Korkut Daban: Yanlışa Dur Diyebilmek

Korkut Daban: Yanlışa Dur Diyebilmek
Unutmayın Dalkavukların prim yaptığı zamanlar toplumların en çok zarar gördüğü dönemlerdir.

Davranış Bilimleri Uzmanı Korkut Daban: Korkut Daban: Yanlışa Dur Diyebilmek

Günümüz dünyasında her insanın farklı konularda dertli olduğu konu başlıkları var. Ancak toplumları genel anlamda ilgilendiren ve önlem alınmadığı takdirde deyim yerindeyse uçuruma sürükleyecek yanlışlara dur demek her zaman zor olmuştur.

Hele ki kadim Anadolu Medeniyeti için bu durum İnanç ve Kültürel Değerler noktasında olmazsa olmaz bir durumdur.

Bu hususu anlatan en güzel söz 'Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.' Hadis-i Şerif’idir. Bundan daha güzel ve net açıklama olabilir mi? İnsanlığın asırlardır çözmediği sözde sorunun cevabı aslında 14 asır önce cevabını bulmuş.

Ancak ne hikmetse insan oğlu asırlardır yanlışa dur demediği gibi sessiz kalmak suretiyle her geçen gün bu yanlışların müsebbip olduğu kötülüklerin kurbanı olmuştur.

Hayatın hemen hemen her aşamasında İnsanın olmadan kaynaklı yapılan hatalar ve yanlışlar bizlerin yaradılış fıtratının gereğidir diyebiliriz. Ancak bu basit hataların tekrar etmesi artık bir alışkanlık ve ardından da Davranış olma özelliği kazanır.

Başta Ticaret ve Siyaset olmak üzere birçok alanda insanlar yanlış yapmayı ve yanlış davranışlarında ısrarcı olmayı adeta birer alışkanlık haline getirdiler. Unutmayın Dalkavukların prim yaptığı zamanlar toplumların en çok zarar gördüğü dönemlerdir.

Oysa hepimiz çok iyi biliyoruz ki Doğruluk ve Dürüstlük esasından kopanlar kim olursa olsunlar kaybetmeye mahkumdurlar. Geçtiğimiz haftalarda, Osmanlıdan bizlere yadigar olan çok değerli bir miras olan Ahilik müessesesinin kuruluş etkinlikleri gerçekleştirildi.

Komşusu siftah yapmadığı için kendisine gelen müşteriyi komşu esnafa yönlendiren bir ecdadın torunları olarak onlara layık bir davranış sergileyebiliyor muyuz?

Lafa gelince Rızkımızın teminatı Allah diyoruz! Ancak iş uygulama aşamasına gelindiğinde Gemisini kurtaran kaptan bahanesinin ardına sığınıyoruz. Bir Milleti Millet yapan hususların başında Kültür ve İnanç kavramları gelir. Bu çerçevede oluşan Değerler o Milletin Kalitesini dahası Karakterini ortaya koyar.

Tarihe dönüp bakacak olursak savaştığımız Milletler dahi Ceddimizin emanete sahip çıkmasından ötürü adeta düşman olmalarına rağmen saygıda kusur etmemişlerdir. Kolay mı sanıyorsunuz Düşmanın Saygısını kazanmayı!

Maalesef bizlerin dahil olduğu bu kuşak bırakın Ceddine layık olmayı adeta İş ve Ticaret hayatında Ahlaki Çöküş yaşamaktadır. Ticarette ve Siyasette her türlü kazanım yolunda yapılanları Mübah gören zihniyet bu Kadim Medeniyetin evlatlarının Değer Yargılarını temelden sarsmaktadır.

Bugün sokakta yaşanan pahalılık konusunda şikayet etmektedir. Ancak her türlü ürün satışı yapanlar fiyatları arttırmaktan kaçınmamaktadır. Deyim yerindeyse At İziyle İt İzi Karışmıştır.

Ağlayan da Ağlatan da Millettir!

Pazarda kalan son ürünü yere döken küçük esnaftan tutunda, artık tarihte kaldı dediğimiz Stokçuluk yapan büyük işadamları dahil olmak üzere kendilerince Krizi Fırsata Çevirmek suretiyle şu anki Enflasyonist ortama büyük etkide bulunmaktadırlar.

Her türlü fiyat artışını benzine veya elektriğe yapılan zamma bağlayanlara da bir sözüm var. Bu ülkede İncir’in kilogram fiyatı 20 TL. Yanlış duymadınız yazıyla da yazayım Yirmi TL. Lütfen bu milleti aptal yerine koymayın!

Kötü olan ne biliyor musunuz? Millet olarak her türlü yalana adeta kendimizi alıştırdık. Ağzını açan şu ürün çok pahalı bu ürünün fiyatı çok arttı diyor. Ancak kimse tasarrufa gitme yolunu seçmiyor.

Oysa hepinizin bildiği gibi talepte gerçekleşecek bir birimlik düşüş ürünlerin fiyatını doğrudan etkileyecektir. Ancak deyim yerindeyse Ölümüne Tüketim yapmayı tercih eden bir Bilinçsiz Tüketim Toplumu olup çıktık.

Toplumu oluşturan en küçük birim Aile’dir. Aile ise Bireylerden meydana gelir. Bugün Bireyin yani Ailelerin Tüketim Alışkanlıkları ve Davranışları her geçen gün olumsuz manada ilerlemektedir.

Emin olun Gelişimini Tamamlamış toplumlarda Piyasalara yön verenler toplumun ta kendisidir. Belli bir yaşam standardını oluşturmayan bireyin sağlıklı bir yaşamı olması hayalden öteye gidemez.

Bu nedenle bir kez daha şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz. Ne yapıyoruz ve bu gidiş nereye?

Bu basit soruyu cevap verdiğiniz an çözüm yolları da karşınıza çıkacaktır muhakkak.

Selam ve dua ile…

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum