Mustafa Yolcu: Biz evimizde otururken!

Mustafa Yolcu: Biz evimizde otururken!
Biz evimizde otururken, güvenlik güçlerimiz ve askerlerimiz dağda taşta neler yaşıyor biliyor muyuz?

Biz evimizde otururken!

Biz evimizde otururken, güvenlik güçlerimiz ve askerlerimiz dağda taşta neler yaşıyor biliyor muyuz?

Onlar dağda, üç gün başlarını yastığa koymadan, 24 saat ayaklarındaki potini çıkarmadan hainlerle savaş veriyor.

Güney Doğu Anadolu bölgemizde görev yapmış, gazi bir arkadaşımın anlattığı anekdotları sizinle paylaşmaya çalışacağım.

Elazığ- Bingöl yolunda çevirme yapıyoruz. İçi insan dolu bir minibüs geldi. Önde iki erkek var. Arkada oturanların tamamı, çarşaflı bayan. Erkeklerin üzerini ve minibüsü aradık. Aramızda bayan görevli olmadığı için, çarşaflı kadınları arayamıyoruz. Merkezi aradım ve bayanların üstünün aranması için bayan polis veya görevli göndermelerini istedim. Merkezden minibüsü aramayı bırakıp, göndermemiz istenildi. Bu emri alınca, istemeyerek minibüsü gönderdim.

Aradan üç gün geçti. Telsizime Cemil Bayık’tan çağrı geldi. –“ Asker ben Bingöl yolunda çevirmede, minibüsümüzü durdurduğun Cemil Bayık’ım. Beni uçurdun, yakalayamadın.” Dedi. Telsiz konuşmalarını banda kaydediyordum. Bu ses kaydını merkeze bildirdim ve kuşu uçurduğumuzu söyledim.

Bu olaydan bir hafta sonra, terhis olan 33 askerimizi Bingöl- Elazığ yolunda şehit ettiler. Bu devre, sözde PKK’lıların silahlarını bırakacağı, çarpışma olmayacağı devre idi. Hep böyle yaptılar. Silah bırakıyoruz dediler, saldırdılar. Kalleşçe baskın yaptılar.

Bizde 33 askerimizin kanını yerde bırakmadık. O bölgede onlara baskın düzenleyerek, 44 PKK’lıyı etkisiz hale getirdik. Gariptir bu olay basına hiç sızmadı, haber olmadı. Haber olmalıydı, yanan yüreklere su serpilmeli idi.

Bir gün, PKK’lıların içinde barındığını haber aldığımız eve baskın yapıp, etrafını kuşattık. Evin kapısını kırıp önce ben içeri girecektim. Askerlerim beni bırakmadı” Komutanım biz içeri gireriz.” dediler. Askerlerimle ben, ağabey kardeş gibiydik.

Zor şartlarda terör ile mücadele ettikten sonra terör alanı dışına çıkan, bu fedakâr insanlarımız ’da başka sendrom başlıyor. Bir tarafta defalarca mermiler havada uçuşurken yaşamak. Diğer tarafta, hiçbir şeyden haberi olmadan yaşamak. Denizin kenarın ’da güneşlenmek. Haklı olarak bu kahramanlar, namlunun ucundaki yaşam koşullarında verdikleri emeğin, akan kanlarının karşılığı olarak kendilerine öncelik tanınmasını, toplumun kendilerine saygı duymasını bekliyorlar. Duyarsız insanların, bunu anlamamaları sıkıntısını yaşıyorlar.

PKK ile olan mücadelede ayağından yaralanan emekli bir subayımız şunları anlatıyor.

Amerika’ya gitmiştim. New York hava alanın ’da uçağa binmek için bekliyorum. Hoparlörden gelen anonsu dinlemeye başladım. Anonsta diyor ki SAYIN YOLCULARIMIZ, VİETNAM GAZİSİ ………. HAVA ALANI SALONUMUZA GİRMİŞTİR. KENDİSİNE İLGİ GÖSTERİLİP, ÖNCELİK TANINMASI RİCA OLUNUR.

Kendi ülkemizde biz, yaşadığımız sıkıntıların, akan kanımızın bedelini almak bir tarafa, toplumda fark edilmiyoruz bile. Tabi biz vazifemizi yaptığımız için, ülkeye olan borcumuzu bir nebze ’de olsa ödediğimiz için mutluyuz, gururluyuz. Kaç tane silah arkadaşımız yanımızda şehit oldu, gazi oldu? Aileleri açısından ateş düştüğü yeri yakıyor. Hangi şehit ailesini, gaziyi ziyaret edip dertlerini paylaştık?

Amerika kendi ülkesi için değil, sömürü için gittiği ülkedeki gazisine nasıl değer veriyor? Bizde ise, askere alınan sözleşmeli ere kendi arkadaşları ve çevresi (KANINI PARA İLE SATACAKSIN!) diyorlar.

Onlar bu meşakkate bizim, çocuklarımızın yatağında rahat uyuması için katlanıyorlar. Bir metre karın, tipinin, yağmurun altında hainlerin arkasında gidip, onları takip ederken, güvenlik güçlerimizin ayakları donuyor. Ayakları yara oluyor, yaralanıp şehit oluyorlar. Hanımı ile birlikte çocuğuna hediye almaya gittiğinde, şehrin ortasında kurşunlanıyorlar. BİZ EVİMİZDE RAHAT RAHAT AYAKLARIMIZI UZATIP OTURUYORUZ. Bu rahat uykumuzun bir bedeli olduğunu aklımıza getirmiyoruz.

Sahipsiz olan ülkenin batması haktır. Sen sahip olursan bu ülke batmayacaktır. Gelin şehitlerimizin gazilerimizin ailelerine, kendilerine sahip çıkalım. Onlara değer verelim. EVİMİZDE RAHAT OTURMANIN BEDELİNİ ÖDEYELİM.

Mustafa Yolcu

24.05.2017

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.