Kudüs Gezisi - 2
Atatürk hava limanından ,Mirasımız Derneğ’nin konukları olarak 22 sivil toplum kuruluşu temsilcisinden mütevellit dostlar ile beraber Türk Hava Yolları uçağı ile hareket ettik. Aynı gün saat 13.15 gibi Tel Aviv Ben Gurion (İsrail'in kurucusu ) havalimanına indik.
Mirasımız Derneği’nden Halis Mutlu bey abimiz ve Yörünge Tur’dan da Eymen Demirci kardeşimiz bizlere mihmandarlık yapacaklar, sağolsunlar var olsunlar. Esasen mihmandarlık zor bir şey, yurt dışına, hele hele hacca gidenler bilir; kafile içinde herkesin dertleri ile ilgilenmeleri, her türlü sıkıntıda koşmaları, bizi yalnız bırakmamaları gerekir. Neşeli olmaları, herkese merhaba demeleri, iletişimi hiçbir zaman 7/24 kesmemeleri gerekir.
Tel Aviv havalimanında fazla beklemedik, pasaport kontrollerini yaklaşık kırkbeş dakika içinde 24 kişilik kafile olarak tamamladık. Bizi bekleyen otobüse binerek ilk gideceğimiz şehir olan ve bir liman kenti olan Yafa, adını büyük tufandan sonra burayı kuran Nuh'un üç oğlundan biri olan Yafes'den almıştır. Yafa'nın tarihi oldukça eskidir. Ortalama kırk dakika sonra tarihi Yafa şehrine geldik. Yafa bugün iki kısımdan oluşuyor, eski Yafa ve modern Yafa
Eski Yafa tamamen bir Osmanlı liman kenti olarak bizleri selamladı, kentin duygusu olur mu, hissi olur mu? Bir şehrin gözyaşları olur mu? İşte Filistin gezimizde ilk geldiğimiz noktada, Yafa’da biz bunlara şahit olduk.
Şehir ilk olarak Araplar tarafından kurulmuş olup Mısır Firavunlarının, Roma’nın, Eyyubiler’in, Tolonoğulları’nın ve Osmanlı hakimiyetinin izlerini taşıyan bir şehirdir.
Halis abi ve Eymen kardeşimiz rehberliğinde Yafa sokaklarındayız.
Filistin gezimizde Yafa ilk dolaştığımız yerler, gezi demek bile ne kadar ajitasyona uğradığımızın resmidir, biz gezerken, rahat rahat buralarda naneli çayımızı, meyve suyumuzu içerken Filistinli kardeşlerimiz Yafa'da , Kudüs'te, el Halil’de, Gazze'de ve daha nice Filistin şehrinde gözyaşı içindeler. Zülüm altındalar.. Vatanlarından olmuş, ocaklarından olmuş.. Esaret altında, işgalci İsrail’in postalları altında yaşamaya çalışıyorlar.. Yazacak başka şeyler bulamıyorum
Şu anda Yafa’dayız, evet dostlar, Yafa iki mahalleye ayrılır: 1-Menşuriye Mahallesi. 2-Acem mahallesi..
Menşuriye Mahallesi üzerine, şehir eski Müslüman şehri yok edilerek, yıkıma uğratılarak, işgalci İsrail tarafından hiç bir tarihi geçmişi olmayan sahte şehir Tel Aviv kurulmuştur .
