Korkut Daban: Sırrı Kime Konuştu?
AK Parti Seyhan İlçe Başkan Yardımcısı Korkut Daban:
Geçtiğimiz günlerde HDP'li Sırrı Süreyya Önder'in bir videosu sosyal medyada yayınlandı. Videoyu izleyemeyeler için kısa bir açıklama yapalım. Sırrı Süreyya Önder röportaj verdiği videoada açık ve net bir şekilde son seçimlerde Meral Akşener'in İYİ Parti’sinin seçim bölgesi ve stratejileri konusunda kendilerinden yardım istemek hususunda bir aracı gönderdiklerini açıkladı.
Yanlış duymadınız sahada Milliyetçi Söylemler ile Anadolu’muzun temiz yürekli insanlarının duygularına hitap ederek oy devşirme peşinde olan Meral Hanımın İYİ Partisi maalesef ipi Kandilin elinde olan ve sırtını PKK'ya dayadığını iddia eden HDP ile iş birliği yapıyor olması mide bulandırıcı gelebilir.
Ancak seçim öncesi bizler bu durumu defaten kamuoyu ile paylaşmıştık. Maalesef halkımız anlık duygusal bir tepki ile İYİ Partiye bir defalığına da olsa oy vermiş oldu. Aslında bu durum bizlere 2002 yılındaki Cem UZAN'ın Genç Parti örneğini hatırlattı.
Peki bu saatten sonra ne olacak diye sorabilirsiniz. Açıkçası İYİ Parti içerisinde yer alan samimi vatan sevdalısı vekillerin artık bu konuya bir el atmaları gerekiyor. Aksi halde çok net bir şey söyleyebilirim. Bir sonraki seçimlerde İYİ Parti siyasetin tozlu raflarında yerini alacaktır. Bu millet yaptığı hatadan dönmesini bilecek kadar feraset sahibi olduğunu her fırsatta göstermiştir. Bu millet 1999 seçimlerinde iktidar yaptığı DSP'yi bir sonraki seçimde baraj altında bırakmıştır.
Buradan hareketle bu kirli ittifakın asıl hedefi olan Erdoğan meselesine değinmek istiyorum. Çözüm süreci boyunca devletin içerisindeki ihanet yapılanmalarına rağmen Erdoğan PKK'ya silah bıraktırmak için çok ciddi gayret gösterdi. Bunu kimse inkar edemez. Hatta iktidarını kaybetmek pahasına akan kanı durdurmak istediğini her fırsatta dile getirdi.
Güneydoğu insanına "Kürt halkının düşmanı olmadığını, örgütün silah bırakmasını siyaset yapabileceğini ve dağa çıkarılan binlerce gencin ölmemesi için elinden gelen gayreti gösterdi. Bölgeye Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmadık hizmetler yaptı. Kürt Halkına deyim yerinde ise kaybetmiş olduğu itibarını iade etti.
Öyle ki Devletin Başkanı olarak 80 darbesinde Diyarbakır Askeri Cezaevinde yapılan işkencelerden ötürü üzüntülerini dile getirmek suretiyle ilk kez Devlet adına özür diledi. Bu Devletin Ana kimliği idi diyebiliriz. Ancak Erdoğan'ın Çözüm Süreci boyunca ortaya koyduğu tüm bu sağduyulu yaklaşımına rağmen karşı cepheden en ufacık bir olumlu yanıt çıkmadı. Üstüne üstlük içerden FETÖ mensubu asker ve polisler dışarıdan Terör Örgütünün mensupları intihar saldırıları ve hendek olayları olmak üzere her türlü vahşi eylemlerine devam ettiler.
Diyarbakır’da 2014 Ekim ayında PKK yandaşlarının sözde Kobani eylemleri protestosunda, yoksul ailelere Kurban eti dağıtan henüz 16 yaşında olan Yasin BÖRÜ isminde bir gencimizi önce binadan aşağı atıp sonra başını taşla ezip, türlü işkencelerden geçirmek sureti ile vahşice şehit ettiler.
