Korkut Daban: Vizyoner Olmak
Siyaset Bilimci Korkut Daban, İnsanoğlu yaradılışı itibariyle spesifik yani çok karmaşık ancak bir o kadar beceri ve feraset ile donatılmıştır. Yüce Yaradan kendisinin yeryüzündeki halifesi olarak tanımladığı biz Ademoğlu'ndan hiçbir şeyi esirgememiştir. Yani çok cömert davranmıştır. Bunu anlamak pek o kadar güç olmasa gerek.
Melek kılığında dünyaya gözlerini açan insanoğlunun Habil ve kabil olayında olduğu üzere kardeş katili olması yine bu hususta önemli bir ispat olarak karşımıza çıkmaktadır. Oysa Rabbimiz bizleri yeryüzüne hangi Misyon ve Vizyon için yollamıştı değil mi? Öldürmeyi değil yaşatmayı kırmayı değil yapıcı olmayı tavsiye etmiştir.
Cenabı Allah bizlere İyilik ve güzelliği önermiş her türlü kötülükten ise men etmiştir.
Ancak Vizyon sahibi olamayan dahası bakış açısını geliştiremeyen insanoğlu her daim kendisine ve çevresinde bulunanları zulüm ve eziyet altına almıştır. Şeytan'ın isyan eden bir melek olduğunu unutmayalım. Ancak Şeytan aleni olarak bunu yapmış Misyon olarak kıyamete kadar inananları yollarından çelmeyi hedeflemiştir. Buna mukabil bizler inanan insanlar olarak aynı şeyi Hakka ve Hakikate inanarak yaşamayı kendimize şiar edinmeliydik.
Bu nedenle kişileri yapmış oldukları tutum davranış ve icraatlarından ötürü Rahmani ve Şeytani hareket edenler olarak değerlendirmekteydik. Deyim yerinde ise terazimizin ölçütü bu oluyordu.
Ademoğlu cennetten kovulduğu günden bu yana nefsi ile zorlu bir sınav vermektedir. Bu hayatın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Bu hususta en kötüsü ise Misyon ve Vizyon sahibi olmayan idarecilerdir. Keza idareciler tebası ile de sorumludur. Bir kişi sadece kendisinden yana sorumluluk sahibi iken bir idareci uhdesinde yer alan tüm çalışanlardan ve görevlerden sorumludur. Yani her konuda olduğu üzere burada da yöneticilerin sorumluluğu daha fazladır. İşte tamda burada Liyakat konusu gündeme gelir.
Liyakat ve Ehliyet sahibi olmayan idareciler iş yapamadıkları gibi iş yapanlar için ciddi manada engel teşkil ederler. Türkiye son yüz yıldır bu sebeple Bürokratik Oligarşi engeli ile mücadele etmektedir. Özellikle siyasette Merhum Özal Dönemi su yüzüne çıkan bu sorun yine İcraatçı bir Devlet Başkanı Erdoğan Döneminde yine su yüzüne çıkmaktadır.
Cumhurbaşkanımızın deyimi ile üç koyunu idare edemeyecek insanlara koltuk ve makam teslim edilemez. Edildiğinde ise nelerle karşılaşacağınız malumdur. Basiretsiz idareciler faydalı olmadığı gibi bünyesinde çalışan insanların üretimine ve Motivasyonlarına olumsuz etkide bulunurlar. Kısacası herhangi bir üretimden yoksun idareciler sadece makam işgal ederler.
Yine Cumhurbaşkanımızın son dönem açıklamasında Liyakatın yanı sıra tevazu ve samimiyet olmazsa olmazdır. Gurur ve kibir abidesi idareciler her şeyden önce Allah'ın sevmediği hasletlere sahiptirler. İdareciler bulundukları makama güç ve değer katmalıdırlar. Eğer makamdan güç alıyorlarsa o idareciler yanlış birer tercihtirler.
Fikir ve proje üreten idareciler ise başta kendi kariyerleri olmak üzere hizmet ettikleri kurumlara değer kazandırırlar. Bugün ülkemizde her türlü fikir ve proje destekli çalışmalara Devletimiz ciddi anlamda destek vermektedir.
Yani üreten bir nesil için her türlü imkan sunulmaktadır. Bu nedenle Büyük Türkiye hedefi doğrultusunda yeri geldiğinde radikal kararlar alınmalıdır. Liyakat ve samimiyet yoksunu kadrolar ile mesafe kat edilmeyeceği gibi kendilerine o makamları tevdi edenlerde sorumlu olarak hesap vermek zorunda kalırlar. Bugün sözümüz kızımıza değil gelinimize. Tabii ki “Anlayana sivrisinek saz" misali diyorum.
Selâm ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.