Biz Yafa yürüyüşümüze Acem mahallesi kısmından başlıyoruz. İlk durağımız eski Yafa sokaklarını adımlayarak Yafa’da Tabiiun Zaman'ında yapılan "884/1730" tarihli bir mescide doğru yol alıyoruz. Sokaklar dar ve girift evler, cumbalı evler iç içe geçmiş ,
Dar sokakları geçerek ufak bir sahana, avluya çıkıyoruz. Bizi hoş ve gözü yormayan minaresi, mescidi ve imam odasından ibaret olan şirin bir mescid karşılıyor Tabiun Mescidi…
Tabiun Mescidinin Kitabesi, minaresi, mimarisi ile her şeyi ile İslam medeniyetine ait olduğu apaçık ve aşikar. Osmanlı döneminde bu mescid yeniden inşa ve tamir edilmiş, Tabiun mescidini işgalci İsrail kapatmış, işgalci Yahudiler bu mescid için Hz.İsa'nın havarisi Simon Evi’dir iddiası ile Filistinli kardeşlerimizden Tabiun Mescidi’ni elinden almış ve bir Ermeni ailesine bağışlamışlar.. İçerde ihtiyar bir ermeni var ve kimseyi içeriye almıyor .
Evet etrafımızda ne çok hain var. İşgalci Yahudi, Filistin’de Müslümanlara ait yerleri ya kendileri işgal ediyor ya da Ermeni ve Hristiyanlara sahte geçmiş oluşturarak işgal edip veriyorlar.. Yani arkadaşlar küfür tek millet! Filistin'de bu mescid gibi yüzlerce mescidimiz işgal edildi, binlerce Filistinli aile yurtlarından edildi, binlercesi şehit edildi.. Fakir bu mescidlere "Secdeleri özleyen mescidler" diyor: Nokta!
Yafa gezimize devam ediyoruz şuan Yafa'da üç camii açık, bu camiiler ise ;
1-Mescidül Bahir,
2-Mahmudiye Mescidi (medrese , külliye, camii ve mahkeme binasından oluşuyor) ve son olarak
3-Hasan Bey Camiisi, bu üç mescid Osmanlı eseri esasen.. Yafa tamamen bir Osmanlı şehri, adımlarken bunu hissediyorsunuz..
Mescidül Bahir, deniz kenarında minaresinin şerefiye kısmı yeşile boyalı, taş mimarisi ile görenleri büyüleyen bir camii. Akdeniz'e nazır olarak iki kat halinde yükselmektedir. Müslüman nüfusun azalmasıyla birlikte bugün, daha çok limana gelip giden denizcilerin, balıkçıların ya da çevredeki Müslüman sakinlerin kullandığı caminin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmemektedir.
Alman Ressam Lebrun'un 1675 tarihli bir resmine dayanarak Bahr Camii'nin Yafa'nın en eski camisi olduğu sanılmaktadır. Camiinin içine girmedik, cami kapalı idi, vakit namazlarında sadece açılıyor imiş. Selamlayarak Mescidül Bahire veda ettik
Mahmudiye Camisi Padişah II. Mahmud'a izafeten Mahmudiye Camii olarak da bilinen Yafa Ulu Camii, eski Yafa'nın kuzeydoğu bölümünde yer almaktadır. Yafa'nın en büyük ve en önemli camisi olan yapı, ikisi büyük, birisi küçük üç avlu etratinda düzenlenmiş bir yapıdır. 1812 yılında, Sultan II. Mahmud'un saltanatı zamanında, Akka Valisi Süleyman Paşa 'nın emri ile Cezzar Ahmed Paşa'nın memluklarından Gazze ve Yafa Valisi Emir Muhammed Ebu Nabbut tarafından yaptırılmıştır. Bununla ilgili kitabe güney kapı üzerinde yer almaktadırhem medrese ve hem de avlusu olduğu için Müslümanlar burada Ramazan aylarında toplu iftar yemeği ve yılın diğer günlerinde düğün ve nişan merasimlerini yapıyorlar.
Mahmudiye Camiinin şadırvanı, avlusu, camii içi çok güzel ve estetik bir mimarisi var; hayran kalıyorsunuz. Medresesi işgal edilmiş ve Yahudiler burayı maalesef üzerine iki kat daha çıkarak otel yapmışlar.