Diyarbakır Sur ilçesini âdeta harabeye çevirdiler. Devlet Ana yine bir tane sivilin burnu kanamasın diye onlarca asker ve polisini şehit verdi. Şanlıurfa, Gaziantep, Kayseri, Ankara ve İstanbul'da yüzlerce asker polis ve sivil halkı bombalı saldırılar sonucu şehit ettiler. Başta Erdoğan olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti yüksek bir çaba ve gayret gösterdi. Tek amaç silahların susması, huzur ve güven ortamının sağlanması idi.
Devletin tüm bu barışçıl yaklaşımına karşılık FETÖ ve PKK şımarık çocuklar misali geri adım atmadan alçakça saldırılarını sürdürdüler. Deyim yerinde ise artık Kamuoyunun ve Devletin sabrı tükenmek üzereydi. Açıkçası Erdoğan Hükümeti
"Günah bizden gitti" diyerek Devletin biraz daha sert yönü olan Baba Kimliğini ortaya koymak durumunda kalmıştı. Devlet gerek şehirlerde gerekse kırsalda PKK ile mücadelede kullandığı teknoloji ve istihbarat çalışmalarıyla 1980'li yıllardan bu yana hiç olmadık bir şekilde olumlu sonuçlar elde etmişti. Irak ve Suriye'den sızan terör mensupları sürekli olarak karakollarımıza baskınlar düzenlemek suretiyle askerlerimizi şehit ediyordu.
Bu millete Bayram Sabahı şehit acısı yaşattılar. Unuttuk mu tabii ki hayır. Ülkemizde girilemeyen coğrafi alanlar olduğu iddia ediliyordu. Örgütün kampları ve yaşam alanları yerle bir edildi. Deyim yerinde ise kaçacak delik bırakılmadı.
Örgütün üst düzeyde aranan yöneticileri etkisiz hale getirildi. Özellikle Hakan Fidan yönetimindeki Milli İstihbarat Teşkilatı yurtiçi ve yurtdışı operasyonlar ile örgüte ağır darbeler vurdu. Artık PKK mensupları Suriye’ye doğru kaçmak zorunda kalmıştı. Suriye’de YPG ismi ile devlete meydan okumaları da boşa çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri sınır tanımayan bir şekilde Suriye topraklarında âdeta YPG ve PYD'ye nefes aldırmadı.
Başlangıçta güvenip bel bağladıkları YPG/PYD'de Suriye topraklarında âdeta duman edildi. Tüm bu başarılara rağmen Erdoğan karşıtları deyim yerinde ise Şer Cephesi bir çatı altında toplanmaktaydı. Ağızlarında sakız hine gelmiş "Habur ve Şiwan Perver ile söylenen Megri Megri" sözleri idi. Asıl acı olan 40 yıldır PKK'nın kan kusturduğu yöre halkının bu ifadelere kanması idi.
Öyle ki Erdoğan tüm samimiyeti ile "Kürt Kardeşlerim" ifadesini kullanmakla yetinmemiş bölgeye ve bölge halkına âdeta pozitif ayrımcılık yapmış idi. Şehit sayımız azalmakla birlikte binlerce örgüt elemanı etkisiz hale getirilmişti. Örgütte ciddi bor çözülme başlamış. Etkin pişmanlık ve aftan yararlanmak için yüzlerce örgüt mensubu Devlete teslim olmayı seçmişti. Tüm bu insan üstü gayretine rağmen Şer İttifakı Erdoğan'ın PKK ile iş birliği yaptığı yalanını söylemekten vaz geçmediler!
Bugün geldiğimiz noktada ilahi adalet yeniden tecelli etti diyebiliriz. Sırrı Süreyya Şer İttifakının sırrını ifşa etti :) Seçim öncesi İYİ Parti’yle birlikte Kandilin talimatıyla strateji oluşturduklarını itiraf etti. Seçim bölgelerinde nasıl çalışacaklarına dair talimatları Kandile sorduğunu ifşa etti! Ve öküz öldü galiba!
Gerçekten de merak ediyorum, bu alçak iş birliğini Türkiye Kamuoyuna ve size gönülden destek veren seçmenlerinize nasıl açıklayacaksınız? En önemlisi ise ömrünü ve her şeyini Milletine ve Devletine adamış Erdoğan'a söyleyecek bir sözünüz veya itirafınız olacak mı? Sırrı kime konuştu?
Selam ve dua ile…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.