Mahmut Doğan: Sezai Karakoç Bey’in dirilişi …

Mahmut Doğan: Sezai Karakoç Bey’in dirilişi …
Hemen hemen son 20 yılı yüce diriliş partisi İstanbul il teşkilatı YK üyesi olarak üstadın yanında az çok geçirmem hasebiyle ;

üstadın yanında bulunduğum süreçlere dair , üstad genellikle aynı takımı giyerdi , ara sıra giydiği bir gömleğin de biraz yırtılmış ve o kısmını kendi el dikişi ile tutturduğunu görürdüm yüksünmeden giyerdi , lüks gibi tutkuları olmayan kanaat ehli münzevi bir yaşam sürerdi, ikram etmeyi çok severdi , bizim konuşmamızı bizden daha fazla önemser , fikirlerimizi bizden daha iyi dinlerdi , beraber yemek yediğimiz zamanlarda da ekmeği yemekte kendi eli ile sofrada bölüştürürdü ,üstad için büyük küçük , okumuş okumamış farketmezdi, dünya malına ise tamahı yoktu , Akif gibi devletin verdiği para ödülünü almamış, ihtiyaç sahiplerine veriniz demişti , zenginliği ve lüksü önemsemezdi , sade bir yaşamı yaşardı , israfı yoktu bayat ekmek ile yemek yediğimiz, gazete kağıtları üzerinde iftar açtığımız çok oldu , edeben o konuşmadan meclisinde söze başlamazdık , mona rosa şiirini bir ara cesaret edip sorduk (m) sadece şiir dedi ,

üstadımız müslümanların fert fert islamı ile yeniden buluşmasını diriliş ile tanımlardı , “islamın esasen insanın dirilişi olduğunu , diriliş şuuruna kavuşan ferdin İslami şuuruna ereceğini dile getirir , islami hareketi diriliş hareketi” olarak tanımlardı , İslam milleti ile her zaman dertlenir ve de parçalı olan İslam ülkelerinin birliğinin nasıl olurda birleşir derdinde olan bir diriliş eriydi , millet , ümmet , devlet üstadımın dilinde tekrardan yeniden tanımlanarak asıl hüviyetini bulmuştu , tane tane konuşur , lafı uzun tutmaz kısa cümleler ile bize bir kitabın özetini sunardı , cümlelerinde sır, hikmet ve hakikatı dirilişin hakikatını sunardı bize , arkadaşlar “”diriliş önce ruhta başlayacak”” diye konuşmaya başlar , insanda “İslam'ın Dirilişinin ruhu ; ruhun dirilişi de insanlığın dirilişini” sağlayacağını söyler ve bu hesaplaşmaya insanı çağırırdı , Ruhun Dirilişinin de inanmakla başladığını , İnanmanın teslimiyet içerdiğini ve Allah’a inanıyorum diyen insanın içinde devamlı imanın büyüdüğünü söylerdi,

konuşurken bizleri bir anda islam coğrafyasına götürür Bağdat’ı, Kahire’yi Mekke’yi , İstanbul’u ve Semerkant’ı birbirinden ayırt etmezdi , hepsi birbirinin kardeşi derdi , hepsi bizim şehrimiz derdi , müslüman pasaportsuz islam şehirlerine gitmeli , İstanbul’dan Diyarbakır’a nasıl gidilecekse , Mekke’ye , Bağdat’a da öyle gidilecek günlerin ufkunu bize her daim çizerdi, bir sohbetinde ‘ortadoğu’ ismini batılı sömürgecilerin koyduğunu ve islam coğrafyasının zihinlerimizde coğrafi olarak ayrışmasında önemli bir parçası olduğunu ifade ederdi “”insanda dirilişin öldükten sonra değil yaşarken olması gerektiğini”” ifade ederdi,

her ferdin islam ile diriliş bilincine ulaşacağını , “Kuran’ın , Mesnevi’nin diriliş hareketi olduğunu bu çağda da islam hareketini diriliş” ile tanımlandırdığını , çok kereler ifade ederdi , islam’ın dirilişi adlı eserinde müslümanı tanımlarken ; “Müslüman, İslam’ı öyle sağ ve diri, canlı yaşamalı ki, seni öldürmek için gelen sende dirilsin” diyerek diriliş nesline seslenirdi , her daim ümit vardı üstad , bayrağı taşıyacak diriliş neslinin heyecanı ile yaşardı , yaşından dem vurur öleceğini hatırlatır ve bizlere hitap ederek diriliş sancağı sizin ellerinizde derdi ,

Diriliş üstada göre “hakikat” ve bu dünyada niçin yaşadığımızın tek bir cevabıydı , dirilişin yeniden inanmak, yeniden düşünmek, yeniden doğarak islam mayası ile yoğrulmak olduğunu ifade ederdi , yine bir seferinde kaygıları arasında sadece şair ve şiirleri ile bilinmesi yattığını ifade etmişti, kendi ifadesi ile “Bin yıllık ömrüm olsa, ömrüm boyunca konuşma ve yazma nasibimde varsa, hep Müslümanların birleşmesinden, bir araya gelip şuurlu birliklerini oluşturmalarından bahsedeceğim , bıkmadan bahsedeceğim , Bundan daha büyük bir dava bilmiyorum” diyen üstadımız ,

tüm yaşam faaliyetinin İslam’ın bir savunması olduğunu temenni ile ifade ederdi , hakikat’ın Kuran olduğunu , düşüncelerin , sistemlerin , doktrinlerin değişeceğini , değişmeyen tek şeyin hakikat olduğunu ifade ederdi , üstadımız bizlere hayatı ile de örnek bir yaşantı sergilemişti , tohum ağaç ve meyve -dere , ırmak göl ve okyanusa açılma misali neden Yüce Diriliş Partisini kurduğunu bize uzun uzun anlatırdı,

şiirle başlayan sürecini , kitap dergi , yayınevi , gazete ile devam ettirmiş , aydın ve mütefekkir bir düşünce adamı olarak parti ile diriliş hareketini taçlandırmış TV kuramamanın kaygısını yüreğinde taşımıştı , bir yandan mücadeleci yaşamı olan diğer yandan ise hayattan kopmayan günlük ve sıradan bir ömür süren yalın Anadolu insanıydı ,

üstadın özentisiz sade bir hayatı oldu, mahalle mescidinde saf tutar, partideyken de namaz vakti geçmeden namaz kılmak için bizlerden zarifçe izin ister , masasının yan tarafına bıraktığı seccadesini kendisi sererdi, ekmeğini kendisi alırdı, kimseye yük olmazdı, ikram etmeyi çok severdi,

kurduğu ve diriliş hareketi emaneti olarak geride insanlığa bıraktığı Yüce Diriliş Partisinin parti disiplinine de son derece önem verirdi , pek çok siyasetçi kendisi ile görüşmek istediğinde gayet mütevazi olarak parti yönetim onayına sunardı , üstad parti kuruluşunu önemser , “müslümanlar olarak önemsenmenin” parti kurarak güçlenmelerinden geçtiğini ifade ederdi, diriliş hareketinin aksiyon yönü olarak partiyi işaret ederdi , bir defasında da parti kurmayı “aydınlanma hareketini” başlattık ama aydın arkadaşlar gelemedi derdi , gelen herkesi ise kabul ederdi , kimseye de kırgın değildi , En son genel kongrelerimizden birini eski ve yıkık bir tuğla fabrikasında Ankara’da gerçekleştirmiştik, Allah rahmet eylesin İnşaAllah

20.11.2021

Av mahmut doğan

Yüce diriliş partisi İstanbul il teşkilatı yönetim kurulu üyesi

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.