Kılıçdaroğlu: Türkiye büyüyecekse bunun yolu demokrasidir

Kılıçdaroğlu: Türkiye büyüyecekse bunun yolu demokrasidir
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Demokrasisi gelişmemiş hiçbir ülke büyümemiştir. Türkiye büyüyecekse, dünyada söz sahibi olacaksa, Türkiye'de barış ve kardeşlik olacaksa, herkes düşüncelerini özgürce ifade edecekse bunun yolu demokrasidir." dedi.

Ankara

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen CHP Ankara 37. Olağan İl Kongresinde yaptığı konuşmada, CHP'nin milli mücadeleden ve mücadelenin özünden doğan, bugünlere kadar gelen görkemli tarihe sahip bir siyasal parti olduğunu belirtti.

"CHP'li olmak bir ayrıcalıktır, ülkeye ve dünyaya karşı sorumluluk taşımaktır." diyen Kılıçdaroğlu, sadece geçmişi ve bugünü değil geleceği de inşa etmek üzerine düşünülmesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bütün CHP'li kardeşlerime şunu söylemek isterim, nereye giderseniz gidin, nerede oturursanız oturun, ister kahvede, tarlada, caddede, sokakta, lokantada nerede olursanız olun sorunlardan söz ettiğinizde çözümünden de söz edeceksiniz. Şu eleştiriyi hep bize yaparlar, 'Şu CHP var ya CHP, hep eleştirir hiç çözüm söylemez.' Nerede bir sorun varsa o sorunun en sağlıklı, tutarlı çözüm adresi CHP'dir. Hiç kimse şunu söyleyemez, 'Efendim sorun var ama nasıl çözüleceğini bize söylemediniz.' Bütün arkadaşlarıma söylüyorum, sorunu dile getireceksiniz arkasından çözümü de dile getireceksiniz."

"Hiçbir ayrım yapmadan kucaklayacağız"

Türkiye'nin temel sorunları bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, birinci sorunun demokrasi, ikincisinin ise eğitim olduğunu bildirdi.

Eğitimin bir topluma, aileye, bireye sınıf atlattığını dile getiren Kılıçdaroğlu, eğitimin temel sorun alanlarından biri olduğunu vurguladı.

Kılıçdaroğlu, üçüncü sorunun dış politika olduğunu, bu alanda ağır bedeller ödenen bir süreçten geçildiğini hatırlattı.

Bir diğer sorunun toplumsal barış olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kimseyi ama hiç kimseyi kimliği, inancı, yaşam tarzı dolayısıyla ötekileştiremeyiz. Türkiye bugün derin bir kriz yaşıyorsa ekonomide, sosyal alanda siyasetini din, inanç, etnik kimlik ve yaşam tarzı eksenli yapmasıdır. Bütün bu alanları düşündüğümüzde bize düşen görev yani CHP'lilere düşen görev hiç kimseyi inancı, kimliği, yaşam tarzı dolayısıyla ötekileştirmemektir. CHP'liler olarak, tarihin bize yüklediği sorumluluğun gereği olarak 82 milyonu hiçbir ayrım yapmadan inanç, kimlik ve yaşam tarzı dolayısıyla kucaklayacağız.

Bizden farklı düşünebilirler, farklı inançları, kimlikleri olabilir ama aynı bayrağın altında aynı vatan toprağı içinde yaşıyorsak, aynı havayı teneffüs ediyorsak herkesin sorunun çözmek ve o insanlara güven vermek zorundayız. Toplumsal barışı biz sağlarız, biz güçlendiririz. Hiç kimseyi ayırmadan ötekileştirmeden..."

"Demokrasiyi güçlendireceğiz"

Sorunlardan birinin de ekonomi olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birinin yaşandığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, 7 milyonu aşkın işsizin bulunduğuna işaret ederek, üniversite bitiren on binlerce kişinin işsiz olduğunu aktardı.

Sorunların çözümü için 4 ayaklı bir stratejiden söz edilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, "Demokrasisi gelişmemiş hiçbir ülke büyümemiştir. Türkiye büyüyecekse, dünyada söz sahibi olacaksa, Türkiye'de barış ve kardeşlik olacaksa, herkes düşüncelerini özgürce ifade edecekse bunun yolu demokrasidir. Başka bir yolu yoktur bunun." şeklinde konuştu.

