Mustafa Yolcu: Ankara Rüzgârı

Mustafa Yolcu: Ankara Rüzgârı
Ankara rüzgârı beni bir yerlere atsa’ da ben yaptıklarımın huzurunu yaşıyorum.

Ankara’ya ilk 1966 yılında geldim. Ortaokul 2. sınıfa geçmiştim. Ankara’yı sinemalar ’da gördüğümüz gibi, bir şehir olarak düşünüyordum. Çorum- İskilip’ten gelen otobüsümüzün Ankara da son durağı, Ankara hastanesinin önündeki, şimdi yüksek binanın olduğu yerdi. Babam otobüsün şoförüne tembih etmiş, oda beni bir taksiye bindirmişti.

Ulusa geldik, ilk meclisin önünden geçiyoruz. Şoföre sordum “Ankara’ya geldik mi?” Şoförde dedi ki Ankara’nın ortasındayız. Ben daha canlı, renkli bir şehir bekliyordum. Kameralardaki gibi. Sonra da Yenimahalle 5. Durak Cengiz sokak No- 90 da bulunan binaya geldik. Ankara’ ya gelmiştim artık.

Sonraki gün eniştemle çıkarak, Meclisin karşısında bulunan Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne geldik. Eniştem bura da çalışıyordu. Kızılay da bulunan araç yoğunluğu dikkatimi çekmişti. Yolda

Troleybüs çalışıyor, büyük kavşakların ortasında bulunan zıvana denilen korunaklı yerden trafik polisince trafik elle idare ediliyordu.

İlkokul 3. Sınıf hocamız bize “Ankara’ ya gidib’te, Anıtkabir’i ziyaret etmeden gelirseniz, size hakkımı helal etmem.” Demişti. Anıtkabir’e gitmeliydim. Anıtkabir’in yerini sorarak, DSİ Genel Müdürlüğüne ulaştım. Oradan Anıtkabir’i kolaylıkla buldum. Önce giriş katını, müze bölümünü gezdim. Hayranlıkla arabalara baktım. Atatürk’ ün eşyaları müzede saklanıyordu. O günleri yaşıyormuşçasına eşyaları seyrettim. En son mozoleye çıktım. Mozolenin önünde dua etmeye başladım. Bize öğretilen mevtalara dua edilirdi. Ama buraya gelenler, sessizce saygı duruşunda durup, geri dönüp gidiyorlardı. Bende herhâlde yanlış yapıyorum diye, duayı bırakıp geri dönüp ayrıldım. Vazifemi, öğretmenimizin söylediğini yapmıştım.

Daha sonraki günler’ de Tandoğan meydanında, Türk İŞ genel başkanı Seyfi Demirsoy’ un miting ini izlemeye gittik. Alan dolmuştu. İlk defa böyle bir miting görüyordum. Eniştem, Süleyman Demirel bu miting in baskısına dayanamaz, istifa eder demişti. Öyle de olmadı. Hükümet olduğu yerde kaldı.

Orman çiftliğindeki hayvanat bahçesine gittik. Hayran kalmıştım. Bu kadar hayvanı, nasıl toplamışlardı? En çok da aslanı, kaplanı, fili, piton yılanını görmek hoşuma gitmişti.

Kader beni üniversite yılları içinde, Ankara’ ya getirdi. Okuyup İnşaat Mühendisi olacaktım. En çok da baraj inşaatında çalışıp, baraj mühendisi olmak istiyordum. 1973- 1979 Yıllarındaki öğrencilik dönemin de, sınıf arkadaşlarımın sağ duyulu davranışı ile sınıfımızda olay olmadı. Her iki tarafta derslerine girdi. Daha sonraki yıllar da bir araya gelince, hatıralarımızı, aldığımız dersleri anlatır olduk.

4. Sınıfta iken İçme suyu kanalizasyon dersi hocamız MUAMMER Yavuz “TALEBELERİME ÖĞÜTLERİM “diye bize teksir dağıttı. Bu teksirin bir maddesinde diyordu ki “YARIN HAYATA ATILDIĞINIZ DA, DEVLETİN HAZİNESİNİN MUSLUĞU OLACAKSINIZ. SİZ HAZİNENİN MUSLUĞU NE KADAR AÇARSANIZ, HAZİNENİN PARASI O KADAR AKACAKTIR.”

Hocamızın bu sözünü hiç unutmadım. Devletin kuruşuna sahip olmaya çalıştım.

İmar İskân Bakanlığın’ da iken, anlı şanlı müteahhidin inşaatlarını denetlemeye gittik. Yanımıza gelen müteahhit- “sizin mesleğinizin sonu müteahhitliktir. Benim ayağıma basarsanız, bu memlekette size müteahhitlik yaptırmam.” dedi. Biz raporumuzu verip, müteahhide yapılan fazla ödemeyi tespit ettik. İdare işi tasfiye etti. Fazla ödemeyi geri istedi.

1984- 1987 Yılları arasında, Keçiören Belediyesinde Yapı Kontrol Müdürü ve İmar Müdür Yardımcılığı yaptım. Bu devre kamu da severek çalıştığım dönem olmuştu. Yapı Kontrolünü tavizsiz uyguluyor, Ankara tarihinde en yoğun, yapı kontrolünü sağlıyorduk. Demir vizesini ben başlattım. Bu sayede demirler, projesine uygun döşenmesi temin ediliyordu. Ayrıca demir vizesinin ilk kontrolünü yapan şantiye şefi’ de, kontrol etmesi gereken inşaatının yerini öğrenmiş oluyordu. Bu uygulamayı önce Ankara’ da diğer ilçe belediyeleri, sonraki zamanda’ da yurt çapında tüm belediyeler uygulamaya başladı.

Ben yapmam gerekeni yaptım ama, yaptıklarımla kimseye de yaranamadım. Partinin ilçe başkanı ile sürtüşmemiz sonucu, görevimden alındım.

Ankara rüzgârı beni bir yerlere atsa’ da ben yaptıklarımın huzurunu yaşıyorum.

10.08.2021

Mustafa Yolcu

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.