sevgisi
İşgal Komutanı Guvernör Anfre'Peki buranın işgal altında bulunduğunu ve Osmanlı bayrağının çekilmesinin yasak olduğunu bilmiyor musun?' diye sordu. 'Biliyorum. Ancak siz de bilirsiniz ki padişahımız Müslümanların halifesidir..

İşgal ettikleri bölgelerin tamamında İngiliz, Fransız, Ermeni ve Rum bayraklarını astılar. Özellikle Ermeniler taşkınlıklarında hep Müslümanların tarihi onuru olan al bayrağa saldırdılar.

Yasaktan sonra Adana’da, Mersin’de ve Hatay’da Müslüman gençler, şerefle dalgalanan bayraklarına hasret kaldılar. Bayrağı bir minarenin şerefesinden de olsa bir defa dalgalandığını görmek istiyorlardı. Bu amaçla Yeni Cami müezzini Hacı Dede’ye bayrak hasretlerini anlattılar.

Hacı Dede, bir Yörük çocuğu idi. Gençleri anlıyordu. Ricalarını kabul etti. Dileklerini yerine getirdi.

5 Eylül 1919 Cuma günü, seherde, yani sabaha karşı bayrak asıldı.

Sabah namazına kalktıklarında Yeni Cami’nin şerefesinde İslam bayrağının dalgalandığını gören Mersinli Müslümanlar sevinç gözyaşları döküyordu.

Bu arada Fransız yardakçılığını kendilerine şeref sayan Ermeniler, Mersin İşgal Komutanı Guvernör Anfre’ye koşarak durumu bildirdiler. Bunun bir ayaklanma başlangıcı olmasından kuşkulanan Anfre bir taraftan asayişle görevli İngiliz Komutanlığı’na haber göndererek İngiliz birliklerini getirdi. Gerekli tertibatı aldırdı. Diğer taraftan jandarma ve emniyet teşkilatını da harekete geçirdi. Yeni Cami’nin din görevlileri de sorguya çekildi.

Bunlardan müezzin Hacı Dede’nin bayrağı kendi çektiğini söylemesi üzerine tutuklanarak götürüldü. Askeri mahkemeye sevk edildi.

Bir Fransız ve iki Cezayirli Yüzbaşı ve bir Üsteğmenle kurulan askeri mahkeme, Maryos Dellelyan’ın tercümanlığı ile yargılama başladı. Kimlik tespiti yapıldı ve Guvernör Anfre sordu:

Osmanlı bayrağını Yeni Cami minaresine sen mi çektin?

Evet efendim ben çektim diye cevap verdi Hacı Dede.

Peki buranın işgal altında bulunduğunu ve Osmanlı bayrağının çekilmesinin yasak olduğunu bilmiyor musun?

Biliyorum. Ancak siz de bilirsiniz ki padişahımız Müslümanların halifesidir. Peygamber efendimizin vekilidir. (Bu arada halife ve peygamber sözünü duyan Cezayirli Yüzbaşı derhal ayağa kalkarak esas duruşa geçmiş, selam durmuş ve yargılama sonuna kadar öylece kalmıştır.) Siz Hıristiyanların Pazar günleri nasıl mukaddes ise Müslümanların da Cuma’sı öyledir. Minare şerefesine çektiğim bayrak, aynı zamanda bütün Müslümanların bayrağıdır. Sizin işgal ordunuzda bulunan Hintli, Cezayirli ve Tunuslu Müslüman askerleriniz beni sıkıştırdılar. Onların ısrarı üzerine bayrağı minarenin şerefesine çektim.

Anfre, bir Hacı Dede’ye bir de hâlâ selam durumunda ayakta duran Cezayirli Yüzbaşı’ya baktı. İşi tatlıya bağlamak lüzumunu duydu. Yüzünde belli bir şaşkınlık seziliyordu.

Bak, dedi. Bu seferlik seni affediyorum. Bundan böyle bana danışmadan bir şey yaparsan seni Beyrut Yüksek Mahkemesine gönderir, hapislerde çürütürüm.

Hacı Dede ile Cezayirli Yüzbaşı göz göze geldiler. Din kardeşliğinin yüz ifadesi yüzünde okunuyor, gözleri gülüyordu. (Kurtuluş Savaşında İçel, Kuvayı Milliye Yayınları, İstanbul 1971, s. 90- 91)

Çukurova’nın önce İngilizler sonra Fransızlar tarafından işgali, milletimize öz vatanında gurbet acısı yaşattı. İşgal yıllarına tanık olan Çukurovalılarda, özellikle Ermeni katliamlarına maruz kalan Adanalılarda bayrak sevgisi son derece güçlüdür. Bayrak sevgisi, vatan, millet ve devlet arasındaki bağı ortaya koymaktadır; bir millet, bayrağını dalgalandırabildiği vatanda, ayakta tuttuğu devletle bağımsızdır.

‘Bayrak’ şiirini yazan Arif Nihat Asya’nın belgeselini yapıyorum. Kültür Bakanlığı’nın da desteklediği Kanatlarını Arayanlar belgeseli için yaptığım araştırmada Çukurova’da yaşanmış ilginç olaylarla karşılaştım. Bu olayları fırsat bulursam birkaç yazıyla anlatacağım.

20. Yüzyılın başında Çukurova, 3 yıl 18 gün düşman işgali altında kaldı. Çukurovalılar, işgal günlerinde, tarihlerinin en kara günlerini yaşadılar. 21. yüzyılın başında da Filistin, Afganistan, Irak ve Suriye fiilen işgal altında kaldı.

Haçlı ordularının işgal ettikleri topraklarda nasıl bir vahşet sergilediklerini tarihimizden öğreniyoruz. Dolayısıyla vatanları işgal altında kalan Müslümanları anlıyoruz.

yazının devamı..

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.