Mustafa Yolcu: İskilip Pirinç Pazarı

Mustafa Yolcu: İskilip Pirinç Pazarı
Yıl 1966 idi sanırım. Pirinç pazarın da bulunan dükkanımız da rahmetlik babam ile oturuyorduk.

Dükkâna birisi geldi ve babama, çorap eskisi alıyor musun diye sordu. Babamda alıyorum dedi.

Çorap eskisi, tiftikten örülen kullanılmış çoraptı. Bunlar toplanır İstanbul’a gönderilirdi. Orada fabrikada işlemden geçer, tiftik ipi esaslı kaliteli kumaş yapılırdı.

Adam belinde sarılı bulunan kuşağı çözüp, terazinin kefesine koydu. Tart dedi. Babamda kuşağı tarttı ve alınacak fiyatı söyledi. Adam tamam dedi. Babam kuşağın parasını adama ödedi ve kuşağı tekrar adama vererek “Kuşağı beline tak.” Dedi. Adam olmaz ben kuşağı sattım desede, babam kuşağı iade etti. Adam babama teşekkür ederek dükkândan ayrıldı. Olan bitenden hem ders almış hem de nedenini anlamamıştım.

Babama bu adamın kim olduğunu sordum.

Babam- “Oğlum bu adam Oluklu köyündendir. Birkaç defa, hapse girip çıktı. Oluklu köyü ve civarında, kasapların yaylımda malı vardır. Yaylımda malı olan kasaplara gider para ister. Onlarda istediği parayı verirler.

-Kasaplar istediği parayı vermezse ne olur? Diye sorduğum da,

köye gider, kasabın sürüsünün içine dalar ve malların bir kısmını bıçaklar. Çoban buna müdahale etmez mi diye sorduğumda, çobanda can taşıyor. Çobanın üzerine yürür ve onu da bıçaklar diye cevap vermişti Babam.

Benim bu adamı gördüğümde, artık yaşlanmıştı. Belki de kendine güveni kalmamıştı.

Çorap eskisi ile başka bir hatıram da şöyle idi. Dükkâna satmak için kazak getirdiler. Kazak siyah ve beyaz renkli idi. Ben tiftik hesabına kazağı aldım. Kazağı ekin pazarının orda dükkânı olan başka bir esnafa satıp, para kazanmak istedim. Gittiğim esnaf, ben bunu alamam dedi. Niye diye sorduğumda “Bu kazak kıl ve tiftik karışımı. Kıl para etmez. Tiftik olsaydı alırdım.” Dedi.

Bende- Peki bunun iplerini çözüp, kıl ile tiftiği ayıramaz mıyım deyince, çok zaman harcarsın. Ayırırsan alırım dedi. Dükkâna gittim. Önce kazağı, dikiş yerlerinden parçalara ayırdım. Kazağı 2-3 saatte sökerek, tiftik ve kıl iplerini ayırdım. Ayırdığım ipleri ilk gittiğim esnafa tekrar götürdüm. Tiftiği tarttı, kazağa benim aldığım fiyatın biraz altında fiyat çıkarttı. Bana dönüp sen bunu kaça almıştın dedi. Bende aldığım fiyatı söyleyince, aferin sana yılmadın paranı kurtardın diyerek, kazağı aldığım parayı bana ödedi. Kıl ipini ne yapacağız dedim, o para etmez dedi.

O günün dersi ile dükkâna dönerek, karşımızda bulunan kahveden kendime çay ısmarladım. Böylece günüme zevk katmaya çalıştım.

Mustafa Yolcu

7.2.2022

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.