Demokrasinin sürekli gelişen bir kavram olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, demokrasinin aynı zamanda bütün yetkilerin bir kişiye verilmemesi anlamına geldiğine dikkati çekti.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Çanakkale savaşlarını, Çanakkale Destanını düşünün. Bütün yedi düvelin Çanakkale Boğazını geçmek için verdiği mücadeleyi düşünün. Yedi düvel Çanakkale'yi geçemedi. Cumhuriyetin ön sözü Çanakkale Savaşları'nda yazıldı. Nasıl oldu da aynı yedi düvel Çanakkale'den tek kurşun atmadan geldi ve İstanbul'u işgal etti. Niçin? Tek adam rejimi vardı, bir kişinin imzası vardı. Bir kişi dedi ki 'Bırakın düşman donanması gelsin, İstanbul'u işgal etsin.' dedi. Tek adam rejiminin bir ülkeye getirdiği felaketi bundan daha iyi bir örnekle anlatamazsınız. Demek ki demokrasilerde güçlerin ayrımı, güçler dengesi vardır. Yasama, yürütme, yargı. Daha çağdaş demokrasilerde medya da dördüncü bir güç olarak ortaya çıkar. Aynı zamanda demokrasilerde kadın-erkek eşitliği, yargı bağımsızlığı vardır. Adalet tecelli eder."

Demokrasinin hiç kimsenin vazgeçmeyeceği bir kavram olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunun bugün büyük ölçüde askıya alındığını belirtti.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Düşüncesini ifade edenlerin üniversitelerden atıldığını görüyoruz. Kanun hükmünde kararnamelerle toplumun baskılandığını görüyoruz. Tarihin bize yüklediği görev, çözümün birinci adresi demokrasidir, demokrasiyi güçlendireceğiz. Kim olursa olsun bizim gibi düşünmeyen insanlar için de demokrasiyi getireceğiz. Bizim gibi düşünmeyen insanlar da düşüncelerini özgürce ifade edecekler." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin üretmesi gerektiğini yineleyen Kılıçdaroğlu, bir ülkenin üretmesi halinde güçlü olacağını, üretip ihracat yapması halinde ise saygınlığının artacağını dile getirdi.

"İşsizliğin önlenmesinin yolu üretmekten ve fabrikaların kurulmasından geçiyor"

Türkiye'nin işsizlik sorununun bulunduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, işsizliğin önlenmesinin yolunun üretmekten ve fabrikaların kurulmasından geçtiğinin altını çizdi.

İşsizliği "bütün kötülüklerin anası" olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, "Bir insan gidip de TBMM'nin bahçesinde, Hatay'da valiliğin önünde kendisini yakıyorsa çaresizliğindendir. Bize düşen görev nedir? Halka umut olmaktır. Çaresizliği değil, umudu besleyeceğiz. Bu sorunların tamamı çözülebilir." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, maliye, sanayi, bütçe, vergi politikasının istihdam üzerine inşa edilip, uzun dönemli kararlı politikalarla işsizlik sorununun çözülebileceğine işaret etti.

Güçlü sosyal devletin, paylaşmanın önemine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin aç ve açıkta kalmadığı güçlü bir sosyal devletin inşa edilmesi gerektiğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, emeklilikte yaşa takılanların yaşadığı sorunların bulunduğunu belirterek, Türkiye'de daha fazla prim ödenip, daha fazla çalışıp daha az emekli aylığı alanların olduğunu savundu.

"Aile sigortası güvence olacak"

CHP'nin "aile sigortası" projesini vatandaşlara yeteri kadar anlatamadıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, partililerden gittikleri her yerde "aile sigortası"nı anlatmalarını istedi.

Türkiye'de 10 binlerce kişinin çöp konteynırlarından, pazar atıklarından geçindiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Aile sigortası olsa böyle bir felaket olur mu? Olmaz. Güvencesi olacak." dedi.

Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarından, bulundukları yerlerde yoksulluk envanteri çıkarmalarını istediğini aktararak, yoksul ailelerin, yardım yapılırken afişe edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Devlette liyakatin önemine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "İşi ehline teslim ettiği zaman siyasetçi en rahat dönemini yaşar. 'Yandaşı getiriyim, veriyim ona bu yetkiyi' dediğiniz andan itibaren bu iş biter, yapamazsınız." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de aylık geliri 673 liranın altında olan kişi sayısının 8 milyon 647 bin 283 olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'yi 17 yıldır kesintisiz bir iktidarın yönettiğini hatırlattı.

"Mahkemeye verecekler belki"

Ayda 1000 liranın altında dul ve yetim aylığı alan 847 bin 643, asgari ücretin yarısı ve altında aylıkla geçinen ise 2 milyon 136 bin kişinin olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, aylık geliri 2 bin liranın altında olan emekli sayısının ise 6 milyon 850 bin 513 kişiyi bulduğunu söyledi. 

Kılıçdaroğlu, 2019'un ilk 9 ayında faturasını ödeyemediği için 3 milyon 365 bin 784 hanenin elektriğinin, 710 bin 364 hanenin ise doğal gazının kesildiğini kaydederek, herkesin elini vicdanına koyup bu tabloyu sorgulaması gerektiğini belirtti.