Mahmudiye Medresesi’nin camisi iki mihrablı, tek minberli, taş kubbeli iç içe geçmeli revaklardan oluşan hoş bir cami, Mahmudiye Cami’nin her iki yanında caddeye bakan medrese dükkanları da işgalci Yahudiler tarafından işgal edilmiş ve çeşitli işyerleri adı altında kullanılmaktadır.
Yafa'dan Tel-Aviv'e giderken sahil yolunun yoğun trafiği ve çevredeki yüksek binalara rağmen Hasan Bey Camii, hala baskın konumuyla kent dokusu içerisindeki önemini muhafaza etmektedir. Yapı Filistin bölgesinin 19l7'de İngilizler tarafından işgalinden önceki son valilerden birisi olan Hasan Bey Basri Cı-Gabi tarafından 1915 civarında yaptırılmıştır.
Hasan Bey Camisi de çok hoş, sırf insanlar gelip camileri boş bırakmasınlar diye camii içine çay ve kahve makinesi konulmuş; sebebi boş kalırsa Yahudi bu gibi yerleri "sahipsiz mal" statüsüne koyup hemen işgal ediyor; hainler , hainler. Camii açık günde beş vakit namazı rahatlıkla kılınabiliyor. Hasan Bey Camisinin etrafı tamamen Müslümanlardan arındırılmış, etrafında son derece lüks oteller var. İsrail tarafından Hasan Bey Camii yanına disko yapılmış ama bir Filistinli gelip diskoda intihar saldırısı düzenlemiş ve disko yerle yeknasak olmuş. İsrail bir daha böyle bir işe cesaret edememiş.. Şimdilik tabi.
Mahmudiye Cami'nin güney duvarının doğu ucunda yer alan ‘Süleyman’ın Sebili’ de var, onun üstünde de bir tuğra bulunuyor; yine Mahmudiye Medresesi’nin batı duvarına bitişik olarak da güzel bir sebil bulunmaktadır.
Mahmudiye Camisi’nin hemen arka tarafında Sultan II. Abdülhamit'in tahta çıkışının yirmi beşinci yılı anısına 1901 senesinde inşa edilmiş bir saat kulesi var. Saat kulesi meydanın tam ortasında bulunuyor.
Saat kulesinin etrafı Osmanlı tarafından inşa edilen kapalı çarşılar, sebiller ve sokakları ile çevrilidir. Yafa’da saat kulesi kışla, karakol ve hükümet konağıyla yan yanaydı. Orası zaten ‘Saat Meydanı’ diye anılıyordu ama şimdi hiçbirisi yok..
Yafa’da Osmanlı toplarından bir kaç tane denize hakim bir tepenin, Osmanlı zamanında kütüphane olarak inşa edilen bir yapının önünde bulunuyor
Eski Yafa şehrinin sahilinden hüzünlü bir şekilde Tel Aviv şehrine bakıyoruz. Şehrin bir diğer yüzünü görüyoruz, çalınan bir şehri!
İşgalci İsrail, işgal ettiği tüm topraklarda yerli ve Müslüman insanı göçe zorluyor, hapse atıyor, mülklerini elinden alıyor. Bir zamanlar Yafa’da Müslümanlar çoğunlukta iken şimdi ise sadece parmakla sayılacak kadar azlar, sokaklarda rastlanmıyor, camide, namaz vakitlerinde bir saf dahi dolmuyor. Çünkü Yafa’da Müslüman toplumun izi tamamen silinmiş, kültürü de silinmiş.. İşgalci İsrail, tamamen her alanı işgal etmiş, Unesco dünya miras listesine sonradan Yafa’yı dahil ettiği için son kalan üç beş İslam eserine el koyamamış ama her an bekliyor
Yafa sahili Akdeniz’in en güzel sahillerinden biri. Sahilde eğlenen insanları görüyoruz.. İşgalci Yahudiler ve muhtemelen turistler de var.
Yafa’dan ikindi namazını Hasan Bey Cam’inden kıldıktan sonra Kudüs’e doğru yola çıkıyoruz.
Mahmut Doğan
Ulu Kanal
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.