Mustafa Yürekli: Acil laiklik ihtiyacı duyanlar feryad ediyor..

Mustafa Yürekli: Acil laiklik ihtiyacı duyanlar feryad ediyor..
Mustafa Yürekli: "Tipik bir Atatürkçü tipi.. Bunlardan kaldı mı diye düşünürken karşılaşınca ilgilenmezlik edemedim işte.. Yetenekli çocuk. Bundan 12 tane bulacaksın, İsraile göndereceksin, Siyonizm meselesini kökünden halledeceksin.."

Acil laiklik ihtiyacı duyanlar feryad ediyor..

Adam ayaklarını yere vura vura bağırıyor: "Bir kısım ‘laik’ yurttaşın, laikliğe olan acil ihtiyacı…"ni bildiriyor.

"Daha önce defalarca yazılanı, tekrar tekrar hatırlatmanın zararı yok: Yeryüzünde laik/seküler olmayan bir demokrasi yok. Bir kez daha: Yok!"

Demokrasinin gereği laiklik. Artık anlayın şunu! Çıldırtmanın alemi yok! Allah Allah..

Çoşmuş ya, gözlerini kapatıp ağzını köpürterek anlatmaya devam ediyor garibim:

"Demokratik sistemlerin ortak bir niteliklerinden biri, laiklik/sekülerlik."

Biz Batı'nın eli altındayız ya toplum olarak; ne demokrasiden çıkabiliriz ne de laikliği kaldırarak demokrasiyi değiştirebiliriz..

Macera aramayın kardeşim. Ne buyruluyorsa hemen yerine getir..

Ali cengiz oyununa bakar mısın? "İsteyen istediği inanca sahip olabilir, isterse kurşun kaleme ibadet edebilir ve o insan dışında hiç kimseyi ilgilendirmez. ‘Diğerlerini’ ilgilendiren, toplumsal sorunların hangi yöntemle/araçlarla ele alınıp çözüme kavuşturulduğu. Sorunların çözümü için ‘aklın gereklerine’ dayananların mı, yoksa ‘inanç sistemlerinin’ ilkelerine başvuranların mı ‘çoğunlukta’ olduğu önemli. "

Akıl küpü kardeşe kulak vermeyi sürdürün lütfen.. Gerçekten inci döktürüyor:

"Her toplumda her ikisi de bulunur doğal olarak. Mars’a robot gönderen ABD’de, dünyanın dönmediğine inanan tarikat mensupları var. Mesele, hangisi çoğunlukta! Demokratik sistemlerde çoğunluk, ilki olmalı. Aksi takdirde bir ‘demokrasiden’ söz etme ihtimali yok."

Vaazın en önemli yerine, 'gökyüzü kuralları değil yeryüzü kuralları' edebiyatına geldik:

*"Laik ve demokratik rejim açısından kritik olan, bu yönde düşünenlerin ‘çoğunlukta’ olup olmadığı ve o çoğunluğun, yönetimin ilkelerini aynı yönde belirleme talepleri. O andan itibaren artık demokrasiden ve laik/seküler idareden söz edilemez. Dolayısıyla laiklik ilkesinin başat özelliklerinden biri, yönetimde, toplumsal sorunların çözümünde ‘akılcılığın’ hâkim olması. O‘aklın’ nasıl, hangi koşullarda oluşan ‘akıl’ olduğu, başka mesele. Bu nedenle, bazen ‘akıl’ yerine, ‘yeryüzü kuralları’ ifadesini kullanmak daha yerinde olabilir."

Akıl akıl deyip duruyor.. Bir asır önce Batıda bir ara savunulup geçilen kaba pozitivizmin vaizliğini yapıyor. Büyük fikir adamı edasına bayıldım doğrusu. Ahkam kesişi bir harika.

"Sorunların çözümü için, öncelikle o sorunların ‘tespit’ edilmesi gerekir. Demek ki ‘tespitin’ de yine ‘aklın’ ürünü olması gerekiyor."

Tipik bir Atatürkçü tipi.. Bunlardan kaldı mı diye düşünürken karşılaşınca ilgilenmezlik edemedim işte..

Yetenekli çocuk. Bundan 12 tane bulacaksın, İsraile göndereceksin, Siyonizm meselesini kökünden halledeceksin..

Sabaha İsrail devleti kapanır, haritada görünmez olur vallahi.

Devlet büyüklerimiz neden bunu akletmedi bugüne kadar!

Gerçi İsrail içeri almaz bunları.. Çünkü İttihat Terakki zamanında ürettikleri bu tipi görür görmez hemen tanırlar..

Masonik İttihatçı tiptir bunlar.. Osmanlıyı batırsınlar diye üretilmişti.

yazının devamı..

 

 

 

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.