İktidarın, "faize, faizcilere, tefecilere karşıyız" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Tefecilere en büyük hizmeti yapanlar bunlardır. Mahkemeye verecekler belki, vermezseniz namertsiniz. Türkiye, yabancılara 1 saniyede 563, 1 dakikada 33 bin 821, 1 saatte 2 milyon 29 bin, 1 günde 48 milyon 703 bin, 1 ayda 1 milyar 461 milyon 105 bin, 1 yılda 17 milyar 533 milyon 270 bin dolar faiz ödüyor. AK Parti iktidarları döneminde yabancılara ödenen toplam faiz 175 milyar 609 milyon dolar. 1 ayda 1 milyar 461 milyon dolar faiz ödüyorsunuz, Tank Palet Fabrikasını Katar ordusuna peşkeş çekerken milletin önüne çıkıp '50 milyon dolar bulamadık, o nedenle biz peşkeş çektik' diyorsunuz. Bunu söyleyenler vatansever değildir, bunu söyleyenler kendi ülkelerine ihanet edenlerdir."

"Ne oldu Suriye meselesi"

Türkiye'nin "sarayın Türkiye'si ve halkın Türkiye'si" olarak ikiye ayrıldığını, bunlar arasında siyah ile beyaz kadar fark olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Burada lüks, israf, şatafat ve saray sosyetesi var. Burada da yoksulluk, fakirlik, işsizlik, bir sürü dertle boğuşan bir vatandaş kitlesi var. Biz, saray sosyetesine son verip, halkı bilinçlendirip, demokrasiden yana oy kullanıp, halkın, Türkiye'nin sorunlarını çözebilecek bir siyasal partiyi iktidara getirmesi için mücadele ediyoruz." dedi.

Kılıçdaroğlu, dış politikada yaşanan gelişmelere dikkati çekerek, CHP'nin "Orta Doğu bataklığında ne işiniz var?" dediğini hatırlattı.

Türkiye'nin şimdi de Hindistan ile kavga etmeye başladığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

"Dili durmuyor beyefendinin. Dilini tut kardeşim, otur bir düşün. Devasa bir Dışişleri Bakanlığını devre dışı bıraktılar. Dışişleri Bakanlığı yok bu işin içinde, saray sosyetesi var. Bir grup oturuyorlar, 'Şöyle yapalım, böyle yapalım.' Bir Allah'ın kulu da çıkıp 'Beyefendi, siz bunu diyorsunuz ama şu sakıncaları var' diyemiyor, söyleyemiyor. Söylese sarayın dışına atılacak. O da saraydan nemalanıyor, söylediği zaman 'Beyefendi çok haklısınız, nereden buldunuz bu düşünceyi? Derhal gidelim, bak 24 saatte Emevi Camisi'nde namaz kılabiliriz.' Haydi hücum... Ne oldu Suriye meselesi? 24 saatte Emevi Camisi'ne gideceklerdi, 3 milyon 600 bin Suriyeli Türkiye'ye geldi. 24 saatte Emevi Camisi'ne gideceklerdi, Süleyman Şah Türbesi'ni kaçırmak zorunda kaldılar. Türbeyi kaçırırken de kendilerini kahraman ilan ettiler. Hainden kahraman olur mu? Niye hain diyorum onu da söyleyeyim, kendi toprağını, bayrağını terk eden adama hain denir. Orada taşı ve toprağı ne olursa olsun kanımın son damlamasına kadar mücadele ederim, toprağımı terk etmem. Sen kaçıyorsun. Süleyman Şah Türbesi benim topraklarım, benim bayrağım dalgalanıyor orada. Onu kaçırdılar, sonra bunu kahramanlık diye millete satmaya başladılar."

"Gazetecilik de öldü"

"Emevi Camisi'ne kim gitti? Biz gidecektik, Putin gitti." diyen Kılıçdaroğlu, 3 milyon 600 bin Suriyeliye Türkiye'nin 40 milyar dolar para harcadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Şimdi İdlib'de sıkıştılar, sağa dönüyorlar olmuyor, sola dönüyorlar olmuyor. Kahramanlık yeri, 'Asacağız, keseceğiz, vuracağız...' Arkadaş, sen dilini tutamıyor musun? Yine gelirken uçakta bir sürü havuz medyasının gazetecileri var, soru soruyorlar 'Kılıçdaroğlu böyle dedi, ama şöyle olması lazım değil mi?' Yani hem soru var, hem cevap var içinde. Çünkü olur ya farklı bir soru sorarsa, Erdoğan 'Nasıl bu soruyu bana soruyorsun?' diyecek. Hiç kimse şunu sormuyor, 'Efendim, Kılıçdaroğlu diyor ki 10 binlerce kişi çöp konteynırlarından, pazar artıklarından geçiniyor. Bu doğru mudur? Ne diyorsunuz buna?' Bunu soran yok. 'Kılıçdaroğlu, Süleyman Şah Türbesini kendi topraklarından kaçıranlara hain denir diyor, siz ne diyorsunuz buna?' Bunu da kimse soramıyor. 'Kılıçdaroğlu, FETÖ'nün siyasi ayağı sensin, çünkü toplu halde Yargıtay'a, Danıştay'a hakim tayin etmek için kanun tasarısını sen gönderdin diyor. Ne diyorsunuz?' demiyorlar. Ne diyorlar? 'Kılıçdaroğlu diyor ki hava bulutlu... Tamam hava bulutlu ama Kılıçdaroğlu güneşi görmüyor.' Buna benzer uyduruk sorular. Gazetecilik de öldü."

Türkiye'nin Suriye politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Suriye politikasından bu yana 122 şehit verdik. Soru şu, 122 şehidi niçin verdik? Kendisine söyledim, seni kefenle karşılayanlar, 'Senin uğrunda ölürüz' diyenler vardı. Niye onları göndermiyorsun? Onları gönder." dedi.

"Rıfkı Güvener'e teşekkür"

CHP iktidarında, İran, Irak ve Suriye ile Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'nı kuracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, sorunları birlikte çözeceklerini, egemen güçlerin maşası olmayacaklarını vurguladı.

Kılıçdaroğlu, CHP'nin yerel seçimlerde başarıya imza attığını ifade ederek, Ankara'daki başarının mimarlarından İl Başkanı Rıfkı Güvener'e teşekkür etti.

Yerel seçimde kazanılan başarıyla "birinci etabın" tamamlandığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Şimdi genelde ikinci etabı tamamlayacağız. 2023'te Allah'ın izniyle, bu milletin ferasetine güvenerek Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Bu, bizim çocuklarımıza vaadimizdir. Hiçbir ayrım yapmadan, kimlik, inanç, yaşam tarzı ayrımı yapmadan, bütün vatandaşlara şunu söyleyeceğiz, bize güvenin, biz kul hakkı yemeyiz, biz yolsuzluk yapmayız, biz bir yerde bir çocuk aç yatıyorsa o gece rahat uyumayız. Biz, her evde mutluluk, huzur, bereket olmasını isteriz. Mutfaklarda yangın değil, bereket olsun isteriz. Biz, bunun mücadelesini veriyoruz. Bu barış, refah toplumun her kesimine yayılsın. Bütün komşularımızla barış içinde yaşayacağız. Göreceksiniz, Orta Doğu'da akan kanı biz durduracağız, Orta Doğu'ya barışı biz getireceğiz. Avrupa Birliği'ne tam üyeliği biz sağlayacağız. Demokrasiyi biz büyüteceğiz ve derinleştireceğiz." 

"İktidara yürüyüşün kongresidir"

CHP Ankara İl Başkanı Rıfkı Güvener de konuşmasında kongrelerinin, Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma yolunda iktidara yürüyüş kongresi olduğunu kaydederek, 1920'den beri tüm zaferlerin Ankara'dan başladığını söyledi.

Kongrenin divan başkanı eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin de CHP'nin dünyanın en köklü, en büyük, önemli partilerinden biri olduğunu ifade etti. Çetin, "Ankara'nın bu kongresi iktidara yürüyüşün kongresidir. Bu kongrenin muhalefetteki son kongre olmasını diliyorum. Bundan sonraki kongreyi iktidar partisi olarak yapacağını ümit ediyorum." değerlendirmesinde bulundu. 

"E-demokrasi'yi ilk defa hayata geçiriyoruz"

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da seçildikleri günden itibaren verilen sözlerin yerine getirilmesi için çalıştıklarını, belediyenin 9 ayda 670 milyon lira tasarruf ettiğini dile getirdi. 

Belediyenin verdiği hizmetleri anlatan Yavaş, "E-demokrasi'yi ilk defa hayata geçiriyoruz. Bundan sonra Ankara'nın en ufak birimine kadar yapılacak işleri sizlere soracağız, sizlerin fikrini alacağız." diye konuştu.

Yavaş, "Ankapark'a 750 milyon dolar gömüldüğünü, yapılan yanlışların hesabının sorulmasının görevleri olduğunu" söyledi. Bu paraya Ankara'da ulaşımdan arıtma tesislerine kadar, yüzlerce okul ve hastane yapılabileceğine dikkati çeken Yavaş, "Ama bir kişinin kişisel olarak verdiği bir kararla o para oraya gömüldü. O nedenle diyoruz ki, ortak aklı hakim kılmak durumundayız." dedi.

Yavaş, 12 bin konut projesinin hazırlandığını, bu yıl ihaleye çıkmak istediklerini belirterek, diğer yatırımları da 8 Nisan'dan sonra yapılacak bir toplantıda Ankara halkına duyuracaklarını bildirdi.

Kongreye, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da katıldı.

 